Dink suikastına adı karışanlar şimdi nerede?

Hrant Dink'in öldürülmesinin üzerinden tam 10 yıl geçti. Suikast sonrası başlayan, soruşturma, kovuşturma ve yargılamalarda, çoğu devlet görevlisi, onlarca kişinin adı geçti. Yargılama devam ediyor. Bu isimlerin önemli bölümü de dışarıda ve henüz hiç bir ceza almış değil...

Abone ol

DUVAR - Agos Gazetesi genel yayın yönetmeni Hrant Dink 19 Ocak 2007 tarihinde Şişli Osmanbey’de Agos gazetesi önünde öldürüldü. Dink Agos gazetesinin yayın çizgisi ve yazdığı yazılar nedeniyle sık sık yargılanmış ve ölüm tehditleri almıştı.

Agos gazetesinde Atatkürk’ün 'manevi kızı' Sabiha Gökçen’in Ermeni bir yetim olduğu iddiasını haberleştirmiş bu haberi Hürriyet gazetesi “Sabiha Gökçen’mi Hatun Sebilciyan mı” başlığı ile manşet yapmıştı. Haberin yapılmasından sonra Genelkurmay Başkanlığı tarafından 22 Şubat 2004 tarihinde içinde Hrant Dink’e yönelik suçlamaların olduğu bir açıklama yapılmıştı. Bu açıklamadan sonra Dink İstanbul Valiliği’ne çağrılmış burada ismi açıklanmayan MİT yetkilileri tarafından 'uyarılmıştı.'

Yine 13 şubat 2004 tarihinde yazdığı ve  Ermeni diasporasındaki Türk düşmanlığını eleştirdiği yazısındaki bazı cümleler “Türklüğe hakaret” olarak nitelenmiş ve hakkında suç duyurusunda bulunulmuştu. Hrant Dink, Ermeni, sosyalist ve gazeteci kimliği, yaptığı açıklamalar, yazdığı yazılar nedeniyle çeşitli çevreler tarafından hedef haline getirilmişti.

GAZETE ÖNÜNDE GÖSTERİLER VE DAVA

Agos’un önünde milliyetçi grupların gösteriler yaptığı, yazdığı yazıdan dolayı TCK (Türk Ceza Kanunu) 301. Madde'den 'Türklüğe hakaret' suçlaması ile dava açılan Hrant Dink, 19 Şubat 2007 tarihinde Trabzon’un Pelitli ilçesinden gelen Ogün Samast adlı 17 yaşındaki bir genç tarafından gazetenin önünde tabanca ile vurularak öldürüldü. Dink’in öldürülmesinin ardından geçen 10 yıldan beri, cinayeti işleyenler, azmettirenler ve ihmali olanlar hakkında açılan dava sürüyor. Peki bu davalarda, kim neyle suçlandı ve şimdi nerede...

OGÜN SAMAST: Cinayetin tetikçisi Ogün Samast’ın görüntüleri olay anında güvenlik kameraları tarafından kayıt edilmişti. Bu görüntülerin yayınlanmasından sonra baba Ahmet Samast oğlunu ihbar etti. 17 yaşındaki Ogün Samast Samsun otogarında polis tarafından yakalandı. Samast, halen cezaevinde yatıyor.

YASİN HAYAL: Ogün Samast’ın yakalanmasından sonra gözler Trabzon’a ve Yasin Hayal’e çevrildi. Trabzon’da McDonalds’a daha önce bomba koyan ve bu olaydan dolayı hapis yatan Yasin Hayal’in Hrant Dink’i öldürmek istediğini söylediği polis tarafından biliniyordu. Hayal’in Hrant Dink’i öldürmek istediğine dair istihbarat raporu 15 Şubat 2006 tarihinde düzenlenmişti. Bu raporda yaklaşık bir buçuk yıl önce Dink’in öldürülmek istendiği belirtiliyordu. Yasin Hayal, Hrant Dink’i öldürmek için bir tetikçi arıyordu. Samast ile ilişkisi saptanan Yasin Hayal olayın azmettiricisi olduğu iddiası ile yakalandı. Halen bu olaydan dolayı hapiste bulunuyor.

ERHAN TUNCEL: Polisin olayın azmettiricisi olduğu iddiasıyla gözaltına aldığı ikinci isim Erhan Tuncel oldu. Erhan Tuncel ifadesinde Trabzon Emniyeti'ne bağlı bir haber elemanı olduğunu, Yasin Hayal’in Hrant Dink’i öldürmeyi tasarladığı bilgisini 2005 yılı Eylül-Ekim aylarında Trabzon istihbarat görevlilerine bildirdiğini söyledi. Erhan Tuncel’in polis ajanı olduğunun ortaya çıkması ile birlikte Dink’in öldürüleceği bilgisinin devletin güvenlik birimlerinde olduğu ortaya çıktı. Tuncel'in McDonald’s bombalamasından sonra polis muhbiri yapıldığı belirtiliyordu. Trabzon istihbaratındaki polisler, daha sonra verdikleri ifadelerde Dink öldürülmeden önce, Jandarma’ya çalıştığı iddiasıyla onu muhbirlikten çıkardıklarını fakat bunu kendisine bildirmediklerini söylediler. Tuncel yakalandıktan sonra Dink cinayetiyle ilgili olarak bilgi vermek istediğini polislerin kendisine dönüş yapmadıklarını söyledi. Cinayet sonrasında tutuklanan Erhan Tuncel, 17 Ocak 2012’de mahkemenin ‘örgüt bulunamadı’ kararıyla beraat etti ve serbest bırakıldı. Yargıtay, yerel mahkemenin kararın bozdu ve Tuncel hakkında yeniden tutuklama kararı verdi. 2014 yılında ise tutukluluk sürelerini beş yılla sınırlandıran yasa nedeniyle tahliye edildi. Tuncel şu anda Dink davasında tutuksuz olarak yargılanıyor.

OSMAN HAYAL: Yasin Hayal’in ağabeyi olan Osman Hayal cinayet öncesi İstanbul Ümraniye’de bir fırıncıda çalışıyordu. Trabzon Emniyetinden İstanbul’a gönderilen yazıda Yasin Hayal’in ağabeyi Osman Hayal’in yanında kalacağı bildirilmişti. Ancak İstanbul istihbarat görevlileri Osman Hayal’in Ümraniye’deki fırıncıda çalışmadığını bildirmişti. Cinayetten sonra Hayal’in fırıncıda çalıştığına ilişkin belgelere ulaşılmıştı. Osman Hayal cinayet tarihinde Trabzon’da olduğunu söylemişti. Ancak cinayet günü İstanbul’da olduğuna ilişkin iddialar üzerine 2008 yılında gözaltına alınmış ve serbest bırakılmıştı. Osman Hayal davada tutuksuz olarak yargılanıyor.

COŞKUN İĞCİ: Olayla ilgili gözaltına alınan üçüncü isim cinayet silahını temin ettiği iddiası ile Yasin Hayal’in eniştesi olan Coşkun İğci oldu. Coşkun İğci İstanbul emniyetine verdiği ifadede, Yasin Hayal’in Hrant Dink’i öldürmeyi planladığını bu amaçla evi ve işyeri etrafında çeşitli araştırmalar yaptığını, cinayeti gerçekleştirmek için kendisinden silah istediğini ve bu bilgileri 2006 tarihinde Trabzon İl Jandarma görevlilerine bildirdiğini, ancak jandarmanın bu konuda bir şey yapmadığını söyledi. Bu ifadeler sonucunda Erhan Tuncel’in Emniyete Coşkun İğci’nin Jandarma istihbaratına çalıştığı ortaya çıktı.

MUAMMER GÜLER: Hrant Dink’in İstanbul Valiliği’nde Mit görevlileri ile olan görüşmesinde ve cinayet sırasında İstanbul Valisi olan Muammer Güler daha sonra Kamu Güvenliği Müsteşarlığına terfi etti. 2011 yılında AKP’den Mardin Milletvekili olan Güler 2013 yılında İç İşleri Bakanı oldu. Dink davasıyla ilgili olarak açılan bütün soruşturmaların dışında bırakıldı. İç İşleri Bakanlığı’na görev yaptığı dönemle ilgili olarak soruşturma açılması için yapılan başvuru ret edildi.

CELALETTİN CERRAH: İstanbul İl Emniyet Müdürü olan Celalettin Cerrah Dink cinayeti sırasında ve öncesinde bu görevi yürütüyordu. Cerrah, Dink davasının görüldüğü mahkemede verdiği ifadede İstanbul İstihbarat Şubesi’ne gelen yazıyı görmediğini söyledi. Cinayet işlendiği dönemde İstihbarat müdürü olan Ali Fuat Yılmazer ise Dink’in öldürülmesinden sonra Cerrah’ın kendisinden Dink’in öldürüleceği şeklinde Trabzon’dan kendilerine gelen belgenin imha edilmesini istediğini söyledi. Cerrah, bu belgeyi imha ettirme emrini verdiğini ret etti. Celalettin Cerrah Dink davasında “görevini kötüye kullandığı” iddiasıyla tutuksuz olarak yargılanıyor.

AHMET İLHAN GÜLER: Ahmet İlhan Güler: Hrant Dink’in öldürüleceğine dair Trabzon’dan gelen rapor İstanbul’a gönderildiğinde ve cinayet sırasında İstanbul İstihbarat Şube Müdürü’ydü. Cinayetin ardından görevden alındı. Dink davası sırasında verdiği ifadede Trabzon’dan gelen yazıda İstanbul’da bir fırında çalışan Yasin Hayal’in abisi Osman Hayal ile ilgili bir araştırma yapılmasının istendiğini ve gereğini yaptıklarını iddia etti. Ahmet İlhan Güler ifadesinde, gelen yazıda geçen “ses getirecek eylem” ifadesini, öldürme amacı olarak yorumlamadığını söyledi. Güler, Hrant Dink’in korunması konusundaki yetkinin koruma şubelerinde olduğunu savunarak suçlamaları ret etti. Güler “kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi ve görevi kötüye kullanma” suçlarından 15 yıldan, 22 yıla kadar hapisle cezalandırılması isteğiyle tutuksuz olarak yargılanıyor.

RAMAZAN AKYÜREK: Cinayetin Yasin Hayal tarafından hazırlandığı dönemde Trabzon İl Emniyet Müdürü olan Ramazan Akyürek, zamanında Erhan Tuncel polis muhbiri yapılmıştı. Ramazan Akyürek Trabzon Emniyet Müdürlüğü’nden Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı’na atanmıştı. Daire Başkanı olduğu sırada kendisine Dink cinayetiyle ilgili istihbarat raporları gelmeye devam eden Akyürek, bu konuda verdiği ifadede, gelen raporlarla ilgili olarak İstanbul Valiliği’ne veya başka bir kuruma yazı yazılmasına gerek görmediklerini söyledi. Akyürek bu bilgileri bildirmediği için Dink’in koruma altına alınmamasından sorumlu tutuluyordu. Dink öldürüldüğünde, Ankara’da Daire Başkanı olan Ramazan Akyürek, FETÖ terör örgütü üyesi olmak ve Dink davasında kasten adam öldürme suçu iddiasıyla yargılanıyor. 2014 yılında Dink cinayeti soruşturmasında şüpheli sıfatıyla ifade veren Akyürek 2015 yılı şubat ayında bu davadan dolayı tutuklandı.

ALİ FUAT YILMAZER: Dink cinayeti işlendiği dönemde Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesi’nde sağ, ulusalcı ve radikal dini gruplarla ilgilenen C Şubesinin Sorumlu Daire Başkan Yardımcısı olarak çalışıyordu. Yasin Hayal ve grubunun faaliyetleri bu şubenin görev alanındaydı. Sabri Uzun ifadesinde, Dink’in öldürüleceğine dair istihbaratın Trabzon’dan bu şebeye gönderildiğini ancak kendisinden saklandığını iddia etmişti. Yılmazer, kendisinin Dink’i koruma altına aldırmak gibi bir görevinin olmadığını söyledi. Cinayetin ardından Ahmet İlhan Güler’in yerine İstanbul İstihbarat Şube müdürü oldu. Yılmazer hakkında Dink cinayetindeki rolü nedeniyle “tasarlayarak kasten öldürmek suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası” isteniyor. Davada tutuklu olarak yargılanıyor. Yılmazer, Ergenekon, Balyoz gibi Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarının yargılandığı davaların operasyonlarını yapan kişi olarak biliniyor.

REŞAT ALTAY: Dink cinayetinden kısa bir süre önce Trabzon Emniyet Müdürü olan Reşat Altay, “Hrant Dink cinayeti ile ilgili hazırlıkların kendisinden saklandığını” iddia ederek kendisine bağlı çalışan Trabzon İstihbarat Şube Müdürü Engin Dinç’i suçlamıştı. Engin Dinç ise bu iddiaları ret etmişti. Altay Erhan Tuncel’in polis muhbirliğinden çıkartılmasından ve Dink cinayeti ile ilgili hazırlıklardan haberdar olmadığını söyledi. Altay 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görevi ihmalden dolayı tutuksuz olarak yargılanıyor. Reşat Altay 12 Eylül öncesindeki en büyük olaylardan biri olan İstanbul Üniversitesi öğrencilerinin üzerine bomba atılması sonucu 7 öğrencinin öldüğü 16 Mart Katliamı’ndan dolayı da suçlanmıştı.

FARUK SARI: Reşat Altay’ın Emniyet Müdürü olmasından sonra yanına aldırdığı İstihbarat Şube Müdürü olan Faruk Sarı, Dink cinayeti tasarısıyla ilgili bilgisi olmadığını söyledi. Tutuksuz yargılanan Sarı hakkında Dink davasında “tasarlayarak kasten öldürme” suçlamasıyla ağırlaştırılmış müebbet isteniyor.

ENGİN DİNÇ: Dönemin Trabzon İstihbarat Şube Müdürü olan Engin Dinç döneminde, Yasin Hayal Mac Donald’s’ı bombalamış ve Erhan Tuncel yardımcı istihbarat elemanı yapılmıştı. Olayda ihmali olduğu gerekçesi ile tutuksuz yargılanan Dinç “Dink’in öldürüleceği bilgisini İstanbul’a bildirdiklerini” söylemişti. Yasin Hayal’in Hrant Dink’i öldüreceği şeklindeki istihbarat raporunu “ses getirici eylem” olarak değiştirdiği iddia edilmişti. Döneminde, Erhan Tuncel yardımcı istihbarat elemanlığından çıkartılmış ve Yasin Hayal grubunun Dink’e yönelik eylem hazırlıkları ile ilgili bilgi akışı kesilmişti. Dink öldürüldüğünde Afyon İstihbarat Şube Müdürü olan Engin Dinç, daha sonra Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı olmuştu. Daha sonra Eskişehir Emniyet Müdürü oldu. Tutuksuz yargılanan Dinç hakkında “kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi” iddiasıyla 22 yıla kadar hapis cezası isteniyor.

MUHİTTİN ZENİT: McDonald’s bombalamasından sonra, Erhan Tuncel’i polis muhbiri olmaya ikna eden Muhittin Zenit’in, cinayetten sonra Tuncel ile bir telefon görüşmesi ortaya çıkmıştı. Yasin Hayal’in Dink’i öldürmek için yaptığı girişimleri, Tuncel vasıtasıyla alan Zenit bu konudaki istihbarat raporunu da hazırlamıştı. Rapor’da “Dink’in ne pahasına olursa olsun öldürüleceğini” yazdığı, ama sonra Dinç tarafından bu ifadenin değiştirildiğini söyledi. Cinayetten yedi ay önce Bayburt Emniyeti’nde görevlendirilmişti. Dink cinayetinden dolayı tutuklandı daha sonra kamu görevlilerinin yargılandığı bu davada serbest bırakıldı. Halen görevde olan Zenit tutuksuz yargılanıyor.

SABRİ UZUN: Cinayet hazırlıkları sırasında Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı olan Uzun, Dink suikastında ihmali olduğu gerekçesiyle tutuksuz olarak yargılanıyor. Sabri Uzun Dink cinayetinden önce görevden alınmıştı. Sabri Uzun, Hrant Dink’in öldürüleceğine dair istihbaratın kendisine bildirilmediğini, bildirilseydi Dink’i koruma altına aldıracağını söylemişti. Uzun Dink’e yönelik ihbarların hiç birisinden haberinin olmadığını iddia etti. Emekli Emniyet Müdürü olan Uzun, davanın tutuksuz sanığı olarak “görevi kötüye kullanmak” iddiasıyla yargılanıyor.

OSMAN GÜLBEL, ALİ POYRAZ, TAMER BÜLENT DEMİREL, HAMDİ EGBATAN: Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesi Başkanlığı görevlileri. Tamer Bülent Demirel ifadesinde Trabzon’dan gelen Yasin Hayal’in Dink’i öldüreceğine dair evrakı gördüğünü İstanbul’a bildirilmesi için talimat verdiğini, evrakın İstanbul’a gönderildiğini söyledi. Demirel, hedef kişileri koruma gibi bir görevlerinin olmadığını savundu. Osman Gülbel de evrakın İstanbul’a gönderildiğini, sisteme kayıt edildiğini söyledi. Ali Poyraz ise Dink adını cinayete kadar hiç duymadığını iddia etti. Hamdi Egbatan ise söz konusu büroda Dink cinayeti öncesinde ve cinayet sırasında hiç çalışmadığını iddia etti. FETÖ soruşturmaları kapsamında tutuklu bulunan sanıklar, Dink cinayeti davasında “silahlı terör örgütü üyesi olmak, tasarlayarak öldürmek ve görevi kötüye kullanmak’ iddialarıyla yargılanıyorlar.

COŞKUN ÇAKAR, YILMAZ ANGIN, MEHMET AKİF YILMAZ, SERKAN ŞAHAN, ÖMER FARUK KARTIN, YUNUS YAZAR: Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesi’nde görevli olan polis memurlarından firarda olanlar. Bu polis memurları hakkında da Dink davası nedeniyle yakalama kararı bulunuyor. “Silahlı terör örgütü üyesi olmak ve görevi kötüye kullanmak” iddiasıyla yargılanıyorlar.

ALBAY ALİ ÖZ; JANDARMA İSTİHBARAT MÜDÜRÜ METİN YILDIZ; BAŞÇAVUŞLAR OKAN ŞİMŞEK, GAZİ GÜNEY, HÜSEYİN YILMAZ; UZMAN ÇAVUŞLAR VEYSEL ŞAHİN, HACI ÖMER ÜNALIR, ÖNDER ARAZ: Yasin Hayal’in Hrant Dink’i öldürmeyi planladığı bilgisi Hayal’in eniştesi Coşkun İğci tarafından 2006 Temmuz ayında İl Jandarma İstihbarat görevlilerine iletilmişti. Ancak bu bilgi doğrultusunda hiç bir işlem yapılmadığı, cinayetten sonra ortaya çıktı. 2007 Şubat ayında, Ali Öz ve İl Jandarma Komutanlığı’nın sekiz görevlisi hakkında inceleme yapıldı.

Ali Öz

Ali Öz ve diğer jandarma görevlileri, Çoşkun İğci’nin beyanlarını ret ettiler. Trabzon Valiliği, Ali Öz ve Jandarma İstihbarat Başkanı Metin Yıldız’ın da aralarında olduğu altı görevli hakkında “soruşturma izni” vermezken İğci’nin istihbaratı verdiği iki görevli hakkında ise soruşturma izni verdi. Ancak dava açılan Veysel Şahin ve Okan Şimşek haklarında açılan dava sırasında Ali Öz ve Metin Yıldız’ı suçlayınca tekrar yargılanmaya başladılar.Trabzon’da süren davalar sonucunda bu görevliler hakkında dört aydan altı aya kadar çeşitli hapis cezaları verildi. Ancak Yargıtay bu cezaları bozdu. Davalar tekrar 2009 yılında başlayan bir başka dava ile birleştirildi.

Fakat bu davalar sürerken 15 Temmuz darbe girişiminden sonra Hrant Dink davası konusunda yaşanan gelişmelerden sonra dönemin Trabzon İl Jandarma Alay Komutanlığı’nda görevli olan Albay Ali Öz, Yüzbaşı Metin Yıldız, Baş Çavuşlar Okan Şimşek, Gazi Günay, Hüseyin Yılmaz ile Uzman Çavuşlar, Veysel Şahin, Hacı Ömer Ünalır İstanbul Cumhuriyet Savcılığı tarafından Dink suikastindeki rolleri nedeniyle tutuklandılar. Jandarma görevlileri hakkındaki bu dava henüz başlamadı. Önder Araz ise bu soruşturmalara dahil edilmedi.

Cinayette karanlıkta kalan konulardan birisi de; Dink’in öldürüldüğü tarihten bir gün sonra 20 Ocak 2007, saat 21.30’da düzenlenen “Haber Kayıt ve Bildirim Formu” adlı evrakta cinayette kullanılan silahın “ardeşen el yapımı silah” olduğu bilgisinin yer almasıydı. Cinayeti işleyen Ogün Samast aynı gün saat 23.00’de gözaltına alınmıştı. Trabzon İl Jandarma görevlilerinin bu bilgiyi nereden aldıkları bugüne kadar ortaya çıkmadı.

.

.