Ay Dünya’ya iki kat daha yakın olsaydı neler olurdu?

Uydumuz Ay, gezegenimiz üzerindeki birçok etkisiyle yaşamımızda temel bir yer teşkil ediyor. Peki, şimdiki mesafesinin yarısı kadar yakın olsaydı, Dünya'da ne tür değişiklikler olurdu?

Abone ol

Joanna Wendel

Jim Carrey’nin 2003 tarihli filmi Bruce Almighty’de, Carrey’nin karakteri birden bire tanrısal güçler kazanır ve bu güçleri sevgilisini etkilemek amacıyla dolunaya kement atmak ve Dünya’ya yaklaştırmak için kullanır. Filmin ilerleyen kısımlarında, arka plan görüntüleri, Dünya çapında yaşanan devasa ve benzeri görülmemiş sellerle ilgili TV haberlerini gösterir.

Film açık biçimde fantastik olsa bile, şu soruyu gündeme getiriyordu: Ay, Dünya’ya bugün olduğundan iki kat daha yakın olsaydı ne olurdu?

DEVASA GELGİTLER, VOLKANİK FELAKETLER VE DİĞERLERİ

Maine Üniversitesi'nden bir fizikçi olan Neil Comins, filmdeki sel senaryosunun, Ay’ın birdenbire Dünya’nın çok daha yakınına gelmesi durumunda gerçekten de neler olabileceğinden çok uzak olmadığını söylüyor. Ay’ın en yaygın bilinen etkisi, Dünya’daki okyanuslar üzerindeki yerçekimi kuvvetidir ve bu da her gün iki yüksek gelgit ve iki düşük gelgitle sonuçlanır.

Comins’in Live Science’a aktardığı kadarıyla, eğer Ay Dünya’ya şu anki mesafesinin yarısı kadar uzakta olsaydı, gelgitler şimdikinden sekiz kat daha yüksek olurdu. Kimi adalar günün büyük kısmında tamamen sular altında kalabilir ve büyük bir nüfusu barındıran kıyı bölgeleri, büyük ihtimalle yüksek gelgit yüzünden yaşanmaz olurdu, diyor.

Bununla birlikte, daha yakınımızda dönen bir Ay’ın tek etkisi daha yüksek okyanus gelgitleri olmazdı. Comins, Ay’ın, Dünya’daki topraklar üzerinde de gelgit etkisine sahip olduğunu söylüyor.

Comins, şayet Ay birdenbire Dünya’ya şimdikinden iki kat daha yakına gelseydi, yaratacağı etki bir çekiçle gonga vurmak gibi olurdu, diyor: Çünkü Ay’ın yerçekimi etkisinin aniden artan gücü nedeniyle, oluşan enerji dalgaları gezegen genelinde yankılanacaktı.

Londra Queen Mary Üniversitesi’nde tarihi ve sosyal volkanbilimci olan Jazmin Scarlett, "Bu ani yerçekimi darbesi aslında yerkabuğunu etkileyecektir, bu da daha fazla depremi, daha fazla volkanik patlamayı tetikleyebileceği anlamına gelir” diyor.

YERKABUĞUNU BÜKER, DÜNYA’NIN DÖNÜŞÜNÜ YAVAŞLATIR

Scarlett, mesela, Güneş Sistemi’ndeki volkanik açıdan en faal gezegen olan Jüpiter’in uydusu Io’yu ele alalım diyor. Io’nun volkanik mekanizması, Jüpiter’in ve diğer iki uydusunun yerçekiminin yarattığı itme ve çekmeden kaynaklanır. Ay birdenbire şimdiki mesafesinin yarısı kadar yakınımıza gelseydi, Dünya da benzer bir kaderi paylaşabilirdi.

Gezegenin kabuğunun aniden bükülmesiyle beraber, zaman geçtikçe Dünya’nın dönüşü yavaşlayacaktır. Bunun sebebi, Ay’ın yerçekimi okyanusları kendisine doğru çekerken, okyanus tabanı ile su arasında gerçekleşen sürtünmenin Dünya’nın dönüşünü yavaşlatmasıdır.

Comins, günümüzde Dünya’nın dönüş hızının her yüzyılda saniyenin binde biri kadar yavaşladığını ifade ediyor. Şayet Ay şimdiki uzaklığının yarısı kadar yakınımızda olsaydı, Dünya’nın dönüşü daha da yavaşlayacak, günlerimiz ve gecelerimiz uzayacaktı.

Eğer aniden gerçekleşen bu depremlerden, volkanik patlamalardan, günlerin ve gecelerin uzamasından ve daha yüksek gelgitlerden kurtulabilseydik, en azından daha sık Güneş tutulmaları yaşandığını görebilirdik. Comins, Ay gökyüzümüzün daha geniş bir alanını kaplayacağından, bizim bakış açımıza göre Güneş’in önünden geçme ihtimalinin daha yüksek olacağını söylüyor. Net biçimde olmasa da Ay’ın karanlık siluetinin çevresinde parlayan Güneş koronasını (dış atmosferini) bile görebilirdik, diye ekliyor. Diğer türlü, Ay ve evreleri neredeyse aynı görünecek, yalnızca gökyüzünde daha büyük görünecekti.

BU MÜMKÜN MÜ?

Peki ya Ay birdenbire yakınımıza gelmek yerine yavaş yavaş dönerek Dünya’ya yaklaşırsa ne olur? Scarlett, gezegenin yerkabuğunun ve gelgitlerinin daha yavaş değişeceğini ve bu durumun yaşamın uyum sağlamasına izin vereceğini umduğunu söylüyor.

Scarlett, daha uzun gün ve geceler var olan iklimi değiştirebilir ve evrimsel değişimleri çeşitli biçimlerde yönlendirebilir, diyor. Hayvanların geceleri daha parlak bir Ay’a uyum sağlaması gerekecekti. Örneğin, avcılar avlanırken daha fazla ışık altında olacağından, avın, geceleri nasıl daha iyi saklanacağını öğrenmesi gerekebilirdi.

Morgan Freeman’a süper güçler veren bir Dünya-Ay sarsıntısına yol açmayacak olsa da, doğal bir olay Ay’ın Dünya’nın daha yakınına sürüklenmesine neden olabilir mi?

Bu tabii ki çılgınca bir spekülasyon fakat Comins’in buna da bir yanıtı var: “Eğer yeterince büyük bir nesne Dünya-Ay sistemine yaklaştıysa ve bu nesne ilerlerken Ay kendi yörüngesinin doğru noktasındaysa, bu nesne potansiyel olarak Ay'dan enerji alabilir ve bu durum uydumuzun bize daha yakın bir yörüngeye girmesine yol açar."

Dolayısıyla, Ay’ı bir lavabo deliğinin etrafında dönen bir top gibi bize doğru itmesi için tam olarak doğru zamanda ve doğru yerde Dünya’nın yakınından vızıldayarak büyük bir asteroidin geçmesi gerekir. Elbette, eğer öyle bir şey olsaydı bile, şimdiki mesafenin yarısı kadar yaklaşması uzun yıllar sürerdi ve Dünya’ya olan etkileri hemen hissedilmezdi.

Yazının orijinali Live Science sitesinden alınmıştır. (Çeviren: Tarkan Tufan)