Adalar nasıl kurtulur?

Adalar halkı, merkezi ve yerel yönetimlerin politikaları sonucunda İstanbul ve Marmara Bölgesi’nde yaşanan kentsel yıkımın ve ekolojik krizin, bugüne kadar kısmen korunaklı kalabilmiş olan Adalar’a da taşınmasından endişe ediyor. Adalılar belediye tarafından hazırlanmakta olan 1/1000 Ölçekli Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planı tartışmalarında katılım, söz ve karar hakkı istiyor. Adalar Savunması, Hayır Adalar, Adalar KTVK Derneği, Kent Konseyi gibi oluşumların çabalarıyla yaygınlaşan tartışmalar da bu arayışın ürünü.

Abone ol

Ömer Suvari

İstanbul’un Marmara Denizi kıyılarındaki dokuz adası, Büyükada, Heybeliada, Burgazada, Kınalıada, Sedef, Kaşık, Neandros (Tavşanadası), Yassıada, ve Sivriada, kısaca Adalar ilçesi yeni bir tehlikeyle karşı karşıya. İstanbul’daki belki de en canlı kıyı ve ada ekosistemine ev sahipliği yapan Yassıada’nın Adalar sit alanı bütünlüğünden koparılarak hükümet kararıyla imara açılması sonrasında yaşadığı yıkımın bir benzerinin diğer adalarda da yaşanması tehlikesi tüm adalıları endişelendiriyor. Adalar Belediyesi tarafından son aşamaya getirilen 1/1000 Ölçekli Uygulama İmar Planı sonucunda adalarımızın ekolojik, kültürel ve mimari mirasının yapılaşma, doğal alanların ticarileştirilmesi, günübirlik kitle turizminin desteklenmesi gibi politikalar sonucunda tahrip edilmesi büyük bir tehlike olarak önümüzde duruyor.

Adalar halkı merkezi ve yerel yönetimlerin politikaları sonucunda İstanbul ve Marmara Bölgesi’nde yaşanan kentsel yıkımın ve ekolojik krizin, bugüne kadar kısmen korunaklı kalabilmiş olan Adalar’a da taşınmasından endişe ediyor. Adalar halkı belediye tarafından hazırlanmakta olan 1/1000 Ölçekli Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planı tartışmalarında katılım, söz ve karar hakkı istiyor. Adalar Savunması, Hayır Adalar, Adalar KTVK Derneği, Kent Konseyi gibi oluşumların çabalarıyla yaygınlaşan tartışmalar da bu arayışın ürünü. Belediyenin bugüne kadar tüm katılım taleplerini reddederek şeffaflıktan uzak bir şekilde yürüttüğü plan hazırlık çalışmaları ve kamuoyuna sızan plan notları endişelerimizi arttırıyor.

Aslına bakarsanız Adalar halkı imar planı tartışmalarına yabancı değil. Adalar’ın yeniden bir ilçe belediyesi olduğu 1984 yılından bu yana imar planı tartışmaları her zaman Adalar’ın önemli gündemlerinden biri oldu. İstanbul Belediyesi ile Bayındırlık ve İskan Bakanlığı arasında 1980’li yıllarda başlayan Adalar’ın imar planı yetkisinin kimde olduğu yönündeki kavgalar halen hatırlanırken, 1991 yılında yapılan 1/5000 ölçekli Marmara Takımadaları Koruma Amaçlı Nazım İmar Planı ve 1994’te yapılan 1/5000’lik Koruma Amaçlı Revizyon İmar Planı girişimleri de unutulmuş değil. Son 30 yılda çeşitli belediye yönetimlerinin girişimleriyle gündeme gelen imar afları; Adalar’a büyük zararlar vererek 2007 yılına kadar uygulanan Geçiş Dönemi Yapılandırma Koşulları; Adalar’daki ANAP, AKP ve CHP yönetimleri dönemlerinde verilen parsel bazlı özel imar izinleri; değişik bakanlık ve müdürlüklerle belediye arasındaki yetki/parsel çakışmasından yararlanarak uygulanan doğal alanları ticarileştirme uygulamaları halihazırda Adalar’da büyük bir kentsel ve doğal tahribat yaratmış durumda. Pek çok kıyı ve orman alanının girişini ücretli hale getiren turizm işletmeleri, Büyükada’da öngörünüm alanındaki yasa dışı Seferoğlu ve Lido rezidansları, kaçak iskeleler, orman ve kıyı alanlarındaki onlarca yasadışı, ruhsatsız günübirlik turistik tesis, 1980’lerden başlayarak yapılan çok sayıda denetimsiz konut ve çok katlı apartman halen Adalar’da boy gösteriyor. İstanbul’da devam eden kentsel dönüşüm uygulamaları sonucunda Adalar’a taşınan nüfus Adalar’daki konut fiyatlarını arttırırken, yeni imar planıyla birlikte yeni imar rantı olanakları ortaya çıkıyor. Kısaca Adalar'ın tümüyle “İstanbullaşmasını” engelleyen tek şey Adalar’ın mevcut koruma şemsiyesinden başka bir şey değil.

Adalar’ın değişik ölçekli planlama süreçlerini de etkileyen bu koruma şemsiyesi esas olarak Adalar’ın 1976 yılında dönemin Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu tarafından “koruma alanı” ilan edilmesinden ve 1984 yılında da Kültür Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu tarafından “sit alanı bütünü” olarak tanımlanmasından oluşuyor. Adalar’ı değişik derecelerde doğal, arkeolojik ve tarihi sit alanı ilan eden bu koruma şemsiyesi, Adalar’la ilgili alınacak her tür imar ve yapılaşma kararını mevcut koruma kurullarının ve çeşitli organların denetiminden geçirmek zorunda bırakıyor. Bu nedenle Adalar için üretilen her ölçekli plan da öncelikli olarak Adalar’ın doğal, tarihi, kültürel ve arkeolojik niteliklerinin korunmasını temel amaç olarak belirlemek durumunda. Ancak buna rağmen yakın geçmişte Yassıada ve Sivriada örneklerinde gördüğümüz gibi bu koruma şemsiyesi doğal ve kültürel mirası yok etme pahasına bu adaları imara açan merkezi yönetimin kararlarıyla geçersiz kılınabiliyor, yerel belediye tarafından özel parsel izinleri verilebiliyor, Orman Bakanlığı izniyle ormanlık alanlar turistik tesislere açılabiliyor. Bu nedenle Adalar Savunması dahil, Adalar’daki tüm demokratik kurumlar, plansızlıktan kaynaklanan uygulamalara son verecek, denetim ve korumaya odaklanmış, yapılaşmayı, ticarileşmeyi ve soylulaştırmayı engelleyecek, Adalar halkının ekonomik ve sosyal yoksunluklarını gidermeye yardımcı olacak bir imar planını destekliyor. Ancak karşımızdaki plan Adalar’ı korumaya değil, kullanmaya ve ticarileştirmeye odaklanmış, Adalar’ın doğal ve kültürel mirasını yokedecek, büyük bir bölümü yoksulluk sınırında yaşayan Adalar halkının yaşam alanlarından kovulmasıyla sonuçlanacak gelişmelere kapıyı aralıyor...

1/5000’DEN 1/1000’E ADALAR'IN İMAR PLANI SÜRECİ 

Heybeliada Kentsel Sit Alanı Koruma Amaçlı İmar Planı

Yakın geçmişte Adalar’da kentsel ve doğal alanları düzenlemeye yönelik planlama çalışmaları 2007 yılına dayanıyor. 3 Mart 2007 tarihli İBB Meclisi kararıyla başlayan 1/5000’lik Koruma Amaçlı Nazım İmar Planı hazırlıkları yaklaşık dört yıl sürdükten sonra 2011 yılında sona ererek askıya çıktı. İBB tarafından hazırlanan 1/5000’lik planların askıya çıkmasının ardından bu planların Adalar’da yapılaşmaya, doğal ve ormanlık alanların tahribine yol açabilecek plan karar ve notları üretmesi, büyük bölümü 1980’li ve 1990’lı yıllarda yapılan kaçak yapıları kentsel sit alanları içine alması, Adalar’ın kıyılarını kamusal kullanımdan uzaklaştırması ve ticarileştirmesi, şehircilik ve planlama ilkelerine aykırı olarak 5000’lik planlarda olmaması gereken detaylı ve ayrıntılı çizim, analiz ve tasnifler içermesi, Adalar’ı motorlu araç trafiğine açabilecek plan notlarıyla sakatlanması gibi nedenlerle hem Adalılar hem de kamu çıkarını Şehir Plancıları Odası, Mimarlar Odası gibi çeşitli meslek odaları tarafından dava konusu edildi. Şehir Plancıları Odası’nın “Adalar motorlu araç trafiğine açılamaz” şeklindeki motorlu araç konulu itirazı dışında, 5000’lik planlar hakkında açılan tüm davalar dönemin idare mahkemeleri tarafından reddedilerek 1000’lik planların hazırlanmasının yolu açıldı.

5000’lik planlar Adalar’ı tematik adalar (Büyükada- Eğlence, Heybeliada-Sağlık, Kınalıada-Spor, Burgazada-Kültür) olarak detaylı çizim ve kararlarla planlamaya çalışıyordu. Bu amaçla “tematik parklar” oluşturuluyor, Adalar’daki ikinci ve üçüncü derece doğal sit alanlarının rekreasyon ve eğlence amaçlı günübirlik tesisler için kullanıma açılması, geniş çaplı ev pansiyonculuğuna izin verilmesi, doğal mirasın ticarileştirilmesi ve piyasa aktörlerine devredilmesi, bodrum katlara iskan ve belirli metrakere büyüklüklerini aşan arazilere yeni yapılaşma izinleri tasarlanıyordu. Kısacası 5000’lik plan Adalar’ı korumaya değil kullanmaya yönelik plan kararları üretiyordu. Dahası “Adalar’ın korunması gerekir” şeklindeki genel ifadeler dışında Adalar’ın doğal ve kültürel mirasının nasıl korunacağına dair hiç bir anlamlı öneri, proje ve teklif içermiyordu.

2011 yılında kabul edilen Adalar 1/5000 ölçekli planı siyasal iktidarlar ve yerel yönetimler tarafından yaratılan İstanbul’un kentsel ve ekolojik krizini Adalar’a taşıyor, Adalar bir bütün olarak İstanbul’un eğlence ve rekreasyon alanı olarak kurgulanıyordu. Adalar, insanlar ve üzerinde yaşayan tüm canlılar için bir yaşam olanı olarak değil, bir eğlence, spor, dinlenme alanı olarak görülürken, İstanbul halkına Adalar’ın ormanı, denizi, günübirlik dinlenme, rekreasyon, donatı alanları işaret ediliyor, plan uygulamalarıyla da bu alanların da ücretli hale gelmesinin yolu açılıyordu.

Bu plan sürecinde Adalar Savunması’nın ve pek çok kurumun yaptığı “Adalar bu yükü taşıyamaz”, “Adalar’ın ekolojik ve kentsel sit alanı nitelikleri tahrip edilecek”, “Doğal ve tarihi alanlarda parsel bazlı kentsel rant yaratılıyor!”, “Adalar için kitle turizmi dışında çözümler üretilmeli”, “Adalar İstanbullaşacak!” yönündeki uyarılar dikkate alınmıyor, 1000 plan hazırlıkları başlatılıyordu.

İBB tarafından hazırlanan 1/5000’lik planın ardından, CHP’li Adalar Belediyesi tarafından Aralık 2012 tarihinde başlatılan 1/1000’lik plan hazırlık süreci ise, pek çok adalıda 1/5000’lik planların taşıdığı risklerin engelleneceği, korumacı bir tavrın gelişeceği, daha sıkı bir koruma rejiminin uygulanacağı, plan hazırlık sürecine halkın katılımının sağlanacağı beklentisiyle olumlu karşılandı. Ancak bunların hiçbiri gerçekleşmedi. Adalar Belediyesi de İBB’nin 1/5000’lik planının öngörüleri dışına çıkmadı. Adalar Belediyesi doğal ve kültürel mirası korumaya öncelik veren, Adalar halkının yaşadığı ekonomik ve sosyal sorunların çözümüne odaklanan, korumacı ve denetleyici çözümler üretmek yerine 5000 planın öngördüğü gibi Adalar’da konut stokunu arttırmaya, kentsel imar rantı yaratmaya, doğal alanların ticarileştirilmesine yönelik uygulamalara izin veren bir plan hazırlığı yürüttü. Bu süreçteki katılım ve şeffaflık taleplerini de reddetti. Adalar Belediye Başkanı Atilla Aytaç göstermelik olarak yapılan halk toplantılarında “1/5000’lik planın fazla korumacı olması nedeniyle, 1000’lik planlarda fazla uygulama yapamadıkları”ndan yakındı. Belediye yetkilileri yaşam ve kent hakkı savunucularını gereksiz yere gürültü koparmakla suçladı, “Planı biz hazırlamazsak İBB hazırlar!” diyerek korku yaratmaya çalıştı. Bugün Adaların doğal, kültürel ve mimari mirasını savunmaya çalışanlar ise hazırlanan planın İBB’nin hazırlayacağı muhtemel bir plandan fazla bir farkı olmadığını, benzer bir anlayışın ürünü olduğunu vurguluyorlar...

ADALAR'IN 1/ 1000 ÖLÇEĞİ

Adalar’da 1/1000 Ölçekli planların hazırlık süreci Aralık 2012 tarihinde başladı. Adalar Belediyesi’nin mali ve idari yetersizlikleri sonucunda İller Bankası kredisiyle başlatılan ve yapılan ihale sonucunda Ankara kaynaklı Ege Plan adlı özel şirkete devredilen çalışmalar ise 2016 yılı sonunda tamamlandı. Plan hazırlık sürecinde belediyenin kendi uzmanlarının dahi devre dışı bırakıldığı şeffaf olmayan bir süreç yaşanırken, planlama ekibinde restorasyon uzmanı, konusunda yüksek lisans yapmış mimar, peyzaj mimarı, sanat tarihçisi ve sosyologların da bulunmadığı İBB Meclisi İmar ve Bayındırlık Komisyonu tarafından saptanmış durumda. Aynı komisyon yapılan halk toplantılarında neden katılımcılardan, uzmanlardan, meslek odalarından ve Adalar halkından görüş ve önerilerin alınarak rapor haline getirilmediği soruluyor. Halihazırdaki İBB uygulamalarının bile gerisine düşen katılım yoksunluğu ve şeffaflık yitimiyle sakatlanmış planın getirdikleri ise tüm Adalıları kaygılandırıyor.

Adalar’da yapılaşmanın artmasına, doğal yaşamın yok edilmesine, tarihi ve kültürel değerlerin tasfiyesine, Adalıların ve İstanbul halkının kent hakkından yoksun bırakılmasına yol açma riski bulunan 1/1000’lik plan kararları ve notlarından ulaşabildiklerimizden bir bölümü şu şekilde:

Adalar Belediyesi tarafından hazırlanan 1/1000’lik Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planı, 5000’lik planlarda öngörülenin de üzerinde bir konut stoku ve nüfus artışı öngörüsü taşıyor. Bu amaçla 5000’lik plan tarafından yaklaşık 52 bin 500 kişi olarak öngörülen Adalar doyurulmuş nüfusu, 1000’lik planda 76 bin 800 kişi olarak hesaplanıyor ve bu çerçevede Adalar’daki konut kullanımını arttırmak amacıyla adımlar atılıyor. Adalar’daki konut alanlarında bodrum katlar emsal değerler dışında bırakılarak iskana açılıyor, zemin katlar dubleks ev yapımına uygun hale getiriliyor.

Adalar’daki konutların üzerinde kurulu olduğu parsellerin 2000 metrekarenin üzerinde olması durumunda toplam TAKS değerinin yüzde 10’u oranında ikinci bir yapı yapılmasına, 2000-4000 metrekare arası parsellerde iki yapı yapılmasına, 4000 metrekare üzerindeki parsellerde ise ikiden fazla yapıya izin veriliyor. Adalar’da halihazırda 2000 metrekare büyüklüğünü aşan 100 civarı parsel, 4000 metrekareyi aşan 50 civarı parsel olduğunu, bunların bir bölümünün kıyılarda yer aldığını ve son yıllarda devir işlemleri yapılan vakıf arazileriyle birlikte bu sayının çok daha büyük oranlara ulaştığını biliyoruz. Bu durum Adalar’ı önemli bir yapılaşma tehdidiyle karşı karşıya bırakıyor. Dahası İBB’nin 1/5000’lik onaylanmış ilk planında 2500 metrekare olarak öngörülen yeni yapılaşma için parsel alt sınırı, daha sonra Adalar Belediyesinin bir önceki yönetiminin 2012 yılındaki talebiyle 2000 metrekareye indirilmiş ve parsel bazında rant yaratma imkanının arttırılmıştı. Bu yöndeki girişimin yeni belediye yönetimi tarafından da devam ettirilmekte olduğunu, hatta parsel büyüklüğüne göre izinlerin iki, üç binaya kadar genişletildiğini üzülerek görüyoruz.

Konut alanlarındaki diğer yapılaşma koşulları ve yapılar hakkındaki kararları da Koruma Bölge Kurulu’nun alanında uzman olmayabilecek herhangi bir temsilcisinin inisiyatifine terk eden 1/1000’lik planların en temel sorunu ise İBB’nin 1/5000’lik Koruma Amaçlı Nazım İmar Planı’ndaki yıkıcı kararları önleyici hiç bir bir tavır gözlenmemesidir. İkinci ve üçüncü derece doğal sit alanları ve kıyı kullanımlarına ilişkin eğlence ve rekreasyon amaçlı kullanım ve yapılaşma süreci engellenmek bir yana teşvik edilmektedir. Kınalıada’da toplam 8,1 hektarlık, Burgazada’da 9,2 hektarlık, Heybeliada’da 1,87 hektarlık, Büyükada’da 28,4 hektarlık büyük bölümü doğal sit alanı olan ormanlık alanlar eğlence, kültür, sağlık ve dinlenme alanı olarak gösterilerek rekreasyon turizmine açılmak üzere ayrılmıştır.

SONUÇ: KİM İÇİN PLAN, NE İÇİN PLAN?

.

Sonuç olarak plan yasal zorunluluk açısından her ne kadar “koruma” adını taşısa da Adalar’ın geleceğini korumaya değil kullanmaya, imar rantı yaratmaya, rekreasyon ve kitle turizmi geliri odaklı ekonomik bir anlayışa terk etmektedir. Bu amaçla ev pansiyonculuğuna izin verilmekte, 5000’lik planlarda öngörülen “yeni yapılar pansiyon olabilir” notuna ilaveten herhangi bir yapı tanımı ve kamu muvafakati dışında bir denetim ölçüsü getirmeksizin konut+ticaret alanlarında 1000 metrekare alana sahip konutlarda (İBB Komisyonu tarafından bu sınırın 500 metrekareye düşürülmesi önerilmektedir!) ev pansiyonculuğu ve butik otelciliğe izin veren bir plan notu eklenmektedir. Bu not Adalar’da sayısı 1000’i aşkın ev pansiyonu açılabilmesi anlamına gelmektedir!

Diğer yandan Adalar 1/1000’lik Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planı, günümüzde Adalar’ın doğal ve kültürel ortamını yok eden sorunlara, eğitim, sağlık, ulaşım gibi alanlardaki yoksunluğu giderecek önerilere, çöken orman ve kıyı ekosistemini yenileyecek çalışmalara, Adalı gençlerin yaşadığı işsizlik sorununu çözecek ekonomik çeşitlilik ve üretim planlarına da yer vermemektedir. Ticarileşme, imar rantı ve günübirlik kitle turizmi dışında herhangi bir ekonomik çözüm öngörüsü taşımayan, Adalar’da bostancılık, hayvancılık, balıkçılık, arıcılık, seracılık, kayıkçılık gibi geçmişte var olan üretim alanlarının canlandırılacağı ve teşvik edileceğine dair hiç bir kurgu içermeyen plan kamu çıkarı adına hiç bir anlamlı karar üretmemektedir. Adalar 1/5000 Koruma Amaçlı İmar Planı üst gelir gruplarının, imar ve inşaat şirketlerinin ve bir ölçüde Adalar’da ticaret yapan grupların ihtiyaçlarına yanıt verecek bir yaklaşımdan ötesini içermemekte, ne Adalar halkının ihtiyaçlarına ne de Adalar’daki doğal ve kültürel çevrenin korunması amaçlarına hizmet etmektedir.

Adalar Belediyesi tarafından hazırlatılan 1/1000’lik plan tıpkı İBB tarafından hazırlanan 1/5000’lik plan gibi İstanbul’un yaşadığı kentsel ve ekolojik krizin Adalar’a taşınmasına, Adalar’ın günübirlik rekreasyon ve eğlence turizmine tamamen açılarak kültürel, tarihi ve ekolojik yapısıyla kaldıramayacağı bir yükün altına sokulmasına neden olmaktadır. Adalar’ın doğal alanlarının insan müdahalesiyle ehlileştirilerek ticarileştirilmesine, kuş göçleri, balık üreme alanları, Akdeniz iklimine özgü bitki örtüsü açısından kıyaslanamaz bir zenginliğe sahip Adalar’ın kara ve deniz yaşamının ve kıyı ekosisteminin tahrip edilmesine yol açacaktır. Adalar’daki konut ve yapı stokunun imar rantı yaratacak tarzda arttırılmasına yönelik nitelikleriyle Adalar’ın geleceği için büyük bir tehlike içermektedir.

Adalar Savunması