Diyarbakır Barosu Başkan adayı Cihan Aydın: Toplumsal barış için adalet şarttır

Diyarbakır Barosu başkanlığına aday olan Cihan Aydın, "Yargı, hiçbir dönem bu denli adil yargılama ilkesinden uzaklaşmamış ve tartışılır duruma gelmemiştir" diyor. Aydın, hedeflerini anlatırken, şunları söylüyor: "Kadın cinayetleri, iş cinayetleri, cezaevlerindeki hak ihlalleri, mülteci sorunu, işsizlik ve yoksulluk, Kürt meselesindeki şiddet sarmalı gibi ağır toplumsal sorunlarla karşı karşıyayız. Baro olarak bu konularda sözümüzü daha da güçlü bir şekilde söylemeye devam edeceğiz."

Abone ol

DİYARBAKIR - Diyarbakır Barosu, 13-14 Ekim tarihlerinde kongreye gidecek ve yeni başkanı ile yönetim kurulunu belirleyecek. Başkanlık yarışının zorlu geçeceği kulislerde konuşulurken, kongre için başkan adayları şimdiden çalışmalarına başladı. Seçimin sonucunda kim başkan seçilecek, şimdiden bir şey söylemek pek  mümkün değil. Ama Diyarbakır Barosu’nun hem bölgede hem de Türkiye’de etkili bir baro olduğu muhakkak. Diyarbakır Barosu’nun hukuk ve toplumsal alandaki etkin tutumu toplumca biliniyor. Hemen hemen her toplumsal konuda şehirdeki diğer sivil toplum kurumlarıyla birlikte tavır geliştiriyor. Bundan sonra da bu tutumunu sürdüreceği yönünde beklentiler var. Hal böyle olunca baro yöneticilerinin de omuzlarına yük binmiş oluyor.

Bu yükü omuzlamaya aday olanlardan biri de deneyimli avukatlardan Cihan Aydın oldu. Çok önemli davalara avukat olarak katılan Cihan Aydın, üç dönem baro yönetiminde de yer aldı. “Barış bir haktır ve adalet olmadan toplumsal barıştan, huzur ve güvenlikten bahsedilemez” diyen Cihan Aydın’la hem Diyarbakır Barosu’nu hem de baro ile ilgili projelerini konuştuk. Baro yönetimine aday olan diğer isimlerle de görüşmelerimiz devam edecek.

Diyarbakır Barosu’nu nasıl tanımlarsınız? Geçmişten bugüne Diyarbakır Barosu nasıl bir misyon yüklendi sizce?

1927 yılında kurulan Diyarbakır Barosu, aralıksız olarak temel hak ve özgürlüklerin korunması ve geliştirilmesi için mücadele eden bir kuruluştur.  Avukatlık Kanunu’nun barolara yüklediği hukukun üstünlüğünü, insan haklarını savunmak ve korumak görevlerinin yanında, baromuz her daim toplumsal meselelerde mazlumun ve haklının yanında durmuştur. Diyarbakır Barosu üyelerinden aldığı güçle, hukukun üstünlüğünü savunacak, adalet arayışlarını destekleyecek ve bizzat bu mücadeleyi sürdürmeye devam edecektir.

Ayrıca, Baromuz savunma hakkının kutsallığı ilkesi ile hareket eden bir yargı anlayışının yerleşmesi için meslek onurunu, itibarını korumaya dönük değerli katkılar sağlamıştır. Diyarbakır Barosu misyonundan dolayı, ülkenin ve bölgenin en etkin ve etkili sivil toplum kuruluşlarından biridir. Biz, baromuzun bu kimliğini daha da güçlendirmeye ve korumaya da adayız.

Bunların yanı sıra gittikçe büyüyen baromuzun, avukatların mesleki donanımlarını güçlendirmek, avukatlık mesleğini geliştirmek, meslek mensuplarının birbirleri ve iş sahipleri ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni sağlamak, meslek düzenini, ahlakını, saygınlığını korumak, avukatların ortak sorunlarına çözüm bulmak gibi bir misyonu da bulunmaktadır.

Diyarbakır Barosu hem hukukun üstünlüğü, hukuk devleti, hukuk güvenliği ve yargı bağımsızlığı konusundaki tutumu hem de meslek örgütü misyonunu göz ardı etmeden faaliyet yürüttüğü için sözü ve durduğu yer kıymetlidir. Bu ilkeler, baromuzun vazgeçilmezidir, bundan sonra da öyle olacaktır. Baromuz bu ilkeleri uğruna, Başkan Tahir Elçi’yi faili belli bir cinayet sonrasında kaybetmiştir. Dolaysıyla bu ilkelerden ödün vermeyi Sayın Elçi’ye de ihanet olarak değerlendiriyorum.

Avukat Nahit Eren: Mücadeleci baro ruhunu sürdürmek için adayım

'TOPLUMUN BARODAN BEKLENTİSİ YÜKSEK'

Ülkenin içinde bulunduğu koşullar düşünüldüğünde, Baro Başkanlığına aday olmak ciddi sorumluluk yüklenmek anlamına geliyor. Ne dersiniz?

Türkiye ve yaşadığımız coğrafyada huzurlu zamanlarımız maalesef çok az oldu. Türkiye’nin siyasal tarihi darbeler, olağanüstü yönetim usulleri, yargının siyasallaşması, hukuk güvenliği sorunu gibi birçok sorun ile doludur. Bizler de mesleğe başladığımız günden bu güne kadar, bu sorunlara çözüm bulmak adına hep mücadele ettik. Yani parlamenter sistemde de OHAL’i yaşadık, başkanlık sisteminde de yaşadık. 80 darbesi sırasında 7 yaşında bir çocuktum ama evdeki kitapların, oyun kağıtlarının saklandığına şahit oldum. 15 Temmuz meselesinde de insanların endişelerini ve korkularını gördüm. Bir nevi dejavu yaşadık.

Dolaysıyla çocukken yaşadığımız ve belleğimizde iz bırakan birçok olaya, şimdi bir avukat olarak bir kez daha tanık oluyoruz. Toplumun bizden, özellikle de Diyarbakır Barosu’ndan beklentilerinin olduğunun farkındayız. İşte topluma borcumuzu ödemek için bu ağır sorumluluğu almaya karar verdik.

Diyarbakır Barosu Başkan Adayı Cihan Aydın

Meslek hayatımda da hakkın, hukukun yanında olmaya hep dikkat ettim. Meslektaşımla iyi ilişkiler içinde olmaya gayret ettiğim gibi meslek saygınlığına aykırı her davranıştan kaçındım. Özgürlükçü bir bakış açısıyla, hukuk devleti prensiplerine uygun yaşamayı erdem kabul ettim. Gerek ulusal ve gerekse uluslararası hukuk yolları başvurularında, adalete ulaşmaya amaç edinerek hakka ulaşmaya ve hukuk yollarını en etkin şekilde kullanmaya çalışan iyi bir savunman olmak için gerekli çabayı göstermeye çalıştım.

Bizim için dönemin zorluğunun bir diğer yönü daha bulunmaktadır. O da, başkanını yitirdiğinden dolayı hem kurumsal, hem de meslektaşlar olarak büyük bir travmanın mağduruyuz. Memleketin genel durumuna bir de bunu eklediğimizde işimizin daha da zorlaştığının farkındayız. Ancak daha önce üç dönem baro yönetim kurulunda görev yaptığım için aldığımız sorumluluğun bilincindeyiz. Elbette bu dönemin kendi içinde zorlukları var, bunu da biliyoruz. Ama zaten önemli olan zor dönemlerde, doğru yerde durmak ve doğru şeyler yapmaktır. Tahir Elçi’yi yitirdikten sonra hem baronun, hem de meslektaşlarımızın yaşadığı travmayı atlatması gerekiyor.

Temel hak ve hürriyetlerin fiili ve dönem dönem de resmi olarak askıya alınması nedeniyle ülke, hukuk devleti olma ilkesinden adım adım uzaklaşmaktadır. Yargı, hiçbir dönem bu denli adil yargılama ilkesinden uzaklaşmamış ve tartışılır duruma gelmemiştir. Bunun yanı sıra kadın cinayetleri, iş cinayetleri, cezaevlerindeki hak ihlalleri, mülteci sorunu, işsizlik ve yoksulluk, Kürt meselesindeki şiddet sarmalı gibi ağır toplumsal sorunlarla karşı karşıyayız. Baro olarak bu konularda sözümüzü daha da güçlü bir şekilde söylemeye devam edeceğiz.

'MESLEKİ SORUNLAR ARTTI'

Aday olduğunuza göre, başkan seçildiğinizde hayata geçireceğiniz projeleriniz, çalışma sisteminiz de vardır. Nedir bunlar, anlatabilir misiniz?

Baromuz büyük bir hızla büyüyor. Hukuk Fakültelerinin plansız artışı, kontenjan sayılarının yüksek olması nedeniyle her yıl binlerce hukuk fakültesi mezunu bizlere katılmaktadır. Bu orantısız artış engellenmezse yakın zamanda artık avukatların yoksulluğu meselesini konuşacağız. Şu anda bile avukatların en önemli sorunu “yoksulluk sorunudur”. TBMM’de en çok temsil edilen meslek grubu olmasına rağmen, bu denli hakları tırpanlanan ve para kazanma kaynakları ortadan kaldırılan başka bir meslek yoktur. Sesimiz oraya yetişir mi  bilmem ama TBMM üyesi avukatlara da sesimizi duyurmaya çalışacağız. Yine her yıl baromuza yüzlerce genç meslektaşımız katılmaktadır. Gençler ile kıdemli meslektaşlarımız arasında bir köprü yaratmayı düşünüyoruz. Genç meslektaşlarımızdan oluşan Genç Avukatlar Meclisi ile kıdemli meslektaşlarımızdan oluşan Baro Danışma Kurulu’nu oluşturmayı, Baronun kritik iş ve faaliyetlerinde bu kurullarımızın tavsiye niteliğindeki görüşlerini de alarak hareket edeceğiz. Gençlerin enerjisini, kıdemli meslektaşlarımızın deneyimi ile buluşturacağız.

Diyarbakır Adliyesi şu anda dört ayrı yerde faaliyet yürütmektedir. Bu dağınıklık meslektaşlarımızın sağlıklı ve verimli çalışmasını engelleyen güncel bir sorun alanıdır. Birkaç yıldan bu yana tartışılan yeni adliye binası konusunda da yetkiler ile temaslarımızı hızlandıracağız. Bu meselenin bir an önce hallolması ve şehrimizin yeni bir adliye binasına kavuşması için kolaylaştırıcı bazı çalışmalar yapmayı düşünüyoruz.

Genç meslektaşlarımızın aktif olarak çalıştığı adli yardım ve CMK görevlendirmelerinde ortaya koyulan emeğe karşılık gelebilecek ücret ve özlük hakları tanınmamaktadır. Avukatlık mesleki faaliyetini yargının bir parçası olarak gören sistem içerisinde hak ettiği karşılığı bulması ve devlet bütçesinden yeterli ödeneklerin ayrılması için tüm üyelerimiz ile beraber çalışmalar yürüteceğiz.

Bunların yanı sıra; meslektaşlarımızı ve baromuzu verimli ve başarılı kılacak sistemler oluşturmak, meslektaşlarımızın mesleki donanımlarını güçlendirecek çalışmalar yürütmek, meslektaşlarımızın sorunlarına karşı duyarlı olmak ve bu amaçla uygulamada karşılaşılan sorunlara  çözüm üretmek de planlarımızın başında yer almaktadır. Bu nedenle hedefimiz, avukatlık mesleğinin daha iyi koşullarda yapılabilmesine olanak sağlayacak projeler geliştirip uygulamak, genç meslektaşlarımızın karşılaştığı sorunlara duyarlılık gösterilerek gerekli çalışmaları yürütmek, hep beraber daha etkin çalışmak ve böylece yaratacağımız sinerji ile mesleğimizi ve meslek örgütümüzü daha etkin hale getirmektir.

'BARIŞ BİR HAKTIR'

Diyarbakır Barosu toplumsal ve siyasal konularda hep aktif roller üstlendi. Önümüzdeki dönem de bu konularda hassasiyet göstereceğini söyleyebilir misiniz?

Diyarbakır Barosu’nun sözünün kıymetli olmasının sebebi, toplumun vicdanı olmasıdır. Sivil toplum örgütü olmanın getirdiği en önemli görevlerden biri de toplumun yaşadığı haksızlıklara karşı çözüm üretmek ve sorunların giderilmesine önayak olmaktır. Biliyoruz ki barış bir haktır ve adalet olmadan toplumsal barıştan, huzur ve güvenlikten bahsedilemez. Hukuk örgütü olarak özellikle son yıllarda yaşanan haksızlık ve hukuksuzluklara karşı adaletin, barışın ve huzurun tesisi için Diyarbakır’daki diğer sivil toplum örgütleriyle birlikte üzerimize düşen görevi daha kararlı bir şekilde yerine getirmeye devam edeceğiz.