Ezan okunurken ıslık çalınamaz mı?

Ezan okununca her şey susacak, herkes put gibi duracak dayatmasının karşı tepkiler doğurması kaçınılmazdır. Her dayatmanın, etkinin karşıt tepkilere neden olması toplumsal akışın doğal sonucudur.

Abone ol

Faik Akçay

8 Mart Dünya Kadınlar Günü kutlamaları kapsamında yapılmaya çalışılan 17'nci Feminist Gece Yürüyüşü sırasında, kadınların yolu kapatan, gaz sıkan polisi kınamak için ıslık çalmaları “ezan okunurken ıslık çalma” çarpıtmasına çekilerek kamuoyu yanıltılmaya, yanlış bir algı yaratılmaya çalışıldı. Güvenlik güçlerinin gaz sıkması, plastik mermi kullanmaları sırasında yaşanan korku ortamında kadınların ezan sesini bile duyamadıkları ortaya çıktı. Olay bilinçli olarak çarpıtılıp kamuoyu kışkırtılarak oy devşirme peşine düşüldü.

Islık çalınmış olsa bile, ateşe benzinle gidilmemesi, bunun yatıştırılması gerekirdi. Güzel olan gerginlik yaratmak değil, gerginliğe neden olmamaktır. Ezan okunurken birileri ıslık çalmış olsa bile, bunu kaşıyarak toplumu birbirine düşürmek, kutuplaştırmak yersiz. Kadınların yürüyüşünün ardından İstanbul Ülkü Ocakları’nın, sarıklı, cübbeli bir grupla yürüyüş yapması, olayın bir gerginlik yaratma çabası olduğunun kanıtı. Olayın yatıştırılması gerekirken körüklenmesi iyi niyet sınırları dışında bir tutum.

Ezan okunurken ıslık çalındı uydurmasıyla yollara dökülenlerin yürüyüşleri önlenemese, yüzlerce, belki binlerce kişi ölse, ortalık kan gölüne dönse sorumlusu kim olacaktı?

Din bireysel bir inanç sistemi. Bireylerle Tanrı arasında yaşanan bir ilişki. Dinle ilgili bir eylemin bireyin dışında, başka bireylere, başka toplumsal olgulara araç yapılması, bağışlanması olanaksız bir davranış.

Ezan Kur’anda yok. Namaza çağrı eylemi olan ezanın okunması doğal bir haksa, dinlenilmemesi de bu ölçüde doğal bir hak olarak düşünülmeli. Toplumun büyük çoğunluğunun ezan okunurken yaşamın durması gerektiğini benimsemesi, bu algının doğru olduğu anlamı taşımaz. Toplumlar her şeyin doğrusunu düşünür diye bir gerçeklik yok.

Ezan okununca her şey susacak, herkes put gibi duracak dayatmasının karşı tepkiler doğurması kaçınılmazdır. Her dayatmanın, etkinin karşıt tepkilere neden olması toplumsal akışın doğal sonucudur.

Bir insanın ya da insanların ezan okunurken ıslık çalmaları, ezana saygısızlık, ezan düşmanlığı olarak görülemez, hele bayrak düşmanlığı olarak hiç değerlendirilemez. Bu söylemler dinsel duyarlılıkları kaşıyarak siyasal çıkar elde etmek isteyenlerin kötü düşünceli saçmalamaları.

Olaya nereden bakarsanız bakın “çirkin bir politika” eylemiyle karşı karşıya olunduğu açık.

HOŞGÖRÜSÜZLÜK

Dinsel inançlara beklenen saygı, anlayış, hoşgörü, başka dinden olanlara, dinlere inanmayanlara da gösterilmediği sürece birlikte yaşanamaz. Toplumlar tek tip yaşam biçimi yakalayamazlar. Bir toplumu bir gün dil, din, değer algıları, ekonomik olanaklar gibi tüm alanlarda eşitlediğimizi düşünelim. Ertesi gün bu eşitlik bozulup farklılıklar ortaya çıkmaya başlar. Bu, insan doğasının gereğidir. Bir toplumda değişik inançlar, değişik diller, değişik görüşler olur. Bu doğaldır, olmaması doğal değildir. Tüm farklılıkların kendilerinden olmayanlara saygılı olmaları zorunludur. İslam ülkelerinin bu hoşgörüsüzlük nedeniyle iki yakaları bir araya gelmiyor. Yeryüzünde çatışma alanları, din, mezhep kavgalarının büyük çoğunluğu İslam ülkelerinde.

Hoşgörüsüzlük, dayatma sürdüğü sürece bu yeryüzü parçasında kan durmaz, barış sağlanamaz.

Ezan sesini dinlemek isteyenler kadar, istemeyenlerin de yaşamaya hakları var. Ezan sesini duymak istemeyenler de bu haklarını kullanabilmeli.

Ezan sesi birilerine göre anlamlıysa başka birilerine göre anlamsız olabilir. Anlamlı bulanlar nasıl ezana saygılı olunmasını istemekteyseler anlamlı bulmayanların da kendileri gibi bir hakları olduğunu unutmamalılar.

Birlikte yaşanacaksa farklı inançlara saygılı olmak zorunlu.

İnsanlık nelerle, biz nelerle uğraşmaktayız?

Dünya, yapay zekanın insanlığı nerelere taşıdığını, Sanayi 4.0 Sanayi 5.0 gibi kavramları tartışmakta, biz ezan okununca ıslık çalmışlar, çalmamışları tartışmaktayız. Gelişmiş dünya ülkeleriyle aramızdaki açıklığı kapatma yerine derinleştirme peşindeyiz.

Ezan okunduğu sırada ıslık çalmak ne kadar rahatsız ediciyse, ‘ezana uzanan eller kırılsın’ söylemleriyle şiddet dili kullanarak sokaklarda boy göstermek de o denli rahatsızlık verici, çok daha ürkütücü.

İnanarak ezan sesi duymak istemek, bu sesi duymasına saygı duyulmasını istemek doğal bir hak. Bu duyarlılıkta olan insanların dinsel duygularını sömürerek oy almaya, manşetler atarak gazete satmaya, bir yerlere yaranmaya çalışmak bağışlanması güç bir tutum.

Toplumun bir kesiminin ağzını bağlayıp sesini soluğunu kesip bir kesimin avaz avaz bağırmasını sağlayarak barış içinde yaşam sağlanamaz.

Güneşin ışıkları yeryüzüne düşmeden, insanlar mışıl mışıl uykuda oldukları bir sırada, hasta, yaşlı, çocuk demeden insanları yataklarından fırlatan ezan seslerine kimse eleştiri getirememekte. Kadınlar yürüyüş sırasında ıslık çalmışlar diye ortalığı ayağa kaldırmak büyük haksızlık.

Birilerinin dinsel inanışlarını her türlü rahatsızlığı verecek biçimde tepe tepe kullanması, birileri ezan sesi duymak istemediğinde ortalığın ayağa kaldırılması toplumsal barışı yok eder.

Kadınlar demokratik haklarını kullanarak seslerini duyurmak sorunlarına farkındalık yaratmak için yürüyünce, bu eylem işlerine gelmeyenler tarafından böylesine çarpıtılması tam anlamıyla bir din sömürüsü çabası.