'Evdekinden bıktım ülke tek adamın olmasın'

Ankaralı kadınların yürüttüğü ‘Hayır Kadınlar Var’ kampanyası, sokakla ilişkisini sıkı tutuyor. Kampanyanın öncülerinden olan Yonca Alemdar şunları anlatıyor: “Genelde kadınlar şunu diyor: Ben zaten evde tek adamdan bıkmışım bir de ülkenin başına tek adam gelsin istemiyorum.”

Abone ol

DUVAR - Ankaralı kadınların katıldığı 8 Mart toplantısında organize edilen ‘Hayır Kadınlar Var’ kampanyası, başkentin her yerinde kadınlara ulaşmaya çalışıyor. Kampanyanın öncülerinden olan Yonca Alemdar, çalışmalarının referandumla sınırlı olmadığını belirtiyor ve şöyle diyor: “Biz erkek egemen sisteme ezelden beri hayır diyoruz. Bizim hayırlarımız referandumla başlamadı ve referandumla bitmeyecek.”

‘Hayır Kadınlar Var’ ekibi farklı görüşlere sahip kadınlardan oluşuyor. İçerisinde siyasi partilere ve derneklere üye olan kadınlar da var; bağımsız kadınlar da. Sorularımızı yanıtlayan Yonca Alemdar, farklı kadınların bir aradalığının çok kapsayıcı olduğuna dikkat çekiyor ve herkesin kendini rahat hissedebileceği ortak bir dil kurmaya çalıştıklarını söylüyor.

‘Hayır Kadınlar Var’ kampanyası nasıl ortaya çıktı?

Tüm kadınların bir sözünün olduğu ve bu sözün söylenmesi gerektiğini düşünerek ulaşabildiğimiz tüm kadınlara ulaştık. Ankara Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde 500’den fazla kadının bir araya geldiği bir 8 Mart toplantısı yapıldı. Bu buluşmada referandum süreci gündeme geldi ve toplantıdan koca bir ‘hayır’ çıktı. Kadınların ‘hayır’ı sadece referandumla başlamıyor. Tecavüz yasası ve Özgecan Aslan’ın katledilmesinden beri yoğun bir hayır var. Referandum sürecininde yapılan bu toplantıda kadınların öncelikli talebi ‘hayır’ı örgütlemek oldu. Yaşamın öznesiyiz buluşsun seslerimiz dedik ve buluşan sesler de ‘hayır’ dedi. Toplantımıza diğer illerden de çok büyük bir destek oldu ve o gün Twitter'da birinci olduk. Çok daha geniş bir alana hitap eden bir toplam oldu. Ankara Kadın Platformu oldukça aktifti; fakat referandum özelinde başka bir grup oluşturarak çalışabiliriz diye düşündük.

'MERDİVEN BOYAMAK İSTEDİK, İZİN VERMEDİLER'

Kampanya başladığından bu yana renkli etkinlikleriniz oldu. O süreci özetleyebilir miyiz, neler yapıldı?

İlk, ‘hayır kadınlar var’ dediğimiz yer 8 Mart’tı. 8 Mart bir yandan da hayır mitingine dönüştü. Çünkü biz erkek egemen sisteme ezelden beri hayır diyoruz.

8 Mart’tan sonra parklarda merdiven boyama etkinliği yapmak istedik; fakat izin verilmedi. Batıkent’te ve diğer parklarda merdiven boyama eylemi polis tarafından engellendi. Park alanlarına gittiğimizde çok ciddi bir polis yığını gördük. Özellikle Tuzluçayır’daki etkinlikte kadınlar hırpalandı, boyaları döküldü. Polis, kadınlara ‘burada boyama yapamazsınız, çevreyi kirletiyorsunuz’ demiş. Bizim kadınlar da başlamış çöpleri toplamaya ve parkı tertemiz yapmışlar. Çok direngen ve espirili bir tutum sergilemişler.

Anıtpark’ta da polis boyamaya izin vermedi. Biz de parkın içerisinde dolaştık ve şarkılar söyledik. Sonra tişörtlerimizi çıkardık ve tişörtlerimizi boyadık. Madem bunlar bizi engelliyorlar biz de bedenlerimizle hayır yazarız dedik. Hatta o hayır Leman’a kapak oldu.

I İLE R’NİN DAYANIŞMASI

I’nın r ile yardımlaştığı bir ‘hayır’ vardı. Sanıyorum, o da bu kampanyadan?

Mamak’taki temizlik işçisi ablalarımız onlar. I ve r’nin bir dayanışması vardı. R’yi yapan ablamız ayakta duramadığı için arkadaşından destek almış; çünkü dizlerinde problem var. Biz de bunu kadın dayanışması olarak adlandırdık.

Sürekli sokaklardasınız. İnsanlarla iletişim kurarken ne gibi zorluklarla karşılaşıyorsunuz?

Geçenlerde Sıhhıye pazarına gittik ve orada çok hoş karşılandık. Eylemin sonuna doğru polis geldi, ‘burada bildiri dağıtamazsınız, izniniz yok’ diye. YSK’nın Samsun’da aldığı bir kararı reddeden bir sonuç çıktı bir mahkemeden, hayır herkes bildiri dağıtabilir anlamına gelen. Eylemlerden sorumlu olan kişilerin elinde bu mahkeme kararının Ankara Barosu’ndan alınmış bir kopyası oluyor. Siyasi olmayan gruplar, platformlar ve öğrenci grupları bile bildiri dağıtımı yapabiliyor.

KAPSAYICI BİR KAMPANYA

Sürekli vurguladığınız bir şey var: Bu kampanya, bu eylemlilik referandumla bitmeyecek. Biraz bunu konuşalım isterseniz.

Bu işi referandumla bitirmeyeceğiz. Referadumun sonucuna göre; kampanyaya devam edeceğiz. Sonuç ‘hayır’ çıksa da devam edeceğiz; çünkü bizim hayırlarımız referandumla başlamadı. Sonrasında ne olur bilemiyorum; ama şu anda çok ciddi bir ihtiyaca cevap verdiğimiz görülüyor. Çünkü çok daha kapsayıcı, sadece örgütlü kadınlardan oluşmuyor. 500’den fazla kişiyi bir araya getiren toplatının bir enerji fırtınasına dönüşmesinin sebebi buydu. Mamak’tan temizlik işçisi bir ablamız çıkıyor ve kendi söylemiyle öyle güzel konuşuyor ki hepimizin gözleri doluyor. Ya da 60 yaşında bizim 'laikçi teyze' dediğimiz kadınlar çıkıp “siz bana laikçi teyze diyorsunuz ama biz 80’den beri hayır diyoruz” diyor. Birazcık da örgütlü, kadınları kendi dünyasından çıkarıp mahallede ne oluyoru hissetmelerini sağlayan bir ortam var. Böyle homojen olmayan bir grupla çalıştığımız için kampanyada kullandığımız dile dikkat ediyoruz. Diğer kadınların tedirginliğine saygı duyup, hem tavrı hem de eylemliliğin şeklini diğer kadınların rahatsız olmayacağı şekilde kuruyoruz. Diplomasi öğrendik biraz, biz de.

‘BEN ZATEN EVDE TEK ADAMDAN BIKMIŞIM’

Saha gözlemlerinizi merak ediyorum. Kadınlar sizi nasıl karşılıyor, sizinle neler paylaşıyor?

Çalışmalarımızı özellikle ‘evet’ diyeceğini düşündüğümüz mecralarda yaptık; fakat olumsuz sayılabilecek bir şeyle karşılaşmadık. Dağıttığımız ‘hayır kadınlar var’ bildirisini almayan, sıcak bir enerji vermeyen hiçbir kadın yoktu. Hatta ‘evet’ diyen kadınlar, polis gelip bize bir şey dediğinde polisi engellemeye çalıştı. Mahallelerde karşılaştığımız kadınlarsa, şöyle biraz köşeye çekilip bizimle sohbet etmek istediler. Ben de çok şaşırdım açıkçası, beklemiyordum bu kadar. Genelde kadınlar şunu diyor: “Bizim evde herkes evetçi ama ben hayır vereceğim. Kocama ve oğluma söylemedim. Ben zaten evde tek adamdan bıkmışım bir de ülkenin başına tek adam gelsin istemiyorum.”

Kadınların en büyük şikâyeti ekonomik sıkıntılar ve savaş... En büyük kaygıları oğullarının, torunlarının askere alınması ve Suriye’deki savaşta hayatını kaybetmesi. Sağlıktan çok şikâyet eden var. Çünkü evdeki yaşlı ve hasta bakımını kadınlar üstleniyor. Sağlık sistemini çok iyi takip ediyorlar. Biz ilk konuşulan şeyin ‘evet’ ya da ‘hayır’ olacağını düşünüyorduk. Fakat çok reel şeyler üzerinden konuştuk.

'DİLİMİZİ TÖRPÜLEDİK'

Kadın dayanışmasının siyaset üstü olduğu bir kez daha ortada, yani?

Kürtaj, kadın cinayetleri ya da tecavüz yasası hangi siyasetten olduğumuz ya da neye inandığımızla ilgili bir şey değil. Bütün bunlarda açık hedef biz kadınlarız. Kadınlar, bunu artık idrak ettiler. En son tecavüz yasasında kadınların Meclis'e yığılması gibi eylemler kadınları cesaretlendirdi. Çünkü kadın cinayetleri olsun, çocuk istismarı olsun bütün bunların bedelini biz ödüyoruz. Kampanyayla birlikte dilimizi törpüledik, kimseyi kaçırmayacak bir dil oluşturduk. Üzerimizdeki sorumluluğun da farkında olarak birbirimizle daha kolay iletişim kuruyoruz. Herkes kendi tecrübelerini paylaşıyor. Aslında birbirimizden öğreniyoruz bu ortak dili nasıl kuracağımızı.

Bu Pazar Kuğulupark’ta danslı bir ‘hayır’ etkinliğiniz var...

Kuğulu Park’ta danslı bir ‘hayır’ etkinliği yapacağız. Herkes kumaşlarını kartonlarını getirecek ve pankartlar hazırlayacağız.

Peki, referandum sonrasında ‘Hayır Kadınlar Var’ ne yapacak? Yine geniş katılımlı bir toplantı olacak mı?

Yeniden kalabalık bir şekilde ve yüz yüze olacağımız etkinlikleri heyecanla bekliyorum. Referandum sonrası bu kadınlarla bir araya geleceğiz ve yeni fikirler etrafında konuşacağız. O günü heyecanla bekliyoruz.