ABD basınında 'bağımsız Kürdistan' yorumu: İran'ı çökertebilirler

Irak Kürdistan Yönetimi'nin 25 Eylül'de yapılacağını açıkladığı bağımsızlık referandumu ABD basınında ilgi görüyor. Cumhuriyetçi Parti'ye yakın Washington Times gazetesinde çıkan Rachel Avraham imzalı bir değerlendirmede, Irak ve Suriye Kürtlerinin 'birleşerek', "İran'ı çökertebileceği" ve Barzani Kürdistan'ın "İsrail gibi" olabileceği yorumları yapılıyor.

Abone ol

Rachel Avraham*

25 Eylül’de Kürdistan (Bölgesel Yönetimi) bir bağımsızlık referandumu gerçekleştirecek. Bazı sebeplerden ötürü, Birleşik Devletler bu gelişmeyi memnuniyetle karşılamalı ve referanduma destek vermelidir.

Konuyu bilmeyenler için, bağımsız bir Kürdistan, Ortadoğu bölgesinde kadınların ve azınlıkların haklarını ve demokrasiyi geliştirmek için iyi bir fırsat olabilir. Irak Kürdistanı’nda cinsiyetler ve çeşitli dinsel ve etnik gruplar arasında bir fark bulunmamaktadır. Herkes yasalar karşısında eşittir.

Irak Kürt (Bölgesel Yönetimi) Başbakanı Neçirvan Barzani, tüm dinsel azınlıklara Bakanlar Kurulu’nda temsil edilme hakkı tanıdı. Kürt Parlamentosu’ndaki 11 sandalye azınlıklara ayrılmıştır. Buna ek olarak, Irak Kürdistanı bir Diyanet İşleri Bakanlığı’na sahiptir ancak her inancın kendini temsil ettiği bir birimi vardır. Bu, Irak Kürdistanı’ndaki tüm dini azınlık gruplarının kendi çıkarlarını korumalarını sağlamaktadır. İkinci olarak, sayın Barzani başkanlığındaki parlamentonun yüzde 25’inin kadın olma zorunluluğu var ve Kürt yasaları kadınların kamu görevlerinde çalışmasını kolaylaştırmaktadır. Ayrıca, IŞİD’e karşı savaşan kadın peşmergeler, toplumsal cinsiyet eşitliği lehinde cesur duruşlarıyla uluslararası toplumun desteğini kazanmışlardır. Bağımsız bir Kürdistan, Ortadoğu’da demokrasi açısından İsrail devleti gibi bir işlev görecektir.

Şİİ KORİDORU MESELESİ

Birleşik Devletler’in bağımsız bir Kürdistan’ı desteklemesinin bir diğer sebebi, Şii Hilali'nin (İran, Irak, Suriye ve Lübnan’ı içine alan Şii koridoru) geri alınmasına yardımcı olacağı düşüncesidir. Ortadoğu’da İran’ın gösterdiği saldırganlığa karşı koymak için ABD’nin bu bölgeye ayak basmasının gerekli olmadığına dikkat çekmek çok önemlidir. İran İslam Cumhuriyeti’ndeki nüfusun geniş bir kısmı Azeriler, Baloşiler, Kürtler ve Ahvaz Arapları gibi azınlıklardan oluştuğu için, bu gruplar ayaklanmalar başlatabilir; ayrıca, Ortadoğu’da bir Amerikan üssü olmaya hazır ve kendi bağımsız devletlerini kurmak ve Amerika’nın uluslararası terörle mücadelesinde en büyük yardımı almak için mücadele eden Suriye ve Irak’taki Kürtler birleşince İran rejimini çökertebilirler. Böyle bir strateji, İran’ı yarı yarıya küçültebilir ve tek bir Amerikan askerinin hayatını tehlikeye atmadan Ortadoğu’daki İran egemenliği etkisini önemli ölçüde zayıflatabilir.

Türkiye’nin Kürt bağımsızlığına karşı çıkabileceği doğru olsa da sayın Barzani başkanlığındaki bağımsız bir Kürt devletinin, Türk topraklarında hak iddia etmeyeceğine dair söz vermesiyle varılan anlaşma, sınırda IŞİD’den daha düşük seviyede bir tehdit oluşturduğu gerçeğini de savunulabilir kılar.

Bunun dışında, sayın Barzani Türkiye ile olumlu bir ticari ilişki geliştirdi. Nitekim, ikisi arasındaki ilişkilerin gelişmekte olduğunun bir işareti olarak Türkiye, Kürdistan’ı bir (özerk) bölge olarak tanımış ve Barzani’nin ziyareti sırasında Kürt bayrağını göndere çekmişti. Ticaret ve petrol anlaşmaları ile Barzani eskinin düşmanlığını iş ortaklığına dönüştürmeyi başardı.

'ÇIKARLARIMIZA UYGUNDUR'

Barzani’nin Irak’ta bir bölgeyi geri aldığını ve kelimenin tam anlamıyla bir dönüşüm yarattığını not etmek gerekiyor. O gelmeden önce de bölgede iş imkanı yoktu. Günümüzde, Irak Kürdistanı bağımsız bir ekonomiye sahip. Aslında, Kürdistan’daki petrol ticareti potansiyeli o denli yüksek ki Rusya’ya alternatif olarak AB’ye doğalgaz sağlayabiliyor. Yanı sıra, Barzani, tipik bir Ortadoğu diktatörü gibi gelirleri cebine atmak yerine, yıkılan Kürt köylerini yeniden inşa etmeye ve bağımsız bir devletin yolunu açacak gerçekler yaratmak için yatırım yapmayı tercih etti. Dünyanın ona destek olması gerekecek; çünkü Amerikalılar açısından, Ruslar ve İranlılar yerine, Kürtlerin dünyaya petrol sağlamaları çıkarlarımıza uygundur.

Neticede, Amerika, Baasçıların ve Şii milislerin IŞİD’in yanısıra Kürt nüfusuna karşı saldırganlık göstermesinin ardından, yapılacak en doğru hareket olarak bağımsız bir Kürdistan’ı desteklemelidir. 2014 yılından bu yana Irak merkezi hükümeti bütçe yardımını keserek Kürtlerin IŞİD ile mücadele etmesini ve aynı zamanda Kürdistan bölgesel yönetiminin 2 milyon mülteciye kucak açmasını sekteye uğrattı. Bununla birlikte, Barzani’nin açıkladığı kadarıyla, bölge yönetimi yine de çökmedi. Kürt Başbakanı, geliri artırmak için bir reform planı başlattı ve finansal krizle mücadele etti.

Bugüne kadar yeni bir ortak bulmaya ve bir Kürt devletinin temellerini kurmak için yeni şirketleri Kürdistan’a çekmeye çabalıyor. O, teröre karşı verdiği mücadelede ABD’ye yardım etmek isteyen ve Batı yanlısı bir ülke kurmak için savaşan herkese ilham vermesi gereken gerçek bir lider. Bunu, pek destekçi olmayan komşularla karşı karşıyayken, elverişsiz koşullar altında gerçekleştiriyor. Ve Amerika, bu mücadelede kendisini desteklemelidir; çünkü Kürtler yeryüzündeki her ulusun doğal hakkına sahip olmaya layıktır. Kendi benzersiz dillerine, kültürlerine ve ulusal tarihlerine sahipler. Gelecekte devlet sahibi olmamaları için hiçbir neden yok. (Çeviren: Tarkan Tufan)

Makalenin orjinali: Washington Times