Büyük yıldızların kökeni üzerine

Büyük Macellan Bulutu, büyük ihtimalle geçmişte Küçük Macellan Bulutu ile bir veya daha fazla kez karşılaştı. Bu etkileşimler, bir çok şeyi tetikledi; şu anda bunların bir kısmını Tarantula Bulutsusu olarak görüyoruz.

Abone ol

ESA/HUBBLE Bilgi Merkezi

NASA/ESA Hubble Uzay Teleskobu tarafından yakalanan bu yıldız yaratılış sahnesi, ünlü Tarantula Bulutsusu’nun saçaklarında gerçekleşiyor. Bu gaz ve toz bulutu ve onu çevreleyen birçok genç ve devasa yıldız, büyük yıldızların kökenini incelemek için mükemmel bir laboratuvar işlevi görüyor.

160 BİN IŞIK YILI UZAKTA

NASA/ESA Hubble Uzay Teleskobu ile çekilen görüntüde, bu bölgeyi çevreleyen parlak pembe renkteki bulut ve genç yıldızlar ‘LHA 120-N150’ gibi sönük bir isme sahip. Bu uzay bölgesi, yerel evrende bilinen en büyük yıldız kreşi olan Tarantula Bulutsusu’nun eteklerinde yer alıyor. Bulutsu, Samanyolu’nun yörüngesindeki komşu ve düzensiz bir cüce galaksi olan Büyük Macellan Bulutu’nda, bizden 160 bin ışık yılı mesafede bulunuyor.

Büyük Macellan Bulutu, büyük ihtimalle geçmişte Küçük Macellan Bulutu ile bir veya daha fazla kez yakın karşılaşmalar yaşamıştı. Bu etkileşimler, küçük komşumuzda gerçekleşen enerjik yıldız oluşumlarının bir bölümünü tetikledi; şu anda bunların bir kısmını Tarantula Bulutsusu olarak görüyoruz.

‘30 Doradus’ ya da ‘NGC 2070’ adıyla da tanınan Tarantula Bulutsusu, ismini, parlak parçalarının bir tarantula bacağına benzeyen dağılım şekline borçludur. Bulutsu yaklaşık bin ışık yılı genişliğindedir.

Bize olan yakınlığı, Büyük Macellan Bulutu’nun uygun açıya sahip eğimi ve aramızdaki uzay boşluğunda çok fazla uzay tozu bulunmaması, Tarantula Bulutsusu’nu yıldızların, özellikle de büyük yıldızların meydana gelişini incelemek bağlamında en iyi laboratuvarlardan biri haline getiriyor. Bu bulutsu, çoğunlukla ‘süper yıldız kümeleri’ diye adlandırılan olağanüstü yüksek yoğunlukta bir yıldız konsantrasyonu barındırıyor.

BİLGİ BİRİKİMİMİZİ ZENGİNLEŞTİRDİ

Gökbilimciler LHA 120-N150 üzerinde çalışarak büyük yıldızların oluştuğu ortam hakkında daha fazla bilgi edindiler. Büyük kütleli yıldızların oluşumuyla ilgili teorik modeller, yıldız kümeleri içinde oluşmaları gerektiğini, bununla birlikte, yapılan gözlemler, bunların yaklaşık yüzde onunun izole biçimde oluştuğunu gösteriyor.

Çok sayıda alt oluşuma sahip olan dev Tarantula Bulutsusu, bu bulmacayı çözmek için mükemmel bir laboratuvar işlevi görüyor; zira büyük kütleli yıldızlar hem yıldız kümelerinin üyeleri olarak hem de yalıtılmış halde bulunabiliyorlar.

Gökbilimciler, Hubble’ın da yardımıyla, bulutsuda gözlemlenen izole haldeki yıldızların gerçekten tek başlarına mı oluştuğunu yoksa yıldız kardeşlerinden mi uzaklaşmış olduğunu anlamaya çalışıyorlar. Ne var ki, bu tür bir çalışma kolay bir iş değil; genç yıldızlar, -özellikle de büyük olanlar- tam olarak oluşmadan önce yoğun toz kümelerine çok benziyorlar.

LHA 120-N150, bu nesnelerden birkaç düzinesini içeriyor. Bunlar, büyük ihtimalle bazıları genç yıldız nesneleri ve diğerleri de muhtemelen toz kümeleri halindeki henüz sınıflandırılmamış kaynakların bir karışımı. Yalnızca ayrıntılı inceleme ve gözlemler gerçek doğalarını ortaya çıkaracak ve sonunda büyük yıldızların kökeniyle ilgili henüz yanıtlanmamış soruyu çözmeye yardımcı olacak.

Hubble, Tarantula Bulutsusu’nu ve alt yapılarını geçmişte de gözlemlemiştir ve aralıksız olarak yıldızların oluşumu ve evrimiyle ilgilenmektedir.

Yazının aslı EurekAlert sitesinden alınmıştır. (Çeviren: Tarkan Tufan)

Kaynak: https://www.eurekalert.org/pub_releases/2020-03/eic-oto031820.php