Feyzioğlu: Tuzu kuru olanların ne dediği önemli değil

TBB Başkanı Metin Feyzioğlu, Yargıtay davetine katılmayan barolar hakkında "Tuzu kuru olanların ne dediği çok önemli değil. Adli yıl açılışının çok önemli bir diyalog zemini olduğunu biliyoruz" dedi.

Abone ol

DUVAR - Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, birçok baronun Yargıtay'ın Cumhurbaşkanlığı Sarayı'ndaki adli yıl açılış davetine katılmamasına ilişkin konuştu.

'TUZU KURU OLANLARIN NE DEDİĞİ ÇOK ÖNEMLİ DEĞİL'

TBB Başkanı Feyzioğlu "Türkiye'nin normalleşmesi sürecinde Yargıtay Başkanlığımız önemli bir adım attı, bize elini uzattı. Biz de elimizi uzattık. Tuzu kuru olanların ne dediği çok önemli değil. Adli yıl açılışının çok önemli bir diyalog zemini olduğunu biliyoruz" ifadelerini kullandı. Yapılması planlanan yargı reformuna ilişkin konuşan Feyzioğlu "Değerli bir çalışmadır, inşallah ekimde yasalaşacak, Türkiye’nin önünü açacaktır" dedi. Feyzioğlu'nun açıklamaları şöyle:

YABANCI YATIRIMCI SORUYOR: Bence burada asıl meseleden uzaklaşmamak lazım. Asıl mesele nedir? Türkiye, 1,5 yıldır çok önemli bir sürecin içinde, Yargı Reformu Strateji Belgesi… Fevkalade değerli bir çalışma bu. Adalet Bakanlığımızın çatısı altında tüm barolarımızın, TBB'nin, Türkiye'deki tüm hukuk fakültelerinin, başsavcılıklarımızın, HSK'nın, yüksek mahkemelerin katılım gösterdiği çok etkili, doğru bir süreç yürütüldü. Bu sürecin sonunda bir belge çıktı ortaya. Türkiye'ye yatırım yapmak üzere bekleyen yabancı yatırımcılar var. Daha geçtiğimiz gün bunlardan önemli bir grup İstanbul Sanayi Odasına 'Yargı Reformu Belgesi'nin içinde ne var, ne zaman çıkacak? Yatırım için bekliyoruz.' diyor. Bir taraftan işsizlik var. Bu işsizliği azaltabilmemiz için fabrika açılması, yatırım yapılması lazım. Yatırım yapacak olan yerli ve yabancı sanayici faiz indiriminin, teşviklerin, şunun, bunun yanında çok ciddi bir şey bekliyor, Yargı Reformu Belgesi ne zaman kanunlaşmaya başlayacak? Bizim insanımız da iş, fabrika bekliyor. Peki biz bunun önündeki engel mi olalım yoksa bunu destekleyen mi olalım?

Benim sırtımda bunların yükü var. Sırtında bu insanların, meslektaşların, vatandaşların yükünü hisseden hiç kimse öyle istediği gibi keyfi davranamaz. Çözüm üretmek zorundayız.

YARGITAY'IN DENETİMİNE İZİN VEREN BİR ÇALIŞMA: Ben meslektaşlarımın, ezici çoğunluğun dediğini yapıyorum. Yönetim kurulunda da bu değerlendirmeyi yaptık.

Gerçekten düşünce özgürlüğünü mü kullandı yoksa bir terör örgütüne yardım mı etti, onun propagandasını mı yaptı, onun üyesi midir? Bakın bu tereddütlü noktalarda Yargıtay denetimi açılıyor. Düşünce özgürlüğüne ilişkin her konuda Yargıtayımızın yani Türkiye'deki en yüksek mahkemenin denetimine izin veren, bunun önünü açan bir düzenleme getiriyoruz. Bir taraftan diyeceksin ki 'Gazeteciler niye tutuklu?' hatta 'tutsak' diyeceksin, öbür taraftan da gerçekten gazetecilik mi yaptı yoksa suç mu işledi yani gazetecilik değil de terör örgütü propagandası mı yaptı, bunun Yargıtay denetiminden geçmesini sağlayacak, güvence verecek bir düzenlemenin çıkmaması için uğraşacaksın. Bugün bizi yerden yere vuranlar, temmuz ayında düzenlemenin çıkması için bir gram destek vermemiştir. Biz, çırpındık çıkması için. İnşallah ekimde Meclis'imizin ilk gündem maddesidir ve yasalaşacaktır.

ÖDLERİ KOPUYOR ÇIKIYOR DİYE: Türkiye'nin önünü açacaktır bu düzenleme. Dünyada Türkiye'nin başarılı olmasını istemeyen, bölünmesini, yıkılmasını, gayrimeşru yapıların yönetimi ele geçirmesini isteyen birtakım örgütler, Avrupa'da ve Amerika'da yargı reformu için 'içi boş, çıkmayacak, çıkması istenmeyen bir düzenleme' propagandası yapıyorlar. Ödleri kopuyor çıkar diye. Niye? Çıktığı zaman ellerinde malzeme kalmayacak. Biz bu reformun çıkmasını teşvik etmek zorundayız çünkü içindeyiz 1,5 senedir.

Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili ve üyeleriyle gideceksiniz, görüşeceksiniz, özçekimler yapacaksınız ama 'Cumhurbaşkanı ile görüşmem.' diyeceksiniz. Yapmayın Allah aşkına, burada samimiyet nerede? Bunu da ben son derece çelişkili buluyorum.

VATANDAŞLARIMIZA HAKSIZLIK GİBİ GÖRÜRÜM: Başka siyasi partilerin grup başkanvekillerini ağırlayacaksınız, onlarla basın açıklaması yapacaksınız, başka siyasi partilerin genel başkanlarını, genel başkan yardımcılarını iki yanınıza alacaksınız, onlarla birtakım nöbetler tutacaksınız, bu, son derece doğal ama kanun çıkarma gücüne sahip partilerle görüşeceksiniz, milletvekilleriyle temasta bulunacaksınız, Adalet Bakanı'yla görüşeceksiniz, kanun çıkmasını teşvik edecek Cumhurbaşkanı ile görüşeceksiniz bu günah. Ben bunu hizmet etmeye yükümlü olduğumuz avukatlara ve bizden hizmet bekleyen vatandaşlarımıza karşı haksızlık gibi görürüm. Biz vatandaşlarımıza, avukatlara hizmet etmek zorundayız ve bu hizmeti de diyalogla yapmak zorundayız. Diyalogla engelleri aşmamız lazım. Yapıcı süreç devam ediyor bunu da biz engelleyen olmayacağız. Ayrıca davet sahibi Yargıtay Başkanlığıdır. Yargıtay Başkanlığı, 'Bizim binamızda yapılacak.' deseydi oraya gidecektik. Külliye'de değil, Millet Kongre Merkezi'nde yapılıyor oraya gidiyoruz. Bizde yapsalardı, başımızın üstüne burada yapardık. İnşallah seneye Yargıtayın binası biter, orada yaparız toplantıyı.

Bir kesimin de haklı endişeleri, kaygıları olabilir. Yapıcı eleştiriler başımızın üstüne. Başka saikle, maksatla saldırıya geçen odakların etkisi altında kalmadan fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür bir şekilde eleştirin, başımızla beraber.

BİNLERCE AVUKATIN ÇAY PARASI YOK: 600 ruhsat var burada. Bunlara hesap vermek zorundayız biz. Bunlara iş, aş, ekmek bulmak zorundayız. Nasıl yapacağız bunu? İşte o Yargı Reformu Strateji Belgesi'ni hep birlikte çıkartarak çünkü sanayici o belgenin kanunlaşmaya başlamasını bekliyor. O fabrika açılacak ki bu çocuklar iş bulacak. Türkiye'de binlerce genç avukatın çay parası yok. 5 yıldan az kıdemli 40 bin avukat var. 10 günde 600 avukat eklenmiş aramıza ve daha yağıyor bunlar. Reformu çıkarmak zorudayız.

Bu arkadaşlarımıza tek tek soralım. 'Siz, benim Yargı Reformu Strateji Belgesi'nin kanunlaşması için çalışmamı istiyor musunuz, istemiyor musunuz?' diye. Tuzu kuru olanların ne dediği çok önemli değil. Ekmek peşinde, aş peşinde olanların ne dediğini önemsiyorum. Benim sorumluluğum bu genç meslektaşlarıma karşı öncelikle ve onlara sorduğumuzda derler ki 'Başkan, ne yap yap bu reform belgesinin kanunlaşması için üstüne düşeni yap, slogan yapma, boş konuşma, çalış ve bunu çıkart.' Dolayısıyla adli yıl açılışının biz çok önemli bir diyalog zemini olduğunu biliyoruz. 4 sene sonra tekrar konuşacağız orada. Konuşma imkanı verilmediğinde gitmedik, konuşma imkanı verildi, gittik. 4 senedir cevap yazıyoruz, 'Konuşma imkanımız olmazsa katılmayız.' diyoruz ama Türkiye'nin normalleşmesi sürecinde Yargıtay Başkanlığımız da önemli bir adım attı, bize elini uzattı. Biz de elimizi uzattık. Türkiye'nin normalleşmesine, yeniden kucaklaşmasına katkıda bulunacağız."

KOMPLEKSİMİZ YOK: Düşmanlıktan beslenen küçük bir kesim var ama vatandaşlarımızın ezici bir çoğunluğu düşmanlık istemiyor. Sorunların çözümünü istiyor. Sorunlar da kavga ederek değil, el sıkışarak çözülür. Sıkılı yumrukla el sıkışamazsınız, birbirinize vurursunuz. Elinizi uzatırsınız, elini uzatır. Elini uzattığında, sıktığında kimseye tabi olmazsınız. Herhalde bazıları sanıyor ki biriyle el sıkışınca sen onun emrine giriyorsun, bizim çok şükür öyle bir özgüven eksiğimiz ve kompleksimiz yok.