Amerika bir oligarşidir!

Trump seçildikten sonra 'aptallığın' yeni norm olduğundan yakınılıyor. Halbuki biz on yıllardır buna göz yumuyoruz.

Abone ol

John Atcheson *

Tamam. Yeter. Dengeli olmalı, partizan olmamalı ve elit medya kuruluşlarının Amerikan ulusunun ortasında bulunan iki bariz problemi yok saymak ve tasdik etmek için kullandığı beylik, süslü sıfatları bir yana bırakmalıyız.

Trump seçildikten sonra ortalıkta aptallığın yeni normale dönmesinden kaynaklanan bir korku vardı. Fakat gerçek şudur ki zaten on yıllardır Amerikan devletinin böylesi deliliklerine göz yumuyorduk zaten.

Birinci problem, Cumhuriyetçi partinin kafayı oynatmış olması ve bizi karanlık çağlara sürüklemeye çalışması. Şu anda bir Cumhuriyetçiyseniz kendinizi gerçeklerden, bilimden, ampirik düşüncelerden veya herhangi bir aydınlanmacı metottan uzak görüyor olmalısınız. Bu basının sürekli resmettiği bir felsefeden başka bir şey değil. Bu zengin bir ekonomiye ve dünyamızın yaşanabilirliğine dair umudu yok eden saatli bir bombadır.

YENİ BAŞLAYANLAR İÇİN İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ

Ortada çok kuvvetli kanıtlar var. Yeni başlayanlar için varlığına dair taş gibi deliller bulunan iklim değişikliğinin delice inkar edilme mesaisi örnek gösterebilir.  2016 Şubat'ı 1951'den 1980'e kadar olan dönemde alınan verilerden şaşırtıcı bir şekilde 1.35 C derece daha sıcaktı. Ayrıca aylık sıcaklık farkı rekoru da kırıldı. Şubat ayının 1.35 derecelik artışı 1.5 dereceye korkutucu bir biçimde yakın ve birçok bilim adamına göre 1.5 derecelik bir değişim geri dönülemez sonuçlar doğuracaktır. Bu sırada, en sıcak 17 yılın 16'sı 2000'lerden sonra görülmüştür. Son 30 yıl sıcaklık için rekorları kırdı ve bu sene de kıracak. Ya da ulusal kar merkezinin ve buz veri merkezinin bulgularına göre 2016 ve 2015'de kuzey denizinde toplam minimum buz miktarı da kırıldı. Ve, evet bildiniz, bir önceki rekor 2014'teydi. Küresel ısınmanın varlığını reddetmek ve bunca bulguyu ciddiye almamak irrasyonelliktir. Bu gerçekler Cumhuriyetçi Parti'nin sağlık, ulusal bütçeler, eyalet bütçeleri ve vergi politikalarında gözükür. Her durumda oluşturulan tüm politikalar olgu karşıtı ve zararlı politikalardır.

Şüpheniz mi var? O zaman kendinize Kansas'ta yapılan ticari yöntemler sonrası ekonominin çökmesini örnek alın. Ya da Amerikan tarihinde üç büyük ekonomik çöküşün hepsinin Cumhuriyetçilerin yönetimde olduğu ve denetimsiz yıkıcı politikalar kurdukları dönemlere denk geldiğine bir bakın. Veya, sağlık sigortası ile yaptıkları oynamalarla yüz binlerce insanı ölümle tehdit edip 22 milyon yurttaşı sigortasız bırakmalarını seyredin.

Fakat basın bu durumu gerçekten ziyade "dengeli" bir şekilde göstermeye devam ediyor.

MEDYANIN 'DENGELİ' HABERLERİ

Medya bu haberleri doğru değil, "dengeli" bir şekilde haber yapar. Tabii ki de ara sıra Cumhuriyetçi görüşlere bilim adamları tarafından karşı çıkıldığını veya ekonomistlerin ve sağlık uzmanlarının tekliflerde problem gördüklerini söyleyecekler. Parti adeta deliymiş gibi davranıyor. Ve bunun haber değeri olmalı. Trump'ın anlamsız, intihara meyilli ve çelişkili tweetlerini alın, medya bu durumda olmasa birçok ön sayfa haberi olur. Bu da zihinlerde şu soruyu uyandırıyor: Neden yapmıyorlar? İşin doğrusu şu ki kendileri de 'tüzel ABD' tarafından yönetiliyor. 40 yıldır aldatmacalarıyla büyük kâr elde ediyorlar. Dünyamızı keyifleri için nakde çevirip medyanın ne söylediğini kontrol ediyorlar.

Bu da bizi ikinci probleme getiriyor, Demokrat Parti ile güncellenmiş Yeni Düzen'le ilgili ham 'uzlaşma'ya sahip çıkıyorlar.

Amerika'da solu temsil eden bir parti olmasının fikri çılgınca. Elimizde bir tane sağ kanadı temsil eden parti (Demokratlar) ve aşırılıkçı uç fikirlere sahip Koch kardeşler ve Betsy DeVos gibi zenginleri temsil eden ruh hastası sağ kanat parti yani Cumhuriyetçiler var. Bunun hakkında daha çok konuşacağız ama şimdilik Demokratlara dönelim.

Bill Clinton Üçgenleşme (devlet politikası), merkezleşme ve şirketçiliği, kurumsallaşmayı Demokrat Parti'ye getirmeden önce aşağı yukarı seçmenlerin yarısı 'Demokrat' olduklarını söylerken sadece yüzde 25'i 'Cumhuriyetçi'ydi. Şu anda ise Demokratların oranı yüzde 29'larda seyrediyor ve çoğu oy vermeye bile tenezzül etmiyorlar çünkü seçenekler birbirinden berbat gözüküyor.

Bir tarafta takoz tartışmalarıyla meftun cahillere yanaşmaya çalışanlarla, diğer tarafta ilericiliğin propagandasını yapıp çoğunlukçular adına idarecilik yapanlar yarıştıkça meftun cahiller her zaman galip gelecektir.

Şimdi sağ devrimini yapan zengin kesime geri dönelim. Son raporlara göre, bir grup zengin birey medya organlarını ve iki tarafı da satın aldılar.

'TÜZEL ABD' KURGUSU

Bu devrin temelleri Lewis Powell tarafından 23 Ağustos 1971'de yazılmış notlarda bulunabilir. İçerisinde ülkeyi sistematik olarak sağa döndürerek daha 'işletme dostu' bir ortam yaratılan bir yaklaşım ortaya koymuştu. Uzun vadede kurum yaratılmasına ve bu kurumların 'tüzel ABD' perspektifini temsil etmesi üzerine odaklanmış kendisi. Bunun yanı sıra eğitimin manipüle edilmesi, hatta hangi okul kitaplarının seçileceği bile vardı. Kendisi çoğu medya organına dev şirketler tarafından sahip olunduğunu ve 'tüzel ABD'yi bundan daha iyi hiçbir şeyin temsil edemeyeceğini söylemiştir, Manifestoda sürekli adil ve dengeli kelimeleri bolca kullanılmıştır. Bu size bir şeyler hatırlatıyor mu?

Elbette ki her iyi darbenin sağlam kaynaklara ihtiyacı vardır ve zengin sağcılar burada devreye giriyorlar. Richard Scaiffe, Adolph Coors, The Koch Brothers, Alice ve Jim Walton, John Olin, Lynde ve Harry Bradley ve Betsy Devos'tan oluşan bir iskelet zengin grubu devleti manipüle eden bu topluluğun oluşturulmasını maddi olarak çok ciddi desteklemişlerdir. Temellerinde uzun vadede hükümete saldırmaya devam etmek, serbest pazarı düşüncesizce yüceltmek ve orta sınıftan, alt sınıftan alıp zengine veren bir sistem vardır. Ayrıca medyayı eninde sonunda satın almak için geriye dönüşlü yasalar yaptılar ve sonrasında 'peşin peşin' satın aldılar.

Bugün, bu hükümeti etkileyen gruplara delice olanı akıllıca, meşru olanı gayrimeşru duyurmaları ve halkta herhangi bir mantık oluşmaya başladığı takdirde bunun korku, öfke, açgözlülük, başkalaştırma karışımından oluşan bir yöntem ile bastırılması görevi için para ödeniyor.

Ancak bu darbe hiç anlatılmayan devasa bir hikaye olarak varlığını sürdürmeye devam ediyor ve sağ-sol diyalektiği bahanesi devam ediyor. Mark Penn gibi stratejik demokratlar ekstrem sağ kanat ve ekstrem sol kanat arasında uzlaşma önerdiği sürece karanlık çağlara doğru geri geri gitmeye mahkumuz.

Makalenin aslı  Alternet siyesinde yayınlanmıştır. (Çeviren: Bulut Zencir)