Almanya'da seçim yarışında rekabet Hıristiyan Birlik partileri ile Yeşiller arasında olacak

Zorlu bir genel seçim yarışına Almanya solu maalesef iç çatışmalarla start vermiş oldu. Bu iç çatışmayı hemen çözemezse Sol Parti genel seçimlerde hedeflediğinin çok daha azına ulaşmış olacak.

Abone ol

KÖLN - Almanya, korona pandemisinin yarattığı kısıtlamalar içerisinde 26 Eylül’de yapılacak olan genel seçimlere hazırlanıyor. 2021 genel seçimlerinde Hıristiyan Birlik partileri Angela Merkel'in ardından başbakanlıkta kimin yer alacağı konusunda Yeşillerle rekabet edecek gibi görünüyor. Bu süreçte yavaş yavaş siyasî partilerin başbakan adayları belirlenirken Almanya iç siyaseti de ısınıyor.

SOL PARTİ YANLIŞ BİR TERCİH Mİ YAPTI?

Sol Parti (Die Linke), Kuzey Ren Vestfalya eyaleti (NRW) başbakan adayı olarak eski genel başkanı Sahra Wagenknecht’i, eyalette parti içinde yakaladığı yüzde 67 oy oranıyla şansölye adayı olarak belirledi. Ancak Sol Parti içerisinde özellikle genç partililer Wagenknecht’e oldukça tepki duyuyorlar. Doğru bir aday olmadığını düşünenlerin sayısı az değil.

Sahra Wagenknecht'in solla uzun süredir ikircikli bir ilişkisi var. Kendi partisini zorbalıktan şikâyet ederek defalarca eleştirdi. 2019 sonunda parlamento grubu lideriyken istifa etti. İstifasının ardından Insa-Ranking anketine göre en popüler politikacılar sıralamasında Angela Merkel'i geride bırakarak Almanya'daki en popüler politikacı oldu. 

Sahra Wagenknecht, Fridays for Future, Black Lives Matters gibi özellikle genç seçmenlerin destek verdiği protestolara mesafeli durmasıyla eleştiriliyor. Her ne kadar Wagenknecht sol seçmen arasında popüler olan ve iyi tanınan bir yüz olsa da birçok partiliyle de kavgalı olduğu söyleniyor. Özellikle yeni çıkan kitabı "Die Selbstgerechten“ nedeniyle sert eleştirilere maruz kaldı. Sahra Wagenknecht’in kitabında Almanya’daki düşük ücretten göçmenleri sorumlu tuttuğu cümleleri ve sol liberalleri eleştirdiği paragraflar sosyal medyada tepkilerle paylaşılıyor.

Wagenknecht ise kendisine yapılan eleştirileri yaptığı açıklamayla reddetti. Kitabının solla hesaplaşmadığını, federal hükümetin sefaletinden kazanç sağlamayan tek muhalefetin Sol Parti olduğunu, bu nedenle kitabının daha güçlü bir sol için bir öneri olarak anlaşılması gerektiğini ifade etti. Sosyal medyada yapılan paylaşımların, bağlamından çıkarılmış ve bazen de tahrif edilmiş alıntılarla görüşlerinin çarpıtılmış bir resmini tasvir ettiğini savundu.

Zorlu bir genel seçim yarışına Almanya solu maalesef iç çatışmalarla start vermiş oldu. Bu iç çatışmayı hemen çözemezse Sol Parti genel seçimlerde hedeflediğinin çok daha azına ulaşmış olacak.

HRİSTİYAN BİRLİK PARTİLERİNDE BAŞKANLIK KRİZİ

Hıristiyan Sosyal Birlik Partisi’nin (CSU) Genel Başkanı ve Bavyera Eyalet Başbakanı Markus Söder ile Hıristiyan Demokrat Birlik Partisi (CDU) Genel Başkanı Armin Laschet eylül ayında yapılacak seçimde başbakan adayı olmak istediklerini duyurdular. Ancak Birlik partilerinin ortak başbakan adayının kim olacağı konusunda bir karar verilmedi. 

Söder Berlin'de düzenlenen CDU-CSU Meclis Grubu Toplantısı'nın ardından açıklama yaparak CDU'nun da "kendisini desteklemesi halinde merkez sağın başbakan adayı olmaya hazır olacağını" söyledi. 

CDU ise ocak ayında Armin Laschet'i parti lideri olarak seçerek, başbakanlık için en güçlü aday olmasını sağlamıştı. Laschet de şansölye adaylığı için yaptığı açıklamada "Söder ve ben, bir gün önce uzun görüşme yaptık. Biz, başbakan adayı olmaya hazır olduğumuzu söyledik" dedi.

CDU-CSU'nun başbakan adayının kimin olacağına ilişkin süreç pazartesi itibariyle başladı. Birlik partileri en kısa sürede karar vermeleri gerektiğinin farkındalar. Bazı güçlü eyaletlerin desteğini alan Laschet, kamuoyu yoklamalarında da Söder'i geride bırakarak, 26 Eylül’de yapılacak genel seçimlerde yeniden aday olmayacağını açıklayan Başbakan Angela Merkel’in halefi olmaya en büyük aday olarak görülüyor.

Fakat geleneksel olarak, kimin aday olacağına CDU ve CSU liderleri kendi aralarında karar veriyor. CDU/CSU Federal Meclis Grubu’nun salı günkü oturumunda bu konu da ele alınacak. Bu hafta içerisinde de iki isimden hangisinin Hristiyan Birlik partilerinin başbakan adayı olacağının belli olması bekleniyor.

Ancak hafta sonu WDR tarafından yaptırılan bir anket, Kuzey Ren-Vestfalya'da seçmenin sadece yüzde 26'sının Laschet liderliğindeki eyalet hükümetinin çalışmalarından memnun olduğunu ortaya koydu. Ankette Laschet’in şansölye adaylığını seçmenlerin yalnızca yüzde 24'ü destekliyor. Anketler aleyhine çıksa da Angela Merkel’in açıktan desteği sayesinde Laschet hâlâ güçlü bir aday.

İKTİDAR ORTAĞI OLMAYA YAKIN DURAN YEŞİLLER SUKUNETLE DAVRANIYORLAR

Yeşiller federal yönetimi, eş başkanlardan Annalena Baerbock’un mu yoksa Robert Habeck'in mi şansölye adayı olacağını 19 Nisan’da açıklayacak.  Şansölye adayı hakkındaki nihai karar ise 11-13 Haziran tarihleri ​​arasındaki Yeşil Parti Kongresi'nde verilecek.

Yeşiller, federal seçim kampanyasına 40 yaşındaki Baerbock ve 51 yaşındaki Habeck'le ikili olarak katılmak istiyor. Ancak yine de bir kişi şansölye adayı olarak belirlenecek. Eş başkanlar önce kendi aralarında kimin aday olacağını açıklığa kavuşturmak istediklerini söylediler. Anketlerde Yeşiller aylardır yükselişte. Son zamanlarda yüzde 20'nin üzerindeydiler ve dolayısıyla CDU/CSU'nun arkasında ikinci sıradaydılar. Kazanma ihtimalleri olan bir yarışta sakin adım atmaya çalışıyorlar. Yeşiller bu kez daha soğukkanlı ve daha profesyonel davranma kararlılığındalar.

SOSYAL DEMOKRATLAR DERİN BİR BÖLÜNMÜŞLÜK YAŞIYOR

Sosyal Demokrat Parti (SPD) Şansölye adayı olarak Başbakan Yardımcısı ve Maliye Bakanı Olaf Scholz’u belirledi.

Uzun süredir derin bir bölünmüşlük içerisinde olan SPD eyalet başbakanlıkları seçimlerinde birçok eyalette sandıklarda neredeyse yüzde 20'nin altında oy aldı. Şu anda SPD'nin genel seçimlerde üçüncü en güçlü kuvvet olması son derece düşük bir ihtimal olarak görülüyor. Anketlerde SPD’nin şansölye adayı Birlik partileri olası adaylarının ve Yeşiller’in olası adaylarının gerisinde çıkıyor. Her ne kadar seçimlere 6 ay olsa da SPD şimdiden genel seçimlerin kaybedeni olacak gibi yorumlanıyor.