Bisikletle Edirne'den Habur'a: İnsan gözüyle görmediğine inanmamalı

Kapıkule Sınır Kapısı'ndan Habur Sınır Kapısı'na bisikletiyle yola çıkan Ramazan Değer, 12 günün sonunda yaklaşık 2 bin kilometre yol katetti. Değer yol boyunca karşılaştığı olayları anlatırken Habur Sınır Kapısı'na ulaştığındaki hislerini, "Bizim insanımız çok iyi insanlar. İnsan gözüyle görmediğine inanmamalı" sözleriyle anlattı...

Abone ol

DUVAR - Cizreli Ramazan Değer, bisikletiyle Edirne Kapıkule Sınır Kapısı'ndan ülkenin bir diğer ucundaki Habur Sınır Kapısı'na kadar yaklaşık 2 bin kilometre yol katetti. 12 gün süren yolculuğun sonunda Habur Sınır Kapısı'na ulaşan Değer, "Barış, kardeşlik ve sevgi için pedal çevirdim" diyor.

Değer, yol boyunca inşaat işçilerinin sofralarına ve hiç tanımadığı insanların evlerine misafir olduğunu, Eğitim Fakültesi'ndeki bir çobanla tanıştığını ve yol boyunca karşılaştığı birçok şeyi anlattı. 51 yaşındaki Ramazan Değer’in bisikletiyle yola çıktığı Kapıkule Sınır Kapısı'ndan Habur Sınır Kapısı'na yaptığı yolculuğun öyküsü...

'TESİSLERDE, ARABA BAGAJINDA, OTELLERDE KALDIM'

Değer, yolculuğuna başlamadan önce antrenman olarak birçok kez Edirne'den İstanbul'a bisikletiyle yola çıktı. Bütün antrenmanları tamamlayan Değer, yola çıkmaya karar verirken Edirne Kapıkule Sınır Kapısı'ndan Silopi Habur Sınır Kapısı'na 12 günde bisikletiyle varabilmeyi hedefledi. Değer, yolda yaşadıklarını şöyle anlattı:

"Yolda 10 sefer lastiğim patladı. Yarış bisikletiyle yola çıktım. Akşamları otellerde, arabanın bagajında, dinlenme tesislerinde kaldım. Yolda lastiğim patlayınca şoförlerden destek aldım. Habur Kaptanları yolda bana su, kola, yemek ısmarladı. Çok destek gördüm onlardan. Tanımadığım insanlarla yemek yedim."

Değer: İnşaat işçileri beni yolda karşılamaya geldiler. Sofralarında ekmek, peynir, zeytin ve çay vardı...

'ÇOBANLIK YAPAN BİR ÖĞRETMEN ADAYIYLA SOHBET ETTİM'

Değer: Beni en çok etkileyen, Viranşehir ve Kızıltepe arasında tanıştığım çoban oldu.

Yol boyunca karşılaştığı insanlarla sohbet eden Değer, kendisini etkileyen bir olayı da şöyle anlattı:

"Viranşehir'de hiç tanımadığım insanlar beni misafir etti. Kızıltepe'ye geldiğimde motosikletle iki kişi yanıma gelip beni misafir etmek istedi. Beni en çok etkileyense Viranşehir ve Kızıltepe arasında tanıştığım çoban oldu. Elinde kitap vardı. Kendisiyle tanışmaya gittim. Bana üniversitede öğretmenlik okuduğunu söyledi. Okul harçlığını çıkartmak için çobanlık yaptığını anlattı. İnşaat işçileri beni yolda karşılamaya geldiler. Sofralarında ekmek, peynir ve çay vardı. Birlikte oturduk sohbet ettik. Bana 'memleketimizi tanıttığın için teşekkür ederiz' dediler. Cizre'ye giriş yaptığımda çok büyük bir kalabalık karşıladı beni. Sonra buradan da Habur Sınır Kapısı'na doğru yola çıktım."

'İNSANLAR GÖZÜYLE GÖRMEDİĞİNE İNANMAMALI'

Habur Sınır Kapısı'na ulaştığındaki hislerini anlatan Değer son olarak şunları söyledi:

"Habur Sınır Kapısı'na vardığımda çok mutlu hissettim. İnsanlar bu yola nasıl çıktığımı sorup durdu. Keşke bu etkinlikler çoğalsa. Bizim insanımız çok iyi insanlar. Batıdan gelenlere kapısını açıyorlar. Ekmeklerini paylaşıyorlar. İnsan gözüyle görmediğine inanmamalı. Buradaki insanlar çok iyi insanlar."