Erbakan’dan 3. İttifak önerisi: Seçmen bizi iki ittifaka da yakıştıramıyor

Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan, İYİ Parti öncülüğünde sağ partilerin katılacağı 3’üncü ittifakın sinerji yaratacağını belirterek, olumsuz bir geri dönüş almadığını söyledi.

Abone ol

ANKARA - Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan partisinin 3. kuruluş yıldönümü kapsamında gazete, televizyon ve internet sitelerinin Ankara temsilcileri ile bir araya geldi.

Bugün itibariyle 81 ilde, 900’den fazla ilçede teşkilatları kurarak seçime girme yeterliliğini kazandıklarını anlatan Erbakan, “170 binin üzerinde resmi üyemiz, 100 bine yakın ıslak imzalı üye formu ve 50 bine yakın sandık baş müşahidimiz ile Yeniden Refah Partimiz, Türkiye siyasetinin her geçen gün hızla büyüyen gücü ve parlayan yıldızı haline gelmiş durumdadır” dedi.

'Medya ambargosu, anket manipülasyonları, yok sayma, kim olursa olsun yeter ki Yeniden Refah olmasın' yaklaşımına karşın sadece üyelerin ve gönüllülerin maddi destekleriyle alınan mesafenin büyük bir başarı olduğunu söyleyen Erbakan, “Bu kadar kısa süre içerisinde, bu kadar muazzam bir teşkilat yapısının oluşturulması, bu düzeyde üye sayısına ulaşılması, Yeniden Refah Partisi bayrağının ülkemizin tamamında dalgalanıyor olması, Yeniden Refah Partisi kadrolarının inancının, azminin ve Milli Görüş davasının bereketinin en büyük ispatıdır” değerlendirmesinde bulundu.

Fatih Erbakan, Gazete Duvar Ankara Temsilcisi Nergis Demirkaya'nın da aralarında olduğu gazetecilerin sorularını yanıtladı.

DÖVİZİN KRİZİNİN SEBEBİ 'BORÇ-FAİZ', 'BETON-ÇİMENTO' EKONOMİSİ

Partinin yürüttüğü çalışmalar hakkında bilgi veren Erbakan, ekonomideki döviz krizi, siyaset gündemindeki yüzde 50+1, seçim barajı ve ittifaklarla ilgili soruları da yanıtladı. “Dövizin yükselmesinin sebebi 'Borç-Faiz' ve 'Beton-Çimento' ekonomisidir! Bu temel sebeplerden dolayı döviz kurları sürekli artmaktadır, döviz kurunun artışı da, ithalata bağımlı bir ekonomide doğrudan doğruya hayat pahalılığı ve enflasyon demektir” diyen Erbakan, borç, faiz, zam, vergi ekonomisi yerine üretim, istihdam, ihracat odaklı ekonomiye geçilmeden TL’nin değerinin korunamayacağını anlattı.

İYİLEŞTİRİLMİŞ BAŞKANLIK ÖNERİSİ

Fatih Erbakan cumhurbaşkanı seçilmek için gerekli yüzde 50+1 oy şartında değişiklik tartışmalarını da değerlendirdi. “Demokratikleştirilmiş Başkanlık” ya da “İyileştirilmiş Başkanlık” adı altında sistemde rötuşlar gerektiği yorumunda bulunan Erbakan, bu kapsamda cumhurbaşkanının belirlediği kabineyle ilgili TBMM’de gensoru mekanizmasının işletilmesi, bakanların milletvekilleri arasından seçilmesi, kabinenin Meclis’ten güvenoyu alarak göreve başlaması, cumhurbaşkanı yardımcısının seçilerek gelmesi, bütçe denetiminin artırılması, kuvvetler ayrılığı kapsamında HSK ve AYM gibi yargı kurumlarının üyelerinin belirlenmesinde cumhurbaşkanı yetkisinin sınırlandırılıp daha demokratik sistem getirilmesi gibi önerilerde bulunduklarını söyledi.

'SİSTEMLER ARAÇTIR'

Parlamenter sisteme dönüşün çok gerekli olmadığını belirten Erbakan'ın bu konudaki görüşü şöyle: “Ancak bu bizim kırmızı çizgimiz de değil. Sistemler bir araçtır. O aracın kim tarafından, hangi amaçla, nasıl kullanılacağına göre fayda-zarar değişir. Parlamenter sistemde de güzel işler yapılabilir, MSP-CHP koalisyonu bunun örneklerinden. Başkanlık sistemi ile de güzel işler yapılabilir. Ama başkanlık sisteminin bazı düzenlemelerle iyileştirilmesi, demokratikleşmesi için adımlar atılırsa mevcut sistemde doğrudan halkın seçtiği tek bir başkan ile devam olabilir.” 

'SEÇMEN BİZİ İKİ İTTİFAKA DA YAKIŞTIRAMIYOR'

Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan sorular üzerine, ittifaklarla ilgili tutumlarını da açıkladı. Halka gittiklerinde “Çok güzel şeyler söylüyorsun ama tek bir şartımız var: Cumhur İttifakı ile beraber olursanız destek vermeyiz” ya da “Millet İttifakı’na giderseniz bir daha buraya gelmeyin” gibi birbirine zıt tutumlarla karşılaştıklarını anlatan Erbakan “Biz de diyoruz ki millet, seçmen bizi hiçbir ittifaka yakıştıramıyor. Öyle olunca biz de o zaman kendimiz girsek daha etkili olacak gibi düşünüyoruz. Her siyasi partinin gönlünde yatan tabii bu” dedi.

Fatih Erbakan: BBP’nin Cumhur İttifakı’ndan, İYİ Parti’nin Millet İttifakı’ndan gelmesinin tüm partilere avantaj sağlayacağını düşünüyorum. Benzemezlerin bir araya gelmesi bir sinerji oluşturmuyor. Bir ihtimal fikir olarak söyledik.
'SAĞDA 3. İTTİFAK SİNERJİ YARATIR'

Erbakan, “Başka bir ittifak arayışınız olur mu” sorusuna ise “Bizim şu an gönlümüzde yatan bu” yanıtını verdi. Erbakan sağda 3. İttifak önerisini paylaşarak, şunları söyledi:
“Türkiye’de değişik bir konjonktür oluşma, yeni kombinasyonların, yeni partilerin ortaya çıkma ihtimali var. 24 saat uzun bir zaman. Onun için de kesinlikle 'hiçbir şekilde ittifak yapmayacağız, bu bizim kırmızı çizgimiz' dememiz doğru olmaz. 3. İttifak önerisinde bulunduk. Seçmenin sağ partiler olarak nitelendirdiği partiler bir ittifak çatısı altında bir araya gelebilir. Yüksek oy oranı ve Meclis’te grubu olan İYİ Parti bunun başını çekebilir. DP, BBP, Gelecek Partisi, Saadet Partisi, Yeniden Refah… Yıllardır iktidarın elinde güçlü bir argüman var. Karşı tarafa geçen kim olursa olsun, ne güzel projeler ortaya koyarsa koysun, ne kadar temiz geçmişi de olsa, -tabiri caizse- HDP-CHP kayığına bindin… İktidarın algı oluşturmada imkanları çok fazla. Saadet Partisi çok zarar gördü, sıkıntı çekti, hâlâ da çekiyor. Biz bunu Anadolu’da arazide görüyoruz. Öyle olunca bu argümanın iktidarın elinden alınması bakımından 3. İttifakın kurulması anlamında bir sinerji oluşabileceğini ifade ettik. BBP’nin Cumhur İttifakı’ndan, İYİ Parti’nin Millet İttifakı’ndan gelmesinin tüm partilere avantaj sağlayacağını düşünüyorum. Benzemezlerin bir araya gelmesi bir sinerji oluşturmuyor. Bir ihtimal fikir olarak söyledik.”

'SAĞDA 3. İTTİFAKA LİDERLERLER OLMAZ DEMEDİ'

Fatih Erbakan geçen haftalarda çok sayıda siyasi parti genel başkanını ziyaret ederek, gündemdeki gelişmelerle ilgili değerlendirmeler yaptı. Erbakan, bu görüşmelerde 3. İttifak konusuna nasıl yaklaşıldığı sorusuna, “Doğrudan 'hayır, kabul etmeyiz, olmaz' demediler. 'Doğal olarak bu konuda görüşülmesi, müzakere edilmesi, istişarelerin sürmesi ve olgunlaştırılması gerekir' dediler. Tabii seçime de normal zamanında yapılırsa 1.5 sene var. Şimdiden 'bu olur, olmaz' demek doğru olmaz. Hiçbiri tam olarak kapıyı kapatıp 'böyle bir şey olmaz da demedi'" yanıtını verdi.

'SEÇİM MEVZUATINDA DEĞİŞİKLİK TERS TEPEBİLİR'

AK Parti ve MHP, seçim mevzuatında değişiklik kapsamında barajı yüzde 7’ye çekmeyi planlıyor. Seçim barajının tamamen kaldırılması ya da yüzde 1 veya altında oy alan partilerin en azından genel başkanının TBMM'de temsil edilmesini sağlayacak bir düzenlemeden yana olduklarını anlatan Erbakan “Yüzde 7 dahi yüksek. 4-4.5 milyon oy demek. Pek çok ülke nüfusundan fazla. Bunun daha da aşağı çekilmesi sağlanabilir” önerisinde bulundu. Seçim mevzuatında değişiklik kapsamında iktidar ortaklarının 3’te 1 oyla 3’te 2 temsil hakkı getirebilecek dar, daraltılmış bölge sistemi gibi modelleri getirme düşüncesi olabileceğine dikkat çeken Erbakan, “Başkan seçilme oranının da yüzde 40’a çekilmesi konuşuluyor. Bunların ters tepme ihtimali de yüksek. Seçmen bu konularda tabiri caizse bir hile yapılmış gibi düşünce ile tam tersi reaksiyon verebiliyor. 2019 İstanbul seçimlerinde görüldüğü gibi” uyarısında bulundu.

KADINI KORUYAYIM DERKEN ERKEK DE MAĞDUR EDİLMEMELİ

25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü dolayısıyla kadına yönelik artan şiddetle ilgili değerlendirmesi de sorulan Erbakan, yasalar kapsamında kadına yönelik şiddet önlenmek istenirken kadının, ailenin veya erkeğin de mağdur edilmemesi gerektiğini, aile bütünlüğünün muhafaza edilecek şekilde düzenlemeler yapılmasının önemli olduğunu söyledi.

Şiddet olaylarında alkol ve uyuşturucunun da etkisinden bahseden Erbakan, şunları söyledi:
“Kadına da erkeğe de şiddet olaylarında istatistiklere baktığınızda bu suçların işlendiği sırada suçu işleyen kişinin yüzde 70 -80 oranında ya alkolün ya uyuşturucunun etkisi altında olduğu açık şekilde ortadadır. Bu kısmını göz ardı etmemek lazım. Ama aynı zamanda yasal düzenlemelerin yapılmasını, gerekirse cinayet gibi olaylarda idam cezasının getirilmesinin müzakere edilmesi gerektiğini daha önce de birkaç kez söylemiştik. Ama burada temel prensip kadını koruyayım derken erkeği de mağdur etmemek veya da yuvayı yıkmak doğru değil. Bu 6284 dolayısıyla hiçbir delil, ispat olmadan kadının beyanı ile 750 bine yakın babanın evden uzaklaştırılması… Bir kere 6 ay evinden uzaklaştırılan baba çoluğundan çocuğundan, ailesinden, eşinden daha da soğuyor. Eşine daha kızgın ve öfkeli hale geliyor. Evden uzaklaştırıldığını anne babasına söyleyemeyip arabasının bagajında uyurken donarak ölen vatandaş var. Kadının çocuğun en güçlü şekilde korunması, cezaların üst seviyelere çıkarılması için gereken adımların atılmalı -ki idam cezası da dahil- ama bunu yaparken dengeli adım atılması, kimsenin mağdur edilmemesi, aileyi, yuvayı parçalamadan yapılması lazım.”a