Bitkiler de hayvanlar gibi davranabilir mi?

Hiç şüphesiz, bitkiler bazen şaşırtıcı şeyler yaparlar. Pamuk bitkileri, tırtıllar tarafından yenildiğinde, tırtıllara saldırması için böcek yiyen parazit eşek arılarını kendine çeken işaretler gönderir. Bu tür olgular çok olsa da asıl soru yanıtsız kalabilir; bitkiler de hayvanlar gibi davranabilir mi?

Abone ol

Ross Pomeroy*

Nergisleriniz söylediklerinize aldırış etmezler. Mozart’ın senfonileriyle coşkuya kapılmaz, budama esnasında acı hissetmezler.

Efsaneler, ilk olarak, daha sonradan bir belgesel niteliği kazanan "The Secret Life of Plants" (Bitkilerin Gizli Yaşamı) adlı kitap aracılığıyla ana akıma ulaştı. Esrarengiz yazar Peter Tompkins, okuyucularına, bitkilerin oldukça hassas olabileceklerini söylüyor. İddialarını desteklemek üzere, hafif tehditler de dahil olmak üzere, çeşitli uyaranlara maruz kalan bitkiler üzerinde yapılan bir yalan detektörü testinin elektriksel faaliyetler tespit ettiğini aktaran bir yalan makinesi uzmanına atıfta bulunuyor. Tompkins, bunun dışında, bitkilerin bir bilince sahip olduğunu saptadığını ve dahası hardal tohumlarının kozmostan, belki de uzak dünyalardaki bitkilerden gelen yıldızlararası sinyalleri alabildiğini keşfettiğini iddia eden çılgın bir bilimciye de atıfta bulunuyor.

BİTKİLERİN GİZEMLİ DOĞASI

Bilimsel topluluk Tompkins’in çalışmalarını acımasızca eleştirdi ama halk bunu yedi. Çok geçmeden, dünyanın dört bir yanındaki bahçıvanlar bitkilerine kitap okumaya ve klasik müzik dinletmeye başladılar. Gariptir ki, daha sonra gerçekleştirilen çalışmalar, gerçekten de bu tür taktiklerin bitkilerin gelişimini hızlandırabileceğini gösterdi; ancak bu, fidelerin rahatlatıcı bir sesten keyif alması sebebiyle olmuyordu. Ses dalgaları titreşimler yaratır ve henüz bilinmeyen bir mekanizma aracılığıyla bu titreşimler olumlu bir yanıtı tetikler gibi görünüyor. Öte yandan güneş ışığı, su ve besin maddeleri, bir bitkinin sağlığı açısından çok daha önemlidir.

Bitkilerin Gizli Yaşamı’nın yayınlanmasından yıllar sonra, şimdi daha incelikli bir bilimsel tartışma sürüyor: Bitkiler de hayvanlar gibi davranışlarda bulunabilir mi?

Hiç şüphesiz, bitkiler bazen şaşırtıcı şeyler yaparlar. Pamuk bitkileri, tırtıllar tarafından yenildiğinde, tırtıllara saldırması için böcek yiyen parazit eşek arılarını kendine çeken işaretler gönderir. Birbirine yakın büyüyen fasulye bitkileri, bir saldırıya maruz kaldıklarında birbirleriyle iletişim kurarlar. Ortak-yaşamcı (simbiyotik) bir mantarla birbirine bağlanan fasulye bitkileri, bir türdeşinin yaprak bitlerince istilaya uğraması halinde kimyasal savunmasını arttırır. Mimoza bitkileri bile bir temel belleğe sahip gibi görünüyor. Hassas bitkiler genellikle dokunulduklarında veya yüksekten düştüklerinde kıvrılırken, bilim insanı Monica Gagliano, düzenli tepkilerini saptayabilmek için onları birçok kez yumuşak ve zarar görmeyecekleri bir yüzeyde, 15 santimetrelik bir düşüşe maruz bıraktı.

HAYVANLARDAN OLDUKÇA FARKLILAR

Tüm bu başarılar, bitkilerin (hayvanlardaki) görme-işitme becerilerine ve hayvanların faydalandığı beyinlere sahip olmamaları nedeniyle daha da inanılmaz görünüyor. Ayrıca, bitkiler derinlere kök salar ve çok daha yavaş hareket ederler. Bitkilerin önündeki bu doğal engeller, bilim insanlarının, bitkilerin faaliyetleri hakkında bir sonuca ulaşma yeteneklerini de sınırlıyor. Bir beyne sahip olmayan bitkiler gerçekten de (bilinçli) bir davranışta bulunabilir mi?

Bu durum, bitki davranışları ve iletişimi hakkındaki tartışmayı tam anlamıyla bilimsel olmaktan ziyade anlambilimsel (semantik) ve felsefi kılıyor. Davranışı tayin eden nedir? Zekâyı yaratan şey nedir? Bu, yüzlerce yıldır sürmekte olan bir tartışma. (Charles Darwin’in dedesi) Erasmus Darwin, bitkilerin kendi iradeleriyle hareket ettiklerini savunuyordu. Çağdaşlarının büyük bir kısmı, eylemlerinin basit tepkilere dayanan, programlanmış (önceden belirlenmiş) yanıtlar olduğunu savunduklarından, onunla aynı görüşü paylaşmıyorlardı.

Soruların yanıtları hiçbir zaman kesin biçimde verilemeyebilir; bu ise bitki davranışları tartışmasını çözümsüz kılar. Bitki davranışçılar, kendi alanlarına dikkat çekmek ve bitkilerin hayvanlarla aynı düzleme yükseltilmiş olduğunu görmek isterler. Şüpheci botanikçilerse, gözlemsel kanıtlarla sonuçlandırılabilecek şeylerin ötesine geçen abartılı ifadelerde bulunmaktan kaçınmayı tercih ederler.

Her iki kesim de bitkilerin, bildiğimiz kadarıyla Dünya’daki hayatın ayrılmaz, harika ve karmaşık organizmaları olduğunu kabul edecektir.

*Yazının aslı Real Clear Science sitesinde yayınlanmıştır. (Çeviren: Tarkan Tufan)