CHP'den Varlık Fonu raporu: Paralel hazine, bir an önce tasfiye edilmeli

CHP, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda 3 ay gecikmeli görüşülen Türkiye Varlık Fonu’na (TVF) ilişkin ek görüş ve öneriler içeren rapor hazırladı. Raporda TVF’nin yaptığı borçlanmaların Merkezi Bütçe tablolarında görünmediği belirtilerek, “Bu durum, paralel bir hazine kurulmasının yanında ülke ekonomisinin yönetimi ve kamu iktisadi işletmeciliğinde yepyeni paralel bir yapılanmaya da işaret etmektedir. Böylesi bir yapılanmaya sahip olan TVF’nin bir an önce tasfiye edilmesi gerekiyor” denildi.

Abone ol

ANKARA- Türkiye Varlık Fonu’nun (TVF) 2019 yılı malî tabloları ve faaliyetleriyle ilgili denetim raporları TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda 3 ay gecikmeli olarak geçtiğimiz hafta görüşüldü. Bu gecikmeye gerekçe olarak “Covid–19 salgınının olumsuz etkileri” gösterilirken, muhalefet partileri raporun TBMM’ye geç sunulmasına tepki gösterdi. 
Komisyon görüşmelerinin ardından Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Türkiye Varlık Fonu’na ilişkin ek görüş ve öneriler içeren rapor hazırladı. CHP Milletvekilleri Bülent Kuşoğlu,  Abdüllatif Şener, Mehmet Bekaroğlu, Kamil Okyay Sındır, Emine Gülizar Emecan, Cavit Arı ve Süleyman Girgin imzalı raporda, Varlık Fonu’nun Türkiye’nin son dönemde etkisine girdiği otokratik yapının ve merkeziyetçi siyaset anlayışının sembol yapılarından biri haline geldiği vurgulandı. Türkiye Varlık Fonu ile Cumhurbaşkanlığı makamı arasındaki ilişkinin bir an önce sonlandırılması gerektiğine dikkat çekildi.

'RAPORU DÜZENLİYOR İMZA ATMIYOR'

CHP’nin ek görüş yazısında, Türkiye Varlık Fonu denetiminin Plan ve Bütçe Komisyonunda yasal süresi içinde yapılmadığı belirtilerek denetim raporlarının “gizlilik” yazısıyla gönderilmesi de eleştirildi, “Gizlilik, devletin kendi iç yazışmalarında uyguladığı bir kuraldır. TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda söz konusu raporlar üzerinde yapılacak görüşmelerin “Gizli” kaydıyla yapılacağına dair herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır” denildi. Ayrıca Devlet Denetleme Kurulu üyesi Ferhat Karaş’ın Cumhurbaşkanı'nın başkanı olduğu Türkiye Varlık Fonu denetimini koordine ettiği, ancak imzasının neden yer almadığının açıklanmadığı, bunun da “denetim etiği” açısından sakıncalı olduğu ifade edildi.

'KRLILIK ORANINDA YÜZDE 48’LİK DÜŞÜŞ, BORÇ MİKTARINDA YÜZDE 26’LIK ARTIŞ VAR'

Türkiye Varlık Fonu’nun konsolide (pekiştirilmiş) tablolar üzerinden değerlendirilmesinde 2018 ve 2019 yılları açısından k^^arlılık oranında yüzde 48’lik bir düşüş, borç miktarında ise toplamda yüzde 26’lık bir artış meydana geldiği belirtilen raporda şu verilere dikkat çekildi:
“Komisyon görüşmeleri sırasında bu konuda yöneltilen eleştirilere, Türkiye Varlık Fonu'nun asıl borcunun bu miktarda olmadığı, kendisine ait olarak sadece 1 milyar Avroluk kredi borcu ile hazineden Özel Tertip İç Borçlanma senedi yoluyla sağlanan borç dışındaki tüm borçların portföyde bulunan kuruluşlara ait olduğu belirtilmiştir. Portföyde bulunan kuruluşların borçlarındaki artışın döviz kurundaki artışlarla ilgili olduğu belirtilmiş, detaylı herhangi bir bilgi verilmemiştir. Aynı durum Türkiye Varlık Fonu’nun portföyünde bulunan kuruluşlara ait mali bilgilerin gelişiminde de gözlemlenmektedir. Örneğin BOTAŞ 2017 yılında 3,3 milyar TL kâr ederken 2019 yılında ise 5,6 milyar TL zarar etmiştir. PTT 2017 yılında 641 milyon TL, 2018 yılında 215 milyon TL kâr ederken, 2019 yılında ise 1,2 milyar TL zarar etmiştir. Türkiye Varlık Fonu’nun ve portföyünde bulunan kuruluşların performanslarının sorgulanması gerekir.”

'TVF OTOKRATİK YAPI VE MERKEZİYETÇİ SİYASET ANLAYIŞININ SEMBOL YAPILARINDAN BİRİ'

CHP’nin hazırladığı raporda Türkiye Varlık Fonu portföyünde bulunan bazı kuruluşların zararları ve borç rakamlarında gözlemlenen artışların nedenine ilişkin değerlendirme yapılmadığının altı çizilirken “Türkiye Varlık Fonu, buna bağlı alt fonlar, şirket ve alt şirketler; kurulma, yönetilme, kaynak tahsisi-finansman, denetlenme açısından tamamen Cumhurbaşkanına bağlı hale getirilmiştir” ifadelerine yer verildi. Bu kapsamda Türkiye Varlık Fonu ile Cumhurbaşkanlığı makamı arasındaki ilişkinin sonlandırılması vurgusu yapılan raporda, şu noktalara dikkat çekildi:
“Türkiye Varlık Fonu; Türkiye’nin son dönemde etkisine girdiği otokratik yapının ve merkeziyetçi siyaset anlayışının sembol yapılarından biri haline gelmiştir. Son değişiklikten sonra dünyanın hiçbir ülkesinde örneği görülmeyen bir Türkiye Varlık Fonu modeli oluşmuş, Türkiye Varlık Fonu, buna bağlı alt fonlar, şirket ve alt şirketler; kurulma, yönetilme, kaynak tahsisi-finansman, denetlenme açısından tamamen Cumhurbaşkanına bağlı hale getirilmiştir. Bu durum, kişiye bağlı yönetim anlayışına ve her kurumun merkezdeki dar bir çevrenin kontrolüne alınarak işlevsizleştirilmesine örnek teşkil etmektedir.”

'BİR AN ÖNCE TASFİYE EDİLMELİ'

Türkiye Varlık Fonunun hazine ile ilişkisinin de net olmadığına dikkat çekilerek söz konusu fonun bütçe açığı için bir perdeleme işlevi gördüğü belirtilen rapor şöyle devam etti:
“Türkiye Varlık Fonunun yaptığı borçlanmalar Merkezi Bütçe Tablolarında gözükmemektedir. Türkiye Varlık Fonunun herhangi bir plan ve programlamaya dayanmayan petrokimya, enerji, madencilik, finans, sigorta, ulaşım sektörleri ile ilgili eylem ve faaliyetlerinin, ilgili asli görevli devlet kurumlarının görevlerine müdahale anlamı taşımakta olduğu kanaatine ulaşılmaktadır. Bu durum, aynı zamanda paralel bir hazine kurulmasının yanında ülke ekonomisinin yönetimi ve kamu iktisadi işletmeciliğinde yepyeni paralel bir yapılanmaya da işaret etmektedir. Böylesi bir yapılanmaya sahip olan Türkiye Varlık Fonu’nun bir an önce tasfiye edilmesi gereği bulunmaktadır. Tamamen kamuya ait varlık ve kaynaklarla oluşturulan, paralel bir bütçe ve hazine gibi kullanılan Türkiye Varlık Fonu, şirket, alt şirketler ve fonlarının yıllık denetimlerinin, kanunda öngörülen esaslar dikkate alınarak Plan ve Bütçe Komisyonunca süresinde icra edilmesi, yasal bir zorunluluk olmasının ötesinde TBMM’nin denetim işlevinin yerine getirilmesi açısından da önem taşımaktadır. Türkiye Varlık Fonunun Denetiminin TBMM adına Sayıştay tarafından da yapılması ve denetim raporunun Meclis’te ayrıntılı olarak görüşülmesi için ivedilikle yasal değişiklik yapılması gerekir.”