Aylin Nazlıaka: İstanbul Sözleşmesi kalacak, AKP gidecek

CHP’nin yeni Kadın Kolları Başkanı Aylin Nazlıaka, İstanbul Sözleşmesi’nden imza çekme tartışmalarına ilişkin, “Asıl hedef kadını toplumun öznesi değil, nesnesi haline dönüştürmek. Kadını iki cinsiyetten biri değil, ikinci cinsiyet haline getirebilmek. Biz kadınlar olarak bu gerici zihniyeti geri püskürteceğiz. İstanbul Sözleşmesi kalacak, AKP gidecek” dedi. “Kotalar bize dar, hedefimiz iktidar” sloganıyla yola çıkan Nazlıaka, “Sıkıştırılmaya çalıştığımız kotalardan çok daha güçlüyüz. Toplumun yarısını kadınlar oluşturuyor, biz de yüzde 50 temsiliyet istiyoruz” değerlendirmesinde bulundu.

Abone ol

ANKARA - CHP’den ihraç edilip daha sonra afla geri dönen, son kongrede Parti Meclisi’ne seçilen eski milletvekili Aylin Nazlıaka, geçtiğimiz günlerde yapılan 14. Olağan Kurultay’da CHP’nin yeni Kadın Kolları Genel Başkanı oldu. Uzun bir aradan sonra parti çalışmalarına kadın kolları genel başkanı olarak devam edecek olan Nazlıaka ile CHP Genel Merkezi’ndeki odasında yeni dönem yol haritasını ve AK Parti tarafından tartışmaya açılan İstanbul Sözleşmesi’ni konuştuk.

Uzun bir aradan sonra partinize geri dönerek önce PM’ye girdiniz, ardından da kadın kolları genel başkanı seçildiniz. Dün de tartışmaya açılan İstanbul Sözleşmesi ile ilgili 81 ilde yaptığınız açıklama ile hızlı bir başlangıç yaptınız. Yeniden CHP’de siyaset yapmayı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Ben partimden sadece kâğıt üzerinde 4 yıl kadar ayrı kaldım; ama pratikte hiç kopmadım. Partililerimizle öyle kuvvetli bir gönül bağı kurmuşuz ki, yuvama geri döndükten sonra çalışmalarımıza kaldığımız yerden devam ediyoruz. Kurultayda da söylediğim gibi; geleceği kadınların şekillendireceğine inanıyorum. Gelecek, bizlerin ellerinde…

’BUGÜNE KADAR KADIN KOLLARI SİYASETİN YARDIMCI ARACI GİBİ GÖRÜLDÜ’

Türkiye’de, kadına yönelik şiddetten ekonomik sorunlara kadar bir dizi problem yaşanıyor. CHP’nin son kurultayında da sorunların çözümüne ilişkin 13 maddelik 2. Yüzyıl Beyannamesi açıklandı. Yeni dönemde kadın kolları olarak sizin yol haritanız ve hedefleriniz neler olacak?

Genellikle partilerin kadın kolları siyasetin yardımcı aracı gibi görülür. Oysaki CHP’nin en emektar, en cesur ve en çalışkan örgütü kadın kollarıdır. Bundan sonra, kadın kollarımız gündemi takip eden değil, gündem yaratan olacak. Halkın içinde dolaşırken sevilen, sayılan, “ne diyorlar” diye sözleri daha fazla dikkate alınanlar olacak. Biz Cumhuriyet Halk Partili kadınları, partimizin en güçlü temsilcisi yapmak için yola çıktık. Genel başkanımızın öncülüğündeki iktidar yürüyüşümüzün kahramanlarının kadınlar olacağı bir yapılanmaya gideceğiz.

İçinde bulunduğumuz dönemde muhalif olmak çok zor, hem kadın hem muhalif olmak çok daha zor. Özgürce siyaset yapmanın, sosyal medyada fikirlerini paylaşmanın suç sayıldığı Türkiye’ye yeniden demokrasiyi getirebilmek, kadın erkek eşitliğini savunmak amacıyla başta CHP kadın örgütleri olmak üzere kadın dayanışmasını büyütüp yükselteceğiz.

’KADINLAR OLARAK YÜZDE 50 TEMSİLİYET İSTİYORUZ’

2018 yılında yapılan yüzde 20 genç, yüzde 33 kadın kotası son kurultayda uygulandı. Böylece PM'de kadın ve genç ağırlığı arttı. Türkiye’de ve partinizde siyasette, iş sahasında kadın temsiliyetini yeterli buluyor musunuz?

CHP’nin Siyasi Partiler Kanunu’nun değişmesi için hazırladığı bir kanun teklifi var. Bu kanun teklifi önümüzdeki günlerde kadın örgütleri ile de istişare edilecek. Elde edilen sonuç neticesinde Meclis’te teklife dönüştürülecek. Bu noktada biz şunu savunuyoruz: Kotalar bize dar, hedefimiz iktidar. Sıkıştırılmaya çalıştığımız kotalardan çok daha güçlü olduğumuzu biliyoruz. Madem toplumun yarısını kadınlar oluşturuyor, biz de yüzde 50 temsiliyet istiyoruz. Bugün erkeklerin çoğu oturdukları koltuğu kadınların emeğine borçlu…

Müzeyyen Yüce ve Aylin Nazlıaka

’KADIN HAKLARI MÜCADELESİNİ PARTİLER ÜSTÜ GÖRÜYORUZ’

CHP’nin Parti Meclisi’ne Kılıçdaroğlu’nun anahtar listesinde olan avukat Sevgi Kılıç da girdi. Kılıç, kimliğinden önce başörtülü olması ile gündeme geldi. CHP’nin ilk başörtülü PM üyesi olarak konuşuldu. Bu durumu hem partinizin bakış açısı hem de kadın olarak nasıl değerlendiriyorsunuz?

CHP’nin il ilçe merkezlerinde, yönetim kadrolarında başörtüsü ile siyaset yapan, partimize oy veren dünya kadar kadın var. Bu açıklamayı yapmayı bile zül sayarım. Ülkenin bunca sorunu varken, hiç kimse kadınları yaşam tarzı, kılık kıyafeti üzerinden ayrıştırmaya, ötekileştirmeye ve kutuplaştırmaya çalışmasın. Bizler buna asla izin vermeyeceğiz. Ben geçmişte şort giydiği için otobüste tekme yiyen kadın arkadaşımızın davasına müdahil olduğum gibi; dolmuşta başörtüsü çekilip çıkarılmaya çalışılan kadın arkadaşımızın da yanında durdum. Bizim kılık kıyafet ile işimiz yok. Hiç kimse kadınların yaşam tercihlerine karışamaz.

’KADINLARLA İLGİLİ GELİŞMELERE SEYİRCİ OLAN DEĞİL, YÖN VEREN OLACAĞIZ’

Özellikle son dönemde İstanbul Sözleşmesi üzerinden de kadın hakları tartışılıyor. Kadın örgütleri hem sosyal medyada hem de sahada mücadele yürütüyor. Siz bu noktada nasıl bir yol izleyeceksiniz?

Bu süreçte kadın dernekleri ve kadın platformları ile toplumsal cinsiyet eşitliği alanındaki uluslararası organizasyonlarla çok daha sıkı bağlar kuracağız. Her zaman erişilebilir olacağız. Yeni dönemde en büyük hedefimiz CHP’nin kadın örgütlerini, ülkemizde ve dünyada kadın mücadelesini, demokrasi, adalet, eşitlik ve özgürlük mücadelesinin öncüsü yapabilmek. Ülkemizde ve dünyada kadınlarla ilgili gelişmelere seyirci olan değil, hızlı ve etkin biçimde yön veren bir örgütlenmeyi ve çalışma disiplinini sürdürülebilir hale getireceğiz. Ayrıca genç üye sayımızı artırmaya dönük çalışmalar yapacağız. Bilimsel verilere dayalı, ortak akıl ve stratejiyle çalışacağız.

İSTANBUL SÖZLEŞMESİ: KADIN TOPLUMUN ÖZNESİ DEĞİL, NESNESİ YAPILMAK İSTENİYOR

Peki, İstanbul sözleşmesi neden kaldırılmak isteniyor?

Türkiye siyasetinde tarikat ve cemaatler her zaman etkin rol oynadı. Dün FETÖ’cüler ile beraber olanlar bugün tarikat ve cemaatlerle iş tutuyor. Tarikat ve cemaatler, AKP’nin üzerinde yapılandığı zemini oluşturuyor. Zaten İstanbul Sözleşmesi’ne karşı olan kesim tarikat ve cemaatler. Bunlar, İstanbul Sözleşmesi ile ilgili gerçek dışı söylemler geliştiriliyor. Bu düşüncenin altında yatan asıl hedef kadını toplumun öznesi değil, nesnesi haline dönüştürmek. Kadını iki cinsiyetten biri değil, ikinci cinsiyet haline getirebilmek. İçinde bulunduğumuz dönemde Türkiye’de bir cins kırımı var. Kadınlar sırf kadın oldukları için şiddet görüp katlediliyor. İstanbul Sözleşmesi ise kadınların yaşam hakkını teminat altına alan, bizim için olmazsa olmaz olan uluslararası bir sözleşmedir. Aynı zamanda bizim kırmızı çizgimizdir. Bu sözleşmeden imzanın geri çekilmesine asla izin vermeyeceğiz. Laiklik bu ülkenin çimentosudur. Laikliği yok etmek isteyenlerin ilk saldırdığı kesim kadınlardır. Biz kadınlar olarak bu karanlık zihniyetleri geri püskürteceğiz. Bu süreç AKP’nin gidişini hızlandıracak. İstanbul Sözleşmesi kalacak, AKP gidecek.