Eren Alkan: Cumartesi Anneleri devletin oyununu bozdu

TİHV sempozyumunda sunum yapan akademisyen Eren Alkan, mücadelelerine duygularını da katan Cumartesi Anneleri hareketinin benzersiz bir yapı olduğunu söyledi.

Abone ol

DUVAR - Türkiye İnsan Hakları Vakfı’nın (TİHV) “Salgın Sonrası Dönemde İnsan Hakları Gündemi” başlıklı sempozyumunun ikinci oturumu Cansu Akbaş Demirel moderatörlüğünde gerçekleşti. Ege Üniversitesi Yabancı Diller Bölümü öğretim üyesi Eren Alkan 'Cumartesi Anneleri'nin Hakikat ve Adalet Eylemi' başlıklı bir sunum yaptı.

“843 haftadır Cumartesi Anneleri hakikat ve adalet arayışı içerisindeler. Her hafta eylemlerini, seslerine ses katma çağrısıyla bitiren Cumartesi Anneleri'nin bu talebine bir katkı olmasını umuyorum” sözleriyle sunumuna başlayan Alkan, Cumartesi Anneleri'ni harekete geçiren ve onları bir arada tutan duygunun; gözaltında kaybedilen evlatlarıyla, birbirleriyle ve Galatasaray Meydanı'yla kurdukları bağ olduğunu söyledi. 

'CUMARTESİ ANNELERİ HAREKETİ BİR OKUL'

Cumartesi Anneleri'nin anneliği kamusal alanda yeniden kimliklendirdiklerini belirten Alkan, sözlerine şöyle devam etti: “Annelik, kamusal alanda Cumartesi Anneleri tarafından dönüştürülürken, salt annelerin oradaki varlığıyla değil, mücadelenin dışında bulunan öznelerle bir arada dönüştü. Örneğin avukatlar, avukatlık bilgisiyle anneleri koruyup kollarken, gazeteciler kendi mesleklerinden getirdikleri deneyimle ulusal ve uluslarası alanda medyada Cumartesi Anneleri'nin gündem olmasını, dolaşımda olmasını sağladılar. Aktivistler birikimleri ve saha deneyimleri ile bu mücadelede önemli bir harmanlama olmasını sağladılar. Bu, Cumartesi Anneleri hareketini bilinçlendiren, öğretici yapan, bir okul haline getiren ve onları görünür kılan önemli bir nokta. Anneler sesleriyle, kucaklarında tutukları fotoğraflarla anneliği kamusal alandan yeniden kimliklendiriyorlar.”

'DEVLETE GÖRE ORTADA BİR KAYIP YOKTU'

Cumartesi Anneleri'nin, Türkiye'deki hak mücadelesinde özgün bir yapı olduğunu belirten Alkan şöyle devam etti: “Neden? Çünkü mücadeleye duygu politikasını da katıyorlar. Onları özgün yapan bu duyguları mücadelede ön plana çıkarıyorlar. Diğer hareketlerde olduğu gibi 'hukuksal' ya da 'daha soğuk' bir mesele değil; bunları duyguların merkezine alan bir mesele. Bu yüzden bu onu biricik yapıyor. Cumartesi Anneleri ilk başta devlet tarafından mağdur görülmedi. Zaten devlete göre ortada bir kayıp da yoktu. Ben Cumartesi Anneleri'nin devlet nezdinde oyun bozan olduklarını düşünüyorum. Bu onların hareketini de sürekli kılan dinamiklerden biridir.