'Empati kuramadığın herkes yabancıdır'

Özkan Özgür ile 23 Soru'nun konuğu tiyatro yönetmeni Yücel Erten...

Abone ol

1. Sizin için kullanılan hitap biçimlerinden hangisi daha çok hoşunuza gidiyor?

Artık herkes ‘Hocam’ diyor, benim de bundan bir şikâyetim yok.

2. Sizden daha zeki olduğunu düşündüğünüz arkadaşlarınız var mı?

Zekâ çeşit çeşittir. Ben duyarlılık kanalında zekâmın epeyce işe yaradığına tanık oldum. Diğer alanlarda benden daha zeki arkadaş çook…

3. Arada sırada saçma şeylerle uğraşmak zorunda olduğunuzu düşünüyor musunuz?

Benim için saçma şeyler, genellikle herhangi bir devlet dairesiyle ilgili olanlardır. ‘Bu saçma şeylerle neden ben uğraşıyorum? Benim niçin bir kâhyam yok?’ diye düşündüğüm çok olmuştur.

4. ‘Tüm yaşadığım sıkıntılara değdi bu!’ dediğiniz olaylar yaşadınız mı?

Her sahneleyiş bir sınavdır, bilirsiniz. Başarılı her sahneleyiş de, her defasında ‘Tüm yaşadığım sıkıntılara değdi bu!’ dedirtir sanki.

5. Bir evcil hayvanın insanı mısınız? Geçmişte böyle bir deneyiminiz oldu mu, ileride bir gün düşünür müsünüz?

Çocukluğum, gençliğim, 45 yaşına kadar hayatım kediler köpeklerle geçti. Bir süre sonra fiziki ve mesleki koşullar buna izin vermez oldu. Hayvanları eve hapsetmenin de bir anlamı yok. En son bir kara kedi vardı, adını ‘Kedi’ koymuştum. Arada bir gelir, karnını doyurur, kendini sevdirir giderdi. Birkaç yıldır o da yok.

6. Çocukluğunuzdan kalan ve ilk fırsatta tatmak istediğiniz özel tat var mı?

Karadut şerbeti ve frenk yemişi.

7. Sanatın ya da sanatınızın neresindesiniz?

Ben hep aşkla sanatın içinde oldum. Ama sanatım nerededir, ona başkaları karar vermeli.

8. Ezberinizde şiir var mı? Hangi şairin hangi şiiri?

Bir bütün olarak hiçbir şiir ezberimde olmadı. Sadece bölük pörçük bir-iki dize kalır aklımda. Belki de benim için şiirin can evini oluşturan o birkaç dize.

9. Okuduktan sonra çok etkilendiğinizi düşündüğünüz bir kitap var mı?

Güzel kitaplardan etkilenmemek mümkün mü? Ama ille de ilk sıraya bir kitabı koymak gerekirse; Nazım Hikmet, ‘Yaşamak Güzel Şey Be Kardeşim’.

10. En son ne zaman tiyatroya gittiniz?

Ömrüm tiyatroda geçti. En son birkaç gün önce, kim bilir kaçıncı defa, kendi sahnelediğim oyunu izledim. Tiyatro Pera’da Christopher Durang’in, ‘Vanya, Sonya, Maşa ve Spike’.

11. Belleğinizde yer eden ve tavsiye edeceğiniz bir film var mı?

Federico Fellini “Amarcord”.

12. Size göre ‘yabancı’ kimdir?

Sindiremediğin, empati kuramadığın herkes yabancı kalır sonuçta.

13. En son ne zaman haksızlığa uğradığınızı düşündünüz?

Hayat bu, haksızlıklar da olur. Ben onları sırtımda taşımayı sevmem. Ama son 15 yılda taşıyamayacağımız kadar ağır bir haksızlığa uğradığımızı düşünüyorum.

14. Hak etmediğini düşündüğünüz birilerine saygı göstermek zorunda kaldığınız oldu mu?

Hak etmediğini düşünsem de, ben hep ölçü içinde saygılı davranmaya özen gösterdim. Ama kanırtmaya yeltendiklerini görünce de, çıkardım o ceketi.

15. Günlük hayatta görünce nefret ettiğiniz hareket nedir?

Akıldan ve bilgiden yoksun kaba güç.

16. Sizi umutlandıran bir duruma örnek verir misiniz?

Tiyatromuzda onlarca birikimli ve başarılı öğrencimin olması, umudumu ayakta tutuyor. Çünkü onların da birikimli ve başarılı öğrencileri var.

17. Hayallerinizin peşinden koştunuz mu? Hayal kurmaya devam ediyor musunuz?

Sanat, bir yanıyla dünyayı yeniden şekillendirme çabası ise, bir yanıyla da hayallerini gerçekleştirme savaşımıdır. Hayal kurmadan olur mu?

18. Rekabetçi olduğunuzu düşünüyor musunuz?

‘Rekabetçi’ deyimini biraz kalın bulduğumu söylemeliyim. İnşaatçı, overlokçu, kokoreççi gibi sıfatlara akraba duruyor sanki. Doğal ki sanat, özellikle de tiyatro iddialı olmayı gerektirir. Kuşkusuz rekabet duygusundan da beslenir. En iyisini yapmak istersiniz. Ama en iyiyi yapma isteği, rekabetçiliğe indirgendiğinde şaşılaşırsınız.

19. Özür dilemeyi ve teşekkür etmeyi ihmal ettiğiniz olur mu?

Olmuştur. Ama sonra çok üzülür, bir biçimde telafi etmeye çalışırım.

20. Neyi ya da kimi özlüyorsunuz?

Barışçıl ve demokratik bir Türkiye’yi özlüyorum.

21. Stres atmak ya da kafanızı dağıtmak için ne yaparsınız?

Genellikle sevdiğim bir oyunun çevirisine başlarım. Yoğun çalışmış ve yorulmuş hissediyorsam; kafayı dinlendirmek için içki içmek, yemek yapmak, bilgisayar oyunu oynamak gibi saçma şeyler de yaparım.

22. Şu ana kadar geçen hayatınızı özetleyen kelime hangisidir?

Tiyatro.

23. Allah gecinden versin, hak vaki olursa, geride kalanların sizi nasıl anacağını düşünüyorsunuz?

Ben hayatımı anlamlandırmaya; ilkelerim doğrultusunda dik durup dik yürümeye; aydın sorumluluğu içinde toplumuma, insanlarıma elimden geldiğince borcumu ödemeye çalışıyorum. Sonradan nasıl anılacağım, bunu ne kadar başarabildiğime bağlı olacaktır sanıyorum. Ama belki de yanılıyorum, kim bilir?