Celal Fırat: 'Cematlerle ne tür protokoller ve iş birlikleri yapıldı?'

DEM Parti İstanbul Milletvekili Celal Fırat, Fırat, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’e "Cematlerle ve eğitim dışı hangi kurumlarla ne tür protokoller ve iş birlikleri yapılmıştır?" diye sordu.

Abone ol

DUVAR - DEM Parti İstanbul Milletvekili Celal Fırat, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesinde "ÇEDES projesi başta olmak üzere, öğrencilere yönelik olarak sadece belli bir inancın benimsemiş olduğu dini değerler üzerinden etkinlik düzenlemek hem laikliğe hem de laik eğitim anlayışına temelden aykırıdır. Türkiye'de yıllardır bizzat iktidar eliyle hayata geçirilen ve birbirinden ayrı olması gereken eğitim alanı ile inanç alanlarının birbirine karıştırılmasına yönelik her türlü uygulamadan derhal vazgeçilmelidir. Diyanet İşleri Başkanlığı başta olmak üzere, dini vakıf ve derneklerin okullardaki faaliyetlerine son verilmelidir. Çocuklarımızın siyasi iktidarın kendi siyasal-ideolojik hedeflerine ulaşmak için hayata geçirdiği dini içerikli projelerin parçası haline getirilmesi kabul edilemez" dedi.

Fırat, "Cematlerle ve eğitim dışı hangi kurumlarla ne tür protokoller ve iş birlikleri yapılmıştır?" diye sordu.

 Fırat, soru önergesinde şu ifadeleri kullandı:

"Eğitimde yaşanan sorunlara karşı çözüm üretilmezken, dinselleşme yolunda her geçen gün yeni bir uygulama başlatılmaktadır. Diyanet İşleri Başkanlığının, ilkokul öğrencilerine yönelik yeni bir ‘değerler eğitim’ projesi başlatacağı, projenin, 10 Şubat'ta; aralarında İstanbul ve Ankara'nın da olduğu 10 pilot ilde uygulanacağı haberlere yansımıştır. Buna göre; ilkokul 3 ve 4. sınıf öğrencilerinin, her hafta sonu lise veya üniversite öğrencileri ile bir camide ya da bir Diyanet gençlik hizmet mekânında buluşturulacağı hedeflenmektedir.

Din görevlilerinin ilkokul öğrencilerinin ödevlerine yardım edeceği etkinliklerin, ‘öğle namazı buluşması’ ile sona ereceği, proje kapsamında çocuklarla cami bahçesinde günübirlik kamp programı düzenleneceği öngörülmektedir. Projede; lise ve üniversite öğrencisi Diyanet Gençlik Gönüllülerinin, ilkokul üçüncü ve dördüncü sınıf öğrencilerine ‘rol model’ olacağı, onlara rehberlik edeceği, ayrıca, öğrencilerin cinsiyetlerine göre gruplara ayrılacağı belirtilmektedir.

Projenin amaçları ve hedefleri; Adana, Afyonkarahisar, Bursa, Konya, Manisa, Samsun, Şırnak, Tekirdağ, İstanbul'un Ümraniye, Beykoz ve Sarıyer ile Ankara'nın Yenimahalle ve Keçiören ilçelerinde test edileceği açıklanmıştır.

Proje doğrultusunda hazırlanan ‘Faaliyet Rehberi’ne göre; etkinlikler 10 Şubat ile 10 Haziran arasındaki tüm hafta sonlarında yapılacaktır. Her haftanın; ‘Zamanımı verimli kullanıyorum’, ‘İnanıyorum mutluyum’, ‘İbadetlerimi öğreniyorum’, ‘Dinimin direği namaz’, ‘Berat kandili’, ‘İncitmeden yardımlaşıyorum’, ‘Ramazan ve Oruç’, ‘Mahremiyet bilinci’, ‘Teknolojiyi faydayı kullanıyorum’, ‘Çanakkale Zaferi ve önemi’, ‘Kuranla buluşuyorum’, ‘Kadir gecesi’, ‘Merhametli davranıyorum’, ‘Ramazan Bayramı’, ‘Sağlık ve Güvenlik’, ‘Peygamber ve çocuk’, ‘Trafik kurallarına uyuyorum’, ‘Peygamberimizin örnek davranışlarını öğreniyorum’, ‘Engeller engel değildir’, ‘Fetih ve fatih’, ‘Çocuk ve dua’, ‘Anne ve baba: Cennetin iki kapısı’ ve ‘Ailem ve ben’ başlıklı temalar kapsamında etkinlikler düzenlenecektir. Bu etkinliklerde ‘sohbetler’ de yapılacağı, film kitapların kritik edileceği, ‘sanatsal, sportif faaliyetler’ yapılacağı, ‘kadim oyunlar’ oynanacağı, Projeye dahil olan tüm çocuklar ve velilerin katılımıyla yerel şartlar dikkate alınarak, müftülüklerin uygun gördüğü vakitte, bir defa ‘camide buluşuyorum’ etkinliği yapılacağı, ayrıca farklı bir zaman diliminde ise programa katılan çocuklarla cami bahçesinde günü birlik kamp programı düzenleneceği öğrenilmiştir.

'ÖĞRENCİLER VE VELİLER ÜZERİNDE YOĞUN PSİKOLOJİK BASKI OLUŞTURUYOR'

MEB tarafından eğitim müfredatının dini değerler çerçevesinde biçimlendirilmesinden okullarda dini etkinlikler üzerinden somut uygulamalara kadar hemen her alanda dini öğeleri eğitim sürecine adım adım yerleştirilmeye çalışılmaktadır. Bu durum, son 22 yıl içinde, eğitim biliminin en temel ilkeleri ve öğrencilerin gelişim süreçleri yok sayılarak hayata geçirilen dinselleştirme adımları, öğrenciler ve veliler üzerinde yoğun psikolojik baskı oluşturmaktadır.

Her türden dini inancı istismar ederek çocuklarımızı ve toplumu 'tek din, tek mezhep' anlayışı üzerinden 'tek tip' hale getirmeye çalışma girişimlerini kabul etmek mümkün değildir. Türkiye'de yaşanan yoğun dinselleşme, eğitim sürecinde dinsel sömürüye kaynaklık eden kimi pratik uygulama ve söylemlerin yaygınlaşması, son yıllarda eğitimin bütün kademelerinde yaşanan temel bir sorun olarak dikkat çekmektedir. MEB, Diyanet, dini vakıf ve derneklerin iş birliği ile okul içinde ve dışında öğrencilere yönelik olarak hayata geçirilen dini faaliyetler, eğitim sisteminin adeta belli bir inanç ve mezhebin kuralları ve uygulamaları ile kuşatılması anlamına gelmektedir. Türkiye'nin eğitim sistemi en temel bilimsel ilkelerden ve laik eğitim anlayışından hızla uzaklaşırken, okullarda dinselleşme hızla artarak kaygı verici boyuta ulaşmıştır.

'LAİK EĞİTİM ANLAYIŞINA TEMELDEN AYKIRI'

Eğitim sisteminde ve genel olarak toplumsal yaşamda iktidarın kendi dünya görüşüne ve yaşam tarzına uygun nesiller yetiştirme yönündeki uygulamaları tüm topluma yönelik fiili bir baskı ve dayatma haline gelmiştir. Hiçbir toplum birbirinin aynı ve tamamen aynı düşünen, aynı inancı paylaşan, aynı 'manevi değerleri' benimsemiş insanlardan oluşmaz. Laiklik anlayışı gereği farklı, inanç, düşünce ve değerler karşısında tarafsız olması gereken bir devletin, sadece bir dinin ve mezhebin öğretilerini, sadece belli bir inancın benimsediği manevi değerleri öğrencilere 'tek doğru' olarak öğretmeye çalışması Aleviler gibi farklı inançtan öğrencilere yönelik ayrımcılık yapmak anlamına gelmektedir. ÇEDES projesi başta olmak üzere, öğrencilere yönelik olarak sadece belli bir inancın benimsemiş olduğu dini değerler üzerinden etkinlik düzenlemek hem laikliğe hem de laik eğitim anlayışına temelden aykırıdır. Türkiye'de yıllardır bizzat iktidar eliyle hayata geçirilen ve birbirinden ayrı olması gereken eğitim alanı ile inanç alanlarının birbirine karıştırılmasına yönelik her türlü uygulamadan derhal vazgeçilmelidir. Diyanet İşleri Başkanlığı başta olmak üzere, dini vakıf ve derneklerin okullardaki faaliyetlerine son verilmelidir. Çocuklarımızın siyasi iktidarın kendi siyasal-ideolojik hedeflerine ulaşmak için hayata geçirdiği dini içerikli projelerin parçası haline getirilmesi kabul edilemez.

Bu bağlamda;

1- İlkokul öğrencilerine ‘değerler eğitimi’ adı altında aralarında 'camide namaz kıldırma', 'cami bahçesinde kamp' gibi etkinliklerinde bulunduğu dini ağırlıklı konuların seçilmesinde velilerin ve öğrencilerin onayı alınmış mıdır?

2- İlkokul öğrencilerinin, değerler eğitimi adı altında farklı inançları yok sayan tek tip dinsel ağırlıklı etkinliklere katılması zorunlu mudur? Katılmak istemeyenlerin olması halinde ne tür bir uygulama yapılacaktır?

3- Cematlerle ve eğitim dışı hangi kurumlarla ne tür protokoller ve iş birlikleri yapılmıştır?

4- Eğitim alanına ilişkin bu tür faaliyetlere yönelik başta eğitim sendikaları olmak üzere gelen eleştiri ve şikayetlere karşı neler yapılmıştır?"