Bülent Şık'ın beraat talebi reddedildi

Kanser araştırmasının sonuçlarını açıkladığı için yargılanan Bülent Şık'ın beraat talebi reddedildi.

Abone ol

DUVAR - Kanser araştırmasının sonuçlarını kamuoyuna duyurduğu için yargılanan Bülent Şık'ın yargılandığı davaya devam edildi. Şık, Sağlık Bakanlığı'na araştırmanın sonuçlarının ne yapıldığının sorulmasını ve beraat talebi reddedildi. Bir sonraki duruşma 26 Eylül’de görülecek.

Medyascope'tan Canan Coşkun'un haberine göre, İstanbul 2'nci Asliye Ceza Mahkemesi’nde bugün görülen ikinci duruşmaya, "gizli bilgileri temin etmek ve açıklamak" ile suçlanan Bülent Şık ve avukatları katıldı. Duruşmayı İstanbul, Ankara, Antalya, Kırklareli, Tekirdağ ve Kocaeli barolarından temsilciler, akademisyenler ve gazeteciler de izledi. Davayı takip eden izleyici sayısının çok olması nedeniyle duruşma İstanbul 14'üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nin büyük salonunda yapıldı.

Duruşma öncesi dava dosyasına gelen bilirkişi raporunda, inceleme yapılan Kocaeli, Antalya, Tekirdağ, Edirne, Kırklareli’deki kirliliğe yönelik haberlerin daha önce de yayımlandığı ifade edildi.

Hakim Nursel Bedir, Sağlık Bakanlığı'nın çalışmayla ilgili sözleşmede gizlilik kararı bulunup bulunmadığı sorusuna verdiği yanıtı açıkladı. Yanıtta, söz konusu bilgilerin idarenin onayı olmadan açıklanamayacağı belirtildi.

Bülent Şık’ın avukatı Can Atalay da bilirkişi raporunun duruşmadaki beyanları, savunmaları desteklediğini söyledi. Suçun maddi unsurlarının oluşmadığını vurgulayan Atalay, "Anayasa’nın 5'inci, 17'nci maddesi ve devamı açık bir şekilde kamu sağlığının güvence altına alınması için kamuya ve yurttaşa sorumluluk yüklüyor” dedi.

Can Atalay, beraat kararı verilmesini istedi. Hakim Nursel Bedir, “Daha önceden de beraat talep etmiştiniz. Yine mi ediyorsunuz” diye sordu. Atalay da dosyada yeni gelişmeler olduğunu belirtti.

Şık: “Korumak tedavi etmekten iyidir”

Ardından söz alan Bülent Şık, konuşmasının ana fikrinin “Korumak tedavi etmekten iyidir” şeklinde özetlenebilecek bir ilkeye dayandığını söyledi. Şık’ın konuşmasından öne çıkan bazı başlıklar şöyle:

BAKANLIK SORULARA YANIT VERSEYDİ İHLALLERİ GÖRECEKTİK: Bakanlık sorduğunuz sorulara yanıt vermemiş aslında. Net bir cevap verseydi, değerlendirme yapma şansımız olacaktı. Yapacağımız değerlendirme ile sağlık hakkı, bilgi edinme hakkı, çocuk hakları, araştırma etiği başta olmak üzere konuya çeşitli açılardan bakmak mümkün olacaktı. Ve böylece insanların sağlıklı bir çevrede yaşamasını, sağlıklı beslenmesini, doğal hayatın korunmasını düzenleyen, güvence altına alan ulusal ve uluslararası çok sayıda kanunun, uluslararası sözleşmenin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nce verilen çeşitli kararların bakanlık tarafından nasıl ihlal edildiğini ya da görmezlikten gelindiğini gösterme şansımız olacaktı.

SONUÇLAR ÖZELLİKLE ÇOCUK SAĞLIĞI AÇISINDAN RİSKLER TAŞIYOR: Sayın yargıç, mahkemenizden çok önemli bulduğum bir konuyu bakanlığa sormanız talebinde bulunmak istiyorum. Mahkemenizin sadece tek bir soruyu bakanlığa yöneltmesinin bu yargılamanın adalet duygusuna uygunluğu ve selameti açısından çok gerekli olduğunu düşünüyorum. Bakanlığa şu soruyu sormak gerekiyor: Araştırma çalışmasından elde edilen bilgiler insan sağlığı, özellikle de çocuk sağlığı açısından çeşitli riskler olduğunu gösteriyor. Bakanlık bu riskleri bertaraf etmek için ne gibi önlemler almış ya da ne gibi girişimlerde bulunmuştur?

BU SORULAR SORULMAZSA KONUŞTUKLARIMIZ MESELENİN ÖZÜNE TEMAS ETMEYECEK: Bakanlığın araştırmasından elde edilen sonuçlar çeşitli gıda ürünlerinde yasal mevzuata aykırı olarak çok yüksek miktarlarda pestisit yani zehirli kimyasal madde kalıntısı bulunduğunu gösteriyordu. Örneğin bakanlık bu konuda önlem alınması için ne yaptı? Sağlık Bakanlığı bu araştırma çalışmasını niye yaptı? Araştırmada neler tespit edildi? Elde edilen bilgiler bize ne söylüyor? Meselenin odak noktası bu sorularda yatıyor ve yargılama sürecinin bu soruların da dikkate alınmasını sağlamasının çok önemli olduğunu düşünüyorum. Bunu yapmak ciddi bir kamusal fayda da doğuracaktır. Bu sorular sorulmadığı sürece konuştuğumuz her şey meselenin özüne, odak noktasına temas etmekten uzak olacaktır. Mesele benim yargılama sürecim üzerinden tartışılacaktır.

'DEVLETİN YAPAMADIĞINI BÜLENT ŞIK YAPTI'

Bülent Şık’ın ardından duruşmaya gelen çeşitli il baro başkanları söz aldı. Tekirdağ Barosu Başkanı Sedat Tekneci, “Bülent Şık’ın çalışma yaptığı bölgede yaşıyorum. Bülent Bey’in raporu olmasa bunu öğrenemeyecektik. Kendisine teşekkür ediyorum. Devletin yapmadığını o yapmıştır” dedi.

Kocaeli Baro Başkanı Bahar Gültekin Candemir de, hakim Nursel Bedir’e “Önünüzdeki su zehirli olsa içer miydiniz” diye sordu ve “Yaşam hakkı yasalarla güvence altındadır. Buna yönelik her müdahale suçtur. Benim her gün ölerek yaşamıma devam mı etmem gerekiyor? Yargılama sürecinin bir an evvel son bulması gerek ki insanların adalete olan inancı incinmesin” diye konuştu.

Kırklareli Baro Başkanı Turgay Hınız ise “Bu açıklamadan önce bizim köyümüze gelip bir çay içseydiniz size çayın siyanürlü olduğunu söylerlerdi” dedi.

TALEPLER REDDEDİLDİ

Konuşmaların tamamlanmasından sonra ara kararı açıklayan hakim Nursel Bedir, beraat talebinin reddettiğini söyledi. Bülent Şık’ın raporun sonucunun ne yapıldığına ilişkin bakanlığa soru sorulması talebini de esasa katkı sağlamayacağı gerekçesiyle reddeden Bedir, esasa ilişkin savunmanın hazırlanması için Şık ve avukatlarına süre verdi. Bir sonraki duruşma 26 Eylül’de yapılacak.

NE OLMUŞTU?

Akademisyen Bülent Şık, 2011-2016 yılları arasında ise Sağlık Bakanlığı bünyesinde yürütülen, “Kocaeli, Antalya, Tekirdağ, Edirne, Kırklareli illerinde Çevresel Faktörlerin ve Sağlık Üzerine Etkilerinin Değerlendirilmesi Projesi”nde çalıştı.

Araştırmanın sonuçları üzerinden zaman geçmesine rağmen kamuoyuyla paylaşılmadı. Bunun üzerine Şık, araştırma bulgularını Cumhuriyet gazetesinde yazı dizisi olarak yayınladı. Sağlık Bakanlığı'nın suç duyurusunun ardından Şık hakkında dava açıldı.