Garbis Zakaryan: Türkiye'nin ilk boksörü

Türkiye'nin ilk profesyonel boksörü Garbiz Zakaryan’ın hayatı kitap oldu: Garo Nerdesin.

Abone ol

DUVAR - Türkiye'nin ilk profesyonel boksörü Garbis Zakaryan’ın hayat hikâyesinin anlatıldığı kitap raflardaki yerini aldı.

Genç yazar Emina Temel’in kaleme aldığı, 87 yaşındaki Ermeni asıllı Türk boksör Garbis Zakaryan’ın başarı ve aşk hikâyesinin anlatıldığı “Garo Nerdesin” adlı kitap yayımlandı. Pera Palas Hotel Jumeirah’ta dün gerçekleşen kitabın tanıtım toplantısına, yazar Emina Temel ve Garbis Zakaryan’ın yanı sıra HDP İstanbul Milletvekili Garo Paylan, modacı Cemil İpekçi ve davetliler katıldı.

.

Eve katkı için sabahın erken saatlerinde sokaklarda bağırarak gazete satan, aynı zamanda bir çorapçıda çalışan çocuğun 4 kıtada başarılarıyla nasıl bir efsane hâline geldiğinin ve ilköğrenimini bile tamamlayamamış Garbis’le, 5 dil bilen bir İtalyan kızı Ersilya arasındaki ölümsüz aşkın lirik bir üslupla anlatıldığı romanda, “6-7 Eylül Olayları”na da başka bir pencereden bakılıyor.

'BENİM ADIM GARBİS, BENİ DE BAYRAKLARLA GÖMERLER Mİ?'

Garbis Zakaryan’ın, bir gazeteye verdiği röportajında yer alan, “Ölürsem beni Türk Bayrağı sarılı tabuta koyup omuzlarda taşırlar mı?” ifadesinden etkilenerek kitabı yazma kararı alan Emina Temel, romanında efsane boksörün şu sözlerine yer vermiş:

“Eski ring arkadaşım, uluslararası boks hakemi Vedat Karakurum’un cenazesindeydim. Tabutu Türk Bayrağı’na sarılıydı. Çok duygulandım. İçimden ‘Ben de milli boksörüm onun gibi’ dedim. ‘Ülkeme çok büyük başarılar kazandırdım, ancak benim adım Garbis, öldüğümde beni de bayraklarla gömerler mi’ diye geçirdim içimden, arkadaşımın ardından gözyaşı dökerken…”

'BU TOPRAKLARIN İNSANIYIM'

.

Romanda, Zakaryan’ın “6-7 Eylül Olayları”nda yaşadıklarından bir kesit ise şu şekilde anlatılmış:

“Bağırıp çağıran öfkeli bir güruh yürüyüşe geçmiş. Kulağına ulaşan sözler, içinde bir endişe başlatıyor. Daha da hızlanıyor, bir an önce eve varmak istiyor Garbis. Feriköy’e yöneliyor. Bozkurt Caddesi’ndeki evine… Caddenin girişinde, sahibi Rum olan ünlü bir meyhane var. Çılgınlaşmış insanlar, o dükkânın camını çerçevesini indiriyor, kırıyor, söküyor, yağmalıyor, bir yandan da vahşice bağırıyorlar. ‘Gâvurlara’ öfke kusuyor, küfrediyorlar. Yine de o çirkin sözleri üzerine almıyor Garbis. Bu ülkenin gururu olduğunu biliyor. Yıllardır ringlerde ay-yıldızlı formayı göğsünü gere gere taşımış, seyredenleri onurlandırmış, alkışlanmış. Profesyonel boksör olduğunda, yabancı ülkelerde zorunlu olmadığı ve yabancı bir ülke lisansıyla dövüştüğü halde, ringe Türk bayrağına sarınıp çıkmış. Kendinden emin, ‘Bu toprakların insanıyım’ diyor içinden, yabancılığı, gâvurluğu üzerine hiç ama hiç almıyor…”