C. Hakkı Zariç: Bu ödüle başvuranlar Sennur Sezer’in evlatlarıdır

Şair ve yazar Sennur Sezer anısına düzenlenen Sennur Sezer Emek-Direniş Şiir ve Öykü Ödülleri'nde şiir jürisinde yer alan C. Hakkı Zariç ile Sennur Sezer Emek-Direniş Şiir ve Öykü Ödülleri’ni konuştuk. Zariç, "Bu yarışma Sennur Sezer nezdinde olduğu kadar Baldur’da greve çıkan bir işçiyi de temsil ediyor aynı zamanda. Sennur Sezer, herhangi bir Cumartesi Annesi ya da hepimiz adına rüzgâra karşı yürümekte ısrar eden bir şairdir" dedi.

Abone ol

Hakan Güngör

DUVAR - Şair ve yazar Sennur Sezer’in yaşayan ve çoğalan bir dil üzerine inşa ettiği edebiyatı kitapları kadar bir edebiyat ödülünde hayat bulmaya devam ediyor. DİSK/Gıda-İş Sendikası ve Manos Kitap tarafından Sennur Sezer anısına düzenlenen Sennur Sezer Emek-Direniş Şiir ve Öykü Ödülleri “emeğin tarihine yeni kaynaklar sunmak” üzere veriliyor. Ödülün öykü jürisinde Adnan Özyalçıner, Nalan Barbarosoğlu, Ayşegül Tözeren, Sibel Öz ve Ahmet Tulgar; şiir jürisinde ise A. Hicri İzgören, Orhan Alkaya, Nalan Çelik, Gülce Başer ve C. Hakkı Zariç yer alıyor.

Sennur Sezer, edebiyatını sınıf mücadelesiyle, emekle, tarihle güçlendirmiş önemli bir şair ve yazardı. Sennur Sezer’in edebiyat evreninin genişliği, renkliliği ve kararlılığı kuşkusuz genç şair ve yazarları etkiledi. Sennur Sezer edebiyatını bir pusula olarak kabul eden ve 19 Şubat’a kadar başvuruların sürdüğü Sennur Sezer Emek-Direniş Şiir ve Öykü Ödülleri’ni, jüri üyesi şair C. Hakkı Zariç’le konuştuk.

C. Hakkı Zariç

“Umudun yorulmaz iğnesi” Sennur Sezer adına bir yarışma düzenlemenin büyük bir sorumluluğu olsa gerek. Her yarışmanın, adını aldığı edebiyatçının DNA’sını taşıması beklenir. Bu yarışmada Sennur Sezer’den neler var?

Sennur, çok yönlü bir insan ve edebiyatçıydı. Daha ziyade şair yanı ağır basıyor evet; ama konuştuğunuzda size sirke tarifi de verebilirdi, Mihri Hatun’dan da bahsedebilirdi, Taşkızak Tersanesi yıllarını da anlatabilirdi. Sabah işe gitmek için otobüs beklediğiniz durağın tarihi hakkında Sennur’un bir şeyler yazmış olma olasılığı çok yüksek. Bir grev çadırında ya da Cumartesi Anneleri’nin yanında görebilirdiniz onu, evde akşam yemeği yaparken “silah arkadaşım” dediği Adnan Özyalçıner ile neler konuştuklarını merak etmişimdir hep.

Yazdığı her şey gerçeklerden beslendi, yapay bir dil kurmadığı gibi olmamış trajedinin yasına da yaslanmadı yaşadığı süre boyunca. Bu yüzden Diyarbakırlı bir dengbej de, Çarşı taraftarı bir Beşiktaşlı da, ekmek almak için sokağa çıkıp bir daha evine dönemeyen bir çocuk da Sennur’un şiiridir. Bu ödüle başvuran şair ve yazarlar da onun akrabaları, komşuları, kız kardeşleri, evlatları ve hısmıdır aslında. Bir yazın akrabalığı kurmaktadırlar aralarında. Bu akrabalığın DNA’sını sözcükler ve hayata bakış tarzı belirlemektedir.

Bu yarışma Sennur Sezer nezdinde olduğu kadar Baldur’da greve çıkan bir işçiyi de temsil ediyor aynı zamanda. Sennur Sezer, herhangi bir Cumartesi Annesi ya da hepimiz adına rüzgâra karşı yürümekte ısrar eden bir şairdir. Mültecidir. İşsizdir. Ev kadınıdır. Tekstil işçisidir. Tersane’ye doğru koltuğunun altında sıcak ekmekle işe gitmekte olan bir raspacıdır. Yazı masasının başındaki bir yazın işçisidir aynı zamanda. Sennur bunların toplamıydı zaten; bu toplam hayatın parçalarında bir araya iradi olarak getirilmiş bir bütündür ve bu ödül o bütünü temsil etmek iddiasındadır.

'YENİ SESLERİN GÜÇLÜ VE TOK ÇIKMASI HER ZAMANKİNDEN DAHA ÖNEMLİ'

“Emeğin tarihine yeni kaynaklar sunmak” gibi bir hedef var ortada. Toplumcu gerçekçi şiir ve öykü ile genç edebiyatçılar arasındaki makas açılıyor mu?

Toplumsal muhalefetin dinamikleri bu sorunuza yanıt olabilir. 15-16 Haziran’dan sonra olasılık dışı nice şair grev şiirleri yazdı ki, nitelik olarak oldukça iyi şiirlerdi bunlar. Her dönem farklı nedenler üzerine inşa ediyor edebiyatın akışını. Gezi’de yükselen mizah dili, o saflığı ve zekâyı parıltılı kılıyor nicedir. Bir süredir bu dediklerinizin aksini gözlüyorum kendi adıma. Toplumcu gerçekçi edebiyatın olanakları genişlemekle birlikte yeni kalemlerle daha bir güçleniyor. Liberal kanat kendini geçerli kılmakta elbette ısrarcı ve angaje edebiyat eleştirilerini bilindik klişelerle sürdürüyor, o ayrı mesele. Alttan gelen kuşak, kendine yer açmak için kavga çıkarıyor, evet; ama bir yanıyla yazdıklarıyla zaten ayrışarak da ilerliyor. Şiir başlıkları, izlekler, imgeler, sözcükler, dize yapısı farklılaşıyor gittikçe ve yazının olanaklarını, okuma nedenlerini ve muhalefet odaklarını güçlendiriyor. Gelecek zamanın edebiyatından daha güçlü toplumcu kalemlerin çıkacağına şüphem yok. Popüler kültür, popüler edebiyat ve bunu temsil eden dergi sayfalarında nakarat döşenerek alkış alanlara aldanmamak yerinde olur.

Yeni seslerin güçlü ve tok çıkması her zamankinden daha önemli. İçinde bulunduğumuz zaman bir arada olmayı, eşitlik ilkesini ve dayanışmayı daha belirgin hale getirdi; geçmişin sekter sloganlarından arındırdı bizi.

Geçtiğimiz yıl gelen dosyalar ve birinciler sizde nasıl bir his bıraktı? Ödülün derinleştirdiği bir edebiyat izleğinden bahsetmek mümkün olsa gerek.

Her yıl farklı okumalar yapmak, kendi adıma beni de geliştiriyor. Şiirin nereye doğru yol aldığına tanıklığı sürdürüyorum. Yeni e dergisinde ve Manos Kitap’ta sürdürdüğüm editörlük bu tanıklığı güncel ve dinamik kılıyor ama onlarca dosyayı belli bir zaman diliminde okumak ve bir karara varmak o dinamizmi bir ileri aşamaya sıçratıyor. Memlekette ne yazıldığını, nasıl yazıldığını aşağı yukarı tahmin ediyorum nicedir. Yenilikler karşısında şaşırmakla birlikte anlamaya ve onunla iletişim kurmaya çalışıyorum. Ödül şimdiki zamanda kendi yerini edindi ve gelecekte de farklı sorulara yanıt vereceğine eminim. Sennur, farklı kimlikler taşımakla beraber farklılıklara saygı duyan bir insandı ve ondan edebiyatımıza kalan toplam, bize yeni sorumluluk alanları da yüklüyor. Yazan ve adının Sennur ile anılmasını isteyen insanlar da bu sorumlulukların farkında…

'ŞİİRDE YA DA ÖYKÜDE ÖDÜLÜ ALAN KİŞİ DEĞİL, DOSYANIN KENDİSİ OLUYOR'

Günümüzde edebiyat ödüllerine yönelik eleştiriler de var. Açık kimliğin dosyaya yazılmaması, Sennur Sezer adına verilen bu ödülün nedenlerinin çok açıkça ifade edilmesi daha tarafsız bir zemine taşıyor olsa gerek bu ödülü. Bu konuda neler söylemek istersiniz?

Herkes kendi açısından edebiyat ödüllerine uzak durmanın ya da yakınlaşmanın nedenlerini kurcalıyor kuşkusuz. Açıklanan her ödül yeni bir tartışmanın fitilini ateşliyor. Durum böyle olunca bilinenin tekrarı çıkıyor karşımıza.

Farklı bir şey yapmaya çalışıyoruz. Jüri gelen dosyalara kimin yazdığını bilmeden karar veriyor, sonuçta şiirde ya da öyküde ödülü alan kişi değil, dosyanın kendisi oluyor. Sennur bu biçimde yaklaşılmasını onaylamaz mıydı sizce de? Hayatını insanların eşit ve bir arada yaşaması için adamış bir yazın emekçisi adına düzenlenen ödülde de bu yapılabilirdi ancak. Katılım gösteren herkese eşit mesafede, kim olduklarını bilmeden, yazdıklarıyla iletişim kurulan bir ödül kurulu var.

Sennur Sezer Emek ve Direniş Şiir ve Öykü Ödülü'nü alan şair ve yazarlardan büyük bir kısmının, gelecek zamanın edebiyatında etkili insanlar olacağını, yazmayı sürdüreceklerini ve nitelikli ürünler vermeye devam edeceklerini düşünüyorum. En azından yazdıklarından çıkardığım toplam bu yönde.