Dağ fare doğurdu

Sahada heyecanı, adrenalini yüksek ama oyun organizasyonu açısından zayıf bir maç oldu. Muslera ve Volkan kalelerinde öne çıkan isimlerdi.

Abone ol

DUVAR - Fenerbahçe hasarlı çıktığı Beşiktaş derbilerinden sonra Akhisar'a da içeride yenilerek bir hayli yara almış bir şekilde gittiği Yeni Malatya deplasmanında moral bulmuştu Kadıköy'deki derbi öncesi. Puan farkı 6'ydı ama farkı kapama ihtimali iştah kabartmaktaydı. Galatasaray ise Kasımpaşa mağlubiyeti sonrası oynadığı 4 maçta da aldığı galibiyetlerle hem kupada hem de ligde ferah bir konum aldı kendine. Kazanırsa Fenerbahçe'ye 9 puan fark atma ihtimali ağız sulandırıcıydı. Cuma günü iki takımın da birbirine nazire yaparcasına taraftara açık olarak yapmış olduğu antrenmanlar bugünkü derbinin heyecanının dışavurumuydu. İki takımda da teknik direktörlük yapan Mustafa Denizli'nin meşhur 26. haftasına böyle geldik.

Galatasaray Fernando'yla, Fenerbahçe Mehmet Ekici'yle sahadaydı. İki takımın hocası da oyuncu tercihleriyle hücum yapacaklarının mesajını vermişti. Ancak karşılaşma tedirgin başlamıştı tıpkı bir derbi gibi. Maçın henüz başına yapılacak bir hata işleri berbat edebilirdi. Kim alırdı ki bu riski? Fenerbahçe önde oynamaya niyetliydi, Galatasaray ise Rodrigues üzerinden oluşturmayı deniyordu hücum organizasyonlarını. Fakat topu Galatasaraylı oyuncuların birbirleriyle buluşturması gereğinden fazla sertlik içeren hamleleriyle sonlandırılıyordu Fenerbahçeli oyuncular tarafından. Bu hamleler Galatasaray'ın pas yapmasını engellemek niyetli olabilir. Fakat rakibini gereğinden fazla faul yaparak durdurmaya çalışmak ne kadar doğruydu? Karşılaşma bir kaç sarı , kırmızı karta göz kırpıyordu sanki...

Ev sahibi ekibin topa hakim olması ilk 15 dakika sonrasında nihayete ermişse de 15'te Bafetimbi Gomis, 20'de de Garry Rodrigues kaleyi yoklayan oyunculardı. Aynı Rodrigues bu kez kaptığı topla gereksiz bir şekilde haşır neşir olunca kendi yarı alanında, fazla muhabbet küskünlük yarattı ve Soldado ile gole yaklaştı Fenerbahçe. Baskın taraf Fenerbahçe'ydi ama 34'te ani baskıyla kapılan topla pozisyona giren Gomis, yine golcü bencilliğiyle aynı şekilde kaleyi gördü, denedi ama aynı şekilde olmadı... Rodrigues'i çapraz bir pas ile golle karşı karşıya bırakabilirdi halbuki. İlk yarının sonu yaklaşırken ceza sahası önünde sol tarafa yakın bölgede kazanılan serbest vuruş Fenerbahçe için önemli bir şanstı elde Mehmet Ekici gibi biri varken. Tribünde Alex de Souza'nın varlığı mı Ekici'nin yeteneğini kitledi bilemiyoruz ama bir gol ihtimali de eridi gitti. Devre biterken ilk 45 dakikanın hücumda baskın kısmı Fenerbahçe gol arayışlarını sürdürse de sonuç elde edemedi.

MUSLERA'NIN SAHNEYE ÇIKIŞI!

İkinci 45 dakikaya iki takım da oyuncu değişikliği yapmadan başladı. Bir puan Fenerbahçe için etkisiz elemandı. Bu nedenle bol hücum ve gol lazımdı ev sahibine ama Galatasaray devre başında Feghouli'nin Rodrigues'i sol taraftan kaçırarak tehlike yarattı. Rodrigues'in dönen şutunu Gomis iyi tamamlayamadı. Maçın başından itibaren yaşanan sertlikler ikinci yarıda da durmamıştı birbirine sert girme seremonisi. En nihayetinde Fernando'nun sakatlanıp çıkmasıyla sonlandı bu durum. Konuk takım için önemi yüksek olan Fernando'nun kenara gelip Donk'un oyuna dahil olması ev sahibine oyun avantajını da getirdi demek mümkün. Bu değişiklik sonrası Ekici ile de Potuk değişince Fenerbahçe hücumda tazelenmiş olarak oyuna devam etti. Bu tazelik de Dirar'ın sağdan yaptığı orta sonrası Alper'in 65. dakikada yakaladığı pozisyonla sonuçlandı. Top Muslera'nın kucağına gitmişti ya da Muslera artık iyi yer tutuyordu, eski günlerdeki gibi. Fernando'nun da oyuna girmesi Fenerbahçe'yi iç saha avantajıyla da rakip yarı alana taşıdı. Ancak gole yönelik çözümü üretmekte, Valbuena'nın da varlığına karşın, Aykut Kocaman sezon başından bu yana olduğu gibi yine sınıfta kalırken Muslera da uzun zaman sonra ceza sahası içinde hükümdar benim dercesine bir oyun oynadı.

Son 20 dakika karşılıklı yeteneksizlikler ve çözümsüzlükler skorun değişmesine engel oldu. Fenerbahçe ne kadar rakip yarı alanın aut çizgisine kadar inmişse de içeri yapılan ortalar hedefine ulaşmayınca aslında boşa yapılan gitar sololarından başka bir şeye benzemedi. Galatasaray'ın rakibine kontrataklarla cevap verme girişimleri hücumda sonuç alamayan oyuncuları nedeniyle karşılık bulmadı. Skrtel ve Neustädter'in Gomis'i sıkı markaj altında çok iyi durdurmuş olması rakip takımın gol tehlikelerini azaltmıştı. 89. dakikada Maicon'un direkten dönen serbest vuruşu Galatasaraylılara Baros'un direkten dönen topunu hatırlattı. Belhanda ve Tolga'nın yakaladığı pozisyonları değerlendirememesi kalitenin dışa vurumuydu.

Sahada heyecanı, adrenalini yüksek ama oyun organizasyonu açısından zayıf bir maç oldu. Muslera ve Volkan kalelerinde öne çıkan isimlerdi. 1 puanla sahadan ayrılmak, Galatasaray için rakibine moral vermeme ve moral kaybetmeme açısından kabul edilebilir bir sonuç. Fenerbahçe için ise zorlu fikstürden sıyrılarak yoluna moral bozmadan devam edecek olması ileride avantaja döndürülebilir.