Erkeklik, kökler ve insan doğasının döngüsü: Bedel Ödeyenler

Cüneyt Candaş'ın yeni romanı 'Bedel Ödeyenler', Müptela Yayınları tarafından yayımlandı. Kitap, psikiyatrist Tarık'ın ve insan doğasına ait döngülerin hikâyesini anlatıyor.

Abone ol

Onur Akyıl

Cüneyt Candaş, ilk romanı 'Kadavra Mevsimi' ile bir edebiyat sitesinin yaptığı oylamada, yayımlandığı yılın en iyi korku romanına imza atan isim olmuştu. Yazarın ikinci romanı 'Bedel Ödeyenler' de korku, gizem ve gerilim üst başlıklarıyla tanıtıldı ve yayımlandı. Ancak hem yazarı hem de romanlarını bu üst başlıklar üzerinden okumak haksızlık, hatta basitlik olur. Cüneyt Candaş, romanlarında okuruna korkudan ya da benzer tanımlamalardan, kavramlardan çok daha fazlasını sunabilen bir yazar. Bu anlamda 'Bedel Ödeyenler' de tek bir türün takipçilerinden ziyade, 'edebiyatla' ilgilenen herkesin okuması gereken bir çalışma.

Roman, psikiyatrist Tarık'ın ve insana, insan doğasına ait döngünün, döngülerin hikâyesi olarak okunabilir. Tarık’ın büyüklü küçüklü sorularının, çocukluğunun, kayıplarının, heyecanlarının ve şimdisinin dönüp dolaşıp kesiştiği değerler oldukça başarılı bir biçimde ele alınmış yazar tarafından. Dolayısıyla romanın tek bir türe dahil edilemeyeceğine dair gerçek de bu noktadan değerlendirilmeli.

Babasının ölüm haberiyle, yaşadığı ve çalıştığı 'yabancı' dünyadan, Türkiye’ye, köyüne dönmesi gereken Tarık’ın, 'yabancılık' meselesinde bir süreklilik olduğunu anlamaya/öğrenmeye başlıyoruz. Burada şunun altını çizmekte fayda var; 'Bedel Ödeyenler', tek bir cümlesi dahi atlanmadan okunması gereken bir roman çünkü neredeyse her cümle, başka başka kapılar açan ayrıntılara dönüşebiliyor roman içinde. Rahat geçişlerin ve kafa karıştırmayan akıcı bir anlatımın tüm romana yayılmasına rağmen gerçekten dikkatli bir okumayı gerektiriyor. Romanın, dolayısı ile yazarın başarısı da burada parlıyor. Okur, sadece okunduğunda da etkileyici, 'okunduğunda' da.

Elbette bunun yukarıdakiler haricinde de nedenleri var. Örneğin Tarık, özne inşasında tamamen toplumun güdümünde gibi görünse, kendi köklerine dahil olmak için çocukluğunda büyük bir çaba içine girse de işleyen başka yasaların varlığı, öznenin kendi toplumuyla bağdaşık olmasına rağmen bir o kadar da yabancı olduğunun altını çiziyor.

Bedel Ödeyenler, Cüneyt Candaş, 416 syf., Müptela Yayınları, 2021.

ERKEKLİK VE KÖKLER ARASINDAKİ BAĞ

Roman, bir toplumsal cinsiyet romanı olarak bile okunabilir. Romanda gizem yok, belki de aksine her şey korkunç derecede açık. Köy yaşamının gerçekliği, gerçeklikleri de ilginç biçimde yabancılaşmanın yalnızca bireye ait bir şey olmadığını çarpıcı bir biçimde ortaya koyuyor. Köyün asıl adı Doluca ama köy, özellikle erkeklik inşasında öylesine belli yasalara bağlı ki köyün adı Delice olarak anılıyor. Yani burada aslında 'düğünün' ya da 'bedel ödeme'nin bir anlamı yok, burada esas mesele karşı konulması imkânsız olan kökler. Fakat elbette yazar, anlatıyı geliştirirken ritüelistik erkeklik aşamalarını roman açısından son derece önemli kılmayı başarıyor. Dolayısıyla romanın söylem olarak kendi kendine evrildiği bir alan var. Evet, kendi kendine, yazarın kurduğu anlatı gerçekten özgürleşmeye başlıyor ve gelip dayandığı başlık bu anlamda erkeklik ve kökler arasındaki bağ oluyor. Kısacası eğer bir gizem varsa romanda, bu noktada gerçek işlevini kazanıyor.

Romanla ilgili fazla açık vermeyi doğru bulmasam da, erkeklik ritüeli için bir mağaraya girilmesi, mağaranın korkunç bir karanlığa sahip oluşu, birden aydınlanışı ve su, yıldızlar, dolunay üçlüsüyle ele alınışı, bir kadının ortaya çıkışı ve bu esnada metne yerleştirilen replikler, ritüelin sonlanışı ve dahası gerçek gizemin toplumsal işleyişte olduğunun emareleri...

Roman boyu süren ilginç bir denge var cinsel öğelerin kullanımı anlamında. Üstelik bu öğeler bazen yukarıdaki gibi daha görünür, açık, anlaşılır olsalar da bazen okuyucunun toplumdan edindiği önyargılar nedeniyle tedirgin olmasını sağlayan bir kapalılığa da sahip. Özellikle mağaranın girişinde delikanlıların çırılçıplak soyunup, mağarada el ele tutuşarak ilerleyişleri, güven duygusundan çok tedirginlik üzerinden okura ulaşıyor. Fakat romanın her aşamasında olduğu gibi bu noktada okur yanılmakla ve rahatlamakla yetiniyor. Tam da burada belki de yazarın bir doktor olduğu belirtilmeli.

'Bedel Ödeyenler', mutlaka okunulması gereken bir roman. Yazarın romana etkili bir biçimde yaydığı merak duygusunun tek kelimeyle “tek solukluk” bir romanı ortaya çıkardığını da söylemek lazım. Dramatik çatısı oldukça keskin ve iyi işlenmiş 'Bedel Ödeyenler', roman türü adına unuttuğunuz birçok şeyi size yeniden hatırlatacak...