Erol Çırak: Kültürpark'a pazar kurmak akla aykırı

İBB Başkanı Tunç Soyer’in “Ortak akılla Kültürpark’ın ‘Anayasası’nı hazırladık” şeklinde açıkladığı Koruma Amaçlı İmar planını, Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Ekoloji Meclisi üyesi Erol Çırak’la konuştuk. Çırak, Katılımcı ve ortak akılla ortaya çıktığı söylense de fiili durumun böyle olmadığını ifade ederek, “Her şey parkı koruma amacının önüne geçmeyecek şekilde ayrıntılı ve net bir şekilde tanımlanmalıdır. Ancak bu şekilde Kültürpark’ın gerçek Anayasası yazılmış olur" dedi.

Abone ol

İZMİR- Kültürpark Koruma Amaçlı İmar Planı çalışmaları 2016 yılından bu yana İzmir gündeminde önemli bir yer tutuyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi (İBB) tarafından geçtiğimiz Aralık ayı içerisinde "Kültürpark'ı geleceğe taşıyan plan" mottosuyla açıklanan Koruma Amaçlı İmar Planı sonrası tartışmalar yeniden alevlendi.

İBB Başkanı Tunç Soyer bu planın, “Kültürpark’ın doğal dokusunu geliştirerek korumak ve kent belleğindeki misyonu doğrultusunda geleceğe taşımak” hedefiyle hazırlandığını söylerken, başta Kültürpark Platformu olmak üzere kentteki meslek örgütlerinin görüşü, Kültürpark’ın doğal dengesinin tehlike altına gireceği yönünde.

İzmir kent merkezindeki en büyük yeşil alanlardan biri olan Kültürpark ile ilgili yaşanan süreci Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Ekoloji Meclisi üyesi Erol Çırak’la konuştuk.

Erol Çırak: Sonuçta ortaya çıkan koruma amaçlı yeni plan hiç de beklenen şekilde olmadı. 

‘KÜLTÜRPARK ÇÖLDE BİR VAHA GİBİDİR’

Kültürpark, Aziz Kocaoğlu döneminden beri İzmir gündeminden hiç düşmedi, ne dersiniz?

Evet, bunun için öncelikle Kültürpark’ın önemini iyice anlamamız gerekiyor. Kültürpark, 1936 yılında kurulduğu günden bu yana geçen 85 yılda doğal bir süreç içinde ekolojik bir yaşamın oluştuğu bir alan haline geldi. 50’ den fazla kuş türü, 136 türe ait 7.724 adet ağaç çeşidi, bitki türleri, onlarca hayvan popülasyonu ile tamamen ekolojik bir parktır.  1991 yılında "doğal sit" ve 1992 yılında "tarihi sit" alanı ilan edilen bir yerdir. Kentin merkezinde tek yeşil alan olup, İzmir’in oksijen deposudur. Yani çölde bir vaha gibidir.

Bu niteliğinden ve konumundan dolayı son yıllarda sermayenin rant planları için iştah kabartan ve elde edilmek istenilen bir yer haline geldi. Basmane çukurunda yapılmak istenen gökdelen projesi ile arka bahçe haline getirilmek istenilen bir yer oldu. Dolayısıyla Kocaoğlu döneminde alınan icazetle yol alınmak istenmiş, ancak ciddi bir kentli muhalefeti ve hukuk mücadelesi sonunda bu düş, gerçek olmaktan çıkmıştır.

‘DAHA ÇOK YEŞİL ALAN, SÖZDE KALMIŞ OLDU’

Ama İBB Tarafından onaylanan Koruma Amaçlı imar planı ile parkın yeşil alanlarının daha da büyütülmesinin hedeflendiği ileri sürülüyor…

Aziz Kocaoğlu döneminde de kapalı kapılar ardında Kültürpark Koruma Amaçlı İmar Planı hazırlanmıştı. Planın içeriğinden ancak onaylandıktan sonra, meslek odalarının ve kamunun haberi olabilmişti. Tabii ki demokratik ve katılımcı olmayan bu plan hazırlığı Kültürpark’ı korumak bir yana tamamen sermayenin çıkarlarına hizmet eden, hangarların sökülmesi yerine yeni Kongre Merkezi adı altında inşaatlar öngören bir içerik taşımaktaydı. Bu esas itibariyle Kültürpark’ı koruma değil, bir saldırı planı idi. Bu durum karşısında duyarlı meslek odalarının plana ve alınan kararlara karşı hukuk mücadeleleri başladı. Diğer yandan HDK olarak bileşeni olduğumuz, meslek odaları, çevre örgütleri ve duyarlı insanlardan oluşan Kültürpark Platformu etkin bir çalışma yürüttü. 

En son İZFAŞ binasının tahsisi konusunda İBB meclis toplantısına adeta baskın yaparak müdahale edince kentin gündemine girmiş oldu. Böylece İBB’nin de kentsel sorunları katılımcı ve ortak akılla çözeceği taahhüdü vermiş bulunan Tunç Soyer’le başlayan yeni dönemde, ilk arama konferansı yaklaşık 300 katılımcı ile Kültürpark Platformu ile ortak yapıldı. Ardından geniş katılımlı çalıştay gerçekleştirilerek parkla ilgili net öneriler ortaya çıkarıldı. Ayrıca TMMOB ile İBB arasında ortak çalışma için protokol imzalanarak bu konuda Koruma Amaçlı Plan üzerine bir yıldan fazla süre istişareler yapıldı.

Tabi bu ortak çalışmalar katılımcılık adına umut verici bir ortam yarattı. Ancak sonuçta ortaya çıkan koruma amaçlı yeni plan hiç de beklenen şekilde olmadı. Sanki Kocaoğlu döneminde hazırlanan planın esas mantığı, bu planda da kendini gösterdi. Hangarların tümden sökülüp tamamen yeşil alana dönüştürülmesi beklenirken, 12 bin ve 6 bin m2’lik taban alanlı, çok amaçlı 2 bina yapılması, korunması gerekli tarihi ve kültürel yapılarda emsal yüzde 5 artırılarak yeniden inşaat yapılacağı şeklinde sonuçlandı. Dolayısıyla daha çok yeşil alan yaratmak sözde kalmış oldu.

‘ORTAK AKILLA YAPILDIĞI SÖYLENSE DE FİİLİ DURUM BÖYLE OLMADI’

Arama Konferansı, çalıştay ve TMMOB’un önerileri son onaylanan Koruma Planı’na nasıl yansıdı?

Ne yazık ki hazırlanan Koruma Planı’nın İBB meclisinde onaya sunulmadan önceki son hali TMMOB’la bile paylaşılmadı. Gerek Kültürpark Platformu’nun gerekse TMMOB İKK’nın yapmış oldukları önerilerin büyük bir kısmının yansımadığı ortadadır. Katılımcı ve ortak akılla ortaya çıktığı söylense de fiili durum maalesef böyle olmamıştır. Detaylara önem verilmeden, gelişecek durumlara muğlak ifadeler kullanılarak, plan notlarına işlenmeden yapılmış olduğu anlaşılmaktadır. Bu da gelecekte başka sorunların ortaya çıkacağının ilk işaretidir.

‘KÜLTÜRPARK’TA PAZAR KURULMASI AKLA AYKIRI’

Kültürpark’taki üretici pazarı tartışması da hala sürüyor. Bu pazarın açılışına karşı çıkanlar kadar destekleyenler de oldu. Peki, sizce üretici pazarı uzun vadede park için ne gibi sıkıntılar yaratabilir?

HDK olarak bizler üretici pazarlarına elbette karşı olamayız. Tam tersine gerçekten küçük üreticinin, geleneksel tarımın korunması ve özendirilmesinden yanayız. Hele ki yakın gelecekte küresel ısınma ve kuraklık sonucu baş gösteren gıda yetmezliği dikkate alındığında… Bizim karşı olduğumuz şey, yer seçiminedir. İzmir’in bütün semtlerine yayılan yüzlerce pazaryeri varken bu alanların değil de Kültürpark’ın içinde adı ne olursa olsun pazar kurulması akla aykırıdır.

Bu alan, doğal ve tarihi sit alanı olup kentin ortasındaki tek müşterek yeşil alandır. Yani gözümüz gibi korunması ve gelecek nesillere geliştirilerek taşınması gereken bir yerdir. Bu kavramlar yerel yöneticiler tarafından bile içselleştirilemediği için burası sanki boş bir alan gibi görülmektedir. Kaldı ki kurulan pazara yüklü kamyonlar giriş çıkış yapmaktadır. Ortaya çıkan görüntü, ses ve çevre kirliliği ekolojik dokuya ciddi zarar vermektedir. Bu kabul edilemez.

‘HİÇBİRŞEY PARKI KORUMA AMACININ ÖNÜNE GEÇMEMELİ’

Sizce Kültürpark’ın ekolojik park olarak korunması için neler yapılabilir? Kentin yerel yöneticilerinden bu konuda beklentiniz neler?

Bu konuda yapılması gereken, gerek Mimarlar odasının Yapı Stoku Envanteri’nde dile getirdikleri kriterlere gerek ŞPO‘nın planlama teknikleri hususunda kriterlere, gerekse ziraat ve peyzaj mühendisleri odalarının endemik yapı ve floraya yönelik önerilerine, çalıştaylarda ortaya çıkan teknik ve bilimsel temelli önerilere harfiyen uygun davranılmalıdır. 

Alan Kullanım Planı ve ivedilikle Katılımcı Yönetişim Planı tüm kentlinin görüşleri de alınarak katılımcı bir şekilde hazırlanmalıdır. Her şey parkı koruma amacının önüne geçmeyecek şekilde ayrıntılı ve net bir şekilde tanımlanmalıdır. Bunlar koruma amaçlı plan içerisine dahil edilmelidir.

Ancak bu şekilde Kültürpark’ın gerçek anayasası yazılmış olur. Bu görev yerel yönetimin yol yakınken yapması gereken en acil işlerdendir. Bu şekilde her gelenin kafasına göre işler yapmasının önünü kesebilir. Kültürpark geleceğe korunarak taşınabilir.