Bayrak asarken düşen Bedri Kan'ın tedavi masrafları ödenmiyor

Diyarbakır'ın Ergani ilçesindeki özel bir okulda çalışan Bedri Kan, kentteki aydınlatma direklerine Türk bayrağı asılması için çıktığı merdivenden düştü. Boynu, çenesi, kaburgası, dişleri ve omurgası kırılan Kan, tedavi masraflarını ödeyemiyor. Kan, yükseklik korkusu olduğunu ancak çalıştığı okulun müdürünün zoruyla merdivene çıktığını söyledi. Okulun müdürü Çoşkun Yaşar ise bayrak asmak için kimseyi zorlamadığını savundu.

Abone ol

Deniz Tekin

DİYARBAKIR - 19 Mayıs törenleri öncesinde Diyarbakır'ın Ergani ilçesindeki aydınlatma direklerine Türk bayrağı asan görevlilerden Bedri Kan, itfaiye aracının merdiven şasesinin kırılması nedeniyle beton zemine düştü. Özel bir okulda temizlik görevlisi olan Kan, yükseklik korkusu olduğunu söylediği halde okul müdürü Coşkun Yaşar tarafından zorla merdivene çıkarıldığını söyledi.

Ergani Gençlik Hizmetleri ve Spor İlçe Müdürlüğü’nce yapılan bayrak asma çalışmasında 46 yaşındaki üç çocuk babası Kan’ın çenesi, kolu, kaburgası, dişi ve omurgası kırıldı. Olayda Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanlığı’nda görevli itfaiye eri Hüsamettin Arı da yaralandı. Bakıma muhtaç olan ve felç tehlikesi nedeniyle çenesi ameliyat edilemeyen Kan, mama ile besleniyor. Ergani Cumhuriyet Başsavcılığı olayla ilgili soruşturma başlatırken, ağır yaralanan Kan, okul müdürü ve olayın yaşanmasında sorumluluğu olan kişi ve kurumlardan şikayetçi oldu.

KAN: BENİ MÜDÜR ZORLADI

Bedri Kan

Mağdur Bedri Kan, hastaneden taburcu olduktan sonra polise verdiği ifadesinde, olay günü yaşadıklarını şöyle anlattı: “Ben Düşünür Koleji’nde temizlik görevlisi olarak çalışmaktayım. 18 Mayıs 2020 günü saat 06.30 sularında işime gittim. Saat 12.00 sularında işletme sahibi Çoşkun Yaşar beni çağırdı. Ardından Çoşkun’un aracıyla Yenişehir saat kulesinin oraya geldik. Oraya geldiğimizde bana araçtan inmemi söyledi. İtfaiye aracı Yenişehir saat kulesinin orada bulunuyordu. Bana itfaiye aracına binmemi söyledi. Ben de yükseklik korkumun olduğunu söyledim. Bana tekrardan ‘benim çalışanımsın, çıkacaksın’ diye zorladı. Ben de o zorladıktan sonra itfaiye aracının kule merdivenlerine çıktım. Yanımda bir itfaiye eri daha vardı. İtfaiye aracının kulu merdivenlerini çalıştırdılar ve bayrak asmak için saat kulesine doğru çıkarken bir anda merdivenin bağlantı noktasından kopması sonucu yere düştük. Ben yere düşmenin sonucunda nasıl yaralandığımı hatırlamıyorum. Ardından gözümü açtığımda fakülte (Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma) hastanesindeydim. İki gün yoğun bakımda kaldım. Benim görevim olmadığı halde beni itfaiye aracının kulesine zorla çıkardılar. Bana koruyucu ekipman, baret, benzeri malzeme vermediler. Benim yüksekte çalışma belgem yoktur. Şu an sol kolumda, boynumda, dişlerimde, çene ve kaburgalarımda kırık bulunmaktadır. Beni itfaiye aracına zorla çıkaran Çoşkun Yaşar isimli şahıstan ve görevim olmadığı halde buna müsaade eden itfaiye sorumlularından şikayetçiyim.”

‘BELEDİYEYİ SUÇLAYIN, PARA ALALIM’

Bedri Kan’ın eşi Güllü Kan ise, özel okulun sahibi olan Çoşkun Yaşar’ın, eşini zorla itfaiye merdivenine bindirdiğini, itfaiye görevlilerinin bu duruma itiraz etmediğini söyledi.

Eşinin patronu ve ortaklarının kendilerine bazı vaatlerde bulunarak şikayetçi olmaktan vazgeçirmeye çalıştığını dile getiren Kan, şunları anlattı: “Eşimi zorla bayrak asmaya götüren kişi okulun müdürü ve sahiplerinden Çoşkun Yaşar’dır. Belediye çalışan kişi ise onun ortağı (Ergani Gençlik Hizmetleri ve Spor İlçe Müdürü ve Ergani Gençlik Merkezi Müdür Vekili) olan Kenan Taş’tır. Bize ısrarla ‘bizim üstümüze ifade vermeyin, belediyenin üstünde ifade verin’ diyorlar. Eşimin kaza yaptığı patronlarından Kenan Taş bizi telefonla arayarak ‘top sahasına gelin, işiniz var’ dedi. Yanına gittik, bize ‘Bizim üstümüze ifade vermeyin. Onlar (Belediye) götürmüş deyin. Eşin oradan geçerken belediye bayrak asıyordu. Bunlar da gel yardım et demiş. Bende bayrak sevdalısıyım, onun için yardım etmişim desin. Onlardan (Belediyeden) şikayetçi olup para alacağız’ dedi. Ben de ona ‘can bizim canımız, siz para derdine düşmüşsünüz’ dedim. Ondan sonra Çoşkun beni aradı. Bana, ‘Eşini belediyeye koyacağız, yeter ki bizden şikayetçi olmayın’ dedi.  Ben de ona  ‘belediyeye de koysanız sizden şikayetçi olacağız. İnsan olsaydınız, içinizde merhamet olsaydı üstümüze gelir sorardınız’ dedim."

TEDAVİSİ BİTMEDEN TABURCU EDİLDİ

Eşinin patronu Çoşkun Yaşar ile Kenan Taş’ın eşinin tedavi gördüğü Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi yoğun bakım servisini ziyaret ettikten sonra eşinin taburcu edilmek istediğini belirten Kan, “Bizi içeri (Yoğun bakım ünitesi) almadılar ancak suçluları içeri aldılar. Ona para mı verdiler bilmiyorum. Onlar çıktıktan 10-15 dakika sonra doktor ‘hastayı taburcu ediyoruz’ dedi. Kayınım buna itiraz edince doktor da  ‘Yapılacak bir şey yok, kırıktır evde de iyileşiyor’” diye aktardı.

Kan, yaşananları başka bir doktora bildirmeleri üzerine doktorun eşini taburcu etmekten vazgeçtiğini söyledi. Eşinin tedavisinin bitmeden iki gün sonra taburcu edildiğini söyleyen Kan, “Doktor ‘hastanın çıkışını vermişiz, ister götürün ister götürmeyin. Hastanenin bahçesine bırakıyoruz, ne yapıyorsanız yapın. Biz hastanede kabul etmiyoruz. Yatağı da başka hastalara vereceğiz’ dedi. Israrla imza at dedi, ben de atmayacağımı söyledim. Biz kağıda imza atmadan kocamı eve götürdük” dedi.

TEDAVİ MASRAFI İÇİN BORÇLANDILAR

Kan, eşinin kırılan boynunu oynatmaması için kafasına takılan çivili başlığının 18 bin lira olan ücretinin yarısının SGK tarafından karşılandığını, kalan diğer yarısını borçlanarak satın aldıklarını belirtti. Doktorların, eşinin felç geçirme riski olduğu gerekçesiyle kırık olan çenesini ameliyat etmediğini belirten Kan, özel hastanelerin ise çene ameliyatı için 50 bin TL para istediğini ancak bunu ödeyecek ekonomik imkanlarının olmadığını söyledi.

'ALTI AY MAAŞINI ALAMADI'

Kan, eşinin kırık olan çenesinden dolayı bir çocuk gibi bakıma muhtaç olduğunu, mama ile beslediklerini ifade etti. Eşinin 2 yıldır temizlik görevlisi olarak çalıştığı özel okuldan son 6 aydır maaşını alamadığını bilgisine veren Kan, “Onlar bizi bu hale getirdi, gelip bizi sormadılar. Bize hiç sahip çıkmadılar. Eşim 6 aydır maaşını almıyor. 10 bin TL’nin üstünde parasını vermiyorlar. Eşim hastanede tedavi görürken Çoşkun’u aradım, ‘Eşim bu haldedir, bize para lazım’ dedim. Bana, “Para mara yok, sana nereden getireyim’ dedi. 3 çocuğum var. Hiçbir gelirimiz yok, tarlamız yok. Hem benim hem de eşimin anne ve babası yok. Eşim bu aydan sonra İŞKUR’dan kısa çalışma ödeneği de almayacak. Eşimin bu hale getirilmesine neden olan Kenan Taş ve Çoşkun Yaşar’dan şikayetçi ve davacıyız. İnsan olsalardı davacı olmazdık” dedi.

MÜDÜR: AİLEYE MADDİ YARDIMDA BULUNULDU

Kan ailesinin iddia ve suçlamalarına ilişkin telefonla ulaştığımız Özel Ergani Düşünür Koleji’nin Müdürü Çoşkun Yaşar, suçlamaları reddetti.

Resmi tatil olması nedeniyle okul kapalı olduğu için Bedri Kan’ın olay günü okulda çalışmadığını ileri süren Yaşar, “Kimse kimseyi zorla bir yere götüremez. Öyle bir şey söz konusu bile olamaz. Bedri ile ben abi kardeş gibiyiz. Olay günü Bedri ile ben aracımla Yenişehir’den geçerken Gençlik ve Spor Müdürlüğü’ndeki arkadaşlarımız bayrakların yere değmemesi için iyi niyetli olarak bizden yardım istedi. Bedri, bayrakların yere değmemesi için yardım etti. Daha sonra o bayrakları direğe asan itfaiye görevlileri Bedri’yi çağırıp bayrakların direklere asılması için yardım istemiş ve birlikte itfaiye merdivenine çıkmışlar. Olay yaşandığı sırada ben orada bile değildim. Bu okulla ilgili bir durum değil. Bu olay, onu merdivene çıkaran itfaiye görevlilerinin suçu” ifadelerini kullandı.

Olayı öğrendikten sonra Bedri Kan’ın tedavi gördüğü hastaneyi 3 gün boyunca ziyaret ederek onunla ilgilendiğini savunan Yaşar, aileye maddi yardımda bulunulduğunu ileri sürdü. Yaşar, Bedri Kan’ın, okuldan hiç alacağının olmadığını, bunun okulun resmi kayıtlarında belli olduğunu belirtti. Yaşar, son olarak da, Bedri Kan’ın şikayetçi olmaması için baskı yapmadığını, olayın okulla bir ilgisinin olmadığını iddia etti.