Avukat Ayşegül Karpuz: Suriyelilere verilen statünün gerçek hayatta karşılığı yok

Avukat Ayşegül Karpuz, Türkiye'deki Suriyelilere verilen 'geçici koruma statüsü'nün gerçek hayatta bir çok sorunu çözmeye yetmediğini söylüyor. "Aslında bu insanlar statüsüz" diyen Karpuz, "Çözüm nedir" sorusuna, "Türkiye'deki Suriyelilere mültecilik ve yurttaşlık hakkı bir an önce tanınmalı" yanıtını veriyor.

Abone ol

İZMİR - Türkiye’de kayıtsız olanlarla birlikte yaklaşık 3.5 milyon Suriyeli yaşıyor. Resmi verilere göre Türkiye nüfusunun yaklaşık yüzde 4’ünü Suriyeli mülteciler oluşturuyor. Türkiye’deki Suriyeliler, 2014 yılında ‘geçici koruma statüsü’ kapsamında alındı. Ancak Avukat Ayşegül Karpuz’a göre ‘geçici koruma statüsü’ verilen Suriyeliler özellikle büyük şehirlerde haklara erişim konusunda ciddi zorluklar yaşıyor.

'Geçici koruma statüsü’nü, Göç İdarelerinin mültecilere karşı tutumunu, Suriyeli mültecilerin yaşadıkları sorunları, göç ve iltica alanında gönüllü ve profesyonel olarak çalışan Avukat Ayşegül Karpuz ile konuştuk.

'MİSAFİR ALGISI DEĞİŞMEDİ'

Geçici koruma statüsü nedir? Bize kısa bir bilgi verir misiniz?

Türkiye açısından bakacak olursak; ülkelerindeki iç savaştan dolayı sınırlarımıza kitlesel olarak ya da bu dönemde bireysel şekilde gelen Suriyeli mültecilere ülkemizde geçici bir kalış hakkı sağlayan sağlık eğitim vb. temel haklar tanıyan bir çeşit koruma statüsüdür. Ulusal mevzuat olarak Geçici Koruma Yönetmeliği'nde düzenlenmektedir.

Geçici koruma yeterli bir statü mü?

Geçici koruma statüsü; bugün geldiğimiz noktada yaklaşık 5 yıldır Türkiye’nin bir gerçeği. Bu statünün ortaya atılmasından önce Suriye uyruklu mültecilere misafir deniliyordu. Ancak söz konusu misafir algısı bu statü ile bir değişime uğramadı. Hala birçok yerde bu insanlara misafir gözüyle bakılıyor. Suriye uyruklu mültecilerin Türkiye’de kalıcı bir şekilde yaşayacaklarına ilişkin bir algı söz konusu değil. Bu algının yaratılması da istenmiyor ve toplum tarafından da hep gidecekleri gözüyle bakılıyor.

Suriye uyruklu mülteciler göç idaresine kayıt yaptırarak bu statüyü kazanabiliyor. Geçici koruma yönetmeliğine göre birtakım haklar ve yükümlülükler var ancak bu statü hiçbir zaman kişiye kalıcı ve belirli bir statü vadetmiyor. Tabii ki Türkiye’nin de işi hiç kolay değil. Yaklaşık 3 milyonluk bir nüfustan bahsediyoruz. Türkiye her zaman bir göç ülkesi oldu ama hiçbir zaman böylesi bir sayıyı bir anda bünyesinde barındırmadı. O yüzden bugün daha zor bir aşama yaşandığını söyleyebiliriz. Ancak mevcut durum bu kişilerin temel hak ve özgürlüklerinden mahrum kalacakları anlamına gelmez. Eğer siz demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti iseniz ki anayasamızda böyle der. Topraklarınız üzerinde yaşayan her insana bu hakları sağlamakla yükümlüsünüz.

Avukat Ayşegül Karpuz

'BU DURUMUN GERÇEK HAYATTA BİR KARŞILIĞI YOK'

Mültecilere verilen bu statünün gerekleri hayat pratiğiyle uyuşuyor mu?

İlk zamanlar Suriyelilerin kimlik almaları görece kolay bir işlemdi. Geçici koruma statüsünü alabilmek için giden Suriye uyruklu bir mülteciden bir kira sözleşmesi ya da oturduğu eve ilişkin adres yazan bir elektrik, su vb. fatura isteniyordu. Hatta bu belgeler olmasa adres beyanı ile dahi güvenlik araştırması sonucunda kayıtları yapılıyordu. Daha sonra güvenlik soruşturmalarının uzaması, mültecilerin sosyal ve ekonomik sebeplerle adres değiştirmesi ile bu süre 8-9 aya uzamaya başladı. En son bugünlerde özellikle büyük şehirlerde kayıt yaptırmak isteyen Suriye uyruklu mültecilerden bu belgelerle birlikte ev sahibinin de tapusuyla birlikte gelmesi şartı koşulduğu biliniyor. Bu koşulu sağlamak oldukça zor. Düşünün ki Suriye uyruklu mültecisiniz ve toplumun çoğunluğu tarafından dışlandığınız için ev bulmakta güçlük çekiyorsunuz. Sadece şehrin getto dediğimiz bazı bölgelerinde yaşayabiliyorsunuz. Zaten buralarda kaldığınız evler genellikle tapusuz, kaçak, kentsel dönüşüme tabi vb. şekildedir. Çok zor şartlarda bir eve yerleşmenin yanı sıra bir de ev sahibinizi alıp kimliğiniz için göç idaresine götüreceksiniz. Bu durumun gerçek hayatta bir karşılığı yok.

'KİMLİKSİZLİK HAKLARA ERİŞİMİN ÖNÜNDE BÜYÜK BİR ENGEL'

Peki, gerçekte yönetmeliğe göre kimlik çıkarılması hangi koşullara bağlı?

Yönetmelikte; göç idaresine gidilerek gerekli formlar doldurulup biyometrik verilerin kaydedilmesiyle kayıt oluşturulur şeklindedir. Az önce bahsettiğim bir takım şartları göç idaresi kendi iç genelgesi ile dayatıyor. Bunun hukuka uygun bir yanı yok. Çünkü pratikle uyuşmuyor ve en önemlisi kimliksizlik haklara erişimin önünde büyük bir engel.

Yani keyfi bir tutum mu söz konusu?

Evet, göç idareleri keyfi bir tutumla zaten zor durumda olan insanların durumunu daha da zorlaştırıyor. Bunu iş yükünü azaltmak ve belirli illerde nüfusu sabit tutmak için yaptıklarını düşünüyorum.

'YAŞAM HAKKI BABINDA SAĞLIĞA ERİŞİM HAKKI ORTADAN KALKIYOR'

Peki, Suriyeliler istedikleri illerde ikamet edebiliyorlar mı?

Geçici koruma kimlik kartı edindikten sonra il değiştirmek için 2-3 ay öncesine kadar göç idaresinden yol izin belgesi alındıysa nakil işlemi de yapılıyordu. Ancak artık İzmir için en az 3 koşul getirildiğini biliyoruz. Kayıt ilinden yol izin belgesi ile İzmir’e gelip yerleşmek isteyen Suriye uyruklu bir mültecinin göç idaresine ya bir iş sözleşmesi ya sağlık raporu ya da öğrenci belgesi sunması gerekiyor. Tabi bu da hayatın gerçekleriyle uyuşmuyor. Öğrenci belgesi için okula kayıt için gidildiğinde okul müdürü kimlik olmadan kayıt yapamayacağını söylüyor. Sigortalı çalışma ya da iş sözleşmesi şartı ise bana çok ütopik geliyor. Çünkü beyaz yakalı mültecilerde dahi kayıtlı olma hali çok az. Mülteciler en çok da iş gerekçesiyle başka bir ile geçmek zorunda kalıyorlar. Özellikle mevsimlik tarım işçiliği, parça başı çalışma ya da tekstil sektöründe çalışan insanları akrabaları şu ve ya bu ilde iş var diye çağırıyor. Sadece yaşam ve geçim derdi ile başka bir ile gidiyorsunuz ama kayıt dışı çalıştığınız için naklinizi yaptıramıyorsunuz.

Göç idaresi Türkiye’de mültecilerle ilgili çalışan bir kurum. Türkiye’deki Suriyeli nüfusun kayıt dışı bir alanda çalıştığının bilincinde olması gerekir. Çünkü bu durum Suriye uyruklu mültecilerden kaynaklanmıyor. Bütün Suriye uyruklu mülteciler elbette ki sigortalı çalışmak ister. Ona sigorta yapmayan kayıt dışı çalıştıran Türkiyeli işverenler. Özetle Göç İdaresi, Suriye uyruklu bireylere bağlı olmayan bu koşulların sağlanmasını talep ediyor. Burada hemen şu soruyu soralım; acaba Çalışma Bakanlığı bu kayıt dışılığı ne kadar ve nasıl denetliyor?

Burada açık bir hukuka aykırılık söz konusu ama en başında bu temel olan bir başka hakkın ihlaline sebebiyet veriyor. Yaşam hakkı babında sağlığa erişim hakkı ortadan kalkıyor.

'BİR GEBENİN ŞİDDETLİ KARIN AĞRISI ACİLDEN SAYILMAZ'

Bu durumdaki mülteciler ne gibi sorunlarla karşılaşıyor?

Eğer kimliği yoksa acil hizmetler dışında hiçbir sağlık hizmetinden faydalanamıyor. Acil diyorsam Suriye uyruklu kadın danışanlarımdan örnek vereyim mesela bir gebenin şiddetli karın ağrısı acilden sayılmaz. Eğer siz geçici koruma statüsü sahibi iseniz ikamet ile zorunluluğunuz var. Hangi ilde kayıt olduysanız o ilin sosyal ve ekonomik hizmetlerinden faydalanabilirsiniz. Özellikle gebe kadınların bu nedenle hiçbir şekilde gebelik takibi yapılamıyor. Bu hekim için de çok zor bir durum. Dokuz ay boyunca takip etmediğiniz bir hastanın bir anda acile gelmesi ile doğumunu gerçekleştiriyorsunuz. Bir de yalnız yaşayan kadınlar sorunu var. Kayıt olduğu ilde eşini kaybeden ya da eşi tarafından terk edilen kadınlar başka bir ildeki ailesinin yanına gitmek istediğinde kimliğini o ile taşımakta ciddi zorluklar yaşıyor.

Geçici koruma statüsünü kaybeden mülteciler de var mı?

Evet, özellikle hakkında adli işlem başlatılan Suriye uyruklu mülteciler kendilerine herhangi bir tebligat yapılmadan bu statüsü sonlandırılabiliyor. Mesela siz Suriyeli mültecisiniz ve hakkınızda bir ceza dosyası açıldı. Daha yargılamanız sonuçlanmadan, size herhangi bir kesinleşmiş ceza verilmeden göç idaresi tarafından savunma hakkı dahi tanınmadan geçici koruma statünüz sonlandırılabiliyor. Bir müvekkilimin hakkında facebook paylaşımı nedeniyle terör propagandasından ceza soruşturması açıldı. Yargılaması şuan ceza mahkemesinde devam ediyor. Henüz kesinleşmiş bir mahkumiyet kararı olmamasına rağmen masumiyet karinesine aykırı bir şekilde geçici koruması iptal edildi. Şu an sağlık, eğitim, çalışma vb. hiçbir haktan faydalanamıyor.

'ASLINDA BU İNSANLAR STATÜSÜZ'

Yani kimlik çıkarmak isteyen, il değiştiren ve geçici koruma statüsü sonlandırılan Suriyelilerin kağıt üzerinde hakları var ama haklara erişimi yok…

Evet, örneğin Türkiye’de şu anda Suriyeli mülteciler için hastanelerde sağlığa erişim kolay tanınan bir hak olarak görünüyor. Bu 2011 yılından beri Suriye savaşı göçü devam ediyor. Ve Suriye uyruklu mülteciler hala geçici bir statüye tabiler. Bu kadar uzun bir sürenin hukuken ve reel hayatta geçici olarak adlandırılmasının bir karşılığı yok. Aslında bu insanlar statüsüz.

Çözüm nedir?

Tabi ki esas özne olarak Suriye halkının talepleri doğrultusunda Türkiye ve diğer tüm uluslararası muhataplar ile kalıcı bir çözümün bulunması, mültecilik ve yurttaşlık hakkının bir an önce tanınması gerekiyor.