Esra Özakça: Görüşümüz veda gibiydi

57 gündür açlık grevi yapan Esra Özakça ev hapsine çarptırıldı. Açlık grevini 132 gündür eşi Semih Özakça'yı son ziyaretini anlatan Özakça 'görüşümüz veda gibiydi' diyor.

Abone ol

ANKARA - Kanun Hükmünde Kararnamelerle ihraç edilen kamu çalışanlarının Yüksel Caddesi'ndeki 'işimi geri istiyorum' eylemi 250 günü geride bıraktı. Açlık grevinin 75'inci gününde tutuklanan akademisyen Nuriye Gülmen ve öğretmen Semih Özakça eylemlerini 132 gündür sürdürüyor. Gülmen ve Özakça'ya destek olmak ve ihraç edildiği öğretmenlik görevine geri dönmek isteyen Esra Özakça ise 57 gündür açlık grevinde.

SEMİH ÖZAKÇA 59 KİLOYA DÜŞTÜ

Yüksel Caddesi'nde eylemlerini sürdüren kamu çalışanlarına geçtiğimiz hafta ev hapsi cezası verildi. Esra Özakça'ya ikamet ettiği ev ile ilgili değişiklik nedeniyle henüz elektronik kelepçe takılmadı. Eşi Semih Özakça'yı cezaevinde ziyarete giden Özakça "Bugün görüşümüz veda gibiydi" dedi. Semih Özakça'nın  çok zayıfladığını, 59 kiloya düştüğünü belirten Esra Özakça, "Semih'in sağlığı çok iyi değildi. Beni endişelendirdi. Bana kilomu sordu, ben de 49 kiloya düştüm. Bana diyor 'Çok zayıflamışsın'. Ben de ona 'Sen daha çok zayıflamışsın' dedim. 27 kilo verdi. Ev hapsi üzerine konuştuk. Coşku ve morali yerinde. Kesinlikle kazanacağına olan inancı yerinde" diye konuştu.

'KENDİ KENDİNİN GARDİYANI OLUYORSUN'

Ev hapsi cezasının başlamasıyla hapishaneye eşini görmeye gidemeyeceğini söyleyen  Özakça "Ev hapsi ahlaklı bir savaş yöntemi değil. Bize ev hapsi vererek görüşme hakkımızı da engelliyorlar aynı zamanda" dedi.

Esra Özakça ev hapsi kararını şöyle değerlendiriyor: "Ev hapsinde bir otokontrol ile senin psikolojini, beynini almaya çalışıyorlar. Affedersiniz bir hayvan bağlar gibi. Hayvana ne kadar mesafede ip bağlarsanız o kadar gidebiliyor. Kendi kendinin gardiyanı oluyorsun ve evinizi de hapishane yapıyorlar. Bize de bunun karşısında direnmek düşüyor. Biz bunları kabul edersek önü alınamayacak bir sürece gidiyor. Çok sık uygulanan bir şey değilken önüne gelene ev hapsi cezası veriliyor. Yüksel'in iradesini ev hapsiyle kıramazlar"

'NURİYE HOCA KAÇ KİLOYA DÜŞTÜ?'

Gülmen ve Özakça'nın birbirleriyle hapishane içerisindeki iç yazışmayla haberleştiklerini söyleyen Özakça bunun da haftada bir olduğunu fakat son süreçte yazı yazmakta güçlük yaşamaları nedeniyle bunun  azaldığını belirtti. Semih Özakça'nın görüş sırasında 'Nuriye Hoca kaç kiloya düştü?' diye sorduğunu belirten Esra Özakça şöyle devam etti, "Benim görüş hakkımı da elimden almış oluyorlar. Devlet bir aileye kin tutuyor. Birisini hapishaneye birisini de eve kapatıyor. Bugün bunun üzerine de konuştuk. 'Buna da direniriz' dedik. Ayrılıklar kısa süreli olacak. Mutlaka bu süreç geçecek. Direnişimiz bize güç verecek"

'BİZE BİR ŞEY OLURSA NE YAPACAKLAR?'

Özakça'nın sorularımıza verdiği yanıtlar şöyle:

En çok neyi özlediniz?

Semih'le biz gezmeyi çok severiz. Gezmeyi çok özledim onunla. Birlikte yürümeyi. Öğrencilerimi çok özledim. Hatta bugün ona da dedim. Tutuklanırsam ilk öğrencilerime mektup yazacağım sana değil. Öğrencilerim açlık grevinde olduğum için çok endişelendiler. Açlık grevini bırakın 'size bir şey olursa ne yaparız' diyorlar. Ben de 'olmayacak' diyorum.

Bunun cevabı ne? Size bir şey olursa ne yapacaklar?

Ben de merak ediyorum ne yapacağız. Bunun cevabı biz düşünmeyelim iktidar düşünsün. Bize bir şey olursa ne yapacaklar? Yani bu soru kolay cevaplanabilecek düzeyde değil. İktidarın üzerinden atabileceği bir sorumluluk olmayacak.

KHK listesinde isminizi gördüğünüzde ne hissettiniz?

Semih direnişteydi. Ben açığa alındıktan sonra göreve iade edilmiştim. Semih telefon açtı 7 Şubat'ta KHK yayınlanmış dedi. Sen yoksundur boşuna bakma dedi. Ben de başka illere bakıyorum tanıdık var mıdır acaba diye. Sonra Mardin'e bakayım dedim. Mazıdağı'nda tek bir kişi olduğunu fark ettim. Baktım benim. Düşünsenize o gün tesadüfen  telefonunuz kapalı olsa ve internete girmeyin siz o listeyi görmeyeceksiniz. Ertesi gün  işe gideceksiniz. Size diyecekler okulda 'KHK ile işten atıldınız'. Bir sonraki gün okula gittim arkadaşlarım sordu ve dediler 'Nasıl olmuş'. 'Nasıl olduğunu bilmiyorum dedim'.  Öğrencilerim dedi ki 'Ama neden?' Muhalif olduğum için falan dedim. 'Ama neden?' dediler tekrar. Ben onlara anlatamadım, ağladılar.

Bu yaşananların öznesi değil de dışında olsaydınız ne yapardınız?

Efsane derdim. Çok dışında kalamazdım ben. Bu kadar büyük bir direnişin çeperinde olmaya çalışırdım.  Nuriye ve Semih, Acun Karadağ ve Veli Saçılık benim hiç tanımadığım insanlar olsalardı bu kadar bedele ben kayıtsız kalamazdım. Tatile gidemezdim mesela. Her şeyin bir noktası vardır. Kimseyi, şahsını suçlamıyoruz. İnsanlar bu hale bir günde getirilmediler. Herkes direnebilir. Herkes haksızlığa karşı direnebilir duygusunu bir insan dahi aldıysa biz kazandık aslında

'HAYALLERİMİZİ DE ÇALDILAR'

Hangi hayallerinize ket vuruldu?

Bizim sadece işimizi değil hayallerimizi de çaldılar. İdeallerimiz vardı. Programlarımız vardı. Belki çocuğumuz olur belki çalışma yaparız diyorduk. Ben mesela hukuk okumayı düşünüyordum. Hayatımız çalınmış oldu.