Cehennemin içinde vicdani retçi

Savaş Vadisi, vicdani reddin yanında dururken, savaş karşıtı tarafıyla da çok değerli. Sinemasal olarak değerli bu film belleklere alınmalı.

Abone ol

DUVAR - Mel Gibson’ın II. Dünya Savaşı’nda geçen “Savaş Vadisi", Adventist inanışına sahip bir erin silahı reddedişini anlatan bir film. Savaşın ürkütücü şiddetini de çarpıcı görsellikle yansıtıyor. II. Dünya Savaşı… Desmond Doss, genç ve âşık bir genç. Kardeşi Harold askere yazıldıktan sonra o da kararını veriyor aşkın başladığı anda. Hemşire Dorothy Schutte’le hayatının aşkına düşen genç Desmond’ın annesi Bertha bir Adventist. Bu inanışa sahip olan insanlar şiddetten uzak duruyorlar. Pasifistler. Bu inanışın Protestan Yedinci Gün Adventist Kilisesi var. İsa'nın yeniden dünyaya geleceğine inanıyorlar. Cumartesi günleri hiçbir iş yapmıyorlar. Yahudilerin "Şabat" (Sabbath) inanışına benziyor Hıristiyanların bu inanışı da. Dünya çapında okulları, üniversiteleri, hastaneleri ve bakımevleri var. Bir tür cemaat yapılanmaları var.

New York’ta 1956’da doğan oyuncu ve yönetmen Mel Gibson, Avustralya sineması içinde tanındı. 1979’da George Miller’ın etkileyici distopik bilimkurgusu “Mad Max-Çılgın Maks” ve 1981’de Peter Weir’in “Gallipoli-Gelibolu” Avustralya sineması içinde önemli filmleriydi. Gibson sadece oynamıyor, yönetiyor da. 1995’te “Braveheart-Cesur Yürek” filmiyle büyük takdir topladı. Akademi “Cesur Yürek”e film, yönetmen ve görüntü olmak üzere beş dalda Oscar vermişti. Gibson 2004’te Yahudileri çıldırtan “The Passion of the Christ-Tutku: Hz. İsa’nın Çilesi” filmini yaptı. Gibson, ağırlıklı olarak İncil’den yararlanmıştıl0. Yahudiler, Gibson’ı faşistlikle bile suçlamışlardı. Akademi bu filmi üç dalda Oscar’a aday gösterse de kazanamadı. Gibson, 2006’da “Apocalypto-Apokalipto” filminde, yok olan Mayaları anlatmıştı. Akademi bu filme de üç dalda Oscar adaylığı verdi, ama kazanamadı. Sinemaskop çekilmiş 2016 yapımı “Hacksaw Ridge-Savaş Vadisi”, Gibson’ın filmografisinde önemli bir yeri olacak belki. Bu film gerçek olaylardan yola çıkmış. Yönetmen gerçeklere de sadık kalmış. Hatıralara saygı duyulmalı.

KARDEŞE ŞİDDETİN TRAVMASI

Filmden bir kare...

Film, ölü askerlerin üzerine açılıyor. Yönetmen kısa bir an cehennemden görüntüler yansıyor. Ardından Doss ailesinin içine giriyor kamerasıyla. Tek arkadaşı kardeşi Harold “Hal” olan Tom “Desmond”, onunla tepeye tırmanmayı seviyor. Ödülleri de cennetten ödünç alınmış bir manzara. Tepe çok önemli. Kasabadaki tepe cenneti çağrıştırırken, Okinawa’daki tepeyse cehenneme yakın. Onunla kavgalar da yapıyor Desmond. Travma yaşayan alkolik babaları onlara müdahale etmiyor ölümcül dövüşlerine. Desmond, bir taşı kardeşinin kafasına vurunca her şey değişiyor. Desmond evlerinde asılı dinsel bir afişe bakıyor kardeşi yaşamla ölüm arasında mücadele verirken. “Musa’nın On Emri”nden gelen “Öldürmeyeceksin” şeriatı küçük beyninin içine oturuyor. Büyüdüğünde, ailesinin inanışıyla beraber vicdani retçi oluyor Desmond. Babaları Tom da I. Dünya Savaşı’na katılmış. Savaşta üç kıymetli arkadaşını kaybetmiş. Bu onda derin bir travma yaratmış. Onların mezarlarını ziyaret ediyor vicdanını rahatlatmak için. Unutmak için sürekli içiyor. Birinci savaş, askerler üzerinde gerçekten çok büyük etkiler bırakmış. Travma sonrası stres tanısı bu savaşta konmuş. Askerler, özellikle havan toplarının seslerinden korkuyorlarmış. Vücutları istemsiz hareket ettiğinden buna travma sonrası stres tanısı konmuş psikiyatrlar tarafından işte. İngilizler, 1916 yılında savaşa tankı icat edip savaşa sokmasalardı savaş uzun yıllar sürebilirdi. Almanlar gafil avlandılar. Tom, psikolojik sıkışmışlığıyla karısını ve oğullarını sürekli dövüyor.

Arabanın altında kalan bir genci hastaneye yetiştiren Desmond, hayatının aşkı hemşire Dorothy’yle karşılaşıyor. Sonra da onun yaptıklarından ilham alarak savaşta sıhhiyeci olmayı hayal ediyor. Bu o kadar kolay mıydı?

CEHENNEMDE İKİ DEVRE 

.

Sevgilisi Dorothy’nin kendine verdiği arasında fotoğrafı olan İncil’le orduya katılan Desmond, cehennemin ilk devresinde diğer acemi erler gibi talimlere sürdürüyor. Sıra tüfek almaya gelince bunu reddediyor dini inanışlarına bağlılığından. İkna çabaları ve tehdit de onu silahı eline almaya yetmiyor. Hücreye bile atılıyor üstlerine karşı geldiği için. Askeri mahkemede yargılanırken, babası yukarılara başvuruyor. Aslında Kongre, vicdanı retti kabul etmiş. Beraat ettikten sonra sıhhiyeci olarak cepheye gidiyor Okinawa’ya. Orası cehennemde ikinci devreydi. Karargâhta Çavuş Howell’ın acemi erleri aşağılayarak yaptırdığı talimler de gerçekçi. Çünkü gerçek hayatta da böyleydi. Böyle eğitimler hantallıktan çıkartıp sertleştiriyormuş. Yani cephede daha psikopat olamayı hızlandırıyor bu. Büyük usta Stanley Kubrick’in Vietnam Savaşı üzerine 1987 yapımı “Full Metal Jacket” filminde bu daha açık gösteriliyordu.

Amerikalıların, “Hacksaw Ridge” dedikleri dimdik kayaların üzerindeki tepeye tırmanıp Japon askerleriyle çarpışmaları gerekiyor. Normandiya çıkarması gibi bu anlar. Testere gibi keskin bu tepede ölümün ve acının her türlüsü yansıyor. Kopan kollar ve ayaklar, deşilmiş karından dışarı sarkan bağırsaklar, fışkıran kanlar, cesetleri kemiren fareler… Gibson, seyirciyi çarpışmaların tam ortasında bırakıyor kamerasıyla. Kaçacak ve sığınacak yer yok. Amerikalı askerler geriye çekildiğinde tepede kalan Desmond, onlarca yaralı askeri tepeden aşağı iple sarkıtıyor ve çoğunun hayatını kurtarıyor. O savaşa öldürmek için değil, yaşatmak için gelmişti. Amerikan tarihinin en berbat ve acımasız başkanlarından Demokrat Parti’den Truman, savaş sonrasında ona “Onur Madalyası” veriyor. Bu Amerikan tarihinde bir il. Çünkü Desmond bir vicdani retçiydi.

Gibson’ın finalde belgesel anlamında sürprizi de var. Merak duygusu önemlidir. Bu film, vicdani rettin yanında dururken, savaş karşıtı tarafıyla da çok değerli. Ayrıca filmin görselliği de çok çarpıcı. Özellikle savaş anlarında seyirci nefessiz kalıyor o atmosferin içinde. Filmin müzikleri de etkileyici. Desmond’ın ruhuyla buluşabilmiş. Sinemasal olarak değerli bu film belleklere alınmalı.

Adı: Savaş Vadisi (Hacksaw Ridge)

Yönetmen: Mel Gibson

Senaryo: Andrew Knight-Robert Schenkkan

Müzik: Rupert Gregson-Williams

Görüntü: Simon Duggan

Oyuncular: Andrew Garfield (Desmond Doss), Vince Vaughn (Çavuş Howell),

Sam Worthington (Yüzbaşı Glover), Luke Bracey (Smitty), Teresa Palmer (Dorothy), Hugo Weaving (Tom Doss), Rachel Griffiths (Bertha Doss), Matt Nable (Teğmen Cooney), Nathaniel Buzolic (Harold Doss), Milo Gibson (Lucky Ford), Richard Roxburgh (Albay Stelzer),

Ryan Corr (Teğmen Manville), Darcy Bryce (Çocuk Desmond), Ori Pfeffer (Irv), Benedict Hardie (Yüzbaşı Daniels), Goran D. Kleut (Ghoul)

Yapım: IM Global (2016)