Barr, Trump’ın sadakat testini geçemedi

Donald Trump’ın infazcısı olarak görev yapan Adalet Bakanı William Barr, en nihayetinde bir seçimi çalmasına yardım etmeyecekti. Trump’ın ve yandaşlarının tepkisini çekerek istifa eden Barr, mesele anayasal düzeni bozmaya geldiğinde Trump’ın keyfi emirlerini yerine getirmedi.

Abone ol

David Smith

Dick Cheney, George W. Bush’un Darth Vader’ı olarak şöhrete kavuştuysa, ABD Adalet Bakanı William Barr da Donald Trump’ın Sith Lordu haline gelerek, değerli bir halef olarak görüldü.

Barr, gerek Rusya soruşturmasını Trump lehine çevirirken, gerekse de bu yaz yaşanan sivil itaatsizliklere karşı sert bir baskıyı savunurken, başkanın infazcısı rolünü bariz bir keyifle oynadı.

PATRON MU ANAYASA MI?

Fakat o bile nihai sadakat testini geçemedi ya da geçmemeliydi: Patronunun seçimleri çalmasına yardım etmek için ABD anayasasını parçalaması gerekiyordu. Trump’ın yeğeni Mary’nin de kitabının başlığına taşıdığı gibi, bu bir ‘Too Much end Never Enough’ (Çok Fazla ve Asla Yeterli Değil) vakasıydı.

Trump, pazartesi günü, Barr’ın Noel’den önce istifa edeceğini bir Twitter mesajıyla duyurdu. Barr ise kendi hesabından, “Rusya ile ilgili sahte ve temelsiz komplo suçlamalarına” rağmen Trump’ın 'tarihi' siciline övgüler yağdırmadan önce, seçim sahtekârlığı iddialarının 'takip edilmeye devam edeceğini' belirttiği bir istifa mektubu yayınladı.

Barack Obama’nın eski baş stratejisti David Axelrod, bir Twitter mesajında şunları söyledi: “Yaltaklandığı istifa mektubunu yazarken, Barr, Donald Trump’a dair temel bir anlayışı yansıtıyordu: Karnını kaşıdığınızda, bir köpek gibi çok daha uysal bir hale geliyor. Tıpkı Kim [Jong-un] gibi!”

Ancak, dalkavukça sözleri, Barr’ın, kendisinden önceki adalet bakanı Jeff Sessions ve FBI Direktörü James Comey gibi, 45'inci başkanın taleplerini çok sık biçimde yerine getirmeyi reddettiğini gizleyemedi. Barr, demokrasi varoluşsal bir tehlike altındayken, havlamayan bir köpek gibiydi.

Daha önce, 1990’ların başında George H. W. Bush döneminde başsavcı olarak görev yapmış olan Barr, her zaman için geniş bir başkanlık gücüne ve suça karşı sert olmaya inanan biriydi. Bu yüzden, -Joe Biden en sevdiği kelimelerden birini ödünç alarak- Trump ile ilişkisinde en başından itibaren ‘simpatico’ (cana yakın/ç.n.) oldu.

TRUMP İÇİN ELİNDEN GELEN HER ŞEYİ YAPTI

Göreve gelmesinin Senato’da onaylanmasından haftalar sonra Barr, Robert Mueller’ın raporunda (Trump’ın görevden ayrıldıktan sonra yargılanabileceği) 10 inandırıcı iddia yer alsa da, başkanın adaleti engellemekten aklanmasını sağladı. Barr’ın, başkanın özel müşavirinin raporunun önleyici nitelikteki özeti, olumlu şeyleri vurgulamaktan daha fazlasını barındırıyordu.

Barr, zorbaların avukatı ve Trump’ın akıl hocası olan Roy Cohn’un izinden gittiği birçok şey yaptı. Kongre huzuruna çıkarken, kibirli bir şekilde Portland ve diğer şehirlerdeki protestolara karşı saldırgan bir kolluk kuvvetleri tepkisi verilmesini savundu. Michael Flynn ve Roger Stone gibi Trump müttefiklerinin davalarına müdahale etti ve toplu korona virüsü karantinalarına karşı mücadele etti. Bir başsavcıdan ziyade, başkanın avukatı gibi davrandı.

Bütün bunlar Barr’ı 2020 seçimlerinin kâbus senaryosunda potansiyel açıdan mühim bir figür haline getirdi. Kimi gözlemciler, başkanın emriyle, oy sahtekârlığı bahanesiyle federal kolluk kuvvetlerini sayımları durdurmaları ve oy pusulalarına el koymaları için sandık merkezlerine göndermeye çalışabileceğinden korktular. Ancak seçim günü geldiğinde, beklenen en kötü şey olmadı ve sistem işlemeye devam etti.

KIRILMA ANI

Çarpıcı bir biçimde, iki hafta önce Barr, Associated Press’e adalet bakanlığının seçimlerin neticesini değiştirecek yaygın bir seçim sahtekârlığı bulamadığını açıkladı. O andan itibaren, halkın iradesine karşı yürüttüğü Haçlı Seferini gittikçe daha uçsuz bucaksız aşırılıklara tırmandırırken öfkesini halka açık bir şekilde ifade eden Trump’ın gözünde öldü.

Bu bağlamda, ilişkilerindeki diğer çatlaklar daha da belirgin bir hale geldi. Trump, Rusya soruşturmasının kökenleriyle ilgili bir raporun yayınlanmasında yaşanan gecikmelerden de rahatsızlık duyuyordu. Ardından Wall Street Journal, Barr’ın, seçim kampanyası esnasında Biden’ın oğlu Hunter hakkında yürütülen federal bir soruşturmayı gizli tutmak için ‘aylar boyunca’ çabaladığını yazdı.

Trump, cumartesi günü paylaştığı bir tweette, “Bill Barr, seçimlerden önce Hunter Biden hakkındaki gerçeği neden kamuoyuna açıklamadı?” diyordu.

O gece, Trump’ın düşüncelerine şekil verme noktasında pek çok şey yapan ve muhafazakâr Fox News kanalında sunucu olarak çalışan Jeanine Pirro, izleyicilere şunları söyledi: “Siz, Bay Barr, bataklığın o kadar diplerindesiniz ki, sürüngen dostlarınızın sırtını bile göremiyorsunuz.” ‘Amerika’yı Yeniden Harika Yap’ kampanyası ve sosyal medyada ortaya çıkıveren tipler, kendi aralarından biri tarafından ihanete uğrama duygusu yüzünden iki kat öfkeliydiler.

Trump’ın pazartesi akşamı attığı tweetin zamanlaması, televizyon takıntılı başkanın, Biden’ın seçim kurulundaki zaferinden hemen önce gündemi değiştirmeye yönelik bariz bir girişimi gibi görünüyordu. Ama devir değişti. Trump, Sessions’ı kovduğunda, manşetlere taşınan şey siyasi bir depremdi. Bu defa, bu hareket Biden’ın prime-time konuşmasını rayından çıkaramadı.

Artık güç, neredeyse elle tutulur bir şekilde bir başkandan diğerine geçiyor. Trump ise medyayı da kaybettiğinde, tam anlamıyla ‘geçmişteki adam’ olacak.

Yazının orjinali The Guardian sitesinden alınmıştır. (Çeviren: Tarkan Tufan)