Amed KESK Kadın Meclisi: İstanbul Sözleşmesi bizimdir ve ret kararını reddediyoruz

Amed Kadın Meclis Sözcüsü Esra Ademhan, “Sözleşmesinin tek adam kararıyla feshi ve Danıştay 10. Dairesinin verdiği hukuksuz ret kararı biz kadınlar açısından yok hükmündedir“ dedi.

Abone ol

Semra Yansit 

DİYARBAKIR - 20 Mart 2021 tarihinde kadın mücadelesinin en büyük kazanımlarından birisi olan İstanbul Sözleşmesi feshedildi. Bunun üzerine pek çok kadın kuruluşu, demokratik kitle örgütü, siyasi parti Danıştay'a dava açtı. Savcı da fesih kararının anayasaya aykırı olduğu yönünde görüş belirti.  Ancak 19 Temmuz 2022 tarihinde Danıştay 10. Dairesi fesih kararının iptali işlemini oy çokluğuyla reddetti. Amed KESK Kadın Meclisi ‘İstanbul Sözleşmesi bizimdir’ pankartıyla ret kararına ilişkin Diyarbakır’da basın açıklaması yapıldı. 

Siyasal yargının aldığı bu kararı hukuksuz bulan ve bu kararı tanımadığını belirten Amed KESK Kadın Meclisi Dönem Sözcü Esra Ademhan, “Türkiye, 2011 yılında ilk imzacısı olduğu İstanbul Sözleşmesi'nden 20 Mart 2021'de Cumhurbaşkanlığı kararı ile çekilmişti. Biz kadınlar, tek bir adamın verdiği bu kararı tanımadığımızı karar açıklandığı günden itibaren sokaklarda, meydanlarda, işyerlerinde, üniversitelerde, bulunduğumuz her yerde haykırdık. Birçok kadın örgütü, LGBTI+ örgütü, sendikalar, emek ve meslek örgütleri, barolar bu hukuksuz karara karşı itiraz etti ve mücadelemizi sürdürdük.” 

‘İSTANBUL SÖZLEŞMESİNDEN ÇEKİLMEK DİĞER ULUSLARASI SÖZLEŞMELERDEN DE ÇEKİLMENİN DE ÖNÜNÜ AÇIYOR’

Danıştay 10. Dairesi, İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme kararının iptali talebi ile açılmış davalarda kararını 19 Temmuz'da açıkladı.  Bu karara ilişkin Ademhan şunları aktardı: “Ne yazık ki; bu karar ve gerekçesi, Türkiye'nin sadece İstanbul Sözleşmesi değil, temel insan haklarını ilgilendiren diğer uluslararası sözleşmelerden de tek kişinin kararıyla çekilmesinin önünü açan bir karardır ve bu karar onaylanırsa, hiç bir uluslararası sözleşmenin ve mevcut yasanın güvencesi kalmayacak. Sadece hukukun üstünlüğü ilkesi değil, ülkenin ve herkesin hukuk güvenliği de yok edilmiş olacak. Danıştay'a açtığımız davalarda kararnamenin yaşam hakkı ihlali sonucunun doğurabileceği için yürütmenin durdurulmasını talep etmiştik. KESK ve KESK'e bağlı sendikaların açtığı davalar ve açılan tüm diğer davalarda da kararnamenin yürütmesinin durdurulması talebi reddedildi. Sözleşmeden imzanın çekilmesinin hemen ardından gelen nafaka yasası düzenlemeleri AKP'nin kadın düşman politikalarını güçlendirmek için kadın kazanımlarına dönük saldırılarını ve kadın düşmanı politikalarını devam ettireceğini göstermiştir.”  

‘LOBİCİLİK FAALİYETLERİ YÜRÜTÜLÜYOR’

Diyanet, tarikat, cemaatler, Memur-Sen ve bazı yandaş sivil toplum örgütlerinin yürüttüğü lobi faaliyetlerine dikkat çeken Ademhan, “Danıştay 10. Dairesi'nin İstanbul Sözleşmesi kararı birçok tehdidi barındırmaktadır; Türkiye'nin taraf olduğu yüzlerce uluslararası sözleşme var ve bunların hepsi kanun hükmündedir. Danıştay'ın İstanbul Sözleşmesi ile ilgili kararına göre Cumhurbaşkanı bir gecede yüzlerce kanunu tek bir cümlelik kararı ile kaldırabilir, böylelikle imzacısı olduğumuz tüm uluslararası sözleşmelerin güvencesini yok edebilir.”

 ‘DANIŞTAY KARARI HUKUKİ DEĞİL, SİYASİDİR’

Hukukun üstünlüğü ilkesini yerle bir eden Danıştay kararının hukuki olmayıp siyasi olduğunu vurgulayan Ademhan, “Bu karar kadınları kamusal alanın dışına iterek, kadınların yaşam haklarını aile- erkek ve ataerkinin çıkarlarını koruyacak şekilde yeniden dizayn etme çabasının en somut adımıdır. Her gün kadınların katledildiği, kadınlara yönelik cinsel, fiziksel, psikolojik, ekonomik her türlü şiddetin katlanarak arttığı, erkek faillerin cezasız kaldığı ya da haksız tahrik indirimiyle adeta biz kadınları katletmek için cesaretlendirildiği, erkek yargı kararlarıyla şiddetin özendirildiği böyle bir dönemde bu kararı imzalayanlar; bu ülkedeki her bir kadın cinayetinden, kadınlara ve LGBTI+'lara karşı işlenen şiddet suçlarından ve tek adam rejiminin topluma dayattığı her türlü hak gaspından sorumludur.”

‘DANIŞTAYIN HUKUKSUZ KARARINI AYM'YE TAŞIYACAĞIZ’

KESK'li kadınlar olarak cinsiyeti, cinsel kimliği ve cinsel yönelimi nedeniyle kimsenin ayrımcı uygulamalara maruz kalmadığı eşit ve özgür bir yaşamı savunmaktan, kadınların mücadele ile elde ettiği kazanımlara sahip çıkmaktan asla vazgeçmeyeceklerini belirten Ademhan, “İstanbul Sözleşmesi kadınların şiddete, tacize, tecavüze karşı eşitlik ve özgürlük mücadelesinin en somut kazanımdır. ‘İstanbul Sözleşmesi Bizim’ diyen tüm kadınların beyan ve iradelerine rağmen İstanbul Sözleşmesinin tek adam kararıyla feshi ve Danıştay 10. Dairesinin verdiği hukuksuz ret kararı biz kadınlar açısından yok hükmündedir. KESK olarak Danıştay 10. Dairesi'nin bu hukuksuz kararını temyize, Anayasa Mahkemesi'ne taşıyacağız. Avrupa İnsan  Hakları Mahkemesi dâhil bütün hukuki süreçleri işleteceğiz. Aynı zamanda sokakları, meydanları, işyerlerini terk etmeyerek mücadele ile kazandığımız haklarımızdan, hayatlarımızdan ve İstanbul Sözleşmesi'nden vazgeçmediğimizi dile getirmeye devam edeceğiz” İfadelerini kullandı.