Akkoyunlu: Kanal İstanbul projesiyle kent kuzeye taşınıyor

BİMTAŞ Genel Müdür Yardımcısı Nazım Akkoyunlu, İstanbul’un doğal alanları üzerindeki tehditleri ve Koru İstanbul projesini anlattı.

Abone ol

DUVAR - İstanbul'un orman ve tarım alanları mega projelere, madenciliğe ve kontrolsüz kentleşmeye karşı direniyor. Gündemdeki en tartışmalı konulardan biri de Kanal İstanbul projesi.

Nazım Akkoyunlu

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) İmar ve Şehircilik Dairesi Başkanlığı ve Boğaziçi Peyzaj İnşaat Müşavirlik Teknik Hizmetler Sanayi Ticaret Anonim Şirketi (BİMTAŞ) ise şehrin doğal alanlarını korumak amacıyla “Koru İstanbul” projesini hayata geçirdi. Projeyle ekolojik tahribatın engellenmesi ve kontrol altına alınması amaçlanıyor.

BİMTAŞ Genel Müdür Yardımcısı Nazım Akkoyunlu, İstanbul’un kuzeye doğru gelişmemesi gereken bir kent olduğuna dikkat çekerek Kanal İstanbul projesine değindi. Akkoyunlu, “Kenti hiç olmadığı kadar kuzeye taşıyan bir proje. Üçüncü havalimanıyla birleştirildiğinde, ortada belki sadece Belgrad Ormanı’nın kalacağı bir kentleşme süreciyle karşı karşıya kalabiliriz” dedi.

'ENVANTER YOKTU'

İstanbul’un en özgün ormanlarından biri olan Belgrad Ormanı’nda konuşan Akkoyunlu, projeyi ve doğal alanlar üzerindeki tahribatı anlattı.

Projeden başlayalım. Kuzey Ormanları’nın ve bu projenin İstanbul için önemi nedir?

Koru İstanbul projesi İstanbul'un bütün doğal ve kırsal alanlarını kapsayan bir proje. Kuzey Ormanları tahribatların yaşandığı bir bölge. Son dönemde hem kirletici hem de tahrip edici uygulamaya maruz kaldı. Biz İBB’nin yeni yönetimi olarak, 'Bu alanlarda ne var?' diye baktığımızda elimizde derli toplu bir envanter olmadığını gördük. Bu projenin birincil amacı bölgedeki bütün florayı, kırsal yerleşimleri, orman köylerini, ne kadar tahribat yaratıldığını ele almak. İkinci aşama olarak da bu alanlara dair bir farkındalık yaratacak bir süreç yürütmek istiyoruz aslında. Arkadaşlarımız plan yaptılar. 28 tane köyle uğraşıyorlar. Hem oradaki envanteri topluyorlar hem de o kırsal yerleşimlere dair bir fotoğraf çekiyorlar. İstanbul halkının kuzeydeki bütün doğal varlıklarla ilişkisini güçlendirmek istiyoruz. Bunun için de bilgiye ihtiyaç var. Üçüncü ayak olarak da bu alanlardaki tahribatın, kirliliğin nasıl giderileceğine ilişkin eylem planlarını oluşturmak istiyoruz.

'KORUNMASI ÖNEMLİ'

Kuzey Ormanları aynı zamanda karbondioksiti yutarak depolayan alanlar ancak projelerle yara alıyor. Bu alanlar üzerindeki tehditler neler?

Sadece yapılaşma da değil çeşitli enerji ve madencilik faaliyetleri var. Şimdi Kanal İstanbul gündemde. Bütün bu gündemlerin doğayla uyum içerisinde yürütülmesi gerekiyor. İnsanlar buraları kazandıklarını düşünüyor ama kaybettiklerimizin ne olduğunun çok fazla bilincinde değiliz. Birçok endemik tür de var bu alanda.

Birinci aşamadan sonra farkındalık çalışmalarını biraz katılımcı bir süreçle yürütmek istiyoruz. Kuş gözlemi yapmış, bu alanla ilgili, florasıyla, faunasıyla ilgili araştırmalar üretmiş akademisyenlerinden tutun da aktivistlerine kadar bu alandaki sürece dahil etmek istiyoruz. Bu alanı daha iyi nasıl koruyabiliriz? Mevcut tahribatların önüne nasıl geçeriz? Yeni baskıları nasıl birlikte göğüsleriz?.. Aslında bunun bir ön hazırlığı diyebiliriz. Bugün Kuzey Ormanları tek başına bir ekosistem değil. Onun besleyen dereler var. O derelerin aktığı Marmara var, biliyorsunuz. O dereler kirli akarsa Marmara kirleniyor. İklim krizinin bu kadar yoğun konuşulduğu bir dönemde bu alanların korunması İstanbul için önemli.

'ALANLAR ÜZERİNDEKİ BASKI ARTIYOR'

Bahsettiğiniz tahribatları biraz açabilir misiniz? Ormanlara yeni baskılar var mı?

Bir takım ulaşım projelerini biliyoruz. Üçüncü Köprü, Üçüncü Havalimanı gibi ama bunlar, kentin kuzeye doğru kayması süreciymiş. Şimdi Kuzey Marmara Otoyoluyla en kuzeye bir ulaşım aksı açıldı. Dolayısıyla bu alandaki baskılar da giderek artıyor.

Kanal İstanbul projesi de var. O projeyle de neredeyse İstanbul'un yerleşik alanının üçte biri kadar bir alanın yapılaşmaya açıldığını görüyoruz. Sazlıdere içme suyu havzasını, mevcut su kaynağını gözden çıkaran bir proje. Ve şimdi onun da tetiklediği bir yapılaşma baskısı var. Aslında kenti hiç olmadığı kadar kuzeye taşıyan bir proje. Üçüncü havalimanıyla birleştirildiğinde belki sadece Belgrad Ormanı'nın kalacağı bir kentleşme süreciyle karşı karşıya kalabiliriz. Bununla ilgili oldukça bilimsel akademik yayınlar da var. Yavaş yavaş orman alanlarının tamamıyla yitirileceğine dair tahminler var. Dolayısıyla bu alanların acil bir şekilde, belli tanımlarla bu tür baskılardan arındırılması gerekiyor.

Bu proje nasıl çalışacak? Bir kişi size bir tahribatla ilgili ihbarda bulununca süreç nasıl işleyecek?

İhbarları yasal yetkimiz çerçevesinde değerlendirebileceğiz. Yasal mevzuata uygunsuz bir süreç yürütülüyorsa onu ele alacağız. Verilmiş izinler bizim yetkimizin dışında da olabiliyor. O durumlarda aslında toplamsal farkındalık devreye girecek. Bu projeyle ekosistemin bütününü, envanteriyle birlikte ortaya koymuş olacağız. Amacımız bir fotoğrafını çekmek ve tahrip olan yerlerini nasıl onarabiliriz, tahrip olmayan yerlerini de nasıl koruyabiliriz, ona bakmak. Korurken de hangi stratejilere ihtiyacımız ve hangi yasal bağları oluşturabiliriz, buna bakmak istiyoruz. Mümkün olduğunca bunu geliştireceğiz.

'DURDURULMALI'

Böyle bir projeye ihtiyaç duymanızın nedeni nedir?

Geçmişten gelen sağlıksız bir kentleşme süreci var. Bunun da artık devam etmemesi gerekiyor. İmar affıyla gayrimenkul geliştirme üzerinden giden bir süreç. Dolayısıyla İstanbul’a da zarar veren bir süreç oldu ve hâlâ da zarar vermeye devam ediyor. İstanbul kuzeye gelişmemesi gereken bir kent. Bunu tetikleyici birtakım projelerde korumak gerekiyor. Biz İstanbul’un doğal sınırlarına eriştiğini düşünüyoruz. İstanbul'u takip eden bütün uzmanların ortak görüşü İstanbul'un kuzeye doğru gelişmesinin durdurulması gereken bir kent olduğu yönünde. Bunu geçmiş planlarda da görüyoruz.

İHBARDA BULUNABİLİRSİNİZ

Koru İstanbul projesinin internet sitesine girerek fikir belirtmek, proje kapsamında gönüllü olmak, soru sormak ve tanık olunan tahribatı bildirmek mümkün.