Aleviler kutsal saydıkları ağaç için mücadele ediyor: İnanca saygı bekliyoruz

Kamışçık köyünde bulunan ve Aleviler için kutsal sayılan Ulukavak ağacı, mermer ocağının tehdidi altında. Köylüler, yapılacak patlamaların ağaç bölgesini olumsuz etkileyeceğini söylüyor.

Abone ol

Osman Çaklı

DUVAR - Yozgat’ın Çekerek ilçesine bağlı Kamışçık köyünde mermer ocağı açmak isteyen Yozgat Granit Mermer ve Madencilik şirketine köylüler tepki gösteriyor. İtirazların iki temel sebebi var. Köylüler hem çevreye zararı hem de kutsal kabul ettikleri ağaç zarar göreceği için projeye karşı çıkıyor.

Türkmen Alevi köyü olan Kamışçık’ta, Alevilerin yüzyıllardır kutsal saydığı anıt ağacı var. Adakların adandığı, her yıl rutin ziyaret ve etkinliklerin düzenlendiği, cemlerin yapıldığı anıt ağacı bölgesinin mermer ocağı için yapılacak patlamalardan olumsuz yönde etkileneceği düşünülüyor. Buna ek olarak köylüler, geçim kaynaklarının yok olacağından ve doğanın tahrip olmasından korkuyor.

YOZGAT’TA AÇILMAK İSTENEN MADENİN ÇED BAŞVURUSU TOKAT’TA YAPILDI

Geçtiğimiz 14 Mayıs’ta şirkete verilen “ÇED gerekli değildir” kararına karşı Tokat İdare Mahkemesi’ne açılan yürütmenin durdurulması istemli davanın bilirkişi incelemesi gerçekleşti.

Kamışçık Köyü Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği’ne göre, şirketin proje alanı 100 hektarın üzerinde. ÇED mevzuatlarını aşmak için ruhsat sahasının 93 hektar gösterilip bunun da 24 hektarı için ÇED başvurusu yapıldığı da iddialar arasında.

1980’li yıllarda Yozgat ve Tokat il sınırları mahkeme kararıyla belirlendi. Kamışçık, her ne kadar Tokat’a sınır olsa da Yozgat’a bağlı bir köy. Fakat şirketin ÇED başvurusu Tokat Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü’nde yürütüldü. Kamışçık Köyü Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği, proje sahasında yer alan mera, otlak ve tarım arazilerinin Kamışçak’a ait olduğunun bilinmesine rağmen ÇED sürecinin ilerletildiğini söyledi.

Köylüler için kutsal olan ağaç, çevre illerden de pek çok ziyaretçiyi kendine çekiyor. 

‘KÜLTÜR YOK OLACAK’

Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü’nün koruması altında olan, 20 metre uzunluğundaki kutsal ağacın bölgedekiler için dini ve kültürel önemi var.

Farklı şehirlerden ziyaretçilerin uğrak noktasına dönüşen ağacın kutsallığı ile ilgili Kamışçık muhtarı Rıza Taşkın, “Büyüklerimiz Hz. Ali’nin bu ağacın altından geçtiğini, burayı ziyaret ettiğini anlatırdı” dedi.

Ulukavak anıt ağacının bir inanç merkezi olduğunu sözlerine ekleyen Taşkın, “Yüzyıllardır bu ağaç ziyaret edilir. Biz her sene eski Türkmen Alevi geleneklerini yaşatmaya çalışıyoruz. Dağlarda çiçekler açtığında bunları toplar, ağacın yanına gideriz. Hıdrellez etkinliklerimizi burada yaparız. Yüzyıllardır gölgesinde saz çalıp, semah döndüğümüz, dualar, deyişler okuduğumuz ağacı yok etmeye çalışıyorlar. 14 Mayıs’ta bilirkişi incelemesinde hakime de söyledim. Keşke bir tarihçi bilirkişi de olsaydı. Bu kültür yok olacak” diye konuştu.

Her yıl yapılan etkinliklerle Aleviler, kültürlerini yaşatmaya çalışıyor. 

‘AYNI SAYGIYI BEKLİYORUZ’

Kamışçıklıların geçim kaynağı ise tarım… Çekerek Irmağı bölgeyi besleyen en büyük su kaynaklarından. Muhtar Taşkın, “HES ile maden ocağı arasına sıkıştık kaldık” diyerek sitemini dile getirdi.

Köylülerin genel eğilimiyle ilgili de “Kimse istemiyor. Sıkıntı olur. İnsanların inançlarıyla uğraşılmasın. Tarım alanlarına toz çökecek. Yarın, bir gün kamu yararı diye saha genişletecekler. Köyün yararı ne olacak? Biz kimsenin inancına karışmıyoruz saygı duyuyoruz, aynı saygıyı da bekliyoruz" dedi.

Ahmet İşbilir

‘SUYU, KUŞU SADECE PARA OLARAK GÖRÜYORLAR’

Kamışçık Köyü Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı Ahmet İşbilir de anıt ağacın etrafında her sene etkinlikler düzenlendiğini söyledi.

Anıt ağacın yalnızca kendi köyleri değil, çevre bölgeler için de anlamlı olduğunu aktaran İşbilir, “Yaklaşık 400 yıllık bir gelenekten bahsediyoruz. Ankara ve İstanbul’dan bile buraya gelen var. Aynı zamanda su havzası da burada. Maden, kültürel ve ekolojik zarar verecek. Ormanı, suyu, kuşu, börtü böceği yalnızca ‘para’ olarak görüyorlar" ifadelerini kullandı.

Ağacın bölgede kültürel birlik yarattığını da anlatan İşbilir, dernek olarak davaya müdahil olduklarını ve kendilerinin kişisel olarak ayrı davalar açtıklarını vurguladı. İşbilir sözlerine şöyle devam etti:

“Köy için varlık yokluk meselesi olan ‘su’ ile ilgili şirket raporlarında bilimsel hiçbir değerlendirme yok. Bölgede yeraltı suyu olmadığını söylüyorlar. Burada su olmazsa köyde kimse kalmaz. Ağacın kesilmesi söz konusu değil. Fakat onlarca kamyon madende çalışacak. Yapılacak patlatmalardan çıkan tozlar, gürültü, trafik ile anıt ağacın civarı işlevsizleşecek. Burayı rahat bıraksınlar. Elimizden ne geliyorsa da yapacağız.”