Dünya 1,5 değil, 5 derece ısınacak

Çin, Rusya, Kanada gibi endüstrileşmiş ülkeler, 100 senede gezegenin 1,5 derece değil 5 derece ısınmasına sebep olacak. Türkiye'nin de dünyayı 5.1 derece ısıtacağı belirtiliyor.

Abone ol

DUVAR - Saygın bilim dergisi Nature'da yayınlanan "Paris Taahhütlerinin Gezegeni Isıtma Derecelerinin Değerlemesi" başlıklı araştırmaya göre Çin, Kanada ve Rusya şu anda uyguladıkları iklim politikalarını devam ettirirlerse yüzyılın sonunda 1,5 derecelik ısınma hedefini tutturamayacak olmaları bir yana dünyanın 5 derece ısınmasına neden olacaklar. Onların bir adım arkasından da ABD ve Avustralya geliyor. ABD ve Avustralya'nın da dünyanın 4 derece ısınmasına sebep olacağı düşünülüyor. Bugün, iklim değişikliğiyle mücadelede öncü olarak görülen AB'nin ise bir buçuk derecenin iki katından fazla dünyayı ısıtacağı belirtiliyor. Bu arada Türkiye'nin de dünyayı 5.1 derece ısıtacağı hesaplanıyor.

Söz konusu ülkeler arasındaki Suudi Arabistan, Rusya ve Kanada gibi örnekler, katranlı kumlardan kirli petrol çıkarıyorlar. Avustralya kömür, Rusya ise doğalgaz ihracatına büyük ölçüde bağımlı olduğu için Paris'teki taahhütlerini yerine getirmekte de oldukça zayıf bir performans gösteriyorlar. Rapordaki en ilginç ülkelerden biri de Hindistan. Hindistan daha önce belirlenmiş ve vazgeçilmiş olan 2 derece hedefini biraz (2.6 derece) geçiyor.

LİDER BİLİNEN ÜLKELER HEDEFLERİN GERİSİNDE 

Genelde gelişmekte olan ülkeler daha az sanayi tesisine sahip oldukları için daha sağlam taahhütler vermekte biraz daha istekli oluyorlar. Öte yandan çok sayıda uzman da bu araştırmanın özellikle gelişmiş olan ülkelerin verdiği taahhütlerin de ne kadar yetersiz olduğunu ortaya koyduğunu söylüyor. Raporun yazarlarından biri olan Melbourne Üniversitesi'nden Yann Robiou "Hepimiz biliyoruz ki, sanayileşme iklim değişikliğini getirdiğini biliyoruz. Buna göre endüstrileşmiş ülkelerin performansı epey zayıf" diyor ve ekliyor: "İklim değişikliğiyle mücadelede lider sayılan ülkelerin bu gerçekleştirmekten ne kadar uzak olduğu da çok ilginç."

Araştırma ekibinin kendisi de raporda iki tane eksiklik tespit ediyor. Birincisi, ileride araştırmayı genişletip tek tek şehirlere, eyaletlere yerel bazda bakmak gerekebilir. Zira, ABD'de belli eyaletlerin "Biz de varız, biz kendi emisyonlarımızı düşürmeye devam edeceğiz" dediğini biliyoruz. İkinci eksiklik ise ileride Endonezya, Brezilya ve Arjantin gibi ülkeler için belirleyici olacak olan hızlı ormansızlaşma ve sivil havacılık, deniz nakliyatı sektörlerinin emisyonlara katkısının dahil edilmemiş olması gibi noktalar var.

SİYASİ ÇIKARLAR GEZEGENİN ÖNÜNE GEÇTİ 

Taahhütlerde bulunan ülkelerin önümüzdeki iki yıl boyunca icraatlara eğilmesi bekleniyor. Araştırmanın temel amaçlarından biri de ülkelere nerede bulunduklarını göstermek. Paris Anlaşması kurgulanırken adaletli sorumluluk paylaşımı konusunda tavandan tabana bir uzlaşma sağlanamadı. Bunun yerine ülkelere kendi taahhütlerini vermelerine izin verildi. Bu taahhütler siyasi irade, sanayileşme seviyesi, nüfusun maliyeti karşılayabilme kapasitesi gibi, belki de haddinden fazla, değişkene bağlı. Araştırma ekibi de her ülkenin kendi çıkarına göre bir denklem kuruyor ve onun diğer ülkelerin biraz üstünde bir kazanım sağlamasına izin veriyorlar.

Peki bu araştırma ruhumuzu karartmak dışında bize nasıl bir pozitif katkı sağlayabilir? Uzmanlara göre bu rapordaki veriler kullanılarak hükümetlerin sorumluluğu gözler önüne serilebilir ve onlara karşı, Hollanda'da olduğu gibi, davalar açarak devletleri iklim değişikliği konusunda adım atmaya zorlayabilir. Anlaşılan o ki, her şey ne kadar bir yurttaş hareketi oluşturabileceğimize bağlı.