Cumartesi Anneleri: Devletin yükümlülüklerini yerine getirmediğini dünyaya duyuruyoruz

Galatasaray Meydanı'nda oturma eylemleri yasaklanan Cumartesi Anneleri bugün de bir araya geldi. Ahmet Cihan'ın akıbeti soruldu.

Abone ol

DUVAR - İçişleri Bakanlığı ve Beyoğlu Kaymakamlığı tarafından Galatasaray Meydanı'nda oturma eylemleri yasaklanan Cumartesi Anneleri 748'nci haftada bir araya geldi. Bu hafta açıklamaya CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, HDP Milletvekili Filiz Kerestecioğlu ve çok sayıda kayıp yakını katıldı.

'TÜM DÜNYAYA DUYURUYORUZ...'

Bu haftaki basın açıklamasını gözaltında kayıp yakını Besna Tosun okudu. Tosun, "748 haftadır devleti yönetenlere gözaltında kaybetme suçundaki sorumluluklarını hatırlatıyoruz" dedi. Tosun, gözaltında kayıplar için devletin üzerine düşen görevi yerine getirmediğini söyleyerek şöyle devam etti: "Gözaltında kaybetme vakalarında yargının, yargıçların, savcıların, mahkemelerin yok hükmünde olduğunu belgeleriyle ortaya koyuyoruz. Devletin gözaltında kayıplarla ilgili hukuki ve siyasi yükümlülüklerini yerine getirmeyi reddettiğini dünyaya duyuruyoruz."

'748 HAFTADIR HAYKIRIYORUZ'

Galatasaray Meydanı'nın Cumartesi Anneleri'ne yasaklanmasına tepki gösteren Tosun, 49 haftadır polis ablukasında açıklama yaptıklarının altını çizdi. Tosun şunları söyledi: "Bizim taleplerimizi yerine getirmekle görevli olan devlet ise 49 haftadır ağır teçhizatlı polis ablukası ile sesimizi duyurma mekânımız olan Galatasaray'a gidişimizi engelliyor. Bu hukuk dışı engelleme, gözaltında kaybetme suçunun görünmez kılınması girişimidir. Suçun sorumlularının cezalandırılmasını engelleme çabasıdır. Bu yasaklama, gözaltında kaybetme suçunun sorumlusunun devletin kendisi olduğunun ve tüm iktidarların da bu suçun ortağı olmayı sürdürdüğünün itirafıdır. 748 haftadır haykırıyoruz: Demokrasinin ilk koşulu, hesap verebilir bir yönetimdir. Bugün Türkiye'de hesap verebilir bir yönetim yoktur."

'HER KAYBIMIZIN ÖYKÜSÜ AYNI'

Gözaltında kaybedilen Cihan'ın ağabeyi Ahmet Cihan kardeşiyle ilgili şunları söyledi: "Bir ihbar üzerine kardeşim gözaltına alındı. Gözaltına aldıran savcı 85 gün boyunca bunu reddetti. Kardeşim daha sonra kimsesizler mezarlığına defnedildi. Bu cinayet devletin işlediği bir cinayettir. Bu cinayet maalesef hala işleyenlerin kimliğinden dolayı bir türlü adalet karşısına çıkarılmıyor. Her hafta burada bir öyküyü dile getiriyoruz. Her kaybımızın öyküsü aynı. Devlet cezasızlık zırhıyla bu failleri koruduğu sürece biz bunu dile getirmeye çalışıyoruz. Devlet görevlileri, hükümet bu olayı örtbas etmeye çalışarak aslında suça ortak oluyor. Hiç kimse 'dünkü hükümet işledi biz suçlu değiliz' demesin. Galatasaray Meydanı'nı bize yasaklayarak, bizi susturmaya çalışıyorsa hayır, bin defa hayır... Devletin, görevlilerin, bir daha cinayet işlememeleri için alanlarda olacağız. Biz bu alanı terk etmeyeceğiz. Galatasaray’a çıkma isteğimizden, adalet aramaktan vazgeçmeyeceğiz."

'YÜRÜRLÜKTE OLAN KANUNLARIN UYGULANMASINI İSTEDİK'

Cihan Ailesi'nin avukatı Ömer Kavili söz aldı. Kavili, müvekkilinin ölümüyle ilgili birçok delil olduğunu söyleyerek şunları dedi: "Bu dosyada sadece ve sadece yürürlükte olan kanunların uygulanmasını istedik. Ortada işkenceyle öldürülen bir insan var. Bu olayda suç örgütlü işlem iştir. Bu olayda ismi geçen emniyet görevlileri kanunları çiğnemiştir. Bu işkencenin faizleri dünyanın gözünün içine baka baka hizmetlerine devam etmişlerdir. Suç tek başına işlenmez. Dosyadaki açık olan bir raporda cinsel organın en uç kısmına elektrik verildiği fotoğraflar var."

Kavili, Adli Tıp Kurumu Uzmanı Şemsi Gök'ün daha sonra Cihan'a ilgili verdiği rapor hakkında şunları söyledi: "Rapor şöyle devam ediyor: Ölen kişinin penisteki yanık izlerinin güneş ışınlarından kaynaklı... Aynen bunu yazmış. Ben aileden özür diliyorum. Başaramadık..."

CİHAN NASIL KAYBEDİLDİ?

31 yaşındaki 2 çocuk babası Süleyman Cihan İstanbul’da yaşıyordu. 12 Eylül Askeri Darbesinin ardından öğretmen olan Cihan hakkında arama kararı çıkarıldı. 29 Temmuz 1981 tarihinde Edirne'den İstanbul'a gelmek üzere bindiği yolcu otobüsü İstanbul'a yaklaştığı sırada sivil bir ekip tarafından durduruldu ve Süleyman Cihan gözaltına alındı. Ancak ailesinin ve avukatlarının tüm başvuruları sonuçsuz kaldı. Süleyman Cihan'ın gözaltında tutulduğu reddedildi. 85 gün süren ısrarlı arayış sonunda Süleyman Cihan'ın ağır işkence sonucunda öldürüldüğü ve kimliği belli olduğu halde "meçhul kişi" olarak kimsesizler mezarlığına defnedildiği gerçeğine ulaşıldı.