'Çayırhan'da dışarıya beyaz atlet koyun sabaha simsiyah olur'

Filtre takılma zorunluluğu getirilen 13 termik santralden biri Ankara Çayırhan’da. Termik santralle 34 yıldır içiçe olan Çayırhan halkıyla ‘termik santral ile yaşamak’ üzerine konuştuk. Bölge halkı, “Dışarıya beyaz atlet koyun sabaha simsiyah olur”, “Burada çocuklar iyileşemiyor sürekli hasta” sözleriyle yaşanan çevre ve sağlık sorunlarına dikkat çekiyor ama ana geçim kaynağı santral olunca santralin çevre mevzuatına uymaması, filtreleme yapmaması, havanın kirli olması termik santralin kapatılma ihtimali kadar rahatsız etmiyor. Çayırhan’da yaşayan bir vatandaş, hiç gitmeyen kötü kokuyla yaşamalarını, “Bu bizim gerçeğimiz” sözleri ile açıklıyor.

Abone ol

ANKARA - Termik santrallere filtre takılmasını erteleyen kanun değişikliği, 21 Kasım 2019 tarihinde AK Parti ve MHP oylarıyla kabul edilmiş, havayı kirleten 15 termik santrale baca filtresi takma zorunluluğu 2.5 yıl uzatılmıştı. Söz konusu kanun değişikliği, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından veto edildi. Bunun üzerine AK Parti, Erdoğan'ın veto ettiği kanun maddesini kanun teklifinden çıkarma kararı aldı.

Türkiye’nin farklı şehirlerinde bulunan santrallerin 30 Haziran 2022 tarihine kadar havayı kirletmesine ve halk sağlığını tehdit etmesine yol açan maddenin geri çekilmesiyle filtresiz çalışan santrallerin filtre takma süreleri 31 Aralık 2019’da doluyor. Bu durumdan Ankara’da faaliyet gösteren Ciner Enerji'ye ait Çayırhan Park Termik Santrali başta olmak üzere 13 santral etkileniyor. Ülkenin en eski termik santrallerinden olan Çayırhan Kömür Santrali, Beypazarı'na 23 kilometre uzaklıkta, Nallıhan’ın Çayırhan Mahallesi’nin orta yerinde 1985 yılından bu yana faaliyet gösteriyor. Şehir merkezi içerisinde bulunan termik santralle 34 yıldır yaşayan Çayırhan halkıyla ‘termik santral ile yaşamak’ üzerine konuştuk.

'ŞEHRİN ÜZERİNE ÇÖKMÜŞ YOĞUN KÖMÜR KOKUSU'

Ankara’dan Nallıhan’a giderken Beypazarı’ndan sonra termik santralin doğaya verdiği zarar, yayılan dumanların gökyüzündeki maviye karışmasıyla başlıyor. Çayırhan’a yaklaştıkça hem duman hem de kömürün yaydığı kokunun yoğunluğu da artmaya başlıyor. Çayırhan otogarına 150 metre mesafede bulunan termik santral, şehir merkezine yürüme mesafesinde. Şehirde dolaşıp biraz zaman geçirdiğinizde yoğun kömür kokusu baş ağrısına dönüşüyor. Çayırhan’da yaşayan vatandaşlar bu dayanılmaz kokuya karşı duyarsızlaştıklarını söylerken, bir esnaf, 34 yıldır termik santralle yaşamalarını, “Bu bizim gerçeğimiz” sözleri ile açıklıyor.

'TERMİK SANTRALE GÖBEKTEN BAĞLIYIZ'

28 bin nüfuslu Nallıhan’da yaklaşık 10 bin kişi termik santral ile içe içe olan Çayırhan’da ikamet ediyor. Yıllar içinde ana geçim kaynağı tarımdan ‘termik santrale’ dönüşen bölgede halkın yüzde 70’i termik santralde çalışırken, diğer kısmı termik santralden emekli olmuş durumda. Bu yüzden olacak ki, söz konusu termik santralin çevre mevzuatına uymaması, filtreleme işlemini yapmaması, havanın kirli olması gibi gündem maddeleri termik santralin kapatılma ihtimali kadar rahatsız etmiyor Çayırhan halkını. Nitekim halkın büyük çoğunluğu termik santralden memnun. Santralden emekli bir bölge sakininin  “Biz santrale göbekten bağlıyız. Bu santral kapansa burası hayalet şehre döner” diyor.

ÇAYIRHAN HALKININ GERÇEĞİ: GEÇİM DERDİ

'Burada çocuklar iyileşemiyor, devamlı hastalar'

Termik santralde yaklaşık 15 yıl çalıştıktan sonra emekli olan bir başka bölge sakini ise şöyle konuşuyor:

“Çayırhan ve çevresinden bu santralde çalışan neredeyse 3 bin kişi var. Bu, 2-3 aileden bir kişinin burada çalıştığı anlamına geliyor. İnsanlar burada iş, aş diyerek sağlığı ikinci plana atabiliyor. O yüzden kimse termik santral hakkında kötü konuşmaz. İşlerinden olmaktan korkarlar. Çünkü burada ana geçim kaynağı termik santral. Geceleri termik santralden yayılan küller balkonlara yağıyor. Hele bir de kış aylarında yağmur yağdığında şehrin üzerindeki gaz bulutu ve sis havayı daha çekilmez hale getiriyor. O dönemlerde dışarıya beyaz bir atlet koyun sabaha kadar simsiyah olur. Bu bir gerçek; ama burada yaşayan halkın daha gerçek bir konusu var; o da geçim derdi”

'TERMİK SANTRAL DEĞİL, SİTENİN KAZAN DAİRESİ DAHA ZARARLI'

Bölge halkına göre siteleri ısıtmak için kullanılan kömürün kazan dairesinden yayılan duman şehre termik santralden daha fazla zarar veriyor. Çayırhan termik santralinde 9 senedir çalışan bir yöre sakini, akşam saatlerinde Çayırhan’da nefes almanın dahi güçleştiğini ifade ederek, “Bize termik santral değil yaklaşık 600 konutluk siteleri ısıtmak için yakılan kötü kömür zarar veriyor. Termik santralin dumanı rüzgârın da etkisiyle bizi yılda 6 gün etkiliyor. Ama kazan dairesinden çıkan o zehir her gün etkiliyor” diyor.

CUMHURBAŞKANI VETOSU: DANIŞIKLI DÖVÜŞ

Çayırhan Termik Santrali, çevre mevzuatına uymayan santrallerden biri. Filtresi olduğu ancak, filtrenin istenen limit değerleri karşılamadığı biliniyor. O nedenle yeni filtre takılması zorunlu santraller arasında yer alıyor. Bölge sakinleri ise santralde filtreleme işleminin uygulandığını, ayda en fazla 24 saat filtrenin çalışmadığını savunuyor. Çalışanlar, “Burada filtre var; ama arada arıza bakım nedeniyle ayda en fazla 24 saat çalışmadığı olabiliyor. Medyada filtre yok diye çıkıyor ama burada filtre var” diyor. Bölgede, AK Parti’nin onayladığı ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın veto ettiği kanun değişikliği ile ilgili olarak da, “Danışıklı dövüş” yorumları yapılıyor. Bölge halkı, “Kendileri getirdi, yine kendileri iptal etti. Tepkiler geri adım attırdı” diye nitelendiriyor.

'ÇOCUKLAR BURADA İYİLEŞMİYOR'

Diğer yandan bölgede esnaflık yapan küçük bir kesim santralin çevreye ve halk sağlığına verdiği zarardan şikâyetçi. Çayırhan’da yaşayan iki çocuk babası bir esnaf, termik santralle aynı yaşlarda olduğunu söylüyor. “Hava kirliliğinin içine doğduk” diyen esnaf, bölgede faaliyet gösteren termik santral nedeniyle ‘temiz havaya’ hasret kaldıklarını ifade ederek, şunları anlatıyor:

“Termik santral 1985 yılından bu yana faaliyette. Burası en eski santrallerden biri. Biz artık yoğun kömür kokusuna karşı duyarsızlaştık. Şehirden çıkıp başka bir yere gittiğimizde bol oksijen bizi çarpıyor. Buradaki hava kirliliğini ancak o zaman hissediyoruz. Zaten ekonomik gücü olanlar buradan gidiyor. Nüfusumuz git gide azalıyor. Benim biri 10 diğeri 2 yaşında iki çocuğum var. Burada çocuklar iyileşemiyor, devamlı hastalar. Üst solunum yolu hastalığından devamlı hastanelerdeyiz. Astım ve bronşit sorunu yaşıyoruz. Çocuğu olan her evde buhar makinesi vardır mesela.”

'TARIM TOPRAKLARINDAN VERİM ALAMIYORUZ'

Bölgede termik santralde bulunan iş kapısı ve santralin doğaya verdiği zarar, yıllar içinde tarım topraklarının terk edilmesine neden olmuş. Yöre halkı tarım topraklarından eski verimi alamadıklarından şikâyetçi. “Nerede o eski ürünler” ile başlayıp, “Yakında biz de bırakacağız” cümleleri ile biten konuşmalar burada yüksek sesle söylemeye başlanmış. Tarım yaparak hayatını idame ettiren Onur Erul, termik santralin tarım üzerindeki olumsuz etkisine dikkat çekiyor. Bölgede havuç, biber, ıspanak, patlıcan üretiminin yapıldığını ifade eden Erul, “Tarım topraklarının eski verimliliği şu an yok. Eskiden ürünlerin tadı dahi bir başkaydı, şimdi canlılık yok ürünlerde. Ürünlerimizin yapraklarında yanma oluyor. Bir de termik santralde kullanılan kömürler açık alanda duruyor ve kendi kendine yanıyor. Onun kokusu da nefes alınmaz bir hale getiriyor burayı. Eskiden buranın geçim kaynağı tarımdı ama şimdi zar zor ayakta duruyoruz” diye konuşuyor.

SAĞLIK VE AŞ ARASINA SIKIŞMIŞ ÇARESİZLİK

Çayırhan’da ismini vermek istemeyen bir sağlıkçı ise, bölgede en çok astım, bronşit ve üst solunum yolu nedeniyle hastanelere başvuru yapıldığını söyledi. Zaten burada yaşayan halk da çocuklarının iyileşme sürelerinin uzunluğundan dert yanıyor. “Santralden aldığımız para sağlığımıza gidiyor” gibi cümleler cılız da olsa ağızlarından çıksa da her cümlenin sonu mutlaka, “Santral bizim ekmek kapımız” sözleri ile bitiyor. Çayırhan Termik Santralinin yanı sıra bölgeye bir santral daha yapılması öngörülüyor. Uluköy ile Karaköy köylerinin arasına Çayırhan-B adlı termik santralinin kurulmasının planlandığını belirten köylüler, bu santrale karşı ise temkinli. Bir kısmı santrali geçim kapısı olarak görürken, bir kısmı da, “Artık yeter” diyor.