Berlin'de yeni kurulacak hükümetten dış politikada ne bekleniyor?

Almanya'da yeni kurulacak hükümeti zoru bir süreç bekliyor. ABD, Rusya ve AB ülkeleriyle ilgili yeni yaklaşımlar, Ortadoğu ve göçmen politikasına yönelik yeni kararlar alınması gerekiyor.

Abone ol

KÖLN - 16 yıllık Angela Merkel'in şansölyeliği sona erdi. Pazar günü yapılan seçimlerden Sosyal Demokrat Parti (SDP) yüzde 25,7 ile birinci, muhafazakar Hristiyan Birlik Partileri (CDU-CSU) yüzde 24,1 ile ikinci sırada yer aldı. Üçüncü sıradaki Yeşiller Partisi'nin oranı yüzde 14,8 ve dördüncü sıradaki Hür Demokrat Parti'nin (FDP) oy oranı yüzde 11,5 olarak hesaplandı. SPD'nin başbakan adayı Olaf Scholz Noel'e kadar bir hükümet kurmayı umduğunu söyledi.

Şansölye Merkel koalisyon kurulana kadar görevde kalacak, koalisyon müzakerelerinin ise Noel'e kadar uzama ihtimali yüksek.

Sosyal Demokrat Parti de Hristiyan Birlik partileri de yeni hükümetin kendi liderliklerinde kurulmasını istiyor ve birlikte hükümet kurmayı şimdilik gündeme getirmiyorlar. Ya Yeşiller Partisi, Hristiyan Birlik partileri ve Hür Demokrat Parti anlaşacak, ya da Hür Demokrat Parti, Sosyal Demokrat Parti ve Yeşiller Partisi anlaşarak koalisyon kurulacak.

Hangi partilerle koalisyon kurulursa kurulsun Avrupa Birliği’nin önemli ülkesi, dünyada ekonomisi güçlü ülkelerin başında gelen Almanya’nın yeni kurulacak hükümetini dünya politikasında ciddi sorunlar bekliyor.

Merkel döneminde dünya siyasetinde zor zamanlar ve sert değişiklikler yaşandı. Merkel çok sayıda krizle mücadele eden şansölye oldu. Bu nedenle de kriz yöneticisi olarak dünya siyasetine ismini yazdırdı. ABD’nin Avrupalı müttefikleriyle ilişkileri Donald Trump döneminde zarar gördü. Orta Doğu savaş ve kriz bölgesi olmaya devam ediyor. Rusya Kırım’ı ilhak etti. NATO partneri ve AB adayı Türkiye Rusya’dan hava savunma füze sistemi aldı. Macaristan, Polonya gibi ülkeler sağ popülist çizgileri ile AB’nin demokrasi ilkelerine karşı tutum takınmaya devam ediyor. Çin Hint-Pasifik bölgesindeki iddiasını büyütüyor. Fransa, Almanya’ya AB’nin politikasını belirlemek için baskı yapıyor, bu nedenle yeni hükümetin bir an önce kurulmasını istiyor.

BERLİN’İN YENİ HÜKÜMETİNİ AB’DE BEKLEYEN KONULAR

Fransa en geç 1 Ocak 2022'de AB başkanlığını devralacak. Bu nedenle de Almanya ile birlikte çalışabileceği bir ortağa ihtiyacı var. Macron'un odak noktalarının başında Avrupa’nın ortak savunması, kendi savunma kapasitelerini güçlendirmesi geliyor. Yeni federal hükümetin bu konuda kendi konumunu belirlemesi gerekiyor. Macron'un projesinin NATO'da bir bölünmeye yol açmaması gerektiğini açıklaması da bir diğer görevi olacak.

Yeni hükümet, Mali'deki BM misyonuna katılımı da tartışmaya devam etmek zorunda kalacak. Yeşiller Alman askerinin sınır dışı görevlere gönderilmesinden yana değil. Fransa’nın Sahel bölgesinde özellikle güçlü bir askeri varlığı var. Ancak önümüzdeki yıl bölgedeki asker sayısını 5200'den 3000'in altına düşürmek istiyor.

Euro ülkeleri için bütçe açığı kurallarının uygulanma biçimi, AB'nin iklim paketinin nasıl uygulanacağı gibi sorular da yeni hükümetin öncelikli gündemi arasında olacak. Bunun yanı sıra uzmanlar Belarus-Polonya sınırında artan mülteci sayısının da Berlin’in çözmesi gereken sorunlardan biri olacağını düşünüyorlar. Belarus Başkanı Aleksandr Lukaşenko AB yaptırımlarının uygulanmasından sonra Irak'tan gelen mültecileri AB'ye yönlendirmeye başladı. Uzmanlar mülteci sayısı artarsa, Berlin’in AB'nin dış sınırlarında sert bir yaklaşım uygulamakla AB içinde makul bir göçmen dağılımı arasında seçim yapmak zorunda kalacağını söylüyorlar.

Bir başka sorun da AB içerisinde hukukun üstünlüğü ihtilafında Merkel sonrası federal hükümetin ne kadar belirleyici olacağı. AB Komisyonu, 7 Eylül'de, Polonya'da hükümetin uygulamalarının yargı bağımsızlığına zarar verdiği gerekçesiyle Avrupa Adalet Divanından bu ülkeye para cezası vermesini istemişti. AB Komisyonu hukukun üstünlüğü kriterlerine sıkı sıkıya bağlı kalmakta ısrar ederken, Merkel yakın zamanda Varşova ziyareti sırasında diyaloğa vurgu yaptı. Özellikle Yeşiller Merkel’in bu tutumunu eleştirmişlerdi. Yeşiller, gelecekteki federal hükümette yer alırlarsa, AB'nin anayasal ihlallere karşı geçmişte olduğundan daha sıkı bir eylemde bulunmasını savunması gerektiğini düşünüyorlar.

ABD İLE İLİŞKİLER

ABD, Asya ve Çin'e daha fazla yoğunlaşmak için bazı bölgelerden çekildi. Bu bölgelerde Avrupa ve Almanların çatışmalara çözüm bulma konusunda daha fazla sorumluluk alması gerekecek.

Ayrıca Biden yönetimi Almanya'dan Batı’nın Çin ve Rusya'ya yönelik ortak bir strateji bulmasına yardımcı olmasını umuyor.  Ancak Almanya, Çin’le ticarete çok daha bağımlı ve coğrafi olarak Rusya'ya ABD'den çok daha yakın. Bu nedenle her federal hükümet için bu iki ülkeyi eleştirmenin ne kadar zarar getireceğini hesaplaması gerekiyor. ABD İran’a karşı da ortak hareket etmeyi bekliyor. Bir başka problem de ABD’de Cumhuriyetçilerin Biden üzerinde Kuzey Akım 2 projesi nedeniyle kurdukları baskı. Bu da Almanya’nın yeni hükümetini bekleyen bir diğer sorun olmaya devam ediyor.

RUSYA POLİTİKASI

Yeni kurulacak hükümetin 16 yıl şansölye olarak görev yapan Merkel’den çok daha az tecrübeli olacağı kesin. Suriye politikası, göç baskısı, Kuzey Akım 2 doğalgaz boru hattı projesi, insan hakları ihlalleri, Doğu Ukrayna sorunu gibi zor konular yeni hükümetin Rusya ajandasında yer alacak. Yeşiller, Rusya'daki insan hakları ihlallerine daha sert tepki verebilir. Ayrıca Kremlin'in iklim değişikliği konusunda daha açık davranması için zorlayabilir. SPD ise Putin'e karşı daha uzlaşmacı olacaktır. 

Ancak Alman-Rus politikasında da radikal bir değişiklik beklenmiyor. Ama Putin yeni kurulacak Berlin hükümetinin kararlılığını test edecektir. İlk zamanlar ihtilaflı konularda Kremlin biraz daha yüksek tondan açıklamalar yapması ihtimal dâhilinde yer alıyor.

ALMANYA’NIN ORTA DOĞU POLİTİKASI VE SİLAH SATIŞI

Ortadoğu ülkeleri Alman askeri teçhizatının ana alıcılarından biri. Berlin Bilim ve Politika Vakfı (SWP) tarafından yapılan bir analize göre, 2017'den 2019'a kadar Mısır, Cezayir, Katar, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’ne onayladığı 6,1 milyar euroluk silah satışı, yaklaşık toplam silah ihracat lisansı değerinin yaklaşık üçte birini oluşturdu. Uzmanlar seçimden sonra Alman silah ihracat politikasında yeni bir düzenleme bekliyor. Kurulacak yeni hükümette koalisyonda Yeşiller’in yer alması halinde Körfez monarşilerine ve Kuzey Afrika devletlerine eskisinden daha az silah ihracatı yapılması olası görünüyor.

Yeni Alman hükümeti, Afganistan'dan toplu göçü önlemek için İran'la eskisinden daha yakın çalışıp çalışmama sorunuyla da karşı karşıya kalacak. Tahran, iki milyondan fazla Afgan mülteciyi Avrupa'ya göndermekle tehdit ediyor. Tahran, Avrupalıları İran nükleer programı müzakerelerinde taviz vermeye ikna etmek istiyor.

Almanya’nın yeni hükümeti Türkiye’yi daha fazla eleştirecektir. Ancak Türkiye konusunda çok ciddi bir politik değişikliği kimse beklemiyor.

MERKEL SONRASI ÇİN POLİTİKASI

Merkel'in Başkan Xi Jinping yönetimindeki giderek otoriterleşen Çin'e yönelik dostane rotasının devam etmesi pek mümkün görünmüyor. ABD ve Avrupa Birliği yeni kurulacak hükümetin Çin'i Merkel gibi ekonomik bir ortak olarak değil, sistemik bir rakip olarak görmesini umuyor.

FDP ve özellikle Yeşiller, Çin'e karşı daha değer odaklı bir politikayı savunuyorlar. Çin'in evrensel insan hakları ihlallerine karşı daha güçlü bir yaptırıma tabi tutulmasını istiyorlar. SPD ve Birlik Çin konusunda biraz temkinli davranıyor.

Almanya’da birçok kişi otokratik rejimleri desteklemek yerine insan haklarını ve sivil toplumların güçlendirilmesini öngören bir dış politikayı merkeze yerleştirmesi gerektiğini savunuyor veya bekliyor. Seçimden sonra yeni kurulacak hükümetin böyle bir yöneliminin olup olmayacağını ise kurulacak koalisyon gösterecek.