Çevre Sayfası... Her şeyin bir bedeli var

Beslenme, konut, kişisel ulaşım, ticari mallar ve eğlence gibi yaşam tarzı ve bazı alışkanlıklarımızı değiştirdiğimizde 1,5 ℃ hedefiyle uyumlu bir dünya için ayak izimizi azaltabiliriz...

Abone ol

İklim krizi neden bu kadar önemli? Bazı kişilerin bu soruyu hâlâ merak ettiğine eminim. Uzmanların ve gençlerin iklim krizine karşın önlem alınmazsa geleceğin yok olacağına dair uyarılarının yanısıra en basit anlatımıyla aslında dünyanın sonu geliyor. Doğanın sınırlı kaynakları her geçen gün azalıyor, nüfus, üretim ve tüketim her gün artıyor. 2030 yılına kadar küresel ısınmanın 1,5℃ ile sınırlandırılabilmesi hedefleniyor ancak iklim krizinin önüne geçilmezse 2050 yılında aralarında İstanbul ve İzmir'in de olacağı birçok şehrin sular altında kalması bekleniyor. Birleşmiş Milletler de dünya nüfusundaki artış ile iklim krizine bağlı kuraklık ve seller nedeniyle temiz suya erişim sıkıntısının giderek artacağı, 2050'de beş milyardan fazla kişinin içme suyuna erişemeyeceği uyarısında bulunuyor.

KORKUNÇ TABLO

Tüm uyarıları alt alta koyunca korkunç bir tablo ortaya çıkıyor. Çeşitli bahanelerle vicdanımızı rahatlatmaya, gerçeği görmekten kaçmaya çalışamayız. Çünkü ne kadar görmek istemesek de tablo gerçekten korkunç! Peki neden? Bir sürü etken var. Başta devletlere ve şirketlere büyük iş düşüyor ama bugün bizim payımıza ne düşüyor, ona bakalım.
Tükettiğimiz ve satın aldığımız her şeyin doğaya bir bedeli var ve biz aslında doğaya doğduğumuzdan beri iz bırakıyoruz. Bu izlerin başında da Karbon Ayak İzi ve Su Ayak İzi geliyor. Beslenme, konut, kişisel ulaşım, ticari mallar ve eğlence gibi yaşam tarzı ve bazı alışkanlıklarımızı değiştirdiğimizde 1,5 ℃ hedefiyle uyumlu bir dünya için ayak izimizi azaltabiliriz.

Peki nedir bu iz ve nasıl hesaplanır?

Su Ayak İzi, tükettiğimiz mal ve hizmetlerin üretimi için ihtiyaç duyulan su miktarını ölçen temel göstergelerden biri. Genelde 3 başlığa ayrılıyor:
Yeşil Su Ayak izi: Tarım ve orman ürünlerinin üretim süreçlerinde tüketilen yağmur suyu miktarı.
Mavi Su Ayak izi: Ürün ve hizmetlerin üretimlerinin gerçekleşebilmesi için tüketilen yüzeysel ve yeraltı suyu miktarı.
Gri Su Ayak izi: Bir ürünün tüm üretim aşamalarında kirletilen temiz su kaynağı miktarı.

SENİN İZİN NE KADAR?

Bu hafta oturdum, hem su ayak izimi hem de karbon ayak izimi yaklaşık olarak çıkardım. Duşta geçirdiğim vakitten, musluğu açık bırakma süreme, yaptığım alışverişten, çamaşır yıkama alışkanlıklarıma kadar hesapladım. Siz de internette basit bir araştırmayla alışkanlıklarınızı ve miktarlarını girerek ayak izinizi hesaplayabilirsiniz. Böyle uygulamalar mevcut. Tabii ben et tüketmiyorum, kıyafet alışverişimi sadece ihtiyacım olunca yapıyorum ve özel aracım yok. Toplu ulaşım kullanıyorum. Yanımda matara ve termos taşımaya çalışıyorum. Maalesef yarım litrelik bir pet şişe su için yaklaşık 5 buçuk litre su harcanıyor. Tek kullanımlık plastiklerin doğada çözünmesi yüzyıllar alıyor. Bütün bu unsurlar da ayak izinizi büyütüyor.

AZALTMAK MÜMKÜN

Sonuç olarak su ayak izim günde 3 bin 121 litre çıktı. Bazı önlemler alırsam su ayak izim düşüyor. Bazı maddeleri sıralıyorum:
- Eğer duşta geçirdiğim süreyi 5 dakikaya indirebilirsem günlük su ayak izim 3 bin litreye düşüyor. Duşta 10 dakika kalmak yaklaşık 120 litre su harcatıyor.
- Çamaşır makinesini tam dolu ve ön yıkamasız çalıştırırsam bu rakam günde 2 bin 843 litreye düşüyor.
- Bulaşıklarımı bulaşık makinesine atmadan önce sudan geçirmezsem bu rakam günde 2 bin 789 litre oluyor.
- Kıyafet masrafımı yarıya indirirsem bu rakam 2 bin 733'e düşüyor. Bir tişört üretmek için harcanan su miktarı yaklaşık 2 bin 500 litre.
- Muslukları kullandığım süreyi yarıya indirirsem bu rakam 2 bin 669 litreye iniyor.
- Ben et tüketmiyorum ancak et tüketimini azaltmak da su ayak izini düşürüyor. Çünkü bir hamburger için 2 bin 331 litre su harcanıyor.

İKLİM KRİZİNE NEDEN OLUYOR

Karbon ayak izine gelecek olursak...
Karbon Ayak İzi, üretilen sera gazı miktarı açısından insan faaliyetlerinin çevreye verdiği zararın ölçüsü. Karbondioksit cinsinden ölçülüyor. Bireysel karbon ayak izimiz doğrudan ve dolaylı oluşabiliyor. Doğrudan oluşturduğumuz karbon ayak izi; evsel enerji tüketimi ve ulaşım dahil olmak üzere fosil yakıtlarının yanmasından dolayı ortaya çıkan doğrudan karbondioksit emisyonlarının ölçüsü. Dolaylı karbon ayak izi ise kullandığımız ürünlerin tüm yaşamın döngüsünden bu ürünlerin imalatı ve en sonunda bozulmalarıyla ilgili olan dolaylı karbondioksit emisyonlarının ölçüsü. Bir ürünün üretiminde ve bize kadar ulaştırılmasında kullanılan enerji, gezegene karbon salınmasına ve bu karbon salımının toplamı da iklim krizini tetikliyor.

'3 METREKÜP BUZUL ERİYOR'

Tabii karbon ayak izimi de hesapladım. Bu izi hesaplarken de öğünlerde et tüketip tüketmediğiniz, atıklarınızı ayrıştırmanız, doğalgaz, elektrik ve kömür tüketiminiz, aldığınız kargo hizmeti, uçak seyahatleriniz ve özel araç kullanımınız başlıca etkenleri oluşturuyor. Benim yıllık karbon ayak izim yaklaşık 3 bin 500 kilo. Düşünün ki 1 ton karbondioksit 4 bin 280 kilometre araba kullanımı ve 10 yıl ampul kullanımına eşit ve bu da yaklaşık 3 metreküp buzulun erimesi demek.
İki ayak izi hesaplamasında da amaç dünya ve gelecek için olabildiğince ayak izimizi küçültmek. Tabii karbon ayak izinizi de azaltmanın yolları mevcut. Kısaca bahsetmem gerekirse:
- Evden çıkınca hedefiniz bir kilometreden kısa mesafede duruyorsa, araç kullanmak yerine yürümeyi veya bisiklete binmeyi tercih edin.
- Eğer hala kullanmıyorsanız ampullerinizi, enerji tasarruflu kompakt floresan ampuller (CFL) ile değiştirin.
- Ortalama bir yetişkin, her yıl 4 kg fatura ve önemsiz posta (broşür,tanıtım) alır. Bu istenmeyen postalar, su ve ağaçların israfına yol açar. Faturalarınız için e-faturayı tercih edin.
- Bir odadan çıkarken ışıkları kapatma alışkanlığı edinin. Aynı şekilde, bilgisayar ve televizyon gibi elektronik eşyalarınızı da kullanmadığınızda mutlaka kapatın. Ayrıca bu cihazları kullanmadığınızda elektrik kullanmalarını önlemek için fişten çıkarın.
- Meyve ve sebze satın almak için süpermarketlere gitmek yerine yerel çiftçilerin pazarlarını tercih edin ve yerel olarak yetiştirilen ürünleri satın alın. Bu sayede hem yerel ekonomiye katkıda bulunmuş olacaksınız hem de ürünlerin nakliyesi için kullanılan araçlardan çıkan karbon emisyonlarını azaltmış olacaksınız.

YARIN BAŞLAYIN

Bu yazıyı okuduktan sonra nereden başlayacağınızı bilmiyor, olabilirsiniz. Hemen yardımcı olayım. Yarın 14 Şubat Sevgililer Günü. Böyle günlerin tüketim çılgınlığına dönmesine karşıyım ancak tüketim ve alışveriş çılgınlığına kapılmadan sevdiklerinize dünyayı 'tüketmeyen' bir hediye vererek başlayabilirsiniz.

Mesela sevdiğinize kendi ekmeğinizi yapabilir, anılarınızın yer aldığı bir video çekebilir ya da içinde matara, termos ve bez çanta gibi çok kullanımlık yaşam gereçlerinden oluşan güzel bir paket hazırlayabilirsiniz.

Bir de çıkarken ışıkları kapatın.