Darp edilerek gözaltına alınan kadınlara darp suçlaması

İzmir'de Pınar Gültekin'in katledilmesini protesto eden 12 kadın hakkında açılan davanın iddianamesinde, gözaltına alınan kadınların polisleri darp ettiği ve "tırmaladığı" belirtildi. Soruşturma aşamasında ise kadınların da darp edildikleri gerekçesiyle polislerden şikayetçi olduğu bilinirken, davanın avukatlarından İmdat Ataş, yaşanan durumu antidemokratik olarak değerlendirdi.

Abone ol

Cihan Başakçıoğlu

İZMİR- Muğla'da Cemal Metin Avcı tarafından katledilen Pınar Gültekin için Türkiye'nin birçok ilinde protesto düzenlenmiş, İzmir'de de 'Kadınlar Birlikte Güçlü’nün çağrısıyla bir araya gelen kadınlar, Alsancak’ta basın açıklaması yaptıkları esnada polisin müdahalesi sonucu gözaltına alınmıştı. Polisin güç kullanarak gözaltına aldığı 12 kadın hakkında 2911 sayılı" Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'na muhalefet" ve "Görevi yaptırmamak için direnme" suçlamasıyla dava açıldı. Soruşturma aşamasında kadınlar, darp edilmeleri nedeniyle polislerden şikayetçi olurken, davanın iddianamesi incelendiğinde polislerin de darp edildiklerini belirterek, kadınlardan şikayetçi olduğu öğrenildi.

İDDİANAME: KANUNA AYKIRI EYLEM

İddianamede olay günü Türkan Saylan Kültür Merkezi önünde bir araya gelen kadınların kanuna aykırı eylem yaptığı belirtilirken, "Müşteki olan polis memurlarının uyarılarına rağmen dağılmadıkları ve görevli memurlara mukavemette bulunulması üzerine de İzmir İl Emniyet Müdürlüğü tarafından soruşturmaya başlanıldığı" ifadeleri kullanıldı.

Ayrıca olay esnasında kadınların polis memurlarını "tırmaladığı" ve müşteki polis memurlarının vücutlarının çeşitli yerlerine vurularak darp edildiği de ifade edilen iddianamede, müşteki memurların ayrı ayrı alınan adli raporlarında yaşamlarını tehlikeye sokan bir durum olmadığı ancak hafif şekilde yaralandıklarının tespit edildiği belirtildi. Polis memurları bu nedenle kadınlardan şikayetçi oldu.

"Evraklar birlikte değerlendirildiğinde şüphelilerin Twitter isimli sosyal medya sitesinden organize olarak kanuna aykırı eylem yapılmak üzere Alsancak Kıbrıs Şehitleri Caddesi Türkan Saylan Kültür Merkezi önünde toplandıkları, yapılan basın açıklaması sonrası şüphelilerin ÖSYM binası istikametine doğru yürüyüşe geçmeleri üzerine emniyet görevlileri tarafından herkesin duyacağı şekilde defaten uyarıldıkları, şüphelilerin tüm uyarı ve ikazlara rağmen yaya trafiğini kapattıkları, dağılmadıkları ve eylem yapmakta ısrar ederek emniyetin aldığı güvenlik tedbirlerine direndikleri, görevli memurlara mukavemet gösterdikleri, bunun üzerine müşteki olan polis memurlarının zor kullanma yetkisini kullanarak şüphelileri etkisiz hale getirdikleri, gerek adli raporlar, gerekse kamera kayıtlarından anlaşıldığı üzere şüphelilerin iştirak halinde görevli memurlara karşı direndikleri ve yasaya aykırı yürüyüş gerçekleştirdikleri anlaşılmakla.." denilen iddianamede 12 kadının bu gerekçelerle cezalandırılması istendi.

Soruşturma sürecinde kadınların emniyetteki ifadelerine de yer verilen iddianamede, susma haklarını kullanan kadınların gözaltına alındıkları sırada kolluk kuvvetleri tarafından şiddet, darp ve hakarete uğradıkları, bu konuda ihbarda bulunarak şikayetçi oldukları da belirtildi.

Davanın ilk duruşması 20 Ocak tarihinde görülecek.

'DARP EDİLDİĞİMİZE DAİR RAPORLAR MEVCUT'

Olay esnasında darp edilerek gözaltına alınanlardan biri de katledilen Pınar Gültekin gibi üniversite öğrencisi olan Pınar Usta. Üniversiteli Kadın Kolektifi üyesi Usta, olay gününü anlatarak, basın açıklamasının ardından ulaşım araçlarına yürümek için harekete geçtiklerini belirterek, polisin ise hiçbir uyarı yapmadan gözaltı işlemi uyguladığını söyledi. Usta, "Anayasal hakkımız olan toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkımızı kullanmak istedik. Hiçbir uyarı yapılmadan gözaltı işlemi uygulandı. Gözaltına alınırken küfür ve hakaretlerle darp edildik. Darp edildiğimize dair raporlarımız mevcut. Türkiye İnsan Hakları Vakfı'na da başvurduk. Orada da morlukların ve ekimozların tespiti yapıldı. Hukuksuzca bir işlem uygulandı. Biz de bizi darp eden polislerden şikayetçi olduk. İstanbul Sözleşmesi ve 6284'ü kadına yönelik şiddeti kınayan biz kadınlara uygulanan polis şiddeti de 6284 kapsamında erkek şiddettir. Polis şiddetinin de tüm faillerin yargılanmasını talep ettiğimiz haklarımız kapsamında yargılanmasını gerektirir" dedi. Katledilen tüm kadınları anan Usta, kadın cinayetlerine karşı mücadeleyi sürdüreceklerini vurgulayarak tüm kadınlar İzmir Adliyesi'nde görülecek duruşmaya çağırdı. Usta ayrıca 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü'nde de alanlarda olacaklarını vurguladı.

Avukat İmdat Ataş

AVUKAT ATAŞ: ANTİDEMOKRATİK BULUYORUZ

Davanın avukatların İmdat Ataş, ifade özgürlüğünün antidemokratik bir biçimde engellendiğini ifade ederek, "Genel olarak Türkiye'deki protesto hakkı son dönemde özellikle OHAL sürecinden sonra daha da kısıtlandı. Türkiye de bu alan çok sıkıntılı bir alan. Dolayısıyla kolluk kendi yetkisiyle, yasal ve anayasal şartları taşımadığı halde ifade özgürlüğü içeren bütün gösterilere haksız ve orantısız şekilde müdahale ediyor. Gösteriler sırasında kendi şiddetini örtmek için dolayısıyla dava açılan kişilere yönelik, kendilerine mukavemette bulunduğu ve zarar verdiği gerekçesiyle bu davaları yönlendiriyor. O anlamda kolluk bakımından yargının da koruyucu bir özelliği var genelde kolluk şiddeti görünmez. Bu bakımdan gayet antidemokratik buluyorum" dedi.

Ayrıca gözaltına alındıkları gün kadınların ifade işleminde de bulunduğunu belirten Ataş, "Güvenlik şubede bir kısım ifadelere ben katıldım. Kadın arkadaşların bir kısmında şiddet bulguları ciddi biçimde görülüyordu. Onunla ilgili tutanaklar da tutuldu. Şikayette de bulunuldu. Kollukla ilgili bir işlem şu an yok. Muhtemelen uzun sürecek bir soruşturma aşaması gibi gözüküyor" ifadelerini kullandı.