Eleştiriyi Susturmak: TİHV'den ifade özgürlüğü ihlalleri raporu

TİHV Akademi’nin yeni bilgi notu “Eleştiriyi Susturmak”, Türkiye’de ifade ve medya özgürlüğündeki daraltmayı ortaya koydu. Bilgi notuna göre, medya kuşatma altına alındı ve habercilik suçlulaştırıldı.

Abone ol

DUVAR - Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Akademi’nin yeni bilgi notu “Eleştiriyi Susturmak” yayına girdi. Demokratik yurttaşlık alanının daraltılması konulu araştırma kapsamında hazırlanan bilgi notu 2015-2019 yılları arasındaki 5 yıllık dönemde ifade ve medya özgürlüğü ihlallerini inceliyor. Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Dokümantasyon Merkezi’nin verileriyle hazırlanan bilgi notuna göre, söz konusu dönemde Türkiye’de ifade özgürlüğüne yönelik 2 bin 779 ihlal yaşandı. Bu ihlaller sonucu 6 bin 479 kişi gözaltına alındı, 2 bin 801 kişi tutuklandı. Açılan 1372 davada 727 kişiye 27 bin 448 ay hapis cezası verildi. OHAL sürecini de kapsayan bu dönemde 184 yayın kuruluşu kapatıldı. İfade ve medya özgürlüğünün en sık ihlal edildiği iller İstanbul, Diyarbakır ve Ankara olurken, nüfusa oranla en çok hak ihlal bildirilen iller ise Tunceli, Diyarbakır ve Şırnak olarak tespit edildi.

‘CUMHURBAŞKANINA HAKARET DAVALARINDA 40 KAT ARTIŞ’

Bilgi notuna göre, ifade özgürlüğüne yönelik ihlallere gerekçe olarak sunulan suçlamaların çok önemli bir kısmını “örgüt propagandası” (476) ve “Cumhurbaşkanına hakaret” (346) oluşturdu. Bunları “Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs” (165) ve “örgüt üyeliği” suçlamaları izledi. Bilgi notunda Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı görevini devraldığı Ağustos 2014 sonrasında Cumhurbaşkanına hakaret gerekçesiyle başlatılan soruşturma ve davalardaki hızlı yükselişe de dikkat çekildi. Adalet Bakanlığı verilerini içeren notta, Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olması sonrasında Cumhurbaşkanı’na hakaret suçlamasıyla başlatılan soruşturmalarda yaklaşık 47 kat, aynı gerekçeyle açılan kamu davalarında ise yaklaşık 40 kat artışın söz konusu olduğu belirtildi.

‘GENİŞ İHLAL REPERTUVARI’

2015-2019 yılları arasında bildirilen ifade özgürlüğü ihlallerinin yarısından çoğunun (yüzde 54’ü) doğrudan doğruya medya ile ilgili olduğu belirtilen raporda, şu tespite yer verildi: “İncelediğimiz bildirimler eleştirel medya kuruluşlarının büyük bir kuşatma altında olduğunu, medya çalışanlarının ve daha özel olarak gazetecilerin son derece geniş bir ihlal repertuvarıyla hedef alındığını gösteriyor.”

Bilgi notuna göre, 2015-2019 arasındaki beş yıllık dönemde toplam 184 medya ve yayın kuruluşu kamu makamları tarafından kapatıldı. Kapatma işlemlerinin 170’i mahkeme kararı olmaksızın olağanüstü hal KHK’leri ile tesis edildi ve bu şekilde kapatılan kuruluşların mal varlıklarına devlet tarafından el kondu. Toplam 21 medya kuruluşu hakkındaki kapatma kararı ise daha sonra yine olağanüstü hal KHK’leri ile kaldırıldı.

‘311 MEDYA ÇALIŞANINA TOPLAM BİN 392 YIL HAPİS CEZASI’

Bilgi notunda, 2015-2019 yılları arasında çok sayıda medya kuruluşu ve gazetecinin mesleki faaliyetleri nedeniyle yoğun polis baskısına ve yargısal tacizlere maruz kaldığı vurgulandı. Bu dönemde, en az 287 polis baskını ve 146 polis müdahalesi sonucu toplam bin 118 medya çalışanı gözaltına alındı; 281 medya çalışanı tutuklandı ve 311 medya çalışanı çeşitli gerekçelerle toplam bin 592 yıl 7 ay hapis cezasına çarptırıldı.

ÖLDÜRÜLEN VE KAÇIRILAN GAZETECİLER

Bilgi notuna göre, 5 yıllık dönemde medya kuruluşlarına, gazetecilere ve basın yayın çalışanlarına yönelik çok sayıda sivil şiddet saldırısı gerçekleşti. Saldırılarda en az 5 gazete kurumsal olarak, en az 23 gazeteci ise kişisel olarak hedef alındı. Aynı dönemde, Azadiya Welat gazetesi çalışanı Barış Boyraz Ankara’da, Evrensel gazetesini dağıtan Zeynep Tunçel ise İzmir’de kaçırıldı. Türkiye’de ikamet eden Suriyeli gazeteciler İbrahim Abdulkadir, Firas Hammadi, Naji El Jerf ve Muhammed Zahir el Şerkat Urfa ve Antep’te; Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı ise ülkesinin İstanbul konsolosluğunda katledildi.

SOSYAL MEDYA PAYLAŞIMLARI VE SİSTEMATİK İHLALLER

Bilgi notunda, yurttaşların sosyal medya paylaşımları nedeniyle maruz kaldıkları ihlallerin yaygın ve sistematik bir nitelik arz ettiğinin de altı çizildi. Bu alanda da “Cumhurbaşkanına hakaret” ve “örgüt propagandası” suçlamaları ihlal gerekçelerinde başı çekerken, sosyal medya hesaplarının toplantı/gösteri ve örgütlenme özgürlüğünün kullanımına yönelik misillemelerde de resmi makamlar tarafından suçlulaştırma bahanesi olarak kullanıldığına işaret edildi. Bilgi notuna göre, 2015-2019 yılları arasında sosyal medya kullanıcılarına yönelik en az 578 polis operasyonunda en az 4 bin 684 kişi gözaltına alındı. Başka nedenlerle gözaltına alınanlar da dahil olmak üzere en az 2 bin 357 kişi sosyal medya paylaşımları nedeniyle tutuklandı. İhlallerden etkilenenler arasında en az 18 milletvekili, 182 siyasi parti yöneticisi, 53 sendika ve dernek yöneticisi bulunuyor.

‘SANAT ETKİNLİKLERİNE KEYFİ YASAKLAR’

Son olarak bilgi notunda şu açıklama yer aldı:

“İfade özgürlüğüne yönelik baskılardan kültür ve sanat faaliyetleri de nasibini aldı. Konser, tiyatro, film gösterimi vb. etkinlikler mülki idare amirleri tarafından keyfi biçimde yasaklandı. Etkinlik mekanlarının kullandırılmaması gibi yollarla etkinlikler fiilen engellendi. Sanatçılar ve etkinlikleri düzenleyenler hakkında soruşturmalar başlatıldı, ceza davaları açıldı. Düğünde Kürtçe şarkı çaldıkları gerekçesiyle müzisyenler gözaltına alındı, tutuklandı. Sanatçı Erdal Güney hakkında, şarkı sözleriyle Cumhurbaşkanına hakaret ettiği iddiasıyla açılan dava 29 Mayıs 2018’de sonuçlandı. Mahkeme Erdal Güney’i 11 ay 20 gün hapis cezası ile cezalandırdı.”

Bilgi Notunun tamamına şu adres üzerinden ulaşabilirsiniz: https://tihv.org.tr/wp-content/uploads/2021/10/Yurttaslik_Alani_Bilgi_Notu_4.pdf