Beyaz Miting çağrısı: Öldürülmemiz de dayak yememiz de çok olağan

Sağlık alanında faaliyet yürüten meslek örgütleri, bu alanda çalışanlara yönelik şiddetin sona ermesini talep ederek 15 Mart’ta Ankara’da “Büyük Beyaz Mitingi” düzenleyecek. Miting öncesi milletvekillerinin katılımıyla düzenlenen etkinlikte konuşan TTB Başkanı Sinan Adıyaman, “Şiddet olayı olduğu zaman ‘halledeceğiz, çözeceğiz’ diyorlar. Ama hiçbir şey yaptıkları yok” dedi. SES Eş Genel Başkanı Gönül Erden ise, “Sağlık alanındaki şiddetin bitmesi için toplumsal şiddetin de bitmesi gerekiyor” diye konuştu.

Abone ol

ANKARA - Sağlık alanında yaşanan şiddete karşı ortak mücadele kararı alan sağlık meslek örgütleri, 15 Mart 2020 tarihinde Ankara’da Büyük Beyaz Mitingi gerçekleştirecek. Türk Tabipler Birliği (TTB) öncülüğünde basın mensupları ve milletvekilleriyle kahvaltıda bir araya gelen sağlık çalışanları sağlık alanındaki şiddetin önüne geçilmesi için atılması gereken adımları anlattı. Sağlık alanındaki şiddetin en büyük nedeni olarak sağlıkta dönüşüm programı işaret edilirken Tandoğan Meydanı’nda yapılması planlanan mitinge katılım çağrısı yapıldı.

‘SAĞLIKTA ŞİDDETİ ARTTIRAN BİRÇOK SORUN VAR’

CHP Milletvekilleri Gamze Taşcıer, Ali Şeker, Murat Emir, Servet Ünsal, HDP Milletvekilleri Habip Eksik, Kemal Peköz ve İYİ Parti Milletvekili Aytun Çıray’ın katıldığı buluşmada konuşan TTB Başkanı Sinan Adıyaman, Türkiye’de sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin her geçen gün arttığını söyledi. Sadece hekimlerin değil bütün sağlık çalışanlarının şiddete maruz kaldığını belirten Adıyaman, “Sağlık Bakanlığı’nın istatistiklerine göre 2017 yılında günde 30 sağlık emekçisi sözel ya da fiziksel şiddete uğruyordu. 2018’de bu, günde 40’a çıktı. 2019’un ilk 8 ayında da 50’ye çıktı. Son üç yılda sağlıkçılara şiddet yüzde 60 artmış. Her şeyden fazla artmış. Sağlıkta şiddeti arttıran birçok sorun var. Beş dakikada bir hasta bakılması, sağlıkta dönüşüp programı, bu programla halka sağlık sisteminin dört dörtlük olduğunun ilan edilmesi ama öyle olmaması bunların nedenleri” dedi.

‘HASTALARIMIZLA BERABER TANDOĞAN’I BEYAZA BOYAMAK İSTİYORUZ’

TTB olarak 6 yıl önce sağlıkta şiddeti önleme yasa tasarısı hazırlayıp Meclis’te tüm partilere sunduklarını fakat AK Parti tarafından imtina edilerek çıkarılmadığını ifade eden Adıyaman sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Şiddet olayı olduğu zaman ‘halledeceğiz, çözeceğiz’ diyorlar. Ama hiçbir şey yaptıkları yok. Sağlıkta şiddeti önleme yasa tasarısı yeniden çıksın diyerek partileri dolaştık. Kemal Kılıçdaroğlu, Meral Akşener, HDP Eş Başkanları ve AKP Grup Başkanvekili Naci Bostancı’ya gittik. Naci Bey Sağlık Bakanıyla görüştünüz mü dedi. İstiyoruz da görüşmek dört kere randevu vermediler dedik. ‘Biz bununla ilgileneceğiz’ dediler ama ilgilenmediler. 15 Mart’ta Beyaz Eylem örgütlemeye karar verdik. Şu anda bütün sağlık örgütlerine davetimizi yaptık. Tandoğan Meydanı’nı istedik valilikten fakat henüz yanıt gelmedi. Tüm Türkiye’den gelen sağlıkçılar ve hastalarımızla beraber Tandoğan Meydanı’nı beyaza boyamak istiyoruz. “

‘ÖLDÜRÜLMEMİZ DE DAYAK YEMEMİZ DE ÇOK OLAĞAN’

Sağlık alanında yaşanan şiddetin fiziksel, sözlü, psikolojik ve ekonomik başlıkları altında yaşandığını ifade eden Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Eş Genel Başkanı Gönül Erden ise şunları kaydetti:

“Ölümle karşı karşıya geliyoruz ve şiddete uğramamız da çok normalleştirildi. Artık öyle bir hale geldi ki öldürülmemiz de dayak yememiz de çok olağan. Bu şiddeti her gün artan toplumsal şiddetten de ayrı düşünmüyoruz. Sağlık alanındaki şiddetin bitmesi için toplumsal şiddetin de bitmesi gerekiyor. Bu şiddeti ülkede yaşanan ekonomik krizden de bağımsız görmüyoruz. Çocuklarım aç diyerek kendini yakan insanın çığlığından da bağımsız değil. Bizler de bu ekonomik krizi en derinden yaşıyoruz. Pek çoğumuz yoksulluk sınırının altında ücretler alarak yaşamımızı sürdürmeye çalışıyoruz. Bu ülkede bizlere dönük büyük paralar alıyorlar gibi abartılı söylemler yalan. Her birimizin temel ücreti yoksulluk sınırının altında, açlık sınırına yakın.”

‘HASTALARIMIZLA KARŞI KARŞIYA GELMEK İSTEMİYORUZ’

Sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin sağlıkta dönüşüm programından ayrı düşünülemeyeceğini ifade eden Erden, “Hastalarımızı müşteri konumuna getiren, sağlık emekçilerini köleleştiren sağlık politikalarından da bağımsız değil bu şiddet. Bu yaşadıklarımızın sebebi hastalarımız olarak değerlendirmiyoruz. Hastalarımızla karşı karşıya gelmek istemiyoruz. İktidarın çıkıp her gün sağlığın ücretsiz olduğunu söylediği bir yerde 14 kalemde katkı katılım payı ödeyen vatandaş bunun sorumlusu olarak sağlık çalışanlarını görüyor. Sağlıkta dönüşüm programının iptal edilmeden sağlıkta şiddetin çözülmeyeceğini düşünüyoruz. Biz şiddeti seçilmişlerden de atanmışlardan da görüyoruz. İş yerindeki güvenlik çalışması yürütenlerden de görüyoruz. Bu sorunlara yönelik çözüm önerilerimiz var. Bunları oturup konuşmaya hazırız. Gelin hep beraber konuşalım ve sorunları çözelim” diye konuştu.

‘PARLAMENTODA BİLE ŞİDDETİ GÖRÜYORUZ’

TTB’nin öncülüğünde düzenlenen buluşmada konuşan CHP Ankara Milletvekili Servet Ünsal ise, “Sağlıkta şiddet bugünün olayı değil. Bu şiddeti yaşayan bir hekim arkadaşınız olarak da söylüyorum. Şiddetin sadece sağlık kısmı yok. Kadına şiddeti yıllardır görüyoruz. Eğitimde ve diğer alanlarda da bu şiddeti görüyoruz. Sadece vatandaşlardan değil yöneticilerden, siyasilerden herkesten bir şiddet görüyoruz. Parlamentoda bile şiddeti görüyoruz” dedi.

Sağlıkta şiddetin bıçağın kemiğe dayandığı noktaya geldiğini ifade eden HDP Iğdır Milletvekili Habip Eksik , “Bu şiddetin uygulanmasındaki temel nokta sağlıkta dönüşüm programının gerçekten hastayı müşteri olarak görmesi, sağlık hizmetini ticari bir meta olarak görmesinden kaynaklanıyor. Birçok sorunun en başında sağlıkta şiddet yer alıyor. İktidar sağlık alanını sömüren ve bunu bazı lobilere, şirketlere peşkeş çekmeyi kolaylıkla normal gören bir anlayışta. Sağlığın bu kadar ticarileştirilmesi sorunların tırmanmasına neden oluyor. İktidar savaş politikalarını sonlandırmaması nedeniyle insanların hemen hemen hepsinin şiddeti bir çözüm olarak görmesine sebep oluyor. Hastaneye geldiği zaman en kolay çözüm yolu olarak şiddeti tercih etmesine neden oluyor” diye konuştu.

‘BAKANLIK TABİPLERE RANDEVU VERMEYECEK DE KİME VERECEK?’

Sağlık Bakanlığının hekimlere randevu vermemesine tepki gösteren İYİ Parti İzmir Milletvekili Aytun Çıray ise şunları söyledi:

“Bugün devletle TTB ilişkisinin çok farklı noktaya geldiğini öğrendim. Dört yıl sağlık bakanlığı müsteşarlığı yaptım. Sağlık şurasında doğal üye olmamalarına rağmen tabipler odasını ve eczacılar odasını daima davet ettik ve toplantılara katılıp görüşlerini ifade ettiler. Sağlık Bakanlığı tabipler odasına randevu vermeyecek de kime verecek? Bu hükümetin en büyük hatası şurada. Sağlık arz talep dengesinin isteğe bağlı geliştiği bir sektör değildir. Talep zorunludur. Eğer kamu kontrolü olmazsa halk sömürülür. Gömlek almıyorum diyebilirsiniz ama sağlık ihtiyacı ortaya çıkmışsa bunu karşılamak zorundasınız.”