Biden, 'hakikat çürümesini' nasıl durdurabilir?

Güvenin geri kazanılması için süreç düz bir çizgide ilerlemeyecek. Yeni yönetim, ulusun sivil altyapısını açık ve dolaylı biçimde iyileştirerek toplumdaki derin çatlakları onarmaya başlayabilir. 

Abone ol

Michael D. Rich, Jennifer Kavanagh

Seçilmiş başkan Joe Biden, gündemi hakkında açık davranıyor: Salgını kontrol alma, ekonomik istikrarı sağlama, ırksal eşitliği ilerletme ve iklim değişikliğiyle mücadele. Fakat, bunlardan herhangi birini başarıya ulaştırmak için başka bir acil sorunun ele alınması gerekecek. Biden yönetimi, Amerikalıların hükümete ve kamu kurumlarına duyduğu güveni yeniden inşa etmeye başlamalı.

Kamu güveni, siyasal söylemin temelini teşkil ederek gerçeklere ve analizlere olan güven ile derinden iç içe geçmiştir ve araştırmalar, bu güvenin yaklaşık yirmi yıldır düşüşte olduğunu, ‘hakikat çürümesi’ (ing. ‘truth decay’) olarak adlandırdığımız bir sorun yaşandığını gösteriyor. Günümüzde, birçok Amerikalı aşıların arkasında yatan bilimi sorguluyor, hükümet tarafından ilan edilen ekonomi ve suç istatistiklerine kuşkuyla bakıyor ve QAnon ile bağlantılı asılsız komplo teorilerini daha fazla kabul ediyor.

ŞEFFAFLIK VE BİLGİ AKIŞI SAĞLANMALI

Tıpkı köprülerimiz ve yollarımız gibi, Amerika’nın sivil altyapısının da -bir ulusun ortak sorunlarını çözmesini sağlayan uygulamalar ve politikalar- çökmesine izin verildi. Bu durum, gerçeğin çürümesi sorununu ortaya çıkardı. Bu altyapının yeniden inşası, hükümet şeffaflığının artırılması, yürütme organında uzmanlığın desteklenmesi, kapsayıcı bir yönetimin oluşturulması ve vatandaşlık eğitimine yatırım yapılması gibi pek çok alanda ortak bir çabayı gerektiriyor.

Şeffaflığı artırın. Seçilmiş liderler ve onların atadıkları kişilerin Amerikan halkını bilgilendirmeye ve onlar için çalışmaya gerçek bir bağlılık göstermesi için yöneticilerin, hükümet görüşmelerini, planlamalarını ve eylemlerini açık biçimde açıklamaları ve daha sonra hem başarıların hem de başarısızlıkların dürüstçe yapılmış bir hesabını sunmaları gerekir. Bu, verilerin kapsamlı biçimde toplanması ve paylaşılması ile başlar ve üst düzey yetkililerin halka doğrudan bildirilme yapmasıyla devam eder. Mümkün olduğunca, bu standartlar ve raporlama gereksinimlerinin önümüzdeki dört yılın da ötesine ulaşmasını sağlamak için kodlandırılması ve resmileştirilmesi gerekir.

Tarihsel deneyim, güvenin yeniden oluşturulması için bu tür şeffaf bir hesap verebilirliğin barındırdığı güce vurgu yapar. Mesela, 1970’lerde gerçekleşen Kilise Komitesi duruşmaları sırasında, ulusal istihbarat teşkilatları iç casusluk ve gizli komplo iddialarını araştırdı ve bu hesap verebilirlik sayesinde, Watergate döneminde görülen en düşük güven seviyesinden sonra kamu güvenini yeniden inşa süreci başladı.

Şeffaflık, aynı zamanda haber medyası ile etkileşimi de içerir. Gazetecilere karşı daha açık sözlü ve duyarlı olmak ve mümkün olan her yerde haber medyasını halkı bilgilendirme sorumluluğunda bir ortak olarak hesaba katmak da -örnek verme yoluyla öncülük ederek- haber medyasına ve daha genel olarak güvenin geri kazanılmasına yardımcı olabilir.

LİYAKAT KRİTİK BİR ÖNEM TAŞIYOR

Uzmanları teşvik edin. Kamuoyunda algılanan yeterlilik duygusu kamusal güvenin odağında yer aldığından, yeni yönetim, ulusal idarede yer alan mevkilere getirilecek kişileri belirlerken, temel etken nitelikler olmalıdır. Atananların ve daire başkanlarının kendi alanlarında lider olan kişiler arasında yer almasını ve benzer niteliklere sahip ekipler oluşturmasını sağlamak, ülkenin yüz yüze olduğu sorunların üstesinden gelinmesi için temel olarak gerçekleri ve analizleri kullanma vaadini ortaya koyacaktır.

Tarih, bize, bu tür bir yaklaşımın işe yarayabileceğini gösteriyor. 1930’ların başında, Büyük Buhran’ın başlangıcında, federal ekonomik politika yapıcıları önemli kanıtları görmezden geldiler ve sonuç olarak ekonomik buhran daha da kötüleşti. Kriz derinleşirken bir tersine dönüş yaşandı. Verilerin toplanması, analiz edilmesi ve ekonominin yeniden işler hale getirilmesi için kanıta dayalı yaklaşımları benimseyen yeni devlet kurumları oluşturuldu. Yeni politikalar geliştirmek ve uygulamak için gerçek uzmanlığa ve eğitime sahip kişiler göreve getirildi. Zaman içerisinde hükümete duyulan güven arttı. Aynı yaklaşım bugün de işe yarayabilir.

Uzmanlığı ödüllendirmek -ve nitelik sahibi bireylerin olgulara dayalı analizin değerini açıkça dile getirmesine imkân sağlamak- bilim gibi diğer alanlarda da güveni yeniden inşa edebilir. Son olarak, öncü ruha sahip uzmanlarla dolu bir yürütme organı, gençler arasında kamu görevi yaparak ülkelerine hizmet konusunda bir heyecan yaratabilir.

DEMOKRATİK KATILIM VE VATANDAŞLIK EĞİTİMİNİNE ÖNEM VERİLMELİ

Farklı bir yönetim oluşturun. Yapılan araştırmalar, güven duygusunun (bir meseleye/ç.n.) kısmen dahil edilmiş ve temsil edilmiş olma hissinden kaynaklandığını gösteriyor. Netice itibariyle, bir sonraki hükümetin ‘gerçek Amerika gibi görünmesini’  sağlamak, bir sivil altyapı projesi açısından büyük önem taşımayacaktır. Seçilmiş başkan Biden daha şimdiden farklı geçiş ekipleri kurdu; bu adım, gelecekteki kabinenin oluşturulması ve federal hükümet genelinde görev yapacak binlerce personelin atanması açısından daha da önemli hale gelecek. Bu kararlılık, gelecekteki liderler için bir besleyici hat niteliğinde olan staj programlarına varıncaya kadar yönetimin tüm kademelerine uzanmalı. Yanı sıra, katılımdaki çeşitlilik, ırk, cinsiyet, ekonomik durum, din, cinsel yönelim, eğitim ve deneyim gibi mümkün olan en geniş bağlamda düşünülmeli.

Vatandaşlık eğitimi ve gelişimine yatırım yapın. Vatandaşlık eğitim ve gelişim faaliyetleri, çocukların ve yetişkinlerin demokrasinin temellerini, hükümetin nasıl çalıştığını ve hangi ihtiyaçları karşıladığını daha iyi kavramalarına yardım edebilir. Ayrıca, farklı kuşaktan insanlar arasında aidiyet ve sorumluluk duygusu yaratarak bölünmüş topluluklar arasında bir köprü işlevi görebilir.

2019 yılında gerçekleştirilen bir araştırmada, pek çok öğretmen çocuklara vatandaşlık eğitimi vermek için kaynak ve malzeme eksikliği olduğunu bildirdi ve yetişkin nüfusumuz, vatandaşlık gelişimi açısından gittikçe daha az ortak deneyim ya da fırsat buluyor.

Yeni yönetim, sorumluluk sahibi vatandaşlığı teşvik etmeye yönelik öğrenci etkinliklerini veya kurslarını finanse ederek, bu sorunu çözmeye çalışabilir. Aynı zamanda, çeşitli sınıflarda vatandaşlık bilgisi ve anlayışı için standartlar belirlemek üzere iki partinin katılımıyla bir komisyon toplayabilir.

Gençlere yönelik ulusal bir hizmet sunulması ihtiyacı, vatandaşlar arasındaki toplumsal engelleri yıkan ortak deneyimler sağlayabilir ve bu açıdan değerli olabilir. Ülkeye hizmet etmek, aynı zamanda demokratik bir özyönetim sistemine olan güven duygusunu güçlendirebilecek bir katılım duygusunu da teşvik edebilir.

Güvenin geri kazanılması süratli bir şekilde gerçekleşmeyecek ve düz bir çizgiyi takip etmeyecek. Ne var ki, yeni yönetim, ulusun sivil altyapısını açık ve dolaylı biçimde iyileştirerek toplumumuzdaki derin çatlakları onarmaya başlayabilir. Amerika’nın katılımcı demokrasisinin sağlığı buna bağlıdır.

*Michael D. Rich, kâr amacı gütmeyen ve siyasi bir partiyle bağı olmayan Rand Corp.’un Başkanı ve CEO’sudur. Jennifer Kavanagh, Rand Corp.’ta kıdemli bir siyaset bilimcidir ve ABD’deki gerçeklere ve analizlere olan bağımlılığın azalmasını araştıran ‘Countering Truth Decay’ (Gerçeğin Çürümesine Karşı Koymak) girişimine öncülük etmektedir.

Yazının orjinali LA Times sitesinden alınmıştır. (Çeviren: Tarkan Tufan)