Çingeneler zamanı

1937 ve 38’de çok yoğun şekilde Çingeneler tutuklanmaya başlanır ve Buchenwald’da Çingenelerin katli/soykırımı için özel bir bölüm oluşturulur. Nazilerin iktidara gelmesiyle birlikte kronolojik olarak Çingenelerin katliamı başlar ve 1941 yılında toplu imhalar gerçekleşir.

Abone ol

Cevdet Acu*

Geçen hafta Çingeneler hakkında yazdığım yazı “buçuk” kalmasın diye yazıya kaldığım yerden, sürecin kısaca tarihsel arka planını ve Çingenelerin uğradıkları büyük bir katliamı da yazıya dahil ederek devam etmek istedim. Günümüzde Mısır, İran, Irak, Suriye, Lübnan, Ürdün, İsrail, Filistin, Türkiye, Suudi Arabistan, Kuveyt ve Birleşik Arap Emirlikleri, gibi, Ortadoğu’nun neredeyse tüm ülkelerinde Çingenelerin yaşamına tanık olmak mümkündür. Çingenelerin, tarihçiler ve ilgili uzmanlar tarafından, dördüncü yüzyılda Hindistan’dan dünyanın farklı coğrafyalarına kimi zaman savaş veya iç çatışmadan dolayı kimi zaman da yaptıkları işe bağlı olarak göç etmeye başlamış bir millet olduğu belirtilir. Geçen hafta yazdığım yazıda ilgili literatürde; farklı ülkelerde Çingeneler için muhtelif adlandırmalar olduğundan bahsetmiştim. Adlandırmadaki bu nüans daha çok kişinin bağlı olduğu kabile/tribe ve yapılan meslekle ilintilidir. Ancak yine belirtmekte fayda var; Çingene/Roman kavramı daha genel ve alt grupları da kapsayan bir ifade olarak kullanılır. Ben de bu yazıda her iki kavramı birbirinin yerine geçecek şekilde kullanacağım.

Osmanlı İmparatorluğu döneminde, imparatorluğun sınırları içeresinde “özgürce” hareket eden Çingeneler, özellikle I. Emperyalist Paylaşım Savaşı sonucunda çizilen ulusal sınırlarla birlikte bu “ayrıcalıklarını” yitirdiler. Ürdün’deki Türkmen Çingenelerin Filistin topraklarından göçü de bu savaşın akabinde başlamış, ancak 1948 Arap-İsrail savaşıyla birlikte kitlesel bir şekilde devam etmiştir. Hemen önemli bir detayı belirtmekte fayda var: Ürdün’de etnik ve dilsel anlamda heterojen bir Çingene grubu vardır. Türkmen Çingenelerin yanında, farklı dilleri konuşan; Arapça, Kürtçe, Domari gibi Çingene grupları bu duruma örnek verilebilir. Ürdün’de özellikle son yıllarda, üretim ilişkilerinin gelişmesiyle birlikte geleneksel zanaatlarını icra edemeyen Çingeneler, artık büyük ölçüde, mevsimlik tarım işçiliği, ve günübirlik işler (sokakta kemer, gözlük, tespih satma vb.) gibi çoğunlukla kayıt dışı alanlarda çalışarak hayatlarını idame ettirmeye çalışıyorlar. Bu bağlamda Çingeneleri, toplumsal anlamda bir sınıf kategorisi içinde değerlendirmek pek mümkün değil.

Özellikle Ortadoğu bölgesinde, yıllardır süren savaş, çatışma ve şiddet ortamı, Çingene milletinin yer(ler)inden edilmesine sebep olmuştur, İsrail devletinin bitmek bilmeyen işgal hareketlerinden dolayı Filistin’den göç etmek zorunda kalan Türkmen Çingene grubu ve son yıllarda 2011’de başlayan Suriye iç savaşından dolayı yerinden edilen binlerce Çingene grubu buna örnek verilebilir. Savaşta taraf olmayan ancak her savaşın veya çatışmanın mağdurlarından biri olan Çingeneler, tarihsel olarak dışlanmanın ötesinde büyük bir katliamın da masum kurbanlarından birisi olmuştur.

HER DAİM HATIRLAMAK VE DERS ÇIKARMAK İÇİN

Her ne kadar şimdiye kadar Naziler denildiğinde ağırlıklı Yahudi Soykırımı hatırlansa da, en az Yahudiler kadar büyük bir katliama uğramış başka bir millet de Çingenelerdir. Ancak dünyada Yahudi lobisinin sosyo-ekonomik gücünden ve muhtelif nedenlerden kaynaklı, sanki tüm katliam sadece Yahudilere uygulanmış gibi eksik bir algı söz konusu. Yahudi Soykırımı'nı anlatan tüm Hollywood filmlerinde bu eksik anlatımı görmek mümkün. Oysa Naziler sadece Yahudileri değil, bunun yanında Çingeneler, Polonyalılar ve Slavlar gibi farklı etnik gruplara, akıl hastalarına, engellilere, sosyal demokratlara, sosyalistlere ve komünistlere yönelik insanlık tarihine büyük bir utanç olarak geçmiş büyük bir soykırım uygulamıştır. Miriam Novitch (Holokost tarihçisi) tarafından kaleme alınan “Nazi Terörünün Kurbanı Yarım Milyon Çingene” adlı yazıda, Nazilerin Çingenelere karşı uyguladıkları zulüm ve katliamlar kronolojik olarak belirtilmiştir. Naziler, Çingeneleri de yok edilmesi gereken aşağılık ırklar olarak görüyordu. Dünyanın her yerinde kendilerine özgün renkli yaşam tarzlarıyla kültürel bir değer olarak var olan Çingeneler, Nazi görevlileri tarafından yakalanıp toplama kamplarına gönderilir. 1937 ve 38’de çok yoğun şekilde Çingeneler tutuklanmaya başlanır ve Buchenwald’da Çingenelerin katli/soykırımı için özel bir bölüm oluşturulur. Nazilerin iktidara gelmesiyle birlikte kronolojik olarak Çingenelerin katliamı başlar ve 1941 yılında toplu imhalar gerçekleşir. Bunlara ek olarak, Miriam Novitch üstte belirttiğim yazısında çok fazla Çingene kadının Nazi doktorları tarafından kobay olarak kullanıldığını ifade eder. Sonuc olarak, Miriam Novitch, en az yarım/buçuk milyon Çingene'nin Naziler döneminde büyük bir katliama uğradığını belirtir.

Yaşar Kemal’in hemen hemen her kitabında bilinçli olarak altını çizerek ifade ettiği gibi “hayat bin bir renkli bir çiçek”tir. Çingeneler de bu hayatın içerisindeki en güzel çiçeklerden birisidir. İbn-i Haldun’un coğrafya kaderdir sözünü güncelleyerek söylemek gerekirse; bu coğrafyada yaşayan her milletin kaderi birbirine bağlıdır. Amaç kimseyi geride bırakmadan ve “öteki”leştirmeden aynı gökyüzünün altında birlikte yaşamaksa, bu coğrafyada yüzyıllardır uğradıkları tüm zulme ve ayrımcılığa rağmen hayatını sürdüren yaşadıkları toplumun en renkli milletlerinden biri olan Çingeneler, en az her birimiz kadar insanca yaşama hakkına sahiptir ve bu alanın insanlık değerleri için sağlanması gerekir. O yüzden faşizme inat kendilerine özgü müzikleri, dansları, kimliklerini yansıtan mirasları ve dilleri ile toplumun içindeki değerlerden biri olan Romanların, tam bir ay gecikmeli olarak 8 Nisan Dünya Romanlar Günü'nü en içten dileklerimle kutlamak isterim. Romanların ifadesiyle: Romani Dive Bahtalo Ovel.

Son olarak korona günlerinde bir öneri: Hem yazının başlığına atfen hem de Çingenelerin en azından sosyo-kültürel hayatlarını biraz da olsa anlamınıza yardımcı olacak, orijinal ismi “Dom za Vešanje” olan yönetmenliğini Emir Kusturica’nın yaptığı “Çingeneler Zamanı” adlı müthiş filmi izlemenizi tavsiye ederim. Şimdiden iyi seyirler, sağlıkla ve sevgiyle kalın.

Kaynakça:

Allen Williams. The Current Situation of the Dom in Jordan: A DRC Update, 2003, (Son erişim tarihi: 7 Mayıs 2020).

Bruno Herin. The Domari Language of Aleppo (Syria), (Son erişim tarihi: 7 Mayis 2020)

Cevdet Acu. Buçuk, (2020, 2 Mayıs),

Miriam Novitch. Half a million Gypsies victims of the nazi terror, (Son erişim tarihi: 8 Mayıs 2020),

Jordan: Presence and treatment of gypsies, (2012, 15 Nisan),

Çingeneler Zamanı, orijinal film ismi: Dom za Vešanje (1998),

*Doktora öğrencisi, Exeter Üniversitesi Ekonomi bölümü