Cemal Kaşıkçı cinayetinin hatırlattığı bir av hikayesi

Bir Suudi Prensi, ülkeye diplomatik bir ziyaret yapıyor. Kuş sütünün bile eksik olmadığı sofralarda ağırlanıyor. Halinden pek memnun olan prens, her şey için teşekkür ettikten sonra son bir istekte bulunuyor. Kendisinin bir avcı olduğunu, bugüne kadar her çeşit hayvan vurduğunu, ama hiç kara ayı vuramadığını, eğer bu konuda bir imkân sağlanırsa, Arabistan-Sovyet dostluğunun daha da pekişeceğini söylüyor...

Abone ol

Aydan Çelik

Cemal Kaşıkçı cinayeti unuttuğum bir hikâyeyi hatırlattı.

Metin Solmaz sağolsun. Onun Gürcistanlı arkadaşı İrma Yıldırım anlatmıştı.

Hikâye seksenli yılların başında Gürcistan’da geçiyor.

Bir Suudi Prensi, ülkeye diplomatik bir ziyaret yapıyor. Kuş sütünün bile eksik olmadığı sofralarda ağırlanıyor. Halinden pek memnun olan prens, her şey için teşekkür ettikten sonra son bir istekte bulunuyor. Kendisinin bir avcı olduğunu, bugüne kadar her çeşit hayvan vurduğunu, ama hiç kara ayı vuramadığını, eğer bu konuda bir imkân sağlanırsa, Arabistan-Sovyet dostluğunun daha da pekişeceğini söylüyor.

Ruslar konuyu halletmek için hemen devreye giriyor. (İrma’nın anlattığına göre, o dönemde Ruslar karar veriyor, Gürcüler uyguluyor.)

Lakin mevsim kış. Bütün ayılar derin uykuda. Ortalıkta avlayacak ayı filan yok. Bir bürokrat anında çözüm üretiyor: Sirkten alınacak bir ayı, ormana salınacak, Suudi Prens onu avlayacak ve Suudi-Sovyet dostluğu daha da pekişecektir.

Aynen söylendiği gibi yapılıyor. Sirkten bir ayı bulunuyor ve ormana salınıyor. Prens ormana götürülüyor ve uygun bir pusuya yatırılıyor.

Ayı ormanda özgür özgür gezinirken, önünden bisikletiyle geçen bir köylüye rastlıyor. Köylü korkuyla bisikleti yere atıp kaçmaya başlıyor.

Sirk ayısı bisikleti yerden kaldırıyor, seleye oturuyor ve pedal çevirmeye başlıyor.

Önünden bisikletle geçen ayıyı gören avcı prens, kelimenin tam anlamıyla bir şok geçiriyor ve tüfeğini atıp, tabanları yağlıyor.

Ülkesine döndükten sonra, anlattıklarına kimse inanmıyor. Uzun süre psikolojik tedavi gördüğü gibi, iki ülke arasında diplomatik bir kriz yaşanmasına sebep oluyor.

**

Suudilerin av hikayeleri her zaman böyle tebessüm yüklü bitmiyor elbette.

Ne yazık ki bir 'av' olarak Cemal Kaşıkçı o ayı kadar şanslı değildi. Levent’te canlı girdiği konsolosluktan sağ çıkamadı.

Tanıl Bora, Bosna Savaşı’nı anlattığı kitabına “Yeni Dünya Düzeni’nin Av Sahası” adını koymuştu.

Tiflis Ormanları ya da Levent ve hatta Bosna-Hersek… Fark etmiyor.

Artık her yer Yeni Dünya Düzeni’nin av sahası galiba.