Afgan eski diplomat Wardak: Afgan kadınlar son 3 ayda her şeyini kaybetti

Taliban’ın Afganistan’da ülke yönetimini ele geçirmesinin ardından 3 ay geçti. Kadın hakları aktivistleri geçen 3 ayı Gazete Duvar’a yorumladı: ‘’Son üç ayda Afgan kadınlar her şeyini kaybetti."

Abone ol

DUVAR - Taliban’ın Afganistan’daki yönetimi ele geçirmesinin ardından 3 ay geçti. Taliban, Afganistan'ın neredeyse tamamında kontrolü yeniden ele geçirirken kadın hakları konusunda birçok söz vermiş, kadın haklarına saygı duyacağını söylemişti. Taliban kadın hakları konusunda verdiği sözleri tuttu mu? Taliban yönetimi altındaki Afgan kadınlar son 3 ayda ne kazandı ne kaybetti?

İslam İşbirliği Teşkilatı Bağımsız İnsan Hakları Komisyonu üyeliğine seçilen ilk Afgan kadın ve insan ve kadın hakları aktivisti, Afgan Eski Kadın diplomat Asila Wardak, "Son üç ayda Afgan kadınları her şeyini kaybetti" yorumunu yaptı. Agnes Scott College İnsan Hakları ve Ortadoğu Çalışmaları Programlarını yöneten, Uluslararası İlişkiler ve Kadın, Toplumsal Cinsiyet ve Cinsellik Çalışmaları Bölümü’nden Doç. Dr. Mona Tajali, "Bölgede kilit bir güç olarak Türkiye, kadın haklarına saygının Afganistan'ın geleceği için temel bir mesele olmasını sağlamak açısından iyi bir konuma sahiptir" dedi.

‘SON 3 AYDA AFGAN KADINLAR HER ŞEYİNİ KAYBETTİ’

Asila Wardak

Bir dönem Afganistan’ın Birleşmiş Milletler Daimi Misyonu’nda Danışman olarak da görev yapan Asila Wardak, "Taliban vaatlerini tam olarak yerine getirmedi. Doha'da Taliban ile yapılan ilk müzakerenin parçasıydım ve kızların eğitimi ve kadın istihdamı hakkında uzun uzun konuştuk. İslami Hejab ile kızların okullara ve üniversiteye gitmelerine izin vereceklerini ve kadınların da ofislere gitmesine izin vereceklerini söylediler. Ama ne yazık ki Kabil'e girdiklerinde ilk olarak kızları okullardan ve kadınları da işlerden geri çektiler" dedi.

Kızların sadece 12 yaşına kadar okula gidebildiğini belirten Wardak, ‘’Son üç ayda Afgan kadınlar her şeyini kaybetti, biz hiçbir şey kazanamadık’’ dedi.

İllerde güvenliğin daha iyi olduğunu belirten Wardak, "Üç ay önce her gün ordudan, polisten ve sivillerden 150-250 kişiyi kaybediyorduk. Tüm sistemimizi ve yapılarımızı kaybettik, artık milli ordumuz yok, yok oldu. İki haftadan beri ülkenin farklı yerlerinde birçok patlama meydana geldi. Taliban bir kez daha tüm ülkede dövmeye, öldürmeye ve diğer vahşetlere başladı" dedi.

‘MÜLTECİ AKINI HEM KOMŞU ÜLKELER HEM AVRUPA İÇİN BÜYÜK SORUN OLACAK’

Şii ve azınlık grupları birçok ilde hedef alındığına değinen Wardak, ‘‘Birçok başarımız oldu ama her şeyimizi kaybettik. Çok sayıda eğitimli kadın ve erkek ülkeyi terk etti ya da ayrılmak istiyor, bu beyin göçüdür. Taliban bu şekilde devam ederse, kadınların gitmesine izin vermezse ve Afganlara maaş ödemezse, mülteci akını hem komşu ülkeler hem de Avrupa için büyük sorun olacaktır ve ekledi:

‘‘Taliban kadınlara saygı duymuyor. İslam çok nettir, İslam'da eşitlik ve barış vardır. Kadına saygı ve hürmet vardır.’’

‘TALİBAN, AFGAN KADINLARIN YABANCI KÜLTÜRLERİ BENİMSEYECEĞİNDEN KORKUYOR’

Wardak, ‘Taliban, kadınların çalışmasına izin verirsek, yabancı kültür ve davranışları benimseyeceklerini düşünüyor, ancak bu doğru değil’’ dedi ve sözlerini şu şekilde sürdürdü:

‘’Afgan kadınları çok güçlü kadınlardır. Çocuk yetiştirerek ve çocukları eğiterek tüm hayatlarını topluma adadılar ve daha da önemlisi ülkenin ekonomisine katkıda bulundular. Son 40 yıllık savaşta milyonlarca dul kadınımız var. 12 yaşında evlenip 3-4 çocuk doğuran, 20 yaşında eşini kaybeden, çocuklarını büyütüp hiç evlenmeyen, bütün hayatını çocuklarına adayan dul kadınlarımız var.’’

‘‘Uluslararası toplum bizi unutmamalı’’ çağrısında bulunan Wardak, ‘’Özellikle Türkiye, Endonezya, İran, Pakistan gibi İslam ülkeleri Taliban için iyi bir rol model olabilir. Sadece haklarımız için savaşıyorlar. Aşırılıklarla da savaşmalılar. Aksi takdirde bu ateş kısa sürede ülkelerine de sıçrayacaktır’’ dedi.

Müslüman ülkelerin Taliban ile ilişki kurması ve Taliban ve Afgan kadınlarıyla konuşup çözüm bulmak için daha fazla diyalog kurması gerektiğine dikkat çeken Wardak sözlerini şu şekilde tamamladı:

‘’Kadınlar tüm insani yardım projelerinin bir parçası olmalı, tüm projelerin planlanmasında, izlenmesinde yer almalı. Kızların okullara veya üniversitelere gitmesine izin vermeyeceklerse, kadın öğretmenlerimiz ve doktorlarımız olmayacağını bir düşünün. Bekar bir kadın öğretmenin olması bile zor. İslam ülkelerinden pek çok iyi model var ve Taliban bu modelleri Afganistan'da benimseyebilir. Afgan kadınları mücahitlerin zamanından Taliban'a kadar çok acı çekti ve her rejimde ilk hedef ve kurban biz olduk. Bence bu yeterli ve daha iyi bir dünyayı ve çevreyi hak ediyoruz."

‘KADINLAR, TALİBAN'IN İKTİDARDAN İNDİRİLMESİNDEN BU YANA DEĞİŞMEDİĞİ GERÇEĞİ İLE TEHDİT EDİLDİĞİNİ HİSSETTİ’

Mona Tajali

Agnes Scott College Uluslararası İlişkiler ve Kadın, Toplumsal Cinsiyet ve Cinsellik Çalışmaları Bölümü’nden Doç. Dr. Mona Tajali, ‘’Taliban'ın vaatleri, kadın ve insan hakları konusundaki tutumlarını yumuşattıklarına dair çağrıda bulunmaları uluslararası topluma yönelik yeni halkla ilişkiler kampanyalarının bir parçasıydı’’ dedi.

Tajali, "Ağustos 2021'de ülke yönetimini devralmalarından önce bile, Afganistan'daki ve bölgedeki birçok kadın hakları aktivisti, bunların yalnızca boş vaatler olduğundan endişeliydi" dedi ve ekledi:

"Bunun nedeni, Taliban'ın geçtiğimiz yıllarda kontrol ettiği bölge ve vilayetlerin kadın haklarına büyük kısıtlamalar getirmesidir. Örneğin, ben ve Homa Hoodfar'ın bu yılın temmuz ayında The Conversation'da, Taliban’ın bir bölgeyi kontrol altına alır almaz kız okullarını kapatacağını, bilgisayar laboratuvarlarını yakacağını ve hatta erkek refakatçisi olmayan kadınların evlerinden çıkmalarına izin verilmeyeceğini alenen ilan ederek kadın hareketini kısıtlayacağını söylemiştik. Bölgedeki kadınlar, Taliban'ın temsil ettiği köktencilik ve 2001'de iktidardan indirilmelerinden bu yana değişmedikleri gerçeği tarafından tehdit edildiğini hissettiler. Bu nedenle, Afgan kadınları ve yürütmenin bir üyesi olduğum gibi diğer ulusötesi feminist örgütler - Müslüman Kanunları Altında Yaşayan Kadınlar (WLUML) kurulu, Afgan kadınlarının seslerini uluslararası toplumda yükseltmeleri için bir platform sağlamaya çalıştı. 2020 ve 2021'in büyük bölümünde Doha'da Taliban temsilcisiyle görüşen kadın müzakereciler bile, bu militan grubun kadınlar hakkındaki görüşlerini iyileştirmediği konusunda endişelerini dile getirdiler. Ne yazık ki bunların çoğu duyulmadı."

‘KADINLARIN HEDEFLİ OLARAK ÖLDÜRÜLDÜĞÜNE DAİR RAPORLAR DUYUYORUZ’

Ağustos'ta Taliban'ın iktidarı ele geçirmesinden bu yana, kadın haklarının büyük ölçüde kısıtlandığını ve daha fazla kısıtlama getirilebileceğini belirten Tajali, ‘’Kadınların bankacılık, gazetecilik, üniversiteler, mahkeme salonları ve daha pek çok alanda istihdama erişiminin engellendiğini biliyoruz. Resmi yasaklar olmasa bile, bazı kadınlar güvenlik ve güvenlik endişeleri nedeniyle işe gitmekten veya faaliyetlerine devam etmekten korkuyor. Gerçekten, failleri tutuklamak ve cezalandırmak için herhangi bir yasal süreç veya prosedür olmaksızın Afganistan'ın büyük bölümünde kadınların hedefli olarak öldürüldüğüne dair birçok rapor duyuyoruz’’ dedi.

‘TALİBAN, MUHAFAZAKAR BİR CİNSİYET İDEOLOJİSİ SÜRDÜRÜYOR’

Taliban’ın, Afgan kadınların zor kazanılmış özgürlüklerini neden elinden almaya çalıştığını yorumlayan Tajali, Diğer birçok köktendinci grup gibi Taliban da oldukça muhafazakar bir cinsiyet ideolojisini sürdürüyor. Bu ideoloji birçok Müslüman bilim adamı tarafından geniş çapta reddedilse de İslam'ın muhafazakar yorumu ile (Suudi Vahhabi okulundan çok şey alarak) ve kendi kültürel gelenekleriyle gerekçelendirilen kadınlar ve erkekler arasında katı bir hak ve görev ayrımına dayanıyor’’ dedi ve sözlerini şu şekilde sürdürdü:

"Birçok Taliban liderine göre kadınların kamusal alana daha fazla erişimi İslami değil ve yozlaşmış toplumlarla sonuçlanmaktadır. Bu grup arasında son derece endişe verici olan kadınların eğitimi bile tartışılıyor. 1996-2001 yılları arasında iktidarda oldukları dönemde olduğu gibi yine kadınlara ikinci sınıf vatandaş muamelesi yapmayı amaçladıkları açıktır. Bununla birlikte, Afgan kadınları çok değişti ve son yirmi yılda zor kazanılmış haklarının çoğunu geri almak kolay olmayacak. Gerçekten de 2001'den sonra bir nesil Afgan kadını doğdu ve gazetecilik, spor, siyaset ve daha fazlası gibi çeşitli alanlardaki ilerlemeler kolayca tersine çevrilemez."

‘TÜRKİYE, AFGANİSTAN’DA KADIN HAKLARININ TEMEL BİR MESELE OLMASINI SAĞLAMAK İÇİN BİR KONUMA SAHİP’

Uluslararası toplumun Afganistanlı kadınlara karşı ahlaki bir yükümlülüğü olduğunu dile getiren Tajali, ‘’Bunun nedeni, işgalin kısmen kadın hakları adına gerçekleşmesi ve ayrıca son gidişin kadın haklarına saygı gösterilmeden veya kadın haklarını garanti altına alan bir barış anlaşmasına varılmamasından kaynaklanmasıdır’’ dedi.

Dünya ülkelerinin Taliban'ı tanımakta sabırlı olması gerektiğini belirten Tajali, "Bağımsız gözlemciler yapılan muameleleri belgelemeye teşvik etmelidir" dedi ve ekledi:

"Gerçekten de Taliban insan haklarına saygı gösterileceğini iddia etse de medya, eğitim ve serbest dolaşıma getirilen çok sayıda hak ihlali ve kısıtlama raporu var. ICC ve BM organları da dahil olmak üzere uluslararası insan hakları organları, ülkeye erişim sağlamak ve Afganistan'ın çeşitli bölgelerindeki durumu izlemek için baskı yapmalıdır. Ülkeye yapılan tüm dış yardımlar kadın haklarına göre ayrılmalıdır. Kadın hakları ve her şeye eşit erişimleri güvence altına alınmadıkça, yaptırımlar ve kaynakların dondurulması kaldırılmamalıdır. Bölgede kilit bir güç olarak Türkiye, kadın haklarına saygının Afganistan'ın geleceği için temel bir mesele olmasını sağlamak açısından iyi bir konuma sahiptir. Ülkeye yapılacak herhangi bir fon veya yardım, cinsiyet eşitliği için ayrılmalıdır."

‘ZORLUKLAR AFGANİSTAN’I İNSANİ KRİZİN EŞİĞİNE GETİRDİ’

Taliban'a kadın haklarını tam olarak tanımak ve saygı duymaktan başka seçenek verilmemesi gerektiğine dikkat çeken Tajali, ‘’2004 Afgan Anayasası'nın birçok Afgan kadının katkısıyla kaleme alındığını ve böyle bir belgenin eksiksiz olarak uygulanması ve hatta reddedilmek yerine iyileştirilmesi gerektiğini kabul etmeleri gerekiyor. Hizmet ve güvenlik talep eden bir nüfusa varken, güç ve silahla (sandıkla değil) iktidara gelmenin ülkeyi yönetmek için yeterli olmadığını şimdi anlıyorlar’’ dedi ve sözlerini şu şekilde tamamladı:

‘‘Kış ve diğer zorluklar Afganistan'ı insani bir krizin eşiğine getirdi. Dolayısıyla ülke için hem yerel hem de uluslararası alanda yapılması gereken çok şey var. Afganistan'ın gelecekteki herhangi bir hükümeti, kadınların tüm kararlarda eşit katılımcılar olmasını ve aynı zamanda siyasi karar alma sürecinin bir parçası olmalarını şart koşuyor. Yalnızca bu önlemler ve gerçekten kapsayıcı bir hükümetle (Taliban'ın vaatlerinden biri), uygulanabilir bir Afgan geleceği mümkündür."