Avukat Kahramanoğlu: Çocuk istismarı davalarında ne ajanlığımız ve FETÖ'cülüğümüz kalıyor

UCİM avukatı Mine Rana Kahramanoğlu, çocuk istismarı davalarının, sıradan davalar gibi görülmemesi, mahkemelerin ihtisaslaşması gerektiğini söylüyor.

Abone ol

Pelin Akdemir

BURSA - Elmalı, Ensar Vakfı, Fatih Nurullah, kamuoyunda bilinen çocuk istismarı davalarından. Cizre’de 40’ı aşkın öğrencinin, Dikili’de 8 öğrencinin istismarından yargılanan sanıklar tutuklanmadı. Çocuk istismarı davalarında “neden bağırmadın?” diyen mahkeme başkanı da oldu, intihar girişiminde bulunan çocuk için “mağdurun rızası var” diyen mahkeme de…

Saadet Öğretmen Çocuk İstismarı ile Mücadele Derneği (UCİM) Bursa İl ve İhbar Koordinatörü avukat Mine Rana Kahramanoğlu ile çocuk istismarı davalarını konuştuk. Kahramanoğlu, çocuk istismarı davalarına bakan hakimlerin pedagojik eğitim almaları ve mahkemelerin ihtisaslaşmalarını gerektiğine vurgu yapıyor.

Avukat Mine Rana Kahramanoğlu, çocuk istismarı davalarına bakan hakimlerin pedagojik eğitim alması gerektiğini belirtti. 

‘YARISI GÜN IŞIĞINDAYSA YARISI KAPALI’

Çocuk cinsel istismarı olaylarının ne kadarı davaya dökülüyor?

Olayların hepsinde tabi ki dava açılmıyor. Şikayetini gizleyen, çocuğu örtbas eden, konuşmak istemeyen aileler, baskıyla vazgeçirilenler var. Bazen okullarda oluyor, müdürler kapatıyor. Yarısı gün ışığındaysa, yarısı kapalı.

Çocuk cinsel istismar davaları ne kadar sürüyor?

Çocuk istismarı davaları uzun sürmüyor. İddianame yazılıp dava açıldıktan sonra, sanık tutukluysa duruşma safhaları kısa sürüyor. Sanığı tutuklamadıysa, son celsede kimseyi bulamıyorsunuz. Sanığın son sözünü almak için uzuyor da uzuyor. Sanığı bulamadığımız için yaklaşık 4 yıl süren bir davamız var. Bir diğer davada iddianame yazıldı, 6 ay sonra dava bitti.

Çocukların davalarda bulunma süreci nasıl işliyor?

Olay ortaya çıktığında, Çocuk İzlem Merkezi’nde pedagog gözleminde avukat ve savcı eşliğinde ifadesi alınıyor. Dava açıldıktan sonra mahkemelerin adli görüşme odalarında çocukların bir daha ifadesi alınıyor. Bizim amacımız çocukların duruşma ortamında olmaması. Her ilde adli görüşme odası olmadığı için mahkeme salonunda da ifadesi alınabiliyor. Bazen hakimler, 15-16 yaşında olan çocukları adli görüşme odasına göndermiyor.

‘ÇOCUĞUN BEYANI ESAS’

Duruşmalara katılmak çocukları nasıl etkiliyor?

Bu durum çocukları sürekli örseliyor. Zaten olayı yaşıyor, bir daha mahkemede yaşıyor. Çocuğun beyanı esas. Eğer ek bir şey olacaksa çocuğun ifadesi alınmalı. Aynı ifadeyi almak için tekrar mahkemeye çağırmak çocukta hem strese hem de psikolojik baskıya neden oluyor. Çocuklar, o kişiyi bir daha görmek istemiyor.

Bursa’daki bir davada sanık, akıl sağlığı raporu alınması için adli tıpa gönderildi. Sanıklar bu durumu kullanıyor mu?

İstismarla akıl hastalığının bağı yok. “Benim cezai ehliyetim yok” diyecek sanık. Bunu herkes kullanmaya çalışıyor ama zor. "Benim akıl hastalığım var, bunu yaptım” diyeni hiç görmedim.

‘SANIĞIN MAHALLEDE İYİ BİRİ OLUP OLMADIĞI SORUŞTURULABİLİYOR’

Çocuk istismarı davaları daha çok ne yönde sonuçlanıyor?

Bazen beraatla karşılaşıyoruz maalesef. Beraat kararları daha çok yankı uyandırıyor. Hâkim bazen çocuğun beyanını yeterli bulmuyor, bazen somut delil arıyor, bazen sanığın mahallede iyi biri olup olmadığını soruşturuyor. Yargılamalar ilginç. İstismar davaları normal davalar gibi olmamalı. Netice itibarıyla derin bir yara var ve ortada olan bir şey değil. Somut bir kanıt bulmak zor.

Basının veya sosyal medyanın cinsel istismar davalarına etkisi nasıl oluyor?

Basının, sosyal medyanın ya da bizim davayı takip etmemiz, mahkeme üzerinde bir baskı oluşturuyor. Ama Elmalı Davası gibi bazen aksi baskı da olabiliyor. Sanıkları beraat etti. Kararlar, bir baskıyla verilmemeli. Konunun toplumda daha çok yer edinmesi de mahkemeler üzerinde farklı bir bakış açısı katıyor.

‘HÂKİMİN PEDAGOJİK ALT YAPISI OLMALI’

Hakimlerin tavrı nasıl oluyor?

Çocuk örselenmesin diye çaba gösterip adil karar vermeye çalışan hakimler de var, kimi de sıradan bir dava olarak görüyor. Kimi hakimler, bir çocuğu öpmeyi, kucağına oturtmayı “ne var bunda” tavrıyla yaklaşıyor. Hâkimin pedagojik alt yapısı olmalı ki, çocuklarla doğru iletişim kurup doğru yargılama yapsın. Vergi cezasındaki ve istismar davasındaki duygu farklı olmalı.

Verilen cezalar yeterli mi?

Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan da ceza verilmeli. Mahkemeler bunu yapmıyor. Hapis cezası, 20-25 yıldan az olmamalı. Tabii her davada durum farklılaşıyor, her dava için farklı bir şey söyleyebiliriz.

‘BU DAVALARDA ZAMANAŞIMI OLMAMALI’

Yıllar önce cinsel istismara uğrayan mağdurlar, sanığın ceza alması için yıllar sonra dava açabiliyor mu?

15 yıl zamanaşımı var. Eğer 15 yıl zamanaşımına takılmazsa dava açabilir. 18 yaş, şikâyet edebilecek şekilde ayarlanmış hukukta. Ama insanlar 30-40 yaşına gelince bir şeyleri fark edip konuşabiliyor. Bu davalarda zamanaşımı olmamalı.

Mağdur çocuğun ailesinin tepkisi ne yönde oluyor? Reddeden aileler nasıl davranıyorlar?

“Çocuğum anlattı ama ben inanmadım” diyen çok oluyor. Bir olay vardı. Anne, babanın yaptığına inanmıyor. Kız evden kaçıp başkasıyla evleniyor. Bu sefer baba, ikinci kıza da istismarda bulununca, inanabilmek için kızına ses kayıt cihazı takıyor. Öyle inanıyor. Çocuk, babası hakkında neden böyle bir yalan söylesin? Problem çocukların dinlenmemesi. Çocuk yalan söylemeyi bilmez, yetişkinler yalan söyler. Reddetmek daha kolayına geliyor ama sonra bir gün çok kötü yüzleşiyor.

Davalarda mağdur çocukların yaş aralığı nedir?

Bir yaşında bebek de var, 16 yaşında olan da var. Pedofili dediğimiz şey sıkıntılı bir şey. O kadar değişik durumlar var ki, bir yaş aralığı veremeyiz. 15-18 yaş arasındaki çocuklar şikayetinden vazgeçebiliyor. Cebir tehdidi varsa sanık ceza alıyor.

Davalardan sonra çocuklar hayata adapte olmakta zorlanıyorlar mı?

Elbette. Çok uzun bir terapi süreci… Travmayı hemen keşfedip hemen müdahale edilmesi gerekiyor. Ama üzerinden yıllar geçiyor, tedavi edilmiyor. İnsanların bu durumun tedavi edilmesi gerektiğini bilmesi lazım.

‘TOPLUMSAL ÖĞRETİLER NEDENİYLE ERKEK ÇOCUKLARI DAHA FAZLA ETKİLENİYOR’

Cinsel istismar vakalarında cinsiyet yönelimi nedir? Davalara baktığımızda kız çocuklarının daha fazla istismar edildiğini görüyoruz.

Dünya Sağlık Örgütü’nün raporlarına göre yüzde 25 kız çocuklarına, yüzde 5-10 civarı erkek çocuklarına cinsel istismarda bulunuluyor. Bu raporlar gerçeği yansıtmıyor da olabilir. 10 davadan 6’sı kız, 4’ü erkek. Toplumsal öğretilerden dolayı erkek çocuklarını daha fazla etkiliyor. Edirne’de çocuk, savcı dava açmadığı için intihar etti.

‘NE CIA AJANLIĞIMIZ KALIYOR NE FETÖ’CÜLÜĞÜMÜZ’

Sanık avukatlarının savunması nasıl oluyor?

Avukatlık savunma üzerine kurulmuş bir meslek. Herkes savunma hakkına sahip. Bir duruşmada yanımda baba oturuyor, karşı tarafın avukatı savunma yapıyor. Hâkim, “Lütfen yaralayıcı beyanlarda bulunmayalım. Burada baba var” diyerek uyarıda bulundu. Öyle şeyler duyuyoruz ki, ne iftiracılığımız kalıyor, ne CIA ajanlığımız kalıyor, ne FETÖ’cülüğümüz… Klasik savunmaları ‘ailenin husumeti var, çocuğa öğretiliyor ya da çocuk yalan söylüyor.’ Hakaret eden de var.

Ne olmalı? Davaların düzeltilmesi gereken tarafları nelerdir?

Eğitim ve farkındalık olmalı. Çocuğu dinlemek, doğru ebeveyn olabilmek, çocuğa inanmak gerekiyor. Basın çocukları kullanmamalı. Mahkemeler ihtisaslaşmalı. Yani pedagojik olarak eğitim almış hakimlerin davalara bakması gerekir.