Anayasa Mahkemesi'nden Defne Samyeli'ne ret

Anayasa Mahkemesi, TÜİK tarafından gerçekleştirilen Hanehalkı Bütçe Anketi'ne geçerli bir mazeret olmaksızın katılmadığı gerekçesiyle hakkında idari para cezası uygulanan eski spiker ve Türkiye güzeli Defne Samyeli'nin yaptığı bireysel başvuruda 'hak ihlali olmadığı' kararı verdi.

Abone ol

DUVAR - Anayasa Mahkemesi, TÜİK tarafından gerçekleştirilen Hanehalkı Bütçe Anketi'ne geçerli bir mazeret olmaksızın katılmadığı gerekçesiyle hakkında idari para cezası uygulanan Defne Samyeli'nin yaptığı bireysel başvuruda 'hak ihlali olmadığına' hükmetti.

Anayasa Mahkemesi, Türkiye İstatistik Kurumu tarafından Türkiye'deki hanelerin harcamalarının nasıl şekillendiğini tespit amacıyla gerçekleştirilen, "2013 yılı Hanehalkı Bütçe Anketi" kapsamında Samyeli'nin adresi 'örnek hane' olarak seçilmiş ve yapılan tüm harcamaların marka, ölçü, miktar, alışverişin yapıldığı yer gibi detaylarının bir ay süreyle günlük harcama kayıt defterinde listelenmesi istenmişti. Ayrıca söz konusu bir aylık sürede ortalama 8 defa anket yapılan kişinin evinin anketörler tarafından ziyaret edilerek harcama kayıt defterinin kontrol edileceği belirtildi. Samyeli'nin ankete katılmak istememesi üzerine 7 Kasım 2013 tarihli işlemle 5429 sayılı Kanun'un 54. maddesi gereğince 923 lira idari para cezası verildi. Defne Samyeli ise söz konusu anket çalışmasında, ekonomik durumu hakkında bir ay süreyle ayrıntılı bilgi vermesinin istenmesi ve anketörlerin ev ziyaretleri nedenleriyle özel hayatın gizliliğinin ihlal edildiğini belirterek, idari para cezasının iptali için İstanbul 28. Sulh Ceza Mahkemesi'ne başvurdu. Mahkeme "itiraz sebeplerinin yerinde olmadığı" gerekçesiyle kesin olarak reddine karar verdi.

AYM'YE BAŞVURMUŞTU

Bunun üzerine Samyeli, 21 Şubat 2014'te Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuruda bulundu. Samyeli başvurusunda, "fiili imkansızlıklar nedeniyle anket çalışmasına katılmaktan muaf tutulması talebinin reddedildiğini, çalışma kapsamında günlük olarak alışveriş yaparken hangi markaları tercih ettiği, düzenli aylık harcamaları, taksit ve borç ödemeleri ve bunun gibi özel hayatının gizliliğine müdahale niteliğindeki soruları cevaplandırmaya karşı çıkarak anket çalışmasına katılmadığını, bu nedenle idari para cezasıyla cezalandırıldığını" belirterek, "TÜİK tarafından ankete katılmasının zorunlu tutulması sebebiyle Anayasa'nın 20. maddesinde tanımlanan özel hayata saygı hakkı ile 25. maddesinde düzenlenen düşünce ve kanaat hürriyetinin ihlal edildiğini" savundu.

Anayasa Mahkemesi ise bugün açıklanan kararında ankette, herhangi bir konuda kişisel düşünce ve kanaatlere dair soruların bulunmadığı gerekçesiyle iddiaları Anayasa'nın 20. maddesi kapsamında inceledi ve Samyeli'nin Anayasa'nın 20. maddesinde tanımlanan özel hayata saygı hakkının ihlal edilmediğine karar verdi. Kararda, "kamu makamlarının başvurucuyla ilgili öğrenmek istediği söz konusu kişisel bilgilerin, kimliği belirlenmiş ya da belirlenebilecek kişilerle ilgili olmasından dolayı özel hayata saygı hakkı kapsamında kişisel nitelikli veriler olduğu" belirtildi.

'KANUNİLİK ÖLÇÜTÜNE UYGUN'

Kararda, "Bu kapsamda somut olayda başvurucunun özel hayatına saygı hakkına yapılan müdahalenin kanuni bir dayanağının mevcut olduğu anlaşılmaktadır. Anılan Kanun hükümlerinin yeterli açıklıkta hükümler içerdiği, başvurucu açısından yeterli derecede ulaşılabilir ve öngörülebilir olduğu kanaatine varılmıştır. Bu durumda söz konusu düzenlemelerin 'kanunilik' ölçütünü karşıladığı sonucuna varılmıştır" ifadesine yer verildi. AYM kararında, "Başvurucunun mazeretleri içinde bulunduğu toplum katmanında başka herhangi bir kişinin de dile getirebileceği mazeretlerdir. Bunların kabul edilmesi halinde başvurucunun içinde bulunduğu toplum katmanından herhangi bir kişiyle anket çalışması yapılması neredeyse imkansız olacaktır. Önemli ekonomik verilere temel olan anket çalışmalarının kamu gücünün belli bir zorlaması olmadan yapılabilmesi oldukça zordur. Son olarak uygulanan yaptırım, başvurucunun ekonomik ve sosyal durumu dikkate alındığında oldukça düşük miktarda bir idari para cezasıdır. Dolayısıyla müdahalenin ölçülü olduğu sonucuna varılmıştır. Açıklanan nedenlerle Anayasa'nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayata saygı hakkının ihlal edilmediğine karar verilmesi gerekir" denildi. (HABER MERKEZİ)