Barrett’ın atanması LGBTİ+ aileler için bir tehdittir

Birçoğumuz ABD’de eşcinsellerin evlilik hakkı mücadelesini artık kazanmış olduğunu düşünüyorduk. Belki de durum böyle değildir.

Abone ol

Kara Swisher

Bu makalenin orjinali 24 Ekim tarihinde yayınlanmıştır.

Eşcinsel evlilik, sıkça yaptığım bir şey değil. Bunu ikinci kez yaptığım hafta, Yüksek Mahkeme adayı Amy Coney Barrett’ın eşcinsel karşıtı eğilimlerini işittiğimiz hafta oldu ve bazı mevcut hakimler, ilk etapta evlenmeme izin veren kararı sorguladılar.

Yüksek Mahkeme, 2015 tarihli Obergefell v. Hodges medeni haklar davasında, aynı cinsiyetten olan çiftlerin evlenmek için temel bir anayasal hakka sahip olduğunu teyit edene kadar, evlilik benim gibi insanlar için bir seçenek değildi. Artık ‘eşcinsel evliliği’ değil, basit ve eşit bir evlilik haline geldi.

Bu karar sonrasında hissettiğim sevinci ifade edemem. Bu hak, gey ve lezbiyen dostu eyaletler tarafından verilen medeni birliktelik hakkı aracılığıyla, yıllar boyunca kısmi ve tam anlamıyla yetersiz haklar üzerindeki bir uzlaşmanın ardından verildi. Kaliforniya’da eşcinsel evliliği yasaklayan 8. Kanun Teklifi gibi yıllarca süren zehirli politik girişimlerin ardından gerçekleşti.

BİR İLERİ İKİ GERİ

Sekizinci Kanun Teklifi, 2008’in kasım ayındaki seçim gününde, Barack Obama’nın başkanlığı kazandığı gün yasalaşmıştı. Tarihi Obama galibiyeti, özellikle de ailem için, bu zehirli yasa teklifinin oylanmasının gölgesinde kaldı.

O gece seçim sonuçları açıklanırken, San Francisco’nun Castro mahallesinde bulunan evimizde televizyon izliyorduk. O zamanlar altı yaşında olan en büyük oğlum, Sekizinci Kanun Teklifi’nin yasalaştığını duyduğunda dehşete kapıldı ve tüm ailemizin -diğer annesi ve ben yıllar önce eyalette evlenmiştik- artık ‘yasadışı’ olup olmadığını sordu. Adeta karnına bir yumruk yemişti.

Mesele evlilik olduğunda herkese aynı hak ve himayeleri tanıyacak şekilde genişletmesi nedeniyle, Obergefell kararının bizim için neden bu kadar önemli olduğunu anlayabilirsiniz. Bu karara, 2017 yılında kullandığım boşanma hakkı da dahildir.

Ve hayat her zaman sürprizlerle doludur. 2018’de beklenmedik bir biçimde yeniden derin bir aşka kapıldım. Aynı yıl nişanlandım, 2019’un sonlarında bir bebeğimiz oldu ve iki oğluma kızımız eklendi. Geçtiğimiz yaz arkadaşlar ve ailelerle birlikte büyük, gürültülü ve dansla dolu bir düğün yapmayı umuyorduk ama korona virüsünün farklı planları vardı. Birkaç hafta önce, küçük, sosyal mesafenin korunduğu bir açık hava mekânında maskeli bir davette evlendik.

‘DİNİ HASSASİYETLERİN’ EVLİLİKLE İMTİHANI

Evliliğin zamanlaması iyiydi. Yalnızca iki gün sonrasında, yasal hale gelmesinin ardından eşcinsel çiftlere evlilik izni vermeyi reddettiği için birkaç çiftin dava ettiği Kentuckyli katip Kim Davis’in davasında, Yüksek Mahkeme temyiz başvurusunu reddetti. Davis, dini hassasiyetleri öne sürdü ve kısa süreli bir hapis cezasına çarptırıldı.

Bütün bunlar çok da önemli değil, değil mi? Peki yalnızca uzun bir mücadelenin sonu mu? Hiç de öyle değil.

Yüksek Mahkeme Yargıçları Clarence Thomas ve Samuel Alito ağırlıklarını koyup Obergefell kararına saldırmaya karar verdiler.

“Mahkeme, Birinci Yasal Düzenleme’de açıkça korunan dini özgürlük çıkarlarının üzerinde ayrıcalıklı biçimde yeni bir anayasal hakkı seçerek ve bunu demokratik olmayan bir şekilde yaparak, sadece kendisinin düzeltebileceği bir sorun yaratmıştır” diyerek, kararın, 'mahkemelerin ve hükümetlerin evliliğin bir erkekle bir kadın arasında olduğuna inanan dini taraftarları bağnaz olarak damgalamalarına olanak sağladığını ve dinsel özgürlüğe dair kaygıları görmezden gelmeyi çok daha kolay hale getirdiğini' kaydettiler.

Bu, ben ve diğerlerinin uzun zaman önce sona erdiğini düşündüğü bir savaşta bir uyarı atışıydı. Ve şimdi, bir de eşcinsel hakları hakkındaki görüşleri en iyi ihtimalle ‘sorunlu’ olan Yargıç Barrett’ı Yüksek Mahkeme koltuğuna oturtma çabası söz konusu.

BARRET’IN YÜKSELİŞİ BÜYÜK BİR TEHDİT DEMEK

Eşcinsellere atıfta bulunmak için ne yazık ki modası geçmiş ‘cinsel tercih’ terimini kullanması yeterince kötüydü ve eleştirildiğinde bunu hızlı bir şekilde geri adım attı. Ama bunun sahtekârca bir aldatma olduğu ortaya çıktı: Bunu, geçtiğimiz çarşamba günü Indiana South Bend’de çocuklarının okuduğu özel Hıristiyan okulunun yönetim kurulunda üç yıl boyunca hizmet vermesini konu alan Associated Press (AP) haberinden öğrendik.

AP, aynı zamanda üyesi olduğu karizmatik bir Hıristiyan cemaati olan People of Praise’e bağlı faaliyet gösteren Trinity Okulu’nun 'eşcinsel ebeveynlerin çocuklarına kati bir şekilde yasaklandığını ve açıkça eşcinsel ve lezbiyen öğretmenlerin sınıfta hoş karşılanmadığını belirtti' diye yazdı.

Yargıç Barrett’a, AP makalesi yayınlanmadan önce sona eren duruşmalarında bu konu sorulmadı. Duruşmalarda, LGBTQ topluluğunun hakları hakkındaki düşünceleriyle ilgili kesinlikle hiçbir şey söylemeden kendince iyi bir iş çıkardı. Aynı cinsiyetten olan çiftlerin evlenmesine izin veren federal garantiyi sınırlamak ya da ortadan kaldırmak için Yargıç Thomas ve Alito ile ittifak yapacağından hiç şüphem yok.

TEKRAR ‘YASADIŞI’ MI OLACAĞIZ?

Yargıç Barrett’ın Trinity Okulu’nda verdiği hizmeti duyduktan sonra, küçük oğlum bana, ebeveynleri eşcinsel olduğu için neden bir okulun ona yasaklandığını sordu.

Bir cevabım yoktu. Bir anda 2008 yılındaki o geceye geri döndüm ve kendime şunu sormak zorunda kaldım: Sürekli büyüyen ailem tekrar yasadışı hale gelebilir mi?

Bu korkutucu bir olasılık. Ben henüz evlendiğim eşimi ve düğünümüzde yanımızda duran üç çocuğumuzu düşünerek, yaşadığım huzursuzluğu yatıştırdım: Küçük oğlum yaşını henüz dolduran bebeğimizi kucağına aldı ve 18 yaşındaki büyük oğlum bizlere Mark Tredinnick’in yazdığı ‘A Gathered Distance’ adlı şiiri okudu.

“Bir bahçe nasıl bir arada kalır - bunun gibi

tıpkı geri kalanlarımız, hepimiz gibi - nasıl da bir örnek

Biri buraya bağlanarak yola devam edebilir. Bir bahçe asla

Sona ermez ve sen de öylesin: Bence yeniden bir bahçe olur,

Ve asla, bir bahçe gibi, yok olup gitmezsin.”

Ona yardım edemesem de fark ettim ki, bu sefer -hepimizin bir kez daha öyle olmak zorunda kalacağımız bahçeyle ilgili bu sözleri sürekli tekrarlarken- oğlum korkmuyordu.

Yazının orjinali NY Times sitesinden alınmıştır. (Çeviren: Tarkan Tufan)