Çalışan temsilcisinin iş güvencesi

Çapa Tıp Fakültesi Hastanesi'nin taşeron firmasında, “çalışan temsilcisi” olarak görev yapan Cemal Bilgin, iş arkadaşlarının yemekten zehirlenmesi üzerine, “yemekte bakteri mi var” diye sorduğu için işten atıldı. İşe iade davası açan Bilgin için mahkeme, 'görevini yapan çalışan temsilcisi işten atılamaz' diyerek işe iade kararı vererek emsal bir hükme imza attı.

Abone ol

Nuran Gülenç

İş yerlerinde işçilerin işveren karşısında temsil konusu, çalışma hayatının gündemlerinden birisi olmuş ve dünden bugüne, yasa ve yönetmeliklerde, iş yerlerinde işçileri temsil eden işçiler, işçi mümessili, işçi temsilcisi, sağlık ve güvenlik temsilcisi gibi sıfatlarla adlandırılmışlardır. “Çalışan temsilcisi” adı ile tanımlama ise 2012 yılında yürürlüğe giren 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile gerçekleşti.

6331 sayılı Kanun ile çalışan temsilcisinin görevleri de, 'iş yerlerinde iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili çalışmalara katılma, çalışmaları izleme, tedbir alınmasını isteme, tekliflerde bulunma ve benzeri konularda çalışanları temsil etmeye yetkili çalışan veya çalışanlar olarak' tanımlanmıştır.

Bu kişiler aynı zamanda, çalışan sayısının 50’den fazla olduğu iş yerlerinde yasa ile tanımlanmış, İş Sağlığı ve Güvenliği Kurulları’nda çalışanları temsilen görev alırlar. Görevleri arasında risk değerlendirme ekibinde yer almadan, acil durumlarda 6331 sayılı Kanun’un 13. Maddesine göre işin durdurulmasına varıncaya kadar sorumlulukları vardır.

Ancak yasa, işveren karşısında bu kadar sorumluluk yüklediği çalışan temsilcilerinin, görevlerini layıkıyla yerine getirmeye kalktıklarında, başlarına gelebilecek olumsuz durumlara karşı net bir güvenceyi de beraberinde vermemiştir. Yani, çalışan temsilcisi, görevi gereği güvenlik önlemlerinin alınmasını istediğinde, iyileştirme talep ettiğinde, acil durum karşısında işçilerin çalışmasına müdahale ettiğinde, patronu zorladığında, işten atılıp atılamayacağı sorusu ortada duruyordu. Sadece bu değil, bu kadar sorumluluk tarif edilen çalışan temsilcisinin, işçi sağlığı ve güvenliği alanında almış olduğu görevleri hangi zaman aralığında yapacağı, yani serbest bir zaman dilimi de tanımlanmamıştır.

SENDİKALI İŞ YERLERİNDE GÜVENCE VAR

Tüm bunların bir istisnası ise, iş yerinde sendikal örgütlülük olduğu durumda görülüyor. Yasaya göre sendika temsilcisi aynı zamanda çalışan temsilcisi olarak tanımlanmıştır. Sadece bu durumda, çalışan temsilcisi için bir güvenceden, 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’un 24. Maddesi ile sendika temsilcilerine sunulan bir güvenceden söz edebiliriz. Hatta, Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’na dayalı olarak sendika ve işveren arasında imzalanan toplu sözleşme ile sendika temsilcisine, -ki bu aynı zamanda çalışan temsilcisidir- görevlerini yerine getirmesi için serbest zaman belirleme imkanı vardır.

Ancak ülkemizde bu mutlu azınlığın oranına yani sendikalaşma oranına bakıldığında, özel sektörde sadece yüzde 4,6’ dır. Geride kalan, yüzde 95,4 sendikasızdır ve bu iş yerlerinde çalışan temsilcisi diye görevlendirilmiş işçi için iş güvencesinden söz etmek mümkün değildir. Bu durumda, etkin bir çalışan temsilciliği sisteminden ve iş sağlığı ve güvenliği yönetiminden de söz etmek, elbette mümkün değildir.

Rakamlar ortada, özel sektörde her gün 4-5 işçi iş cinayetlerinde hayatını kaybediyor. Meslek hastalıkları bir muamma! Sendikal örgütlülüğün olmadığı, sendikalaşma oranlarının gün be gün gerilediği koşullarda, işyerlerinde sağlık ve güvenlik alanında görevli uzmanlarından başlayarak, çalışan temsilcisine kadar iş güvencesinin olmadığı bir çalışma hayatı içindeyiz. Sermayenin kar hırsının alabildiğine coştuğu, insan hayatının hiçe sayıldığı günümüz koşullarında, yukarıda sözünü ettiğimiz güvenceler sağlanmadan, sıkı bir denetim mekanizması kurulmadan, insan hayatını her şeyin üstünde tutan bir sistem oturtulmadan işçi ölümlerinin, iş kazalarının ve meslek hastalıklarının azalmasını ya da ortadan kalkmasını beklemek sadece gerçekleşmesi imkansız bir hayaldir.

MAHKEMEDEN İŞE İADE KARARI

Cemal Bilgin, Çapa Tıp Fakültesi Hastanesi'nde, 40 kadar işçinin çalıştığı taşeron şirkette çalışan temsilcisi görevini yürütürken tam da yukarıda sözünü ettiğimiz nedenlerden dolayı işten atıldı. Cemal Bilgin, iş yerinde işçilerin yemekten zehirlenmesi nedeniyle, “ yemeklerde bakteri mi var?" Sorusunu sorarak bunun araştırılmasını istedi, patron yerine getirmedi. Bunun üzerine Bilgin, kamuoyunu bilgilendirme yoluna gitti. Taşeron şirket, Cemal Bilgin’i işten attı.

Aynı zamanda, Taşeron İşçileri Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği'nde yaklaşık altı yıldır mücadele yürüten Cemal Bilgin, işe iade davası açtı. İşten atıldığı günden bugüne 39 haftadır, hastane önünde direnen, yaptığı eylemlerle sesini duyurmaya çalışan Cemal Bilgin’e geçtiğimiz günlerde mahkemeden güzel bir haber geldi. İş mahkemesi çalışan temsilcisinin görevini yerine getirmesi nedeniyle işten atılamayacağına hükmederek, işe iadesine karar verdi. Böylece emsal oluşturacak bir karara imza atıldı.

Cemal Bilgin’in mücadelesi ve dava sonucunda ortaya çıkan karar sendikasız iş yerlerinde, taşeron iş yerlerinde, çalışan temsilciliğinin iş güvencesi ne olacak sorusuna verilmiş bir yanıt olmuş oldu.