Esenyalı Kadın Dayanışma Derneği: Komşuluk ilişkilerimiz bile değişti

Esenyalı Kadın Dayanışma Derneği 2013 yılında kurulmuş. Gezi sürecinde 300 kadın forumlarda bir araya gelmiş. Ancak iş kuruluş aşamasına gelince yedinci yönetici bulunamamış. “Çok iyi iş yapıyorsunuz” diyen erkekler “Bizim hanım gelmesin” demeye başlamış. Dernek şimdi birçok şey başarıyor. Kadın davaları takip ediliyor, kendilerine başvuran kadınlar için devletin ilgili kurumlarının kapıları zorlanıyor. Mahalle arasındaki dernekte çocuklar için matematik, İngilizce dersleri dahi veriliyor.

Abone ol

Kardeşim, biriciğim

Bazı yaraların ortasından küçücük bir el,

Sanki geçmişine çiçek uzatır,

Bazı yaralardan sızan kanla

Tüm geleceğin yıkanır.

(Şair Didem Madak’ın kız kardeşi Işıl’a ithaf ettiği şiirinden, Ah’lar Ağacı)

DUVAR - Dev umutsuzluklar karşısında, 'mikro' alanlarda filizlenen güzel şeyler kimisi için bir anlam ifade etmeyebilir fakat müzmin bezginleri de yoldan çıkaracak denli şaşılacak işler var. Mahalle arasında bir dernek, Esenyalı Kadın Dayanışma Derneği. 2013 yılında kurulmuş. "Alt üstü bir dernek" diyeceksiniz ama değil. Sıkıntıların bir ucundan tutulunca çorap söküğü gibi gerisi gelmiş. Baş ediliyor mu? Edilmiş.

Adile Doğan, Esenyalı Kadın Dayanışma Derneği kurucularından. Aynı zamanda derneğin başkanı. Abartmıyorum, dostunuz olsun, sırtınız yere gelmez hani...

'ÜÇ FORM SONUNDA EL BİRLİĞİYLE YANYANA GELİP BURAYI TUTTUK'

Akla 'hah' diye mi gelmiş 'dernek kuralım' fikri? “Şöyle anlatayım” diye başlıyor Adile.

“Bizim bölgemiz sanayi havzası. İşçilerin yoğun olduğu bir bölge ve burada hemen hemen her kadın fabrikalarda ya da çeşitli iş kollarında çalışıyor. Biz o dönem işçi kadınların bir araya geldiği toplantılar düzenledik ve 'dernek' fikri ortaya çıktı. Kadınların gidebileceği, yan yana gelip fikir üretebileceği, kendi sorunlarının etrafında bir araya geleceği bir yer yoktu. Tam biz bunları tartışırken Gezi Direnişi patlak verdi. Kendi mahallemizde yürüyüşler düzenledik ve bazı taleplerin öne çıktığını gördük. 'Park yok, ulaşım, gelecek kaygısı' gibi çok sorunda ortaklaşıldı. Parklarda yaklaşık 300 kadının bir araya geldiği forumlar düzenledik. Üç forum sonunda el birliğiyle yan yana gelip burayı tuttuk. Ancak iş resmiyete binince çeşitli kaygılar ortaya çıkmaya başladı.”

‘300 KADIN FORUM YAPTIK ANCAK YEDİNCİ YÖNETİCİYİ BULAMADIK’

Ne gibi kaygılar? İlk başta “Çok iyi olur, şahane gidiyorsunuz” diyen erkekler müdahale etmiş. “Siz kurun ama bizim hanım gelmesin” mırıldanmaları hafiften esmiş. Haliyle, “300 kadın forumlar gerçekleştirdik ancak yedinci yöneticiyi bulamadık” diyor Adile.

Ve fakat çok kısa sürede bu süreç atlatılmış. “Hiç bir şey yapamazsak burada bir araya gelip çay içip, dertleştik. Yaparak öğrendik. Derdimiz sorunları tartışacağımız bir yer bulmaktı. Kadına yönelik şiddet çok fazlaydı, istismar haberleri çok yaygındı. Hepimiz bunu konuşuyorduk ama bu yaşananlara doğrudan değen bir pratiğimiz yoktu. Bu dernekle beraber çok deneyim kazandık” diye anlatıyor bu süreci Adile.

Bu 5 yılda bir çok şey yaşanmış. Neler başarılmış? “Dernek ilk kurulduğu zamanlarda, engelli çocuğu istismara uğramış bir kadın bize ulaştı. Nasıl tepki vereceğimizi zamanla öğrendik. Hemen peşinden eşinden boşandığı için üzerine benzin dökülen, kamuoyunda çokça konuşulan bir kadın için harekete geçtik. Kadınlar bu mahallede ilk kez bir kız kardeşleri için yürüyüş düzenledi. Biz o davayı kazandık ve o dava Türkiye'de emsal davalar arasına girdi. İstikrarla yan yana geldikçe büyüdük. Dertlere dokunduk, dayanışmanın getirdiği kız kardeş olma duygusu yaşıyoruz. Artık komşuluk ilişkilerimiz bile değişti.”

‘KADINLARIN SÜRÜNEREK YARDIM İSTEMESİNİ TALEP EDİYORLAR’

Yol yöntem öğrenilmiş bu 5 yılda. Neler mesela? Bir kadın size ulaştığında ne yapıyorsunuz?

Adile anlatıyor; “Öncellikle genel vakıanın talebi doğrultusunda hareket ediyoruz. Bunların bir çoğunu kamuoyuna yansıtmıyoruz. Hemen bir avukat buluyoruz. Boşanmak kadınlara daha fazla yoksulluk getiriyor... Evden atılıyor, çocuk onun üstüne kalıyor, dolayısıyla hemen çalışamıyor bu kadınlar. Burası bir yardımlaşma derneği değil ama her yönüyle yardıma muhtaç hala gelen kadınlarla dayanışma içerisine girdiğimiz oluyor. Bazen kendi evlerimizden yağ, şeker, tuz getiriyoruz. Ama en önemli görevimiz kurumları harekete geçirmek. Kadınlar çoğu zaman tek gittiklerinde talepleri karşılanmıyor. Biz devreyi giriyoruz, sosyal hizmetlere, belediyeye çeşitli kurumlara vakıanın kendisiyle gidiyoruz. Sonuç alamadığımız durumlar çok fazla oluyor. Devletin kendi kurumları bu durumu yargılıyor. Kadın bakımlıysa, ayaklarının üstünde duruyorsa, şiddetti reddediyorsa kurumlar yardım etmekten çekiyor. Kadınların sürünerek yardım istemesini talep ediyorlar.”

Bir çok kadın ulaşmış derneğe. “ ‘Eğreti Yaşamlar’ diye bir dosyamız vardı” diyor Adile. Korkunç bir tabloyla karşılaşmışlar. Devletin yardım eli sadece “psikolog desteği” olmuş. Şöyle: “Bu bölgede yaşayan, 32 yaşında, sekiz çocuğu olan bir kadın geldi. Başından dört evlilik geçmiş. Çocuk yaşta evlendirilmiş, tecavüze uğramış, şiddet görmüş. Bu hayatın içinde ensest ve aynı zamanda yoksulluk var. Bu kadın bize 'ben açım' diyerek başvurdu. Evine gittiğimizde çocuğunun da bir bebeği olduğunu gördük. Biz bulduğumuzda bebek ölmek üzereydi. Evde buldukları çikolata ve bisküvi kırıntılarıyla besleniyorlardı. En kötüsü devlet bundan haberdar ancak hiç bir şey yapmıyor. Birileri 'çocuk dilendiriliyor' diyerek şikayet edince haftada bir psikolog desteği verilmiş. Bunun için kadının çocukları kuruma götürmesi gerekiyor. Bu aile nasıl yol parası bulup psikologa gidecek? Tek dertleri bu değildi ki… Elektrik, su yoktu evde.”

Biz çay içip yanında kek, kurabiye yerken etrafımızda bir çok kadın vardı. Sohbetin ancak bir kısmını buraya alabiliyoruz. Derneğe girmeden az evvel, çocuklar için Matematik dersi veriliyordu. Evet, bütün bunların yanında bu tip faaliyetler de var. Derslerin yüzü suyu hürmetine kadınlar az daha dinlenebiliyormuş. Bu sebeple ders saatini defalarca soran kadınlar olduğu anlatıldı, gülüşüldü.

Velhasıl kelam, Türkiye’de yaşayabilmek hakikaten zor zanaat. Fakat dağınık da olsa bu şekil örgütlenebilmeyi başarmış onlarca örnek yaşam adacıkları var. O örneklerden biri de Esenyalı Kadın Dayanışma Derneği.